Person:
KÜÇÜK YETGİN, MERAL

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Job Title

Last Name

KÜÇÜK YETGİN

First Name

MERAL

Name

Search Results

Now showing 1 - 10 of 10
  • PublicationOpen Access
    Status of weight change, lifestyle behaviors, depression, anxiety, and diabetes mellitus in a cohort with obesity during the covid-19 lockdown: Turk-com study group
    (2022-08-01) YAVUZ, DİLEK; KÜÇÜK YETGİN, MERAL; Yazıcı D., Fersahoğlu M. M., Fersahoğlu T., Bulut N. E., Çiğiltepe H., Çeler Ö., Sancak S., Sulu C., Durcan E., Şahin S., et al.
    Introduction: The coronavirus disease 2019 (COVID-19) pandemic led to a lockdown period. Confinement periods have been related to unhealthy lifestyle behaviors. Our study aimed to determine weight change, changes in eating and exercise habits, the presence of depression and anxiety, and diabetes mellitus (DM) status in a cohort of patients with obesity. Methods: The study was undertaken in nine centers of Collaborative Obesity Management (COM) of the European Association for the Study of Obesity (EASO) in Turkey. An e-survey about weight change, eating habits, physical activity status, DM status, depression, and anxiety was completed by patients. The International Physical Activity Questionnaire (IPAQ) score was used to determine physical activity in terms of metabolic equivalents (METs). A healthy nutrition coefficient was calculated from the different categories of food consumption. The Patient Health Questionnaire (PHQ-9) and General Anxiety Disorder (GAD-7) Questionnaire were used for determining depression and anxiety, respectively. Results: Four hundred twenty-two patients (age 45 +/- 12.7 years, W/M = 350/72) were included. The healthy nutrition coefficient before the pandemic was 38.9 +/- 6.2 and decreased to 38.1 +/- 6.4 during the pandemic (p < 0.001). Two hundred twenty-nine (54.8%) patients gained weight, 54 (12.9%) were weight neutral, and 135 (32.3%) lost weight. Patients in the weight loss group had higher MET scores and higher healthy nutrition coefficients compared with the weight gain and weight-neutral groups (p < 0.001). The PHQ and GAD scores were not different between the groups. Percent weight loss was related to healthy nutrition coefficient (CI: 0.884 [0.821-0.951], p = 0.001) and MET categories (CI: 0.408 [0.222-0.748], p = 0.004). One hundred seventy patients had DM. Considering glycemic control, only 12 (8.4%) had fasting blood glucose <100 mg/dL and 36 (25.2%) had postprandial BG <160 mg/dL. When patients with and without DM were compared in terms of dietary compliance, MET category, weight loss status, PHQ-9 scores, and GAD-7 scores, only MET categories were different; 29 (11.7%) of patients in the nondiabetic group were in the highly active group compared with 5 (2.9%) in the diabetic group. Conclusion: The COVID-19 lockdown resulted in weight gain in about half of our patients, which was related to changes in physical activity and eating habits. Patients with DM who had moderate glycemic control were similar to the general population in terms of weight loss but were less active.
  • PublicationOpen Access
    Obezitesi olan bireylerde yüksek şiddetli aralıklı antrenman modelinin besin alımına etkileri: Sistematik derleme
    (2022-01-01) KÜÇÜK YETGİN, MERAL; KÜÇÜK YETGİN M., AYDEMİR E.
    Obezitenin tedavisinde diyetin yanı sıra egzersiz de vücudun enerji harcamasını artırarak kilo kaybının sağlanmasında etkilidir. Yüksek şiddetli aralıklı antrenman (HIIT: high intensity interval training) ise orta şiddette aerobik egzersize kıyasla daha kısa zamanda vücut yağ kütlesi kaybı, maksimum oksijen tüketimi ve anaerobik eşiğin iyileşmesi, Tip 2 diyabetli hastalarda glisemik kontrolde fayda sağlamaktadır. Ayrıca HIIT kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, obezite gibi özel koşullarda ve tüm egzersiz türlerinde uygulanabilir olması gibi sebeplerden dolayı son yıllarda popüler hâle gelen bir egzersiz modelidir. HIIT modeli, American College of Medicine (ACSM) tarafından yürüme, bisiklet sürme, yavaş tempoda koşu şeklinde haftada 2-3 kez maksimum oksijen tüketiminin (VO2maks) %85’inde veya maksimum kalp atım hızının (HRmaks) %90’ında 15 dakika olarak reçetelendirilmiştir. Bununla birlikte direnç egzersizleri ve VO2maks’ın %60’ının üzerinde gerçekleştirilen aerobik egzersizler, iştahı baskılayarak besin alımını azaltıp negatif enerji dengesine katkıda bulunabilir ve vücut yağ kütlesini azaltıp obezitenin tedavisinde uygulanabilir. Bu etkinin oreksijenik ve anoreksijenik hormonlar aracılığıyla kontrol edildiği ve düzenlendiği tahmin edilmektedir. Güncel çalışmalar HIIT modelinin besin alımını azaltarak obezitenin tedavisinde etkin bir yol olabileceği konusunu ortaya koymaktadır. Obezitesi olan yetişkin bireylerde HIIT’in besin alımına etkilerini derleyen bu çalışma ile HIIT’in besin alımını azaltmada etkili olmadığı fakat genel olarak enerji alımını azaltma eğiliminde olduğu ortaya konulmuştur.
