Person: YILMAZ ATALI, PINAR
Loading...
Email Address
Birth Date
Research Projects
Organizational Units
Job Title
Last Name
YILMAZ ATALI
First Name
PINAR
Name
4 results
Search Results
Now showing 1 - 4 of 4
Publication Metadata only MMP3 (Rs679620) ve VDR (Rs731236) gen polimorfizmlerinin, periodontal olarak sağlikli erkek bireylerde, diş çürük lezyonu oluşumundaki etkisinin değerlendirilmesi: pilot çalışma(2023-01-11) ÖZMEN, SEDA; YILMAZ ATALI, PINAR; AĞRALI, ÖMER BİRKAN; TACAL ASLAN, BESTE; ULUCAN, KORKUT; Özmen S., Yılmaz Atalı P., Ağralı Ö. B., Tacal Aslan B., Yılmaz Ö. Ö., Polat T., Ulucan K.Amaç:Çürük oluşumu pek çok faktörün etkilediği bir süreçtir. Yapılan çalışmalar genetik faktörlerin de çürük oluşumunda rol oynadığını göstermiştir. Çalışmamızda, östrojen hormon mekanizması ve mensturasyon döngüsünün gen ekspresyon sürecini değiştirmesi sebebiyle, erkek bireylerde diş mineralizasyon sürecinde rol oynayanMMP3veVDRgenlerinde oluşan polimorfizmlerin çürük oluşumuna olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem:Fakülte hastanesine başvuran 20-44 yaş aralığındaki erkek bireylerde rutin ağız içi muayenesi sonrasında; çürük, eksik ve restorasyonlu dişler (DMFT) indeksine göre tanı konulmuştur. Deney grubunu, ‘yüksek çürük risk’ (DMFT ≥ 14, n=28); kontrol grubunun ise ‘çürük lezyonu bulunmayan’ (DMFT=0, n=28) kişiler oluşturmuştur. Detaylı anamnez alınan katılımcılardan plak indeksi, sondalamada kanama ölçümü yapılmıştır.Katılımcılardan alınan kan örneklerinden DNA izolasyonları sonrasında,MMP3(rs679620)veVDR(rs731236)genotiplemesi Real-time PZR tekniği kullanılarak belirlenmiştir.Elde edilen sonuçlar istatistiksel yöntemler kullanılarakanlamlılık düzeyi p<0,05’te değerlendirilmiştir.Bulgular:Çalışmamıza katılan bireylerde sondalamada kanama derecesi %10’un altında ve DMFT=0 olan düşük risk grubundaki (kontrol) ve de sondalamada kanama derecesi %10’un altında olan yüksek risk grubundaki bireylerin (deney)MMP3veVDRpolimorfizmleri açısından kıyaslaması yapılmış ve gruplara göreMMP3dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı farlılık bulunmuştur (p<0,001). Gruplara göre VDR dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p=0,659)Sonuç:Çalışmamızın sınırları dahilinde MMP3(rs679620) gen polimorfizminin çürük oluşum üzerinde etkili;VDR(rs731236) polimorfizminin ise etkisiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Katılımcı sayısının arttırılarak ileri çalışmaların yapılması gerektiği düşünülmektedir.Anahtar Kelimeler:Çürük risk değerlendirmesi, gen-çevre etkileşimi, MMP3, polimorfizm, VDR.Publication Metadata only Mmp3 (rs679620) ve vdr (rs731236) genleri̇nde oluşan poli̇morfi̇zmleri̇n gen-çevre etki̇leşimleri̇ İle çürük ri̇sk değerlendi̇rmesi̇ üzeri̇ne olan etki̇leri(2022-10-19) YILMAZ ATALI, PINAR; AĞRALI, ÖMER BİRKAN; TACAL ASLAN, BESTE; AKSU, MEHMET BURAK; ULUCAN, KORKUT; ÖZMEN, SEDA; Özmen S., Yılmaz Atalı P., Ağralı Ö. B. , Tacal Aslan B., Aksu M. B. , Ulucan K.MMP3(rs679620) VEVDR(rs731236) GENLERİNDE OLUŞANPOLİMORFİZMLERİN GEN-ÇEVRE ETKİLEŞİMLERİ İLE ÇÜRÜK RİSK DEĞERLENDİRMESİ ÜZERİNE OLAN ETKİLERİSeda Özmen,Pınar Yılmaz Atalı, Ömer Birkan Ağralı, Becte Tacal Aslan, Özlem Özge Yılmaz,Tolga Polat, Mehmet Burak Aksu, Korkut UlucanAmaç:Günümüzde yapılan çürük risk modellerinde çoklu değişkenler eklenmiş ve özellikle gen-çevre etkileşimi incelenmiştir. Çalışmamızın amacı;VDRveMMP3genlerinde meydana gelen gen polimorfizmlerin etkilerinin değerlendirilip çürük risk modellemesi üzerine olan etkilerinin incelenmesidir.Gereç ve Yöntem:Çalışma populasyonu, fakülte