Person:
DEDE, FUAT

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit

Job Title

Last Name

DEDE

First Name

FUAT

Name

Search Results

Now showing 1 - 10 of 11
  • Publication
    Lesion detectability comparison of coincidence camera imaging and dedicated PET in the same patients.
    (2003-05-01) DEDE, FUAT; Narin Y., Canpolat N., Dede F., Urhan M., Bayhan H., Vardareli E.
  • Publication
    Plevraya Metastatik Timomanın F-18 FDG PET/BT Bulguları
    (2023-04-26) BALABAN GENÇ, ZEYNEP CEREN; KESİM, SELİN; FİLİZOĞLU, NUH; ÖZGÜVEN, SALİH; DEDE, FUAT; ÖNEŞ, TUNÇ; TUROĞLU, HALİL TURGUT; ERDİL, TANJU YUSUF; Balaban Genç Z. C., Kesim S., Filizoğlu N., Kıssa T. N., Niftaliyeva K., Öksüzoğlu K., Özgüven S., Şen F., Dede F., Öneş T., et al.
    Amaç: Timus bezi yaşla birlikte regresyona uğrayarak yerini yağ dokuya bırakan, anterior mediasten yerleşimli lenfoid bir organdır. Timoma, anterior mediasten yerleşimli en sık primer malignitedir. Lenfoma, germ hücreli tümörler gibi diğer anterior mediasten yerleşimli tümörlerden ayrımı biyopsi ile yapılır. Timoma nadiren tanı anında metastatiktir, ek sık plevraya metastaz yapar. Bu olgu sunumunda; plevraya metastatik timomatanılı olgununF-18 florodeoksiglukoz (FDG) pozitron emisyon tomografi/ bilgisayarlı tomografi (PET/BT) tetkiki bulguları sunulmuştur. Yöntem:Anterior mediasten yerleşimli kitlenin araştırılması amacıyla, 49 yaşındaki erkek hastadanF-18FDG PET/BT tetkiki istendi. Bulgular: F-18 FDG PET/BT tetkikinde; anterior mediastende malign karakterde hipermetabolik lobüle kontürlü kitle lezyon, sağ hemitoraksta plevral yüzeylerde metastatik yoğun hipermetabolik nodüler lezyonlar ve sağ anterior diyagragmatik alanda metastatik lenf nodu saptandı.F-18FDG PET/BT tetkikinde plevral alanda raporlanan lezyonlardan biyopsi yapıldı ve bu lezyon alanlarının patolojisi timoma metastazı olarak raporlandı. Sonuç: Timoma her yaş gurubunda karşılaşabilir, genç yaştaki timoma olgularında myastenia gravis ile prezentasyon daha sıklıkla rastlanır. Asemptomatik seyredebileceği gibi ses kısıklığı, dispne gibi belirtilerle veya eşlik eden paraneoplastik sendromlar ile tanı alabilir. Radyolojik görüntülemeler ile anterior mediastende yumuşak doku kitlesi varlığı gösterilir. Anterior mediasten kökenli malignitelerin tanısına, tüm vücut görüntüleme ile evrelendirmesine ve uygun tedavi prokolünün seçimine katkı sağlaması ile F-18FDG PET/BT tetkiki bulguları ayırıcı tanıda önemli bir yere sahiptir. Anahtar Kelimeler:F-18 FDG PET/BT, timoma, plevra, metastaz
  • Publication
    Kolon kanserinin spermatik kord metastazı F-18 FDG PET/BT bulguları
    (2023-04-26) KESİM, SELİN; FİLİZOĞLU, NUH; ÖZGÜVEN, SALİH; DEDE, FUAT; ÖNEŞ, TUNÇ; TUROĞLU, HALİL TURGUT; ERDİL, TANJU YUSUF; BALABAN GENÇ, ZEYNEP CEREN; Balaban Genç Z. C., Kesim S., Filizoğlu N., Niftaliyeva K., Kıssa T. N., Öksüzoğlu K., Özgüven S., Şen F., Dede F., Öneş T., et al.