  • PublicationOpen Access
    Obezitesi olan bireyin egzersiz öncesi değerlendirilmesi ve egzersiz reçetelendirilmesi
    (2019-01-01) KÜÇÜK YETGİN, MERAL; Küçük Yetgin M.
    Obezite mücadelesinde enerji dengesini negatife çevirmek için kullanılabilecek yöntemlerden en önemlisi egzersiz veya değişik fiziksel aktivitelerle enerji tüketimini arttırmaktır. Obezitesi olan bireylere hangi egzersizi, nasıl, ne kadar, ne yoğunlukta ve sıklıkta yapmaları gerektiği ile ilgili iyi programlanmış bir egzersiz reçetesi obezite tedavisinde önemli bir tamamlayıcı tedavi unsurudur.
  • PublicationOpen Access
    Beslenme ve diyetetik ile antrenörlük eğitimi bölümü öğrencilerinde besin tüketim sıklığı ve egzersiz davranışlarının tip 2 diyabet riskine etkilerinin değerlendirilmesi
    (2023-06-01) KÜÇÜK YETGİN, MERAL; İşeri C., Küçük Yetgin M., Erdem N. Z.
    Bu araştırmada Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencileri ile Antrenörlük Eğitimi Bölümü öğrencilerinde besin tüketim sıklığı ve egzersiz davranışlarının Tip 2 diyabet riskine etkisi değerlendirilmiş ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Araştırma Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden (N=156), Antrenörlük Eğitimi Bölümü’nden (N=159) toplam 315 öğrenci üzerinde çevirim içi anket yöntemiyle yürütülmüştür. Katılımcıların besin tüketim sıklığına ilişkin veriler Besin Tüketim Sıklığı Anketi, Tip 2 diyabet riski ise Fin Diyabet Risk Anketi (FINDRISK) ile belirlenmiştir. Beslenme ve Diyetetik bölümü öğrencilerinin süt ürünlerini, sebze-meyve, tahıl, içecek ve yağ-şeker grubundaki besinleri, Antrenörlük Eğitimi Bölümü öğrencilerinden daha az tükettiği belirlenmiştir (p<0,05). Tip 2 diyabet riski bakımından karşılaştırıldığında bölümler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farka rastlanmamıştır (p>0,05). Düzenli egzersiz yapanlar süt ürünlerini, sebze-meyveyi ve içeceği fiziksel aktivite yapmayanlardan daha fazla tüketmektedir (p<0,05). Kronik hastalığa sahip olmak, tansiyon ve kan şekerinin yüksek olması, yüksek Vücut Kütle İndeksi (VKİ) ve aile bireylerinden birinin diyabetli olmasının Tip 2 diyabet riskini arttırdığı, günlük 30 dakika egzersiz yapmanın ve her gün sebze-meyve tüketmenin ise Tip 2 diyabet riskini azalttığı istatistiksel olarak tespit edilmiştir (p<0,05). Sebze tüketiminin artışı ile diyabet riski azalırken, vücut ağırlığı ve VKİ’nin artması Tip 2 diyabet riskini arttırmaktadır (p<0,05). Sonuç olarak araştırmamızda her gün en az 30 dakika düzenli egzersiz yapmak, her gün sebze ve meyve tüketmek ve sağlıklı vücut ağırlığında kalmanın her iki bölümde bulunan üniversite öğrencilerinde Tip 2 diyabet riskini azalttığı ortaya konmuştur. Sağlıklı beslenme ve egzersiz gibi değiştirilebilir yaşam tarzı değişiklikleri Tip 2 diyabet riskine karşı koruyucu bir önlem olarak genç yaşta edinilmelidir. Anahtar Kelimeler: Egzersiz, Sağlıklı beslenme, Sağlıklı yaşam tarzı, Tip 2 diyabet riski, Üniversite öğrencileri
  • PublicationOpen Access
    Obez adölesanlarda egzersiz sonrası enerji alımı ve iştah: Sistematik derleme
    (2022-01-01) KÜÇÜK YETGİN, MERAL; KÜÇÜK YETGİN M., Deniz Taçbaş Ö.
    Son yıllarda fiziksel hareketsizliğin artmasına bağlı olarak adölesan dönem obezitesi önemli bir sağlık problemi haline gelmiştir. Özellikle Covid-19 küresel salgını sebebiyle obezite prevelansının daha da artacağı öngörülmektedir. Yaşam tarzı değişikliği stratejisi olarak temelde hem enerji alımının azaltılması hem de enerji harcamasının artırılması önerilmektedir. Obez adölesanlarda genellikle orta şiddette (%40-75 VO2 max) aerobik egzersizler önerilmektedir. Bununla birlikte egzersiz şiddetinden bağımsız olarak farklı egzersiz modellerinin obezite tedavisindeki etkisi araştırılmaya devam edilmektedir. Ancak obezite tedavisinde egzersizin iştah üzerindeki değişimleri de dikkate alınmalıdır. Obez adölesanlarda egzersiz sonrası enerji alımı ve iştah değişimlerini derleyen araştırmamızın sonuçlarına göre akut egzersiz müdahalesinin, sonraki subjektif iştah duygularını değiştirmeden enerji alımını azalttığı görülmektedir. Bununla birlikte egzersiz ile öğün arasındaki zamanlamanın enerji alımı üzerine etkisi olmaksızın; açlık, doygunluk, yemek yeme arzusu gibi duyguların ve besinlere yönelim üzerine etkisi olduğu sonucuna varılmıştır. Türü, şiddeti, sıklığı ve süresi programlanmış egzersiz modellerinin obezite tanılı adölesanlarda enerji alımı ve iştah üzerine etkilerini inceleyen daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
  • PublicationOpen Access
    The effect of family attitudes and preparation of high school entrance exam on habitual physical activity in children
    (ELSEVIER SCIENCE BV, 2014-02) AGOPYAN, ANİ; Pinar, Salih; Yetgin, Meral Kucuk; Bicer, Bilal; Ozbar, Nurper; Tiryaki, Cetin; Agopyan, Ani; Kaya, Fatih; Ozdol, Yeliz; Laborda, JC; Ozdamli, F; Maasoglu, Y
    Physical activity level (PAL) is an important factor to promote and maintain a healthy lifestyle along the whole life cycle. The children and adolescent period is the critical time to acquire positive lifestyle habits. The purpose of this study was to investigate the effect of both high school entrance exam (HSEE) and parental behaviors on habitual PAL of students during the preparation of this exam. Totally 319 Elementary School students (154 girls, 165 boys) between ages of 11-13 were selected randomly for this study. PAL of students were evaluated by using the Beacke Physical Activity Questionnaires. There were a no significant differences between attendance and non attendance to extra courses for HSEE in terms of word activity (WA), sport activity (SA), and leisure activity (LA) scores (p<.05) among the students. It was shown that regular physical activity attendance of mothers plaid a significant role in LA scores (p <=.03) among the students. However, WA, and SA scores of students were not affected from their mother's habitual activities (p<.05). On the other hand, there were significant differences in WA, and SA according to father's regular physical activity attendance (p <=.01). As a conclusion, parental habitual physical activity level played an important role in high score of student's LA. It is recommended to monitor and promote parental physical activity. (C) 2013 The Authors. Published by Elsevier Ltd.
