Person: BÜYÜKKILIÇ, GÜL
Loading...
Email Address
Birth Date
Research Projects
Organizational Units
Job Title
Last Name
BÜYÜKKILIÇ
First Name
GÜL
Name
2 results
Search Results
Now showing 1 - 2 of 2
Publication Metadata only Konkordato Sürecindeki Borçlu Şirketin Tasarruf Yetkisi Üzerindeki Sınırlar(2022-09-01) BÜYÜKKILIÇ, GÜL; Büyükkılıç G.Ticari hayatın olağan akışı içerisinde, işletmeler muhtelif ekonomik tehlikelerle karşı karşıya kalmakta ve mali yapılarında olumsuzluklar ortaya çıkabilmektedir. Bu olumsuzlukların giderilmesi (veya asgari düzeye indirilmesi), ticaret alanında sağlıklı ve istikrarlı bir işleyişin gereğidir. Bu sebepledir ki birçok hukuk düzeninde olduğu gibi Türk Hukukunda da ödeme güçlüğü içinde olan borçluların mali durumlarını iyileştirebilmeleri amacıyla onlara adeta “hukuki bir kalkan” sağlayan hukuki müesseseler kabul edilmiştir. Bunlardan biri olan “iflasın ertelenmesi”, ülkemizde (30.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanun’la işlerlik kazandığı günden) 2018 yılına kadar, şartlarını taşıyan sermaye şirketleri ve kooperatifler bakımından uygulamada en sık başvurulan hukuki araçlardan biri olmuştur. Ancak süreç içerisinde, kurumun doğru işletilememesi, sadece borçların ödenmesinin geciktirilmesi amacıyla kullanılır hale gelmesi, alacaklıların yeterli düzeyde korunamaması gibi sebepler kanun değişikliğini zorunlu kılmış ve 15.03.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun’la iflasın ertelenmesine ilişkin hükümler yürürlükten kaldırılmıştır. Kurumunun kaldırılmasıyla ortaya çıkan boşluğun doldurulması amacıyla İİK’nın konkordatoya ilişkin düzenlemeleri (m. 285-309) İsviçre Hukuku’ndaki son değişiklikler dikkate alınarak revize edilmiş ve konkordato kurumuna yeniden işlerlik kazandırılmıştır. Yeniden düzenlenen konkordato hükümleriyle, borçluya, konkordato mühleti kararıyla beraber icra takibi veya baskısı olmaksızın faaliyetlerine devam ederek mali durumunu düzeltme imkânı sağlanmış ve iflasın ertelenmesinden farklı olarak, borçlunun tasarruf yetkisi kaldırılmamıştır. Ancak alacaklıların ve daha geniş ölçekte kamunun menfaatleri gözetilerek, sürecin kural olarak komiser nezaretinde yürütülmesi öngörülmüş ve belli durumlarda borçlunun tasarruf yetkisine birtakım sınırlar getirilmiştir. Temel kanuni sınır, borçlunun mühlet kararından itibaren hukuken geçerli şekilde rehin tesis etmesi, kefil olması, ivazsız tasarruflarda bulunması, taşınmazını, işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden taşınırını ve işletmenin devamlı tesisatını devretmesi ve takyit etmesinin mahkemenin iznine tabi tutulmasıdır (İİK m. 297/2). Aksi halde yapılan işlemler kesin hükümsüz sayılacağından, hükümde sınırlayıcı şekilde sayılan işlemlerin yorum yoluyla genişletilmesi mümkün değildir. Bu noktada, hükmün lafzının İsviçre İİK’ya (m. 298/2) paralel olarak “malvarlığını kısmen veya tamamen elden çıkaramaması, takyit edememesi” şeklinde revize edilmesi önerisinde bulunabilir. Öte yandan, hükümde yer almamakla beraber, daha ağır hukuki sonuçlar doğuran (garanti sözleşmesi, aval verme gibi işlemler) bakımından da hükmün amacı gereği mahkeme izninin aranması gerekir. İİK m. 297/2 hükmü gibi doğrudan olmasa da, geçici mühlet kararı veren mahkemenin, mühlet içinde bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya işletme faaliyetlerinin borçlu yerine bizzat komiser tarafından yürütülmesine karar verdiği durumlar da tasarruf yetkisi üzerinde dolaylı bir etkiye sahiptir (İİK m. 297/1). Nitekim borçlu bu hükme aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya konkordato talebinin reddi ve borçlunun iflâsına karar verebilir (İİK m. 297/3, İİK m. 292/c). Konkordato kural olarak komiser nezaretinde yürütülen bir süreç olduğundan (İİK m. 297/1), bahsi geçen hukuki sonuçlar, komiserin ihtarlarına uyulmaması durumu için de geçerlidir. Bu çerçevede, komiser değerlendirmesinde dikkate alınacak hususların da borçlunun tasarruf yetkisinin sınırlarının tespitinde dolaylı da olsa faydalı olacağı düşünülmektedir. İşlemin konkordato ilan eden bir şirketin, amaç ve konusunu elde etmek için yapılması gereken olağan işlemlerden olup olmadığı değerlendirmedeki en belirleyici kriter olup, hangi işlerin olağan hangilerinin olağanüstü olduğu, şirket ön projesi, şirketin türü, faaliyet kapasitesi, söz konusu işlemin şirket alacaklarının alacağına kavuşmasında olumsuz bir etki yaratıp yaratmadığı, böyle bir işlemin konkordato sürecinin başarıya ulaşmasındaki etkisi gibi muhtelif kriterlerin dikkate alınmasını gerektirir. Örneğin, şirkete ait bir işletmenin sürekli zarar etmesi durumunda kapatılması veya şirkete faaliyet konusuyla ilgili deneyimli bir kimsenin yönetici ortak olarak atanması, konkordato sürecine olumlu etki edecek iken, hâlihazırda zarar etmekle beraber ilerleyen dönemlerde kâr getirebilecek bir işletmenin kapatılması veya teknik bilgi ve deneyimden yoksun bir kimsenin yönetici ortak olarak atanması aksi yönde bir sonuç doğuracaktır. Konkordato talebine eklenecek belgeler arasında yer alan “konkordato ön projesi” de mühlet kararı alan borçlunun tasarruf yetkisinin sınırları bakımından belirleyici bir role sahiptir. Zira hüküm gereği, ön projede, borçların hangi oranda veya vadede ödeyeceği, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağı, ödemelerin yapılabilmesinde kullanılacak malî kaynağın hangi yöntem kullanılarak (sermaye artırımı, kredi temini vb.) sağlanacağı gibi hususların gösterilmesi gerekmektedir (İİK m. 286/1-a). Gerek mahkemenin mühlet kararı vermesi gerekse mühlet süresinde komiserin borçlu faaliyetlerini değerlendirmesinde ön projede gösteri len hususlar dikkate alınmaktadır. Daha da önemlisi alacaklı menfaatlerinin muhafazası ön projeye uygun davranılması halinde mümkündür. Nitekim kanunkoyucu, borçlunun, alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatlerin hükümsüz olacağını açıkça hükme bağlamıştır (İİK m. 308/e). Önemle belirtmek gerekir ki konkordatoya başvurabilecek borçluların kapsamı, iflasın ertelenmesinden farklı olarak, geniş tutulmuş ve vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun bu yola başvurabilmesine olanak tanınmıştır. Bu çalışmada borçlu çevresi ticaret şirketleriyle sınırlandırılmış ve borçlu şirketin tasarruf yetkisinin sınırları doktrin ve yargı kararları ışığında değerlendirilmiştir. Anahtar kelimeler: Tasarruf Yetkisi, Sınır, Borçlu Şirket, Yasak İşlem, Olağan İşlem, Olağanüstü İşlem.Publication Metadata only Şirketler hukuku pratik çalışmaları(Seçkin Yayıncılık, 2023-01-01) YILMAZ, ABDÜSSAMET; BÜYÜKKILIÇ, GÜL; Yılmaz A., Yağmur S., Büyükkılıç G.