Tez Koleksiyonu / Thesis Collection
Permanent URI for this community
Browse
Browsing Tez Koleksiyonu / Thesis Collection by Department "AB Siyaseti ve Uluslararası İlişkileri Anabilimdalı"
Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
Item Metadata only Cohesion policy in the enlarged EU Europeanization of the CEECs(Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü, 2006) Sarı, Arzu Odabaşı; Nas, Çiğdem; AB Siyaseti ve Uluslararası İlişkileri AnabilimdalıÖZETBu tez, Merkez ve Doğu Avrupa Ülkelerinin (MDAÜ) Avrupa uyum politikası sayesinde Avrupalılaşma sürecini ele almaktadır. Tez ayrıca, Avrupa Birliği’nin gelecekteki uyum politikasını incelemektedir. Yeni uyum politikasında özellikle son genişleme süreciyle birlikte ortaya çıkan zorluklara yönelik planlamalar aktarılmaktadır. Merkez ve Doğu Avrupa Ülkeleri (MDAÜ) önemli ölçüde mali yardım kullanarak Birlik üyesi haline gelmişlerdir. Önemli reform ve kamu kurumlarının yeniden yapılandırılması, bölgeselleşmenin şekillendirilmesi ve idari kapasitenin artırılması gibi faaliyetler gerçekleştirmişlerdir. Koşulluluk ve katılım öncesi yardımlar bu ülkelerin AB müktesebatını benimseyerek dönüştürülmesinde temel araçlardır.Tez, Avrupa Birliği’nin aday ülkelerdeki politika seçimlerini etkilemek üzere kullandığı koşulları incelemektedir. Bu noktada, AB’nin aday ülkelerdeki kamu politikalarını önemli ölçüde etkileme potansiyeli bulunduğu tartışılmaktadır. Ancak söz konusu etki MDAÜ’ye yönelik olarak bu politika alanında yeterli ölçüde harekete geçirilememiştir. Bunun nedenlerinden biri, AB’nin uyum politikası konusunda belirgin ve tutarlı bir üyelik kriteri bulunmamasıdır.Tez, uyum politikası çerçevesinde AB’nin katılım sürecinin MDAÜ’deki kamu politikalarının oluşturulması aşamasındaki rolünü tartışmaktadır. Bu konuda AB’nin etki uygulamak üzere katılım koşullarını ne şekilde kullandığı ve Avrupalılaştırma sürecinin ne şekilde yürütüldüğü ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. Bu inceleme “Bölgesel Politika” başlığıyla ilgili olarak Avrupa Anlaşmaları, Düzenli İlerleme Raporları ve Tavsiye Kararları gibi “koşulluluk” araçları çerçevesinde yapılmaktadır.Yeni üye ülkeler ve aday ülkelerin uyum politikasına yönelik bütünsel bir yaklaşımda bulunmak için, geçtiğimiz genişleme sürecinde adaylar arasındaki en büyük ülke konumundaki Türkiye’nin durumuna daha yakından bakmak gerekmektedir. Ayrıca mali yardımların mevcut durumu ve yeni mali perspektif hazırlıkları ortaya koyulacaktır. Katılım şartlarına dayalı bu incelemede, tez şu varsayımlardan yola çıkmaktadır: AB’nin MDA’daki katılıma yönelik şartlarla beraber süregelen etkisi adayların Avrupalılaştırılmasına yönelik bir dizi yöntemle ortaya koyulmuştur. AB’nin MDA’da önemli bir etki potansiyeli olmuş, ancak politika uyum kriterlerindeki belirsizlik bu etkiyi azaltmıştır.MDAÜ’nün AB uyum politikası yoluyla Avrupalılaşması devam eden bir süreçtir. 27 üyeli bir AB’nin kendi içerisindeki ekonomik ve sosyal uyumu ise bu süreçte önemli ölçüde azalacaktır. MDAÜ’nün uyumu ve Avrupalılaşması yolunda önemli ilerleme sağlanmasına rağmen, bu konuda AB’nin kat edeceği uzun bir yol bulunmaktadır.ABSTRACTThis dissertation focuses on Europeanization of the Central and Eastern Europe Countries (CEECs) by European cohesion policy. In the dissertation, the role of cohesion policy in an enlarged union will be questioned. This study is confined specifically to Europeanization of the CEECs by the cohesion policy, but also to the institutional and regional changes throughout the pre-accession process.Central and Eastern European Countries (CEECs) have received an important amount of pre-accession aid and become members of the Union. They have had to undertake far reaching reform and restructuring efforts including the reconstruction of public institutions, reshaping the regionalization within the countries as well as improvement of their administrative capacity. Conditionality together with pre-accession assistance was the main instruments to transform these countries in terms of adopting the acquis.This dissertation examines how the European Union used its conditions for membership regarding regional policy to influence the candidate countries. It is argued that the EU has an important potential of influencing public policy in candidate countries, but its influence in Central and Eastern Europe in this specific field of cohesion policy was effective to a certain extent since there was a lack of consistency of the Union's criteria on EU cohesion policy.In order to undertake an overall approach related to the cohesion of the new member and candidate states; we need to take a closer look at Turkey’s position, the largest country among the candidates, vis-à-vis the latest enlargement waves. Consequently, the current situation of pre-accession aids and preparations for