Person: ŞİRİN, EVRİM
Loading...
Email Address
Birth Date
Research Projects
Organizational Units
Job Title
Last Name
ŞİRİN
First Name
EVRİM
Name
14 results
Search Results
Now showing 1 - 10 of 14
Publication Metadata only Mid-term results of osteoarticular reconstructions of paediatric periarticular bone sarcomas with free fibula head flap(2018-10-13) EROL, BÜLENT; ŞİRİN, EVRİM; AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; EROL B., ŞİRİN E., AKGÜLLE A. H., İĞREK S., BAYKAN S. E., TETİK C.Publication Metadata only Pediatrik radius diafiz kırıklarının intramedüller tel ile fiksasyonunda, dorsal veya lateral giriş yeri fonksiyonel sonuçları ve komplikasyon oranını değiştirir mi(2019-11-22) AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; TOPKAR, OSMAN MERT; ŞİRİN, EVRİM; AKGÜLLE A. H., ONAY T., İĞREK S., KESİMER M. D., TOPKAR O. M., ŞİRİN E.Amaç: Çocuk radius diafiz kırıkları cerrahi tedavisinde intrameduller tel ile fiksasyon en sık kullanılan yöntemdir. Tel girişi dorsal ve lateralden yapılabilmektedir. Çalışmanın amacı, pediatrik radius diafiz kırıklarında dorsal giriş ya da lateral girişli intrameduller fiksasyon yapılmış olguları fonksiyonel sonuç ve komplikasyon oranları açısından karşılaştırmaktı. Yöntem: 2014-2018 yılları arasında tek bir merkezde pediatrik radius diafiz kırığı nedeniyle cerrahi uygulanmış olan hastalar retrospektif olarak incelendi. İntramedüller yöntemle tedavi edilmemiş, dosya ve takipleri yetersiz ve patolojik kırığı olan hastalar çalışmadan çıkarıldı. Dorsal giriş yapılan 19 (Grup A), lateral giriş yapılan (Grup B) 18, toplam 37 hasta çalışmaya alındı. Hastaların; yaş, kırıktan ameliyata kadar geçen süre, kaynama (pin çıkarma) süreleri, açık veya kapalı cerrahi uygulanması, perop ve geç postop komplikasyonları ile fonksiyonel skorları kaydedildi. Radius alt uçta kırık gelişmesi major komplikasyon, el bilekte hafif ağrı ve hareket kısıtlılığı minör komplikasyon olarak kabul edildi. Fonksiyonel değerlendirmede Childrens Hospital of Philadelphia Önkol Kırık Fonksiyon Sınıflaması kullanıldı. Veriler istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 10,5 yıl ve ortalama takip süresi 37 ay olarak bulundu. Tüm kırıklar ortalama 47 günde kaynadı. Grup A’da 2, Grup B’de 1 hastada giriş sırasında radius alt uçta kırık oluştu. Grup A’da 1 hastada, Grup B’de 3 hastada minör komplikasyon tespit edildi. 30 hastada (%81,1) mükemmel, 4 hastada (%10,8) orta ve 3 hastada (%8,1) kötü sonuç elde edildi. İki grup arasında, komplikasyon gelişimi ve fonksiyonel skor açısından istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). Çıkarımlar: Pediatrik radius diafiz kırıklarının intramedüller fiksasyonunda, tel giriş yeri ile komplikasyonlar ve fonksiyonel sonuç arasında bir ilişki bulunamamıştır. Her iki giriş noktasında benzer sonuçlar elde edilebilmektedir. Geniş serilerle prospektif olarak yapılacak çalışmalar daha yol gösterici olacaktır.Publication Metadata only Staged management of infection with adjustable spacers after megaprosthesis implantation in primary sarcoma patients(2023-03-01) ŞİRİN, EVRİM; AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; EROL, BÜLENT; ŞİRİN E., Sofulu O., Baysal O., AKGÜLLE A. H., EROL B.BackgroundWhile periprosthetic joint infection has always been a significant concern for orthopaedic surgeons, the rate of infection is five to ten times higher after tumor prosthesis implantation. With the growing use of mega-implants, the number of these infections has also increased. We aimed to investigate the results of