Person:
ARIKAN, İZZET HAKKI

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit

Job Title

Last Name

ARIKAN

First Name

İZZET HAKKI

Name

Search Results

Now showing 1 - 5 of 5
  • Publication
    Sepsiste serum laktat yüksekliği-sidemi ilişkisinin böbrek fonksiyonları penceresinden incelenmesi
    (2022-12-08) TUĞCU, MURAT; AŞICIOĞLU, EBRU; ARIKAN, İZZET HAKKI; BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; TUĞLULAR, ZÜBEYDE SERHAN; VELİOĞLU, ARZU; Karadağ H., Berke Menteşe İ., Barutçu Ataş D., Tuğcu M., Aşıcıoğlu E., Velioğlu A., Tuğlular Z. S. , Arıkan İ. H.
  • Publication
    Periton diyalizi hastalarında Covid-19 pandemi̇si’nin hijyen davranışları ve peritonit görülme sıklığı üzerine etkisi
    (2022-12-08) TUĞCU, MURAT; ARIKAN, İZZET HAKKI; AŞICIOĞLU, EBRU; BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; VELİOĞLU, ARZU; Şimşek E., Barutçu Ataş D., Tuğcu M., Velioğlu A., Arıkan İ. H. , Aşıcıoğlu E.
  • Publication
    The relationship between perceived stress with anxiety, depression, sleep quality, insomnia and drug adherence in patients with systemic lupus erythematosus during the covid-19 pandemic
    (2022-05-01) DİRESKENELİ, RAFİ HANER; BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; ARIKAN, İZZET HAKKI; GÖKMEN YILDIRIM, KARDELEN; VELİOĞLU, ARZU; ALİBAZ ÖNER, FATMA; TUĞLULAR, ZÜBEYDE SERHAN; AŞICIOĞLU, EBRU; TUĞCU, MURAT; GÖKMEN YILDIRIM K., BARUTÇU ATAŞ D., TUĞCU M., VELİOĞLU A., ARIKAN İ. H., ALİBAZ ÖNER F., DİRESKENELİ R. H., TUĞLULAR Z. S., AŞICIOĞLU E.
    AIMS: Sleep disorders, depression and anxiety are commonly reported in patients with systemic lupus erythematosus (SLE). Public health emergencies such as pandemics can also increase these psychosocial distresses. Early diagnosis and treatment of these disorders will substantially affect patients' quality of life and medication adherence. The aim of this study was to evaluate both medication non-adherence and the incidence of perceived stress, anxiety, depression, sleep quality and insomnia during the COVID pandemic in patients with SLE. METHOD: This was a cross-sectional, descriptive survey study. A total of 211 participants, including 160 SLE patients aged 18 years and older and 51 healthy volunteers who were similar in age and gender, were included. A questionnaire of socio-demographics and COVID-19 status, Medication Compliance Reporting Scale (MARS-5), Perceived Stress Scale (PSS), Hospital Anxiety and Depression Scale (HADA and HAD-D), Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI) and Insomnia Severity Index (ISI) scales was assessed. The participants were interviewed face to face, and the answers were recorded by the researcher. RESULTS: The mean age of the patients was 41.85 ± 12.97 years and 142 (88.7%) of the patients were female. There was no significant difference between the patient and control groups in terms of the history of COVID-19 infection, symptoms and hospitalization. Fifty-nine (36.9%) patients had high perceived stress, 16 (10.0%) had anxiety, 45 (28.1%) had depression, 77 (48.1%) had poor sleep quality and 62 (38.8%) patients had insomnia. PSS (23.64 ± 7.86 versus 19.73 ± 4.80, P = .001), HAD-D (5.60 ± 3.40 versus 4.08 ± 2.21, P = .003), PSQI (6.31 ± 3.62 versus 4.43 ± 2.20, P = .001) and ISI (6.81 ± 4.98 versus 4.53 ± 2.83, P = .002) scores were significantly higher in the patient group than controls. Patients with PSS score ≥ 25 were categorized as patients with a high PSS score. Presence of anxiety, depression, poor sleep quality and insomnia were significantly higher in patients with a high PSS score. Medication non-adherence was detected in 79 (49.4%) of the patients. Interestingly, there was no difference in MARS-5 scores between high and low PSS groups. Comparison of baseline characteristics and clinical data of the patients according to PSS score is shown in Table 1. The high PSS score was positively correlated with HAD-A, HAD-D, PSQI and ISI scores. Regression analysis revealed that high perceived stress is an independent predictor of depression [Exp(β) 95% CI 1.488 (1.245-1.779), P < .001], and anxiety [Exp(β) 95% CI 1.235 (1.026-1.487), P = .026]. CONCLUSION: SLE patients demonstrated increased levels of perceived stress, depression, poor sleep quality and insomnia compared to the healthy population during the COVID-19 pandemic. SLE