Person:
BİLGİN, ZÜMRÜT

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Job Title

Last Name

BİLGİN

First Name

ZÜMRÜT

Name

Search Results

Now showing 1 - 4 of 4
  • PublicationOpen Access
    Gebelikte Demir ve Folat Eksikliği Anemisinde Kanıta Dayalı Güncel Yaklaşımlar
    (2019-12-15) DEMİRCİ, NURDAN; Zümrüt BİLGİN;Nurdan DEMİRCİ
    Anemi, gebelikte en yaygın hemotolojik bir sorundur. Dünyadaki gebe kadınların %38.2'sinin anemik olduğu, tahmin edilmektedir. Türkiye’de üreme çağındaki kadınlarda anemi sıklığının %20 ile %39.9 arasında değiştiği belirtilmektedir. Gebelik dönemindeki anemiler edinsel ve kalıtsal olmak üzere iki grupta değerlendirilir. Gebelikte sıklıkla edinsel yetmezlik anemilerinden olan demir eksikliği ve daha az sıklıkla da folik asit eksikliği anemisi oluşur. Demir eksikliği anemisi (DEA)’nin en temel nedeni; gebelik öncesinde demir düzeyinin düşüklüğü, gebelikte absorbsiyonun artması ile artan gereksinimdir. Demir eksikliği anemisinin tanısı için öncelikle hemoglobin (Hb) ve serum ferritin düzeyi ölçülür. Gebelikte en düşük Hb değeri 1. ve 3. trimesterde <11 gr/dL, 2. trimesterde <10,5 gr/dL’olmalıdır. Gebelikte anemi; annenin hastalanma ve ölüm riskinde artışla (%20-40 oranında), fetüste ise intrauterin büyüme geriliği, düşük doğum ağırlığı, erken doğum ve perinatal mortalite riskinde artışla ilişkilidir. Maternal ve fetal komplikasyonların önlenmesi için gebe kadınlara demir ve folat desteği verilmesi önemlidir. Demir eksikliği anemisinde oral demir tedavisi birinci basamak tedavi olarak verilir. Oral tedavi yanıtsızlığı, tedaviye uyum sorunu, çok düşük hemoglobin değerleri ve hızlı demir replasmanına ihtiyaç duyulması gibi durumlarda intravenoz (İV) demir tedavisi tercih edilmektedir. Bu derlemede gebelikte demir ve folat eksikliği anemisinde kanıta dayalı güncel yaklaşımların incelenmesi amaçlanmıştır.
  • PublicationOpen Access
    Kadınların Maternal Bağlanma Algısı ve Anneliğe İlişkin Görüşleri
    (2018-01-14) ALPAR, ŞULE; ZÜMRÜT BİLGİN;Şule ECEVİT ALPAR
    Amaç: Kadınların maternal bağlanma algısının anneliğe ilişkin görüşlerine etkisini belirlemektir. Gereç veYötem: Tanımlayıcı olan bu araştırma İstanbul'da bir kadın doğum hastanesinde 15 Mart 2015-30 Aralık 2016tarihleri arasında yapıldı. Araştırmanın evrenini bu hastanede normal doğum yapan tüm kadınlar, örneklemini isearaştırmaya katılmayı kabul eden ve örneklem kriterlerine uyan toplam 610 anne oluşturdu. Araştırma verilerinintoplanmasında literatürden yararlanılarak geliştirilen bir form ve "Maternal Bağlanma Ölçeği” kullanıldı. Verilerbilgisayar ortamında değerlendirildi. Bulgular: Annelerin yaş ortalaması 27,24±5,59 yıl, %15,4’ünün çalıştığı ve%10’unun işinin yorucu ve stresli olduğu, %16,3'ünün gelirinin giderinden daha düşük, %14,8'inin sosyaldesteğinin kısmen yeterli ya da yetersiz, %3,4' ünün yardım almayı gerektiren psikolojik sorunu olduğusaptandı.Kadınların %37,7'sinin ilk gebeliği, %79,8’inin planlı istenen gebeliği, %14,1'inin gebeliğinde eğitim yada danışmanlık aldığı, %16,7'sinin gebelikte ciddi sorun yaşadığı, %17,4'ünün doğumunda kendi ya da bebeği ileilgili sorun yaşadığını düşündüğü, %64,4’ünün ilk otuz dakika içinde bebeğini emzirdiği belirlendi. Annelerineğitim düzeyi, gelir algısı, stres durumu, annenin çalışma şekli, gebelik doğum ve doğum sonu yaşanan bir sorun,geleneksel uygulamalar, ebeveynliğe hazırlık eğitimi annelik rolünü etkiler görüşü ile Maternal Bağlanma Ölçekpuan ortalaması arasındaki ilişki anlamlıyken (p<0,05);Anne yaşı, gebeliğin planlanma durumu, anneliği öncedendeneyimleme ve sosyal destek yetersizlik algısı annelik rolünü etkiler görüşü ile Maternal Bağlanma Ölçek puanortalaması arasında fark yoktu (p>0,05). Sonuç ve Öneriler: Annenin eğitim düzeyi, çalışma durumu, gelir algısı,stres durumu, gebelik, doğum ya da doğum sonu yaşanan bir sorun varlığının, geleneksel uygulamaların,ebeveynlik eğitimi annelik rolünü etkiler görüşü ile Maternal Bağlanma Ölçek puan ortalaması arasındaki ilişkininanlamlı olduğu belirlenmiştir. Sonuçlar doğrultusunda; anne-bebek bağlanmasını, annelik rolünü olumsuzetkileyen faktörlerin, görüş ve davranışların belirlenerek bireyselleştirilmiş çözüm önerilerinin geliştirilmesiniönermekteyiz.
