Person:
ALSAN ÇETİN, İLKNUR

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit

Job Title

Last Name

ALSAN ÇETİN

First Name

İLKNUR

Name

Search Results

Now showing 1 - 2 of 2
  • PublicationOpen Access
    Role of baseline Ga-68-PSMA PET/CT-derived whole-body volumetric parameters in predicting survival outcomes of metastatic castration-resistant prostate cancer patients receiving first-line treatment
    (2022-08-01) AKIN TELLİ, TUĞBA; ÖZGÜVEN, SALİH; FİLİZOĞLU, NUH; ÖZTÜRK, MEHMET SAADEDDİN; ARIKAN, RUKİYE; DEMİRCAN, NAZIM CAN; BAŞOĞLU TÜYLÜ, TUĞBA; ALSAN ÇETİN, İLKNUR; ÖNEŞ, TUNÇ; DANE, FAYSAL; YUMUK, PERRAN FULDEN; AKIN TELLİ T., ÖZGÜVEN S., Alan O., Filizoglu N., ÖZTÜRK M. S. , Sariyar N., Isik S., Arikan R., DEMİRCAN N. C. , BAŞOĞLU TÜYLÜ T., et al.
    Objective We aimed to evaluate whether baseline Ga-68-PSMA PET/CT-derived whole-body volumetric parameters could be used as predictive biomarkers for survival in metastatic castration-resistant prostate cancer (mCRPC) patients receiving first-line treatment. Materials and methods This retrospective study included 54 mCRPC patients, who underwent baseline Ga-68-PSMA PET/CT imaging within 1 month before starting first-line treatment. Pre-treatment prostate-specific antigen (PSA) levels and treatments were recorded. SUVmax, SUVmean, whole-body PSMA-derived tumor volume (wbPSMA-TV), and whole-body total lesion PSMA (wbTL-PSMA) were calculated for all patients. PSA response was defined as a decline of >= 50% from pre-treatment value at 12 weeks. Overall survival (OS) was measured from the start of the first-line treatment for mCRPC. Results Docetaxel and abiraterone/enzalutamide were administered to 32 and 22 patients in the first-line setting, respectively. wbPSMA-TV (rho = 0.582, p = 0.004) and wbTL-PSMA (rho = 0.564, p = 0.007) showed moderate positive correlations with PSA levels. Older age (p = 0.02), higher wbPSMA-TV (p = 0.007), higher PSA (p = 0.01), higher number of bone metastases (p = 0.02), and lack of PSA response (p = 0.03) were significantly associated with an increased risk of mortality. Multivariate analysis determined wbPSMA-TV (HR: 1.003, 95% CI 1.001-1.004, p = 0.001) and PSA response (HR: 2.241, 95% CI 1.189-4.222, p = 0.01) as independent predictors of OS. Conclusion The wbPSMA-TV may be a useful tool to reflect tumor burden and predict survival outcomes in patients with mCRPC.
  • Publication
    Nüks yüksek gradli gli̇al tümörlerde bevasi̇zumabin sağkalim üzeri̇ne etki̇si̇
    (2012-04-19) DANE, FAYSAL; ATASOY, BESTE MELEK; ÖZGEN, ZERRİN; ALSAN ÇETİN, İLKNUR; YUMUK, PERRAN FULDEN; Dane F., Atasoy B. M., Aktaş B., Özgen Z., Alsan Çetin İ., Abacıoğlu U., Yumuk P. F.
    Amaç: Bu çalışmada, yüksek gradlı glial tümör tanısı alarak standart tedaviler sonrası nüks etmiş hastalarda tedaviye bevasizumab eklenmesinin sağkalıma etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Şubat 2005-Temmuz 2010 tarihleri arasında 17’si glioblastoma olmak üzere yüksek gradlı glial tümör tanısı almış ortanca yaşı 50 (aralık, 25-62 yaş) toplam 21 (12K:9E) hastanın geriye dönük verileri incelendi. Subtotal eksizyon yapılmış iki ve biyopsi ile tanı konmuş bir hastanın dışında tüm hastalarda (n=18) primer tümör total olarak eksize edilmişti. Postop radyoterapi, eş zamanlı temozolamid 75 mg/m2 ile ortanca 60 Gy olarak uygulanmıştı. Adjuvan dönemde temozolamid 150-200 mg/m2/1-5.günler/28 günde bir olmak üzere ortanca 8 kür (aralık 2-19 kür) devam etmişti. Klinik ve radyolojik progresyon izlenen hastalarda bevasizumab (10 mg/kg/1-14. günler 28. günde bir) tek başına (n=19) ya da irinotekan (n=2) ile birlikte uygulandı. Sağkalım sonuçları Kaplan-Meier eğrisi çizdirilerek elde edildi. Bulgular: Tüm hastalarda cerrahiden itibaren ortanca takip 25 ay (aralık 12-68 ay) idi. Nüks eden hastalardan dördüne cerrahi, altısına Gamma Knife ile stereotaktik radyocerrahi ve altısına da adjuvan temozolamid sonrası yeniden temozolamid (2-10 kür) uygulandı. Standart adjuvan tedavi (kemoradyoterapi ve adjuvan temozolamid) sonrası nüks durumunda doğrudan bevasizumab başlanan dokuz hasta vardı. Nüksten sonra bevasizumab ortanca 6 kür (aralık, 2-27 kür) uygulandı. Hiçbir hastada bevasizumaba bağlı ölüm izlenmedi. Tüm hastalarda cerrahiden itibaren iki yıllık genel sağkalım %62.5 idi. Bevasizumab sonrası ortanca progresyonsuz sağkalım 5 ay (%95 güven aralığı 2.2- 7.8 ay) ve ortanca genel sağkalım 8 ay (%95 güven aralığı 5.1-10.9 ay) idi. Altı aylık progresyonsuz sağkalım %49.1, 6 ve 12 aylık genel sağkalımlar sırasıyla %73.7 ve %39.3 oldu. Sonuç: Nüks yüksek gradlı glial tümörlerde bevasizumab uygulaması diğer tedavilere göre daha yüksek progresyonsuz sağkalım ve genel sağkalım sonuçlarıyla ümit verici bir tedavi olma özelliği göstermektedir.