our patients with a primary malignant musculoskeletal tumor, who underwent two-stage revision surgery for an infected mega-prosthesis. We also presented the emerging complicatons and required soft tissue reconstruction procedures.MethodsThe study included 32 primary bone and soft tissue sarcoma patients who underwent a two-stage revision procedure for infection. After a rigorous bone and soft tissue debridement procedure at the first stage, antibiotic-loaded bone cement was wrapped around a cloverleaf type intramedullary nail and inserted into the forming gap. After a minimum of 6 weeks of antibiotic therapy, depending on patients\" clinical signs and serum infection markers, the reimplantation stage was undertaken.ResultsThe mean oncologic follow-up period was 28 months (range 5-96 months). During this period, 11 patients died because of non-infection related causes, 12 patients were alive with their disease, whereas 9 patients were totally free of their oncologic condition. The infection was eradicated in all survivors except one patient, where a high-level transfemoral amputation became necessary.ConclusionPeriprosthetic infection after tumor proshesis implantation in cancer patients can be managed with same principles as conventional arthroplaty procedures, taking care that they are immunocompromised and vulnerable patients and their bone stock loss is significant which makes surgical options more challenging.Publication Metadata only Dorsal or Lateral Approach for Intramedullary Nailing Using Kirschner Wire in Pediatric Radius Diaphyseal Fractures: Does it really matter?(SPRINGER HEIDELBERG, 2021) AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; Akgulle, Ahmet Hamdi; Onay, Tolga; Igrek, Servet; Kesimer, Mehmet Deniz; Topkar, Osman Mert; Sirin, EvrimBackground Intramedullary nailing is the most preferred fixation method for diaphyseal radius and ulna fractures in the young age group. The aim of this study was to compare the dorsal and lateral entry points in the context of entry site-related complications, fracture union and functional results. Methods This retrospective comparative study included pediatric patients who underwent surgery for isolated diaphyseal radius or both bone forearm fractures with intramedullary nailing using Kirschner wire between January 2013 and January 2019. K-wire was introduced from the distal radius through dorsal entry (Group A) in 19 patients and lateral entry (Group B) in 18 patients. The mean follow-up was 37 months. Complications were noted and functional outcomes were evaluated according to the CHOP criteria. Results All fractures were healed. The functional results were determined to be excellent for 30, fair for 4, and poor for 3 patients. The overall complication rate was 18.9%, including distal radius fracture, mild pain in the wrist, and minor loss in ROM. No statistically significant differences were determined between the groups in respect of functional results and complication rates. Conclusion Good functional results and similar complication rates can be obtained with both dorsal and lateral entry approaches. Stainless steel K-wire is an inexpensive intramedullary fixation implant option, which provides strong stabilization. Distal radius fracture is a newly reported complication for forearm intramedullary nailing. Leaving the implant out of the skin seems safe with the benefit of avoiding a further surgical intervention to extract the implant.Publication Metadata only Tümör cerrahisi sonrası yara problemlerinin vakum tedavisi ile tedavisinde süreci etkileyen faktörler önceden tahmin edilebilir mi?