  • PublicationOpen Access
    FARKLI KUŞAKLARDAKİ KADINLARIN JİNEKOLOJİK MUAYENEYE İLİŞKİN UTANGAÇLIK VE ANKSİYETE DURUMLARININ BELİRLENMESİ
    (2020-06-30) BİLGİN, ZÜMRÜT; ZÜMRÜT BİLGİN;YELİZ DOĞAN MERİH
    Amaç: Farklı kuşaklardaki kadınların jinekolojik muayeneye ilişkin utangaçlık ve anksiyete durumlarını belirlemektir.Yöntem: Bu Araştırma İstanbul şehrinde bir Kadın Doğum Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 10 Nisan-15 Temmuz 2018tarihleri arasında yürütüldü. Araştırmanın evrenini, bu hastanenin jinekoloji polikliniklerinden sağlık hizmeti alan tümkadınlar, örneklemini ise araştırma kriterlerine uyan ve araştırmaya katılmayı kabul edenler (254 kadın) oluşturdu.Araştırma verileri “Tanıtıcı Bilgi Formu”, “Spielberger Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri (State-Trait AnxietyInventory=STAI-I) alt ölçeği” “Utangaçlık Ölçeği (UÖ)” kullanılarak toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde Ki-kare,Mann-Whitney U testi, Kruskal-Wallis ve İndependent Sample t testi kullanıldı. Sonuçlar p<0.05 anlamlılık düzeyindeyorumlandı.Bulgular: Kadınların doğum yılları ile utangaçlık durumu, jinekolojik muayenede cinsiyet tercihi arasındaki fark anlamlıyken(p<0.05); 1980 ve sonrası doğan kuşağın diğer kuşaklara göre daha fazla kaygı yaşadıkları (55.9), daha fazla kadın hekimitercih ettikleri (%21.7) daha fazla utanma duygusu hissettikleri (9.8) belirlendi. STAI-I puan ortalamaları ile kuşakfarklılıkları, eğitim durumu, normal yaşamda kaygı durumu (p<0.05); UÖ puan ortalamaları ile eğitim durumu, jinekolojikmuayenede cinsiyet tercihi arasındaki fark anlamlıydı (p<0.05).Sonuçlar: 1980 ve sonrası doğan kadınların diğer kuşaklara göre daha fazla kaygı ve utanma duygusu yaşadığı, muayeneyeilişkin kaygı ve utanma duygusunun hafifletilmesi için, kadınların bireysel özellikleri ve hekim tercihleri dikkate alınmalıdır.
  • PublicationOpen Access
    Maternal Obezite ile İlişkili Risklerin Kanıt Temelli Yönetimi
    (2020-03-31) BİLGİN, ZÜMRÜT; ZÜMRÜT BİLGİN
    Obezite, vücut yağlarının aşırı artmasıyla karakterize Beden Kitle İndeksi (BMİ)’nin 30 kg/m2 veya daha fazla olması durumudur. Obezite prevalansının son yıllarda önemli ölçüde artış gösterdiği, dünyadaki 18 yaş ve üstü yetişkin kadınların %40'ının aşırı kilolu, %15'inin obez olduğu bildirilmektedir. Gebelikte obezite prevalansının %1,8 ila %25,3 arasında değiştiği, obezitenin pek çok maternal ve fetal riske neden olduğu bilinmektedir. Obezite sorunu annede; gestasyonel diyabet, hipertansiyon, preeklampsi, acil sezaryen, artışı ile; fetüste ise prematürite, ölü doğum, konjenital anomaliler, makrozomi ve çocukluk obezitesi artışı ile ilişkilidir. Ayrıca obez gebelerde vajinal veya sezaryen doğum sırasında ya da sonrasında çeşitli komplikasyonların geliştiği, anne ve bebeklerinin daha uzun süre hastanede kaldığı bilinmektedir. Gebelik öncesi, sırası ve sonrasında değiştirilebilir yaşam bicimi davranışları yoluyla kilonun kontrol altına alınması, obezite ile ilişkili maternal ve fetal risklerin önlenmesi için gerekli girişimlerin zamanında planlanması önemlidir. Bu derlemede, maternal obezite ile ilişkili risklerin kanıt temelli yönetiminin özetlenmesi amaçlandı.