patients with high perceived stress had more depression, anxiety, poor sleep quality and insomnia than those without. It needs to be determined whether these findings will have an impact on patient outcomes during long-term follow-up. Palavras-chave adult; anxiety; conference abstract; controlled study; coronavirus disease 2019; depression; female; follow up; gender; Hospital Anxiety and Depression Scale; hospitalization; human; incidence; insomnia; Insomnia Severity Index; major clinical study; male; medication compliance; outcome assessment; pandemic; Perceived Stress Scale; physiological stress; Pittsburgh Sleep Quality Index; questionnaire; sleep quality; sociodemographics; systemic lupus erythematosus; young adult
  • Publication
    MGRS ya da BGRS? bir böbrek nakli hastası
    (2022-12-08) TUĞCU, MURAT; ARIKAN, İZZET HAKKI; BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; VELİOĞLU, ARZU; Berke Menteşe İ., Tuğcu M., Barutçu Ataş D., Arıkan İ. H. , Velioğlu A.
  • Publication
    Kemoradyoterapi̇ sonrası geç dönem böbrek hasarı tolerans dozlar üzeri̇ne kli̇ni̇k fonksi̇yonel ve dozi̇metri̇k bi̇r İnceleme
    (2014-04-23) DEDE, FUAT; ARIKAN, İZZET HAKKI; ÖZGEN, ZERRİN; DANE, FAYSAL; ATASOY, BESTE MELEK; İbrahimov R., Dede F., Özen Z., Arıkan İ. H., Özgen Z., Dane F., Atasoy B. M.
    Amaç: Bu çalışmada, mide kanseri tanısı ile üst abdominal bölgeye eş zamanlı kemoradyoterapi almış hastalarda geç dönem klinik, anatomik ve fonksiyonel böbrek hasarının doz-hacim parametreleri ile ilişkisi ve tolerans doz kavramı açısından analizi amaçlandı. Gereç-Yöntem: Ocak 2005-Haziran 2010 tarihleri arasında Anabilim Dalımızda lokal ileri evre mide kanseri tanısı ile fl orourasille eş zamanlı radyoterapi (RT) almış ve dosya bilgilerine eksiksiz ulaşılabilen 13 hasta çalışmaya alındı. Tüm hastalara rehber ve önerilere uygun hedef hacim, normal doku ve doz tanımlamaları yapılarak üç boyutlu planlama sisteminde konformal tedavi planlandı. Toplam 4500 cGy (1.8 Gy/gün, 5 gün/hafta) ön-arka iki alandan, 18 MV foton enerjisiyle verildi. Böbrek hacimleri RT öncesi ve son kontrol bilgisayarlı tomografi incelemesi üzerinden hesaplandı. Fonksiyonel değerlendirmede RT başında istenen kreatinin değerleri ile son kontrolde istenen değerler karşılaştırılarak GFR hesaplandı. Böbrek fonksiyonu ve toplayıcı sistemler hakkında bilgi edinmek üzere Tc-99m MAG3 sintigrafisi kullanılmıştı. Bu incelemede RT öncesi fonksiyonel değerlendirilmesi açısından her iki böbreğin fonksiyona eşit (%50-%50) katıldığı kabul edildi ve inceleme sonucu sol böbreğin normal fonksiyona katkısındaki kayıp %50’den çıkarılarak hesaplandı. Dozimetrik analizlerde doz volüm histogram (DVH) verileri temel alındı. Hem sol böbrek hem de bilateral böbrekler için V5, V10, V35, V40’ın yüzde değerleri ile maksimum doz (Vmaks) ve ortalama doz (Vort) değerleri kullanıldı. Kreatinin, GFR, böbrek hacmi ve MAG3 (sol böbrek) için RT başı ve analiz sırasında elde edilen sonuçların arasındaki fark yüzde olarak hesaplandı. Bu faktörler ile DVH’dan elde edilen doz-hacim sonuçları arasındaki ilişki Spearman korelasyon testiyle incelendi. Bulgular: Analiz sırasında hiçbir hastada klinik olarak böbrek yetmezliği yoktu. Sol böbrek ve bilateral böbreklerin aldığı medyan dozlar 11.7 Gy ve 9.7 Gy; sol börekte V5, V10, V35, V40’ın medyan değerleri sırasıyla %45.7, %35.01, %19.4, %15.7 idi. Aynı değerler toplam böbrek hacmi için ise sırasıyla %32.9, %24.4, %11.6, %9.3 idi. Bununla birlikte GFR’de (p=0.03), toplam böbrek hacminde (p=0.02) ve sol böbrek hacminde anlamlı azalma (p<0.0001) vardı. Sol böbrekte hacim kaybı ve fonksiyonel kayıp açısından V35 (p=0.035 ve p=0.027) ve V40 (p=0.031 ve p= 0.019) arasındaki ilişki anlamlıydı. Ayrıca bazal GFR’si düşük olan hastalardaki doz-hacim sonuçları sol böbreğin daha düşük dozlarda da (V5-10-40, Vort) fonksiyonel olarak etkilendiğini göstermekteydi. Bilateral böbrekler açısından V10-V40’ın yüksekliği ile fonksiyonel kayıp arasındaki ilişki anlamlıydı. Sonuç: Çalışmamız, önerilen tolerans dozların altında dahi böbrekte subklinik ve fonksiyonel hasarın olduğunu göstermesi açısından anlamlıdır. Özellikle küratif tedavi edilen ve uzun sağkalım beklenen hastalarda; komorbid hastalık ve kemoterapi varlığında tolerans dozların düşürülmesinin gerekebileceğini düşünmekteyiz. Anahtar kelimeler: böbrek geç toksisitesi, tolerans doz