  • PublicationOpen Access
    Obezitesi Olan Kadınlarda Tıbbi Beslenme Tedavisi ile Desteklenen Ev Temelli Kombine Egzersizlerin Vücut Kompozisyonuna, Fiziksel Performansa ve Yaşam Kalitesine Etkisi
    (2020) AGOPYAN, ANİ; Meral KÜÇÜK YETGİN;Sıla Hidayet BOZDOĞAN POLAT;Ani AGOPYAN;İrem KAVAZOĞLU;Yağmur MERİÇ;Ceren Yolaçan İŞERİ;Volkan Demirhan YUMUK
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, obezitesi olan kadınlarda evde uzman olmadan uygulanan tıbbi beslenme tedavisi ile desteklenen kombine egzersiz modelinin (aerobik ve direnç); vücut kompozisyonuna, el kavrama kuvvetine, esnekliğe,6 dk yürüme mesafesine (6DYM) ve yaşam kalitesine olan etkisinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntemler: Bir üniversitenin obezite merkezinde tıbbi takipleri yapılan 9 obez kadının (yaş ortalaması 45,00±7,31 yıl; beden kitle indeksi ortalaması:40,96±8,30 kg/m2), araştırmanın başında ve sonunda vücut kompozisyonları (TANITA-SC-330) analiz edilmiş, ayrıca otur-uzan esneklik, el kavrama kuvveti ve6DYM değerleri belirlenmiştir. Bu testlerinin yanı sıra katılımcılara yaşam kalitesiölçeği (SF-36) uygulanmıştır. Katılımcıların, 24 saatlik geriye dönük besin tüketim kaydı ile yeme alışkanlıkları belirlenmiş, besin tüketimleri Beslenme Bilgi Sistemi (BeBiS 6.1) ile değerlendirilmiş ve bireye özgü tıbbi beslenme tedavisidüzenlenmiştir. Sekiz hafta süresince katılımcılara video görseli gönderilerek, toplamda 39 seans aerobik (4-6 gün/hafta, 15-25 dk/gün) ve 19 seans direnç (3-4gün/hafta, 12-20 dk/gün) kombine egzersiz programını evlerinde yapmaları sağlanmıştır. İstatistiksel analizlerde Shapiro-Wilks normallik analizi ve Wilcoxonişaretli sıralar testi kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların 6DYM (%37,1), el kavrama kuvveti (%19), otur-uzan esneklik (%12,3) ve yağsız vücut kütlesi (%1,7) değerlerinde anlamlı düzeyde artış sağlanmıştır (p<0,05). Vücut ağırlığı (%2,4),beden kitle indeksi (%1,8), vücut yağ yüzdesi (%3,8) ve yağ kütlesi (%5,9) değerlerinin azaldığı belirlenmiştir (p<0,05). Yaşam kalitesi alt boyutlarından; fiziksel fonksiyon, fiziksel rol güçlüğü, ağrı, genel sağlık, zindelik pozitif yöndedeğişirken (p<0,05); sosyal fonksiyon, mental sağlık, emosyonel rol güçlüğü verilerinde anlamlı bir değişim oluşmamıştır (p>0,05). Sonuç: Obezitesi olan kadınlarda, 8 hafta süresince evde uygulanan, tıbbi beslenme tedavisi ile desteklenmişkombine egzersizler, vücut kompozisyonunu olumlu yönde değiştirmiş; esnekliği,kas kuvvetini, fiziksel performansı ve yaşam kalitesini arttırmıştır. Ev temelli egzersizler, obezitesi olan kadınlarda davranış değişikliği sağlamak amacıyla tedavinin bir parçası olarak kullanılabilir.
  • PublicationOpen Access
    The Effects of Resistance and Aerobic Exercises on Adiponectin, Insulin Resistance, Lipid Profile and Body Composition in Adolescent Boys with Obesity
    (ISTANBUL TRAINING & RESEARCH HOSPITAL, 2020-05-19) AGOPYAN, ANİ; Yetgin, Meral Kcuuk; Agopyan, Ani; Kucukler, Ferit Kerim; Gedikbasi, Asuman; Yetgin, Soner; Kayapinar, Fatma Celik; Ozbar, Nurper; Bicer, Bilal; Cotuk, Hasan Birol
    Introduction: This present study aimed to examine the effects of long-term resistance exercise (REG) and aerobic exercise (AEG) on the adiponectin, insulin resistance, lipid profile and body composition in adolescent boys with obesity. Methods: Sixteen obese adolescent boys (age: 16.81 +/- 0.91 years) who studied at high school in Istanbul voluntarily participated in the study. The participants were randomly divided into two groups of (REG; n=8) and (AEG; n=8). The participants followed their exercise schedule for six months (3 days/wk, 60 min/day). The serum lipid profile, adiponectin, glucose, insulin resistance (HOMA-IR) levels and body composition of the participants were evaluated at the beginning and end of the study. A Wilcoxon matched-pairs signed-rank test and Mann-Whitney U test were used for analyses, and the criterion for statistical significance was set at p<0.05. Results: HOMA-IR, insulin, glucose and serum lipid levels decreased in both groups (p<0.05). Adiponectin and high-density lipoprotein increased only in the AEG (p<0.05). Low-density lipoprotein level was statistically decreased only in the REG (p<0.05). Conclusion: These results indicated that both types of exercises had positive effects on insulin resistance, per cent body fat, weight and fat-free body mass. Long-term (6 months) aerobic and REG had different positive effects on adiponectin and the lipid profile. Although the effects of long-term aerobic exercise on biochemical parameters are higher than REG, it was remarkable that REG proved to be an alternative model to AEG.