(2020-11-08) ŞİRİN, EVRİM; EROL, BÜLENT; YİĞİT, OKAN; AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; Baysal Ö., SAĞLAM F., AKGÜLLE A. H., Sofulu Ö., YİĞİT O., ŞİRİN E., EROL B.Amaç: Tümör cerrahisi sonrası yara problemi olan ve vakum tedavisi gören hastalardan bir kısmı birkaç seans negatif basınçlı vakum tedavisi (NBVT) ile iyileşirken, diğer kısmında ise 10 seans ve üzerinde NBVT tedavisine ihtiyaç duymuştur. Buna bağlı olarak literatürde saptanan risk faktörlerinden hangilerinin daha uzun süreli NBVT tedavisiyle ilişkili olduğunu araştırmaktır. Yöntem: Çalışmamız hastanemiz etik kurul onayı (09.2019.585) alındıktan sonra retrospektif olarak yapıldı. Kliniğimizde 2012-2018 yılları arasında kemik veya yumuşak doku sarkomu nedeniyle opere olan, postoperatif lokal yara problemleri gelişmiş, NBVT uygulanmış ve en az 6 aylık takibe sahip hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, komorbidite durumu, nutrisyonel durumu (albumin değeri), patolojik tanısı, patolojik tümör volümü, kitlenin grade’ı, kitlenin cildi infiltre edip etmediği, implant ya da megaprotez uygulanıp- uygulanmadığı, cilt kapama yöntemi (primer, cilt grefti, rotasyonel flap, serbest flap), operasyon süresi, kanama miktarı, transfüzyon miktarı, yara problemi çeşidi (enfeksiyon, yara açılması), kültür pozitifliği-negatifliği, adjuvan tedavi (Kemoterapi, Radyoterapi) alıp almadığı, NBVT uygulama sayısı, hastaların takip süresi ve NPWT tedavisi sonrası nüks olup olmadığı bilgilerine hastaların arşiv dosyalarından ve hastane bilgisayar kayıtlarından erişildi Bulgular: Kliniğimizde 2012-2018 yılları arasında kemik veya yumuşak doku sarkomu nedeniyle opere olan 436 hastanın 46’sında postoperatif lokal yara problemleri gelişmiş, NBVT uygulanmış ve en az 6 aylık takibe sahip 42 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Tümör cerrahisi sonrası yara problemi olan ve vakum tedavisi uygulanan hastalarda kadın cinsiyet, Albumin düzeyi <3,5 g/dl olması, tümörün cildi infiltre etmemesi durumu, ameliyat sonrası yoğun bakım ünitesinde hastanın takip edilmesi ve intraoperatif kan kaybı >1200 cc vakum tedavisinin 10 seanstan fazla süreceğini işaret eder. Çıkarımlar: Preoperatif dönemde nutrisyonel durumu bozuk olan hastalarda, intraoperatif kan kaybı fazla olan hastalarda, postoperatif yoğun bakım ünitesinde kalan hastalarda ve yara yeri problemine neden olan faktör enfeksiyon ise tedavinin daha uzun süreçli olabileceğini ve buna bağlı olarak önlemlerin alınabileceğini düşünmekteyiz.Publication Open Access Immobilization after pediatric supracondylar humerus fracture surgery: Cast or splint(2022-01-01) ŞİRİN, EVRİM; POLAT, MURAT; ŞAHBAT, YAVUZ; EROL, BÜLENT; AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; AKGÜLLE A. H., ŞİRİN E., Baysalo O., POLAT M., Sahbat Y., EROL B.Objective: While surgical treatment is the most accepted treatment method for displaced supracondylar humerus fractures in children, there is little data about immobilization method after surgery. The aim of the study is to determine whether there is any difference in preventing loss of reduction between long-arm cast and long-arm splint following pediatric supracondylar humerus fracture surgery. Patients and Methods: We conducted a retrospective analysis of pediatric patients with supracondylar humerus fractures treated operatively between 2012 and 2019 at a university hospital. According to Skaggs criteria, early postoperative and 3rd-week follow-up X-rays were