hastanesine başvuran 20-44 yaş aralığındaki erkek bireylerde rutin ağız içi muayenesi sonrasında çürük, eksik ve restorasyonlu dişler (DMFT) indeksine göre tanı konulan ‘yüksek çürük risk’(DMFT ≥ 14) ve düşük çürük risk’(DMFT£5) olarak 2 gruptan oluşturulmuştur (n=160). Detaylı anamnez alınan katılımcılardan plak indeksi, gingival indeks sondalamada kanama, sondalama derinliği, klinik ataşman seviyesi ve tükürük tamponlama kapasitesi, tükürük streptekok mutans (SM) ve laktobasil (LB) sayısı ölçülmüştür.Katılımcılardan alınan kan örneklerinden DNA izolasyonları sonrasında,MMP3(rs679620)veVDR(rs731236)genotiplemesi ise Real-time PZR tekniği kullanılarak belirlenmiştir.Elde edilen sonuçlar istatistiksel yöntemler kullanılarakanlamlılık düzeyi p<0,05’te değerlendirilmiştir.Bulgular:Gruplar arası plak indeksi, gingival indeks, sondalama derinliği, klinik ataşman seviyesi, sondalamada kanama, tükürük akış hızı, tükürük tamponlama kapasitesi ve tükürük SM ve LB sayısı faktörleri arasında anlamlı düzeyde fark bulunmuştur (p<0,001). Çevresel risk faktörlerinde sosyoekonomik durum, diş fırçalama sıklığı, koruyucu diş tedavisine yönelik uygulama durumları açısından gruplar arasında anlamlı düzeyde fark tespit edilmiştir (p<0,001).MMP3rs679620 polimorfizminin de çürük risk belirlemesinde etkili olduğu (p<0,001);VDRpolimorfizminin ise etkili olmadığı (p=0,862) tespit edilmiştir.DMFT’ ye etki eden değişkenlerin incelenmesinde Adımsal Regresyon Analizi yapılarak model 7 adımda incelenmiştir ve modeller istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,001).Çevresel risk faktörü olarak plak indeksi, sondalamada kanama, şekerli ara öğün tüketim sıklığı, tükürük tamponlaması,MMP3rs679620 gen polimorfizminin içerenModel 5 DMFT’ nin %58’ini açıklamıştır.Sonuç:Çürük risk modelinde; plak indeksi, sondalamada kanama, şekerli ara öğün tüketim sıklığı, tükürük tamponlaması,MMP3rs679620 gen polimorfizminin çevresel risk faktörü olarak modelde yer alması, bireylerin risk gruplarının belirlenmesinde etkili olacaktır.Anahtar Kelimeler:Çürük risk değerlendirmesi, gen-çevre etkileşimi,MMP3, Polimorfizm, VDR.Publication Metadata only Termoviskoz bulkFill kompozit rezin ile antagonist CAD CAM bloğunun aşınma direncinin incelenmesi(2022-04-23) ŞENOL, AYŞE ASLI; KAHRAMANOĞLU, ERKUT; YILMAZ ATALI, PINAR; TÜRKMEN, CAFER; Altuntaş E., Öztürk S., Şenol A. A., Kahramanoğlu E., Yılmaz Atalı P., Türkmen C.Molar incisor hypomineralization (MIH) is an enamel defect that develops in the molar and incisors as a result of exposure of ameloblast cells to various environmental and systemic factors during the maturation phase of amelogenesis, thus causing aesthetic concerns. In this case report microabrasion and home bleaching was planned for the treatment of MIH.A 17 years old female patient who referred to our clinic with the chief complaint of white lesions on maxillary incisor teeth, were examined clinical and radiographically In both the maxillary and mandibular arch, visible opacities were detected and microabrasion and home bleaching techniques were planned for the treatment of lesions. Before microabrasion application, Tooth Mousse Gel (GC) was applied on the lesions for two weeks. Shade selection was performed by spectraphotometer (Vita EasyShade V). Under the rubber dam isolation (maxillary-arch) and gingival barrier (mandibullary-arch) Opalustre (Ultradent) was applied in 3 consecutive cycles using OpalCups (Ultradent) according to manufacturer’s guidelines. Fluoride varnish (4% NAF, ProShield, President Dental) was applied for 4 minutes following the microabrasion. Home bleaching gel was applied for 5 weeks with custom made bleaching tray using 16% Carbamide Peroxide (Opalescence PF, Ultradent) Patient were recalled for 7,14,21,28 and 35 day. For the examination of the lesions and color of teeth.The using of ACP-CPP containing gel before the treatment, made a difference in the visibility of enamel hypomineralizations. The shades of incisor teeth which, was the patient’s complaint was B3 initially A2 after microbrasion and A1 after bleaching. The patient was satisfied with the treatment results.Application of remineralisation gel for two weeks, reduced the size of enamel hypomineralizations.The combined use of microabrasion and home bleaching is more effective in reducing lesions, eliminating aesthetic concerns and provided a more comfortable treatment process for the patient with MIH.Publication Metadata only Riboflavin ve kalsiyum gliserofosfat kombinasyonunun dentin remineralizasyonuna etkisinin optik koherens tomografi ile incelenmesi(2022-09-11) YILMAZ ATALI, PINAR; TÜRKMEN, CAFER; KARGÜL, BETÜL; Kükey P., Altuntaş E., Yılmaz Atalı P., Türkmen C., Kargül B.Riboflavin ve Kalsiyum Gliserofosfat Kombinasyonunun Dentin Remineralizasyonuna Etkisinin Optik Koherens Tomografi ile İncelenmesiPelin Kükey1, Pınar Yılmaz Atalı1, Ezgi Altuntaş1, Cafer Türkmen1 and Betül Kargül21Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı, Marmara Üniversitesi, Istanbul, Türkiye2Pedodonti Anabilim Dalı, Marmara Üniversitesi, Istanbul, TürkiyeAmaç: Optik Koherens Tomografi (OCT) noninvaziv, yüksek çözünürlüklü, kesitsel bir görüntüleme tekniğidir. Bu çalışmanın temel amacı, yüksek çözünürlüklü (HD) spektral alanlı optik koherens tomografi (SD-OCT) kullanarak CaGP içeren diş macunu ve %2’lik Riboflavin solüsyonunun yapay dentin çürüğü lezyonları üzerindeki etkinliğini göstermektir.Yöntem: 16 adet insan molar dişi kullanılarak hazırlanan dentin örnekleri 72 saat demineralizasyon solüsyonunda bekletildi ve rastgele 4 gruba ayrıldı: Grup 1: CaGP + magnezyum klorür (MgCl2) + %10 ksilitol içeren diş macunu uygulanmış yüzeyler; (R.O.C.S Hassas Onarım ve Beyazlatma DRC Group Moskova, Rusya); Grup 2: CaGP, ardından %2 Riboflavin Solüsyonu; Grup 3: %2 Riboflavin Solüsyonu, Grup 4: deiyonize su. Dentin yüzeylerinin uygulama yapılmış bölgelerinde OCT görüntülemesi yapıldı. Remineralizasyon derinliği ve remineralizasyon tabakasının kalınlığı, tüm gruplardaki örnekler için ayrı ayrı hesaplandı.Verilerin normallik dağılımının değerlendirilmesi Shapiro Wilk testi kullanılarak doğrulandı. İki bağımlı grubu karşılaştırmak için normal veriler için Paired t testi kullanıldı. (p<0,05)Bulgular: Tedavi içeren tüm gruplardaki dentin örneklerinde optik lezyon derinliğini azalmıştır. Grup 1 ve Grup 2 içeriğindeki örneklerin yüzeylerinde remineralize alan kapasitelerinin arttığı ve optik lezyon derinliklerinin genel olarak azaldığı saptanmıştır. Lezyon derinliğindeki azalma miktarı açısından fark; Grup 2’de, Grup 1, 3 ve 4\"teki farklılıklardan anlamlı derecede yüksekti (p<0,05). %2 Riboflavin içeren CaGP içeren diş macunu kombinasyonu, test edilen gruplar arasında en yüksek remineralizasyon etkisini gösterdi.Sonuç: Bu sonuçlara dayanarak ve mevcut deneysel koşullar altında, Riboflavin ile CaGP kombinasyonunun, dentin remineralizasyonunu teşvik ederken dentin demineralizasyonunu inhibe ettiği ve sinerjik etki gösterdikleri sonucuna varılmıştır.Anahtar Kelimeler: Kalsiyum gliserofosfat, Optik Koherens Tomografi, Biyomimetik mineralizasyon, Riboflavin, Magnezyum Klorür