the new financial perspective will be put forward. This dissertation discusses that the EU's exercise of influence in the CEE region operated principally through the accession conditionality. This accession conditionality together with financial aid, provided a number of methods of “Europeanization” of the candidates. The EU had an important influence in CEE, but the changing character of the criteria limited its potential impact. The Europeanization of the CEECs via EU cohesion policy is a continuing process. In the dissertation it is argued that with a 27 member EU, the level of convergence would considerably decrease. Although a way on Europeanization and cohesion of the CEECs has been achieved, a major task and a long road lie ahead for the EU.Item Metadata only Environmental governance in the european union: a comparative approach with special reference to Turkey(Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü, 2006) Balcı, Hüma; Çakır, Armağan Emre; AB Siyaseti ve Uluslararası İlişkileri AnabilimdalıÖZET Çevre son zamanlarda ülkelerin ajandalarında ilk sıralarda yer almaya başlamıştır. Bunun temel sebebi çevre sorunsalının boyutlarının canlıların yaşamını tehtid eder hale gelmesidir. Bu durum uluslar arası düzeyde çözüm arayışlarını gerektirmektedir ve çevre yönetişimi fikrini doğurmaktadır. Bu çalışma, Avrupa Birliği’nin çevre yönetişiminin küresel düzeydeki yönetişime bir örnek teşkil edip edemeyeceğini araştırmayı hedeflemektedir. Bu karşılaştırma yapılırken küresel düzeydeki girişimlere Amerika örnek alınmıştır. Bunun sebebi ekonomik ve politik gücüyle Amerika’nın etkinliğinin küresel alanda hissedilmesidir. Karşılaştırmalar yapılırken Türkiye’de Avrupa Birliği’ne üyeliğe aday bir ülke olarak bu konudaki tarihsel geçmişi tartışılarak yer almıştır. ABSTRACTThe aim of this thesis is to assess whether the EuropeanUnion is an efficient regional example to the global environmentalgovernance in which the USA is a powerful actor. It is not only anattempt to analyze the European environmental governance andpolicies but also an attempt to combine the socio cultural,technological, economical, and legal approaches towardsenvironmental protection all around the world. In this thesis, themultidisciplinary analysis, especially on raising environmentalawareness at the grass root level, improvement of theenvironmental legislation, environmental economics, and theenvironmental responsibilities are also discussed on a wider scale.In this point, EU initiates unique policies to control the marketrelated failures. Consequently, the importance of the USA aspowerful environmental actor is taken into consideration in termsof Transatlantic environmental relations and finally, Turkey isexamined as a case study by giving importance to theenvironmental participation, education, and institutionalizationwith regard to EU Turkey accession partnership.Item Metadata only Negotiation and constraint: analyzing Scottish nationalism within Britain an EU(Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü, 2005) Chambers, Gary C.; Kaya, Ayhan; AB Siyaseti ve Uluslararası İlişkileri AnabilimdalıFor most of the twentieth century, it seemed as if the problem of national identity had been conclusively resolved in the universal promise of the modern nation state from which people derived a range of economic, social, psychological and cultural benefits. 'Identity politics' were regarded as atavistic, retrograde and occupied minimal or negligible space on the political agenda. Minority nationalisms are clearly the product of highly varied historical experiences and also articulate demands for self-determination in different ways. A vital part of the new British political geography is the resurgence of nationalism in Scotland and Wales and the apparently irrecoverable decline of British Unionism. Therefore, this thesis seeks to analyze the historical, political, economic and cultural development of the Scottish nation, to critically examine the challenge posed by the demands of Scottish nationalism (or their absence) from the early years of the eighteenth century to the present and examine how the British state has sought to respond to (or ignore) these demands. In this way, the thesis will seek to illuminate the circumstances, which Scotland has confronted in attempting to exercise autonomy and how Scottishness has become a prioritized form of national identity. Thus, this thesis will argue that the Scottish case should be seen as a laboratory, as a source of innovation, for new political arrangements which redefine the traditional nation-state and in which shared and limited autonomy between different levels of government -Scottish, British and European -become more commonplace. ÖZETUlusal kimlik sorunu, yirminci yüzyıl boyunca insanların kendilerine ekonomik, toplumsal, psikolojik ve kültürel çıkarlar sağlayan modern ulus devletin gelişen olanaklarıyla çözülmüş gibi görünmüştür. 'Kimlik politikaları' ulusun atalarına dayanmakta ve geçmiş çağlara dönüş eğilimi taşımaktadır. Siyasal gündemde çok az yer tutuyordu. Azınlık milliyetçiliği, çok çeşitli tarihsel yaşantıların ürünüdür. Aynı zamanda azınlık milliyetçiliğinin kendi geleceğini belirleme (self-determinasyon) konusunda değişik istemeleri vardır. Yeni Britanya siyasal coğrafyasının yaşamsal bir parçası olan İskoçya ve Galler'de milliyetçilik yeniden uyanmaktadır. Britaniya'nın birliği görünüşte geri dönülmez bir çöküş yaşıyor. Söz konusu nedenlerden dolayı bu tez, İskoç halkının tarihsel, siyasal, ekonomik ve kültürel değişimin analiz etmeye çalışıyor. Bu tezi on sekizinci yüzyıl başlarından günümüze İskoç milliyetçiliğinin (veya bunun yokluğunun) getirdiği istemlerin yarattığı tartışmaya eleştirel olarak bakmayı ve Britanya devletinin bu istemlere yanıt vermek (veya bunları dikkate almamak) konusunda nasıl yollar aradığını çözümlemeyi amaçlamaktadır. Bu şekilde tez, İskoçya'nın özerkliğini elde etme çabasını ve İskoçyalılığın bir ulusal kimlik olarak nasıl öne çıktığını tartışmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, değişik hükümet düzeyleri arasında - İskoç, Britanyalı ve Avrupalı-paylaşılan sınırlı özerkliği içinde barındıran geleneksel ulus-devleti yeniden tanımlayacktır. Bu tanımlamayı içeren yeni siyasal düzenlemeler için İskoçya olgusu bir laboratuvar, hatta öncü olarak görülmelidir.Item Metadata only The US policy towards European integration: teh case of Turkey’s accession to the EU(Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü, 2005) İşeri, Emre; Çakır, Armağan Emre; AB Siyaseti ve Uluslararası İlişkileri AnabilimdalıABSTRACTMost academic studies on the process of European integration do not pay much attention tothe international system and its requirements. The process of European integration is usuallyanalyzed as being a consequence of internal dynamics. However, European integration is notsolely dependent on internal dynamics. The external dynamics should also be emphasized asindependent variables. This thesis aims to look at the picture from the perspective of the solehegemonic power, the United States (US), and analyze Turkey’s accession to the EU fromthat perspective. Washington conceives the continent of Europe as a springboard to Eurasia,center of the world according to many geo-politics theories. Moreover, Washingtonconsidered European enlargement, a means of wide spreading western values of democracyand liberalism to these regions. Washington’s relationship with Turkey has always beenfounded on strategic considerations. Turkey is a pivotal state in the region. Moreover, Turkeyhas had western orientation since the early days of its foundation. It has been endeavoring tobecome a member of the European club. Thus, Turkey has the potential to inspire itsneighboring regions and influence them to orient toward western institutions and values. Insum, anchoring Turkey to western institutions is the main reason for Washington’s support forTurkey’s accession to the EU. Washington’s view of the EU enlargement as a duty ofEuropeans in order to share their burdens in transatlantic cooperation overlaps with theWashington’s vision of Turkey’s accession to the EU.Item Metadata only Turkish immigrants in Europe and problems of democratic representation(Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü, 2004) Merdanoğlu, Deniz; Nas, Çiğdem; AB Siyaseti ve Uluslararası İlişkileri AnabilimdalıBu tez, Avrupa'da ikinci dünya savaşı sonrasından başlayan tarihsel bir çizgiyi takip ederek ve siyasi haklar ile demokrasi arasındaki önemli ilişkiyi vurgulayarak, Avrupa'daki Türklere ve diğer göçmen topluluklara verilen siyasi hakları irdelemeyi ve özellikle Fransa ve Almanya demokrasilerinde göçmen alan ülkelerdeki vatandaşlık ve göç politikalarındaki değişimleri değerlendirmek için savaş sonrası dönemdeki genel göç akımlarına da değinmektedir. Bu tezde aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin iç siyasetleri ve hukukları uyarınca değerlendirdikleri Türk göçmenlerin siyasi durumlarının, hükümetler arası karar alma mekanizmalarınca desteklenen anlaşma hükümlerine ne derece uyum gösterdiğine de yer verilmiştir. Fransa ve Almanya'da yaşayan Türk topluluklarının evsahibi AB üyesi ülke vatandaşlığına geçiş süreçleri ve karşılaşılmakta olan problemler de tezin araştırma konusu içinde yer almaktadır. Sonuç bölümünde, Batı Avrupa ülkelerinde etkili ve kapsayıcı göç politikaları geliştirmek için getirilen öneriler değerlendirilmiş, bugünkü demokratik yapının göçmen ihtiyaç ve isteklerine yeteri kadar cevap vermekten ve göçmenlerin siyasi isteklerinin gerek AB düzeyinde gerek AB üyesi ülkelerin iç siyasetlerinde yeterince temsil edilmediği vurgulanmıştır.