evaluated for the loss of reduction (LOR). Postoperative immobilization method; splint or cast was compared in the context of LOR. Results: Cast immobilization was found to be superior in preventing LOR in the first three weeks postoperatively (p˂0.05). There was no significant difference for other factors like fracture configuration, patient age and surgical technique. Conclusion: Cast immobilization is superior to splint immobilization in preventing radiologic LOR after pediatric supracondylar humerus fracture surgery however, clinical relevance of this conclusion is yet to be proved.Publication Metadata only Diz bölgesi intraartiküler ve periartiküler kitlelere retrospektif bakış; güncel bir algoritma oluşturma(2019-10-27) AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; EROL, BÜLENT; ŞİRİN, EVRİM; ŞİRİN E., İĞREK S., KÜTÜK E., SAĞLAM F., AKGÜLLE A. H., SOFULU Ö., EROL B.Amaç: Az rastlandıklarından dolayı tıbbi literatürde diz eklem içi ve Hoffa yastığındaki kitleler genellikle vaka takdimi şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı diz bölgesinde kitle ile kliniğimize başvurmuş ve opere edilmesi kararlaştırılmış hastaları retrospektif olarak değerlendirerek patoloji sonuçlarını ortaya koymak ve bu hastalara güncel bir yaklaşım algoritması oluşturmaktır. Yöntem: Çalışmaya 2014-2019 yılları arasında kliniğimize diz eklem içi veya Hoffa yastığında kitle ile başvurmuş ve opere edilmiş, yaş ortalaması 34 olan 28 hasta dahil edilmiştir. Cerrahi tedavi uygulanmayan hastalar çalışma dışı bırakılmıştır. Hastaların klinik ve fizik muayene bulguları, radyolojik olarak X-ray ve MR görüntülemeleri ve uygulanan cerrahi sonrası patoloji sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Buna göre kitlenin boyutu, semptomatik olması ve MR da kontrast madde tutulum miktarı parametre olarak kullanılarak hastalara bir yaklaşım algoritması kurulmuştur. Bu algoritmaya göre tamamen iyi görünüşlü semptomatik kitleler intraartiküler yaklaşımla çıkarılabilir ama habis kitlelere ekstraartiküler rezeksiyon yapılmalıdır. Radyolojik görünümü şüpheli lezyonlara ise eklem kontaminasyonundan kaçınmak için kapalı biopsi işlemi yapılmaz, mümkünse kitle üzerinde bir bir miktar sinoviyal doku bırakarak intraartiküler olarak çıkartılırlar. Asemptomatik tamamen selim görünüşlü lezyonlar ise klinik ve radyolojik olarak konservatif olarak takip edilebilirler. Bulgular: Patoloji sonucu 28 hastadan 15’inde sinoviyal dev hücreli tümör, 5 çocuk hastada sinoviyal hemanjiyom, yine 2 çocuk hastada kapiller hemanjiyom, 2 hastada sinoviyal kondromatozis, 1 hastada intraartiküler osteokondrom,1 hastada intraartiküler ganglion kisti ve dikkat çekici olarak bir tanesi başka bir merkezden refere edilmiş olan 2 hastada sinoviyal sarkom olarak gelmiştir. Bu 2 hastaya medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi ile yapılan konsey sonrası ekstraartiküler rezeksiyon ve endoprotez uygulaması yapılmıştır. Çıkarımlar: Diz bölgesi kitlelerinde nadir de olsa başta sinoviyal sarkom olmak üzere habis lezyonların da ayırıcı tanıda olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu lezyonların karakteristik radyolojik ve klinik bulgularının olmayabileceği ihtimali de göz önüne alınırsa hastalara çok dikkatli yaklaşılması gerekir. Özellikle habis olan intraartiküler bir kitleye preoperatif yapılacak biopsi işleminin tüm eklemi kontamine edebileceği ve tüm tedavinin kaderini değiştirebileceği gerçeği dikkatten kaçırılmamalıdır.Publication Metadata only Geriatrik collum femoris kırığı gelışen hastalarda sementli ve sementsiz uygulanan hemiartroplastı sonuçlarının karşılaştırılması(2021-04-04) ŞİRİN, EVRİM; AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; ŞİRİN E., AKGÜLLE A. H.Publication Open Access 1. Ulusal Çocuk Ortopedisi Kongresi’nde Sunulan Bildirilerin YayınaDönüşme Oran ve Özellikleri: Bibliyometrik Analiz(2021-01-01) ŞİRİN, EVRİM; AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; AKGÜLLE A. H., ŞİRİN E.GİRİŞ ve AMAÇ: Bir kongrede sunulan bildirilerin yayına dönüşme oranları, aldıkları atıf sayıları ve yayınlandıkları dergilerin kaliteleri, kongrenin değerini belirleyen faktörler arasında kabul edilirler. Bu çalışmanın amacı; 1. Ulusal Çocuk Ortopedisi Kongresi’nde sunulan sözel ve poster bildirilerin yayına dönüşme oran ve özelliklerini değerlendirmektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Birinci Ulusal Çocuk Ortopedisi Kongresi bildiri özetlerine Çocuk Ortopedisi Derneğinin resmi internet sitesinden ulaşıldı. Yazar isimleri kullanılarak yayınlar bilimsel arama motorları üzerinden tarandı. Çalışmalar; dergi, kongre ile yayın olmaya kadar geçen süre, dergilerin etki faktörü ve Scimago puanı, kayıtlı oldukları indeks, atıf sayısı ve ilk yazarın bağlı oldukları kurum özellikleri açısından değerledirildi. BULGULAR: Kongre ile çalışma arası sürede bildirilerin %36,7'si yayına dönüşmüştü. Sözlü bildirileri yayınlayan dergilerin etki faktörü 1,524 (0,39-4,154) ve Scimago puanı 0,75 (0,265-1,57) iken bu değerler poster sunumlar için sırası ile 1,051 (0,39-2,383) ve 0,663 (0,355-1,129) olarak hesaplandı. Sözel bildirler kongre sonrası ortalama 20,9 ayda yayınlanırken, poster bildiriler için bu süre 23,75 aydı. Dört yıllık sürenin sonunda sözel bildiriler 0-25, poster bildiriler 0-8 atıf almışlardı. İlk yazarların bağlı olduğu kurumlar; 32 üniversite hastanesi, 18 eğitim araştırma hastanesi, 6 devlet hastanesi ve 5 özel hastane şeklindeydi. TARTIŞMA ve SONUÇ: Birinci Ulusal Çocuk Ortopedisi kongresinde sunulan sözel bildirilerde daha fazla olmak üzere yüksek oranda yayına dönüşmüşlerdir. Kongre ile ile yayına dönüşme arası süre biraz uzun olsa dahi, yüksek kalitede dergilerde yayınlanmışlardır.Publication Open Access Kuzularda vertebra büyüme plağının parsiyel reimplantasyonunun vertebral büyüme üzerine etkisi(2019-01-01) ŞİRİN, EVRİM; AKGÜLLE, AHMET HAMDİ; AKGÜLLE A. H., OKAY E., ZEYNALOV R., BAŞCI O., TİNAY İ., ŞİRİN E.Amaç: Çalışmamızın amacı, anomalili bölgedeki sorunu sağlam segmentlere zarar vermeden çözümlemek için segmentasyon defektlerindeki epifiz eksikliğini telafi etmek amacı ile büyüme plağı transferinin kullanılabilirliğini ve büyüme üzerine etkisini değerlendirmektir. Yöntem: Çalışmamızda 6 adet kuzuda L3-4 vertebra arası disk ve büyüme plaklarından 6.5 mm çapında bir greft çıkarılıp aynı bölgeye reimplante edildi. L2 ve L5 vertebra kontrol grubu olarak alındı. İki ay sonra büyümenin etkilenmesi radyolojik ve histolojik olarak incelendi. Bulgular: Sonuç olarak çalışma ve kontrol gruplarının 2 aylık büyüme yüzdeleri karşılaştırıldığında, radyolojik açıdan anlamlı bulundu [çalışma: %5.467, kontrol: %4.17; p=0,025, (p<0.05)]. Histolojik olarak üç vertebrada normale yakın epifiz yapısı, üç vertebrada ise yoğun fibrozis görüldü. Hiçbir preparatta epifiz iskemisinin bulgusu olan proliferatif zon kalınlaşması görülmedi. Fibrozis görülen preparatların sadece bir tanesinde fiz hattında kemik köprüleşme gözlendi. Sonuç: Konjenital segmentasyon defektlerinde büyüme plağı transferi, fizyolojiye yakın vertebral büyüme sağlayan uygulanabilir bir tekniktir