  • PublicationOpen Access
    Amerikalı ve Türk çocukların fiziksel aktivite ve beslenme davranışlarının kültürler arası analizi
    (2022-01-01) KÜÇÜK YETGİN, MERAL; KÜÇÜK YETGİN M., Ray S., Mooradian E. A., ÇELİK KAYAPINAR F., Frey G. C.
    Bu çalışmanın amacı, Amerikalı ve Türk ilkokul çocuklarında fiziksel aktivite ve beslenme davranışlarını karşılaştırmaktır. Araştırmaya, 9-11 yaş aralığında 220 Amerikalı ve Türk çocuk katılmıştır. Çalışmada “Student Health Assessment Questionnaire (SHAQ)” adlı ölçek kullanılmıştır. İstatistiksel analizlerde nicel verilerin normal dağılıma uygunlukları Shapiro-Wilk testi ve grafiksel incelemeler ile sınanmıştır. Normal dağılım gösteren nicel değişkenlerin iki grup arası karşılaştırmalarında Independent samples t test, nitel verilerin karşılaştırılmasında ise Pearson kay-kare test ve Fisher’sexact test kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık p<,05 olarak kabul edilmiştir. Amerikalı çocuklar daha fazla kırmızı et, atıştırmalık, peynir, süt, şekerleme tüketirken (p<,001), Türk çocuklar daha fazla krem çikolata, yoğurt, meyve suyu, su tüketmektedir (p<,01). Amerikalı çocuklarda yüksek tempolu fiziksel aktiviteye katılma ve spor takımlarında yer alma oranı yüksek iken (p<,01), Türk çocukların haftalık beden eğitimi dersine katılma sayıları (p:0.005) daha fazladır. Amerikalı çocuklar, zaman ve arkadaş eksikliğinin (%48.2; %41.8), ailelerinin kötü beslenmesinin (%27.3), Türk çocuklar güvenli oyun alanları ve spor tesisi eksikliğinin (%55.5; %41.8) ve sağlıklı yiyeceklerin az (%45.5) ve pahalı (%37.3) olmasının aktivite ve beslenmelerini kötü etkilediğini belirtmişlerdir. Amerikalı çocukların et, yağ ve şeker tüketimi miktarı ve fiziksel aktiviteye katılım oranı Türk çocuklarından daha fazladır. Amerikalı çocuklarda zaman yetersizliği ve arkadaş eksikliği, Türk çocuklarında ise güvenli oyun alanı ve spor tesisi yetersizliği fiziksel aktiviteye katılımı etkilemektedir. Her iki ülkede de çocuklar sağlıklı yiyecekleri lezzetsiz bulurken, Amerikalı çocuklar sağlıksız beslenmelerinde ailelerinin etkisine, Türk çocukları ise sağlıklı ve ucuz yiyeceklere ulaşamadıklarına dikkat çekmektedirler
  • PublicationOpen Access
    Comparison of kinanthropometric profiles of elite turkish taekwondo players with or without medals in european championships
    (2022-02-01) AGOPYAN, ANİ; KÜÇÜK YETGİN, MERAL; RAMAZANOĞLU, NUSRET; CUMBUR, CANSEL; Agopyan A., Yesilcimen T., Gocmez H. B., Ozturk B., Gulesce S., Bulut T., Gungor K. C., Ucar D. H., Ulucan Y., Cumbur C., et al.
    This study aims to determine the possible differences anthropometric characteristics and body composition profiles of elite taekwondo players with or without medals in European championships. Twenty-one black-belt elite taekwondo athletes (17.4 +/- 1.2 years) from the Turkish national team were divided into two groups, namely, medalists (MEC; n =11) and non-medalists (NmEC; n=10) in European championships. Twenty-eight anthropometric measurements including height, body mass, length, circumferences, breadth, and skinfolds were taken following the standard techniques proposed by the International Society for the Advancement of Kinanthropometry (ISAK). Body composition variables were evaluated by using skinfold thickness measurements. Results demonstrated that anthropometric and body composition, variables did not differ significantly between medalist and non-medalist taekwondo players (p>0.01). Our athletes have a low percentage of body fat and high muscle mass profile. Medalist and non-medalist elite Turkish taekwondo players in the European championships do not differ in terms of anthropometric and body composition components. They have a similar body composition profile suitable for taekwondo players and within acceptable healthy ranges. The present study assists coaches in the formulation of appropriate training programs aiming the development for managing the body composition status of players, which will be associated with high-level performance in taekwondo. Future studies should include body composition and somatotype profile inspection throughout the weight categories.