    Amaç: Kolon kanseri dünya genelinde erkeklerde en sık görülen üçüncü ve kadınlarda en sık görülen ikinci malignitedir. Sıklıkla adenomatöz polip zemininden gelişen kolon kanserlerinin tanı anında uzak metastaz olasılığının yaklaşık dörtte bir oranında olması nedeniyle uzak metastaz saptanması, takipte tedavi yanıtının değerlendirilmesinde ve nüks maligniteyi göstermede F-18 florodeoksiglukoz (FDG) pozitron emisyon tomografi (PET)/bilgisayarlı tomografi (BT) tetkiki önemli bir yere sahiptir.Bu olgu sunumunda; kolon kanserinin spermatik kord metastazı F-18 FDG PET/BT tetkiki bulguları sunulmuştur. Yöntem:Opere sigmoid kolon kanseri tanılı, akciğerdeki metastatik lezyon ve sol inguinal lenfatik istasyonda metastatik lenf nodlarıyla takipli 63 yaşındaki erkek hastadan tedavi yanıtının değerlendirilmesi amacıyla, F-18FDG PET/BT tetkiki istendi. Bulgular: F-18 FDG PET/BT tetkikinde; sol inguinal kanal boyunca devamlılık gösteren yumuşak doku dansiteli alanda yoğun hipermetabolizma saptandı. Ayrıca sol akciğer üst lob anterior segmentte yoğun hipermetabolik metastatik lezyon ve batında distal paraaortakaval alanda yoğun hipermetabolik metastatik lenf nodları saptandı. F-18FDG PET/BT tetkikinde raporlanan sol inguinal kanaldaki lezyonun eksizyonu yapıldı ve bu lezyon alanının patolojisi kolon adenokarsinomu spermatik kord metastazı olarak raporlandı. Sonuç: Kolon kanserleri, tümörün yerleşimi çekum ile transvers kolon ⅔ proksimal kesimindeyse sağ kolon, transvers kolon ⅓ distal kesimden rektuma kadar ise sol kolon tümörü olarak adlandırılır. Kolon kanserinde ilk tedavi seçeniği cerrahi olmakla birlikte, metastatik ileri evre hastalıkta sistemik tedaviler ön plana çıkar. Kolon kanserlerinin en sık uzak organ metastazı karaciğer olmakla birlikte, akciğere metastaz ve peritoneal tutulumlar da sık görülür. Spermatik korda metastazı literatürde az sayıda bildirilmiş olup, kolon kanserinin spermatik korda metastazı çok nadir rastlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: F-18 FDG PET/BT, kolon kanseri, spermatik kord, metastaz
  • Publication
    Kseroderma Pigmentozum Tanılı Olguda F-18 FDG PET/BT bulguları
    (2023-04-26) BALABAN GENÇ, ZEYNEP CEREN; KESİM, SELİN; FİLİZOĞLU, NUH; ÖZGÜVEN, SALİH; DEDE, FUAT; ÖNEŞ, TUNÇ; TUROĞLU, HALİL TURGUT; ERDİL, TANJU YUSUF; Balaban Genç Z. C., Kesim S., Kıssa T. N., Filizoğlu N., Niftaliyeva K., Öksüzoğlu K., Özgüven S., Şen F., Dede F., Öneş T., et al.
    Amaç: Kseroderma pigmentozum (KP), fotosensitivite ve deride pigment bozuklukları ile giden DNA onarım defekti bozukluğunun neden olduğu, otozomal resesif geçiş gösteren nadir bir deri hastalığıdır. KP artmış olasılıkla ve tekrarlayıcı bazal hücreli karsinom (BCC), skuamöz hücreli karsinom (SCC), malign melanom (MM) gibi deri kanserleri ile beraber seyir gösterir. Sık tüm vücut deri muayenesi ile takip edilir.Bu olgu sunumunda; KP tanılı, yüzde ve üst ekstremitede multipl lokalizasyonlardan BCC ve SCC tanısı almış olgunun F-18 florodeoksiglukoz (FDG) pozitron emisyon tomografi (PET)/bilgisayarlı tomografi (BT) tetkiki bulguları sunulmuştur. Yöntem: KPtanılı, yüzde ve üst ekstremitedeki lezyonların histopatolojisi BCC ve SCC olarak raporlanan, 13 yaşındaki kız hastadanF-18FDG PET/BT tetkiki istendi. Bulgular: F-18 FDG PET/BT tetkikinde; yüzde infraorbital alanda, zol zigomatik kemik komşuluğunda ve sol posterior üçgen seviyesinde deride malign karakterde hipermetabolik lezyonlar saptandı. Ayrıca her iki servikal, supraklaviküler, aksiller lenfatik lojlarda, paravertebral alanlarda, mediastende ve batındaaktif kahverengi yağ dokusu uyumlu yoğun FDG tutulumu izlendi. Sonuç:KP, ultraviyole ışınlarının neden olduğu DNA hasarının onarılması kusurudur. KP’de bulgular; güneş ışınlarına vücudun diğer bölgelerine kıyasla daha fazla maruz kalan yüz, boyun, eller gibi bölgelerde daha sıklıkla olmak üzere, pigmente deri lezyonları şeklinde başlayıp BCC, SCC ve MM gibi malign süreçlere zemin hazırlar. Deri maligniteleri sıklığı belirgin artmışKP olgularında, F-18 FDG PET/BT tetkiki; tüm vücut görüntüleme ile lezyonların saptanabilmesi, tedavi sonrası yanıt ve nüks değerlendirilmesi ve eksize edilecek lezyonların belirlenmesini sağlaması nedeniyle önemli bir yere sahiptir. Anahtar Kelimeler:F-18 FDG PET/BT, xeroderma pigmentosum, BCC, SCC
  • Publication
    Ektopik Paratiroid Bezlerini Saptamada Dual Faz MIBI Sintigrafisi ve SPECT/BT Görüntülemesinin Rolü Tek Merkezli Çalışma
    (2023-04-26) KESİM, SELİN; TUROĞLU, HALİL TURGUT; FİLİZOĞLU, NUH; ÖZGÜVEN, SALİH; İNANIR, SABAHAT; DEDE, FUAT; ÖNEŞ, TUNÇ; ERDİL, TANJU YUSUF; BALABAN GENÇ, ZEYNEP CEREN; Kesim S., Turoğlu H. T., Balaban Genç Z. C., Filizoğlu N., Niftaliyeva K., Kıssa T. N., Öksüzoğlu K., Özgüven S., Şen F., İnanır S., et al.
    Amaç: Primer hiperparatiroidisi olan hastalardan, daha önce hiç araştırılmamış hasta popülasyonunda ektopik paratiroid adenomu (EPA) prevalansı yaklaşık %20 iken; tekrar ameliyat edilen popülasyonda EPA prevalansın %66’ya kadar yükselebildiği literatürde bildirilmiştir. Ektopik bezler karotis bifurkasyonundan aortopulmoner pencereye kadar herhangi bir yerde olabilir. Bu çalışmada, hastanemize gelip, primer hiperparatiroidi nedeniyle paratiroid sintigrafisi çekilen hastalarda ektopik paratiroid bezi sıklığı ve tek foton emisyon bilgisayarlı tomografi/bilgisayarlı tomografi (SPECT/BT) tekniğinin katkısı retrospektif olarak araştırıldı.Yöntem: Haziran 2015-Ocak 2023 tarihleri arasında Nükleer Tıp Kliniğine refere edilen 300 primer hiperparatiroidi tanılı olguya preoperatif lokalizasyon amacıyla anterior mediasten dahil, dual faz Tc-99m-MIBI planar sintigrafileriyle SPECT/BT tomografik görüntüleme yapıldı. Renal kalkül veya kemik mineral yoğunluğunda azalma gibi son organ hasarı bulunan, ciddi hiperkalsemisi bulunan, semptomatik hastalar, 50 yaş ve altında tanı alan olgular ile klinik veya biyokimyasal kanıtların paratiroid karsinomu ile uyumlu olduğu olgular paratiroidektomiye yönlendirildi. Hastaların korele eden ameliyat bulguları ve postop patoloji sonuçları retrospektif olarak incelendi. Postop PTH düzeylerinin düşmesi, hiperkalseminin, hasta semptomlarının kaybolması ve renal kalkül gibi klinik bulguların nüks etmemesi, primer paratiroid adenomu lokalizasyonu ve tedavisinin başarılı olması olarak değerlendirildi. Bulgular: MIBI sintigrafisinde 300 hastadan 24 olguda (%8) ektopik yerleşimli paratiroid bezi saptandı bunların 7 tanesi ameliyat ile konfirme edildi. Histopatolojik olarak bu ektopik bezlerden 5 tanesi paratiroit adenomu, 2 tanesi paratiroid hiperplazisi olarak raporlandı. Yirmi dört hastanın 4 tanesi erkek, 20 tanesi kadın olup; hasta yaşları 45 ile 82 arasında değişmekteydi (ortalama yaş; 64,2). Hastaların ortalama kalsiyum değeri 11,3±0,9 mg/dL iken, ortalama parathormon değeri 258±469 ng/L olarak hesaplandı. Adenom boyutları ortalama 10,5±4,8 mm olarak ölçüldü. Ektopik paratiroidlerin yerleşim yerleri en sık görülme yerlerinden başlayarak azalan sıklık sayısına göre, mediastinal, paraözofageal, intratiroidal, submandibular, jugulum düzeyi, trakeoözofageal ve karotis kılıfı idi. Sonuç: Ektopik paratiroit bezlerine, tiroit bezi içerisinde veya angulus mandibuladan aşağı anterior mediastene kadar uzanan, timofarengeal kanal boyunca rastlanabilir. Süperior paratiroid bezleri, embriyolojik olarak 4. Yutak kesesinden kaynaklanır ve posterolateral loblarına yakın yerleşim gösterdikleri tiroit beziyle birlikte aşağı inerler. İnferior paratiroit bezleri ise, embriyolojik olarak 3. yutak kesesinden kaynaklanır ve timusla birlikte kaudale doğru göç ederler. Alt paratiroid bezlerinin yerleşimi tiroit bezinin içinde ve yakınında, karotis bifurkasyonunda, alt boyunda veya mediastende olabilir.Ektopik yerleşime, inferior paratiroit bezlerinde daha sık rastlanmaktadır. Ektopik adenomlar hem Tc-99m-MIBI görüntülemesi ile lokalize etmekte hem de cerrahi rezeksiyonda zorluk çıkarmaktadır. Hibrid SPECT/BT görüntüleme tekniğininin kullanılması, deneyim ve multidisipliner işbirliği ile optimal sonuç elde edilebilir. Anahtar Kelimeler: Primer hiperparatiroidi, ektopik paratiroid adenomu, dual faz MIBI sintigrafisi, SPECT/BT
  • Publication
    The value of parathyroid scintigraphy on lesion detection in patients with normocalcemic primary hyperparathyroidism El valor de la gammagrafía paratiroidea en la detección de lesiones en pacientes con hiperparatiroidismo primario normocalcémico
    (2022-03-01) DEDE, FUAT; ÖNEŞ, TUNÇ; ERDİL, TANJU YUSUF; TUROĞLU, HALİL TURGUT; Gungor S., DEDE F., Can B., Keskin H., Aras M., ÖNEŞ T., ERDİL T. Y. , TUROĞLU H. T.
    © 2020 Sociedad Española de Medicina Nuclear e Imagen MolecularObjective: Primary hyperparathyroidism (PHPT) is one of the most frequent endocrine diseases. Most of the patients with PHPT are asymptomatic, and only 20% of them become symptomatic with increasing levels of calcium. It has been reported that normocalcemic primary hyperparathyroidism (NPHPT) may be the incipient period of PHPT where calcium (Ca) levels are in normal range, and it may advance to overt PHPT. Early diagnosis of PHPT is important in order to prevent its complications. In this retrospective study, we aimed to evaluate the role of 99mTc-MIBI parathyroid scintigraphy on lesion detection in patients with NPHPT. Material and methods: The parathyroid scintigraphy database was reviewed retrospectively in patients with PHPT. 117 patients who underwent 99mTc-MIBI scintigraphy were recruited to the study. Serum calcium level above 10.5 mg/dl was considered as hypercalcemia. Results: A total of 117 patients’ (female/male:98/19) mean serum PTH levels (mean ±SD) were 149 ± 97 pg/ml in normocalcemic group (Ca:9.6 ± 0.6 mg/dL, n:38) and 189 ± 135 pg/ml in hypercalcemic group (Ca:11.4 ± 0.6 mg/dL, n:79) (p:0.072). The sex and ages were not different between the scintigraphy positive and negative groups, but the lesion detection rates with parathyroid scintigraphy were 42% in normocalcemic group and 81% in hypercalcemic group (p < 0.0001). Conclusions: Several factors including serum Ca, the imaging protocol, existence of multiglandular disease, the size and MIBI biokinetics of the adenoma may influence lesion detectability in parathyroid scintigraphy. Although high serum Ca level is an important parameter in predicting its success, parathyroid scintigraphy remains a valuable diagnostic method even in patients with NPHPT.
  • Publication
    Sapho sendromu tanısı alan olgunun Spect/Bt bulguları
    (2023-04-26) KESİM, SELİN; FİLİZOĞLU, NUH; BALABAN GENÇ, ZEYNEP CEREN; ÖZGÜVEN, SALİH; DEDE, FUAT; ÖNEŞ, TUNÇ; TUROĞLU, HALİL TURGUT; ERDİL, TANJU YUSUF; Niftaliyeva K., Kesim S., Filizoğlu N., Kıssa T. N., Balaban Genç Z. C., Öksüzoğlu K., Özgüven S., Şen F., Dede F., Öneş T., et al.
    Olgu: SAPHO sendromu-sinovit, akne, pustulozis, hiperostozis ve osteit karakterize olunan nadir rastalanılan bir hastalıktır. Osteoartiküler ve deri bulguları genellikle aynı anda ortaya çıkmadığından ve doğrulanmış bir tanı kriteri olmadığından, tanı koymak zor olabilir. En sık etkilenen kemikler ön göğüs duvarında (özellikle sternum, klavikulalar ve sternokostoklaviküler eklemler), vertebral kolon ve sakroiliak eklemlerde izlenir. SAPHO için doğrulanmış bir tanı kriteri yoktur, tanı klinik ve radyolojik bulgulara dayanmaktadır. Bizim sunduğumu bu olguda SAPHO sendromunun tek fotonlu emisyon bilgisayarlı tomografi bulgularından bahsettik. Bulgular: On senedir vücudunda döküntü, son bir yıldır da bel,ayak ile el bileklerinde ağrı ve ara ara şişlik şikayetleri olan down sendromlu erkek hasta kliniğimize başvurdu. Fizik muayenesinde aksiller bölge, gövde ve bacaklarda akneiform lezyonlar ve saçlı deride skatrisyel alopesi saptanan olgunun kan tahlillerinde C-reaktif protein ve sedim yüksekliği saptanmıştır ve çekilen manyetik rezonansında bilateral sakroileit bulgusu raporlanan olgu SAPHO sendromu ön tanısıyla kemik sintigrafisine gönderildi. Çekilen tüm vücut tarama ve SPECT/BT görüntülerinde; sternumun korpus sterni düzeyinde lineer tarzda kortikal yoğun artmış metilen difosfonat (MDP) tutulumu (hiperostoz), sol 5. kostanın posterior kolu ile bitişiğindeki vertebranın sol transvers proçesi ile köprüleşme görünümü veren artmış aktivite tutulumları mevcuttu. Ayrıca, solda belirgin her iki kostasternal eklemde, L1-L2 vertebra düzeyinde sol faset ekleminde ve L3 vertebranın sol laminar arkusunda artmış Tc-99m MDP tutulumuları dikkati çekmiştir. Son olarak sol patellar kemikte yoğun karakterde artmış aktivite tutulumu mevcuttu. Sonuç: SAPHO kısaltması 1987 yılında tanıtıldı. Literatürde SAPHO sendromuna ilişkin az sayıda olgu sunumu tartışılmıştır. Osteoartiküler belirtiler; hassasiyet ve bazen etkilenen bölgelerde şişlik ve ateşin olması, SAPHO hastalarında görülen klasik kutanöz lezyonlar arasında palmoplantar püstüloz ve şiddetli akneye rastlanır. Deri lezyonlarının şiddeti değişebilir ve artritin başlamasından önce (olguların %50’sinde), onu takip edebilir veya onunla aynı anda ortaya çıkabilir. Mevcut olgu, kesin bir SAPHO teşhisi koymak için kemik taraması, SPECT-BT görüntüleme ve fizik muayenenin önemini vurgulamaktadır. Anahtar Kelimeler:SAPHO sendromu, kemik sintigrafisi, SPECT/BT
  • Publication
    Metastatik nüks uveal malign melanomun F-18 FDG PET/BT bulguları
    (2023-04-26) KESİM, SELİN; FİLİZOĞLU, NUH; ÖZGÜVEN, SALİH; DEDE, FUAT; ÖNEŞ, TUNÇ; TUROĞLU, HALİL TURGUT; ERDİL, TANJU YUSUF; BALABAN GENÇ, ZEYNEP CEREN; Balaban Genç Z. C., Kesim S., Filizoğlu N., Niftaliyeva K., Kıssa T. N., Öksüzoğlu K., Özgüven S., Şen F., Dede F., Öneş T., et al.
    Amaç: Erişkinlerde en sık görülen primer intraoküler tümör olan uveal melanomun tanısı oküler onkolog muayenesi ile koyulur. Kötü prognoz ve erken dönemde uzak metastaz yapma eğiliminde olan uveal malign melanom tedavisinde, primer amaçlar hastalığın yayılmasını ve hastanın görme fonksiyonunu korumaya çalışmaktır. Tanı anında olguların %50’sinde karaciğere metastaz bildirilen uveal malign melanom hastalığında, metastatik odakları saptamada F-18 florodeoksiglukoz (FDG) pozitron emisyon tomografi (PET)/bilgisayarlı tomografi (BT) tetkiki önemli bir yere sahiptir.Bu olgu sunumunda; yaygın karaciğer metastazı olanstereotaktikradyoterapi sonrası nüks ile prezente olan uveal malign melanom tanılı olgununF-18 FDG PET/BT tetkiki bulguları sunulmuştur. Yöntem: Uveal malign melanom tanılı, stereotaktik radyoterapi sonrası uzak metastaz araştırılması amacıyla 45yaşındaki kadın hastadanF-18FDG PET/BT tetkiki istendi. Bulgular: F-18 FDG PET/BT tetkikinde; sol optik kürede medial yerleşimli hiperdens primer malignite ile uyumlu lezyon alanında orta düzeyde hipermetabolizma ve ayrıca karaciğerde her iki lobda multipl segmentlerde izlenen metastatik lezyonlarda yoğun düzeyde hipermetabolizma saptandı. Sonuç:Uveal malign melanom intraoküler en sık görülen malignite olmasına rağmen, toplumda insidansı düşüktür. Uveal malign melanom, intraoküler yoğun vaskülarizasyon nedeniyle yüksek metastatik potansiyale sahiptir. Tanı anında ve takipte hızlı uzak metastaz gelişmesi nedeniyle mortalitesi yüksektir. Uveal malign melanomun tedavisininde enükleasyonun sağkalım üzerine anlamlı etkisi saptanmaması ve kalıcı görme kaybına nedenolması nedeniyle günümüzdestereotaktik radyoterapi büyük ölçüde önem kazanmıştır. F-18 FDG PET/BT tetkiki; tüm vücut görüntüleme ile kutanöz ve ekstrakutanöz malign melanomlarda lezyonların saptanabilmesi, tedavi sonrası yanıt ve nüks değerlendirilmesi, uzak metastazlarını saptamada ve tedavi seçiminde önemli bir yere sahiptir. Anahtar Kelimeler: F-18 FDG PET/BT, uveal malign melanom, metastaz, nüks
  • Publication
    F-18 FDG PET/BT’de azigos fissüründe yerleşim gösteren aktif kahverengi yağ dokusu
    (2023-04-26) BALABAN GENÇ, ZEYNEP CEREN; KESİM, SELİN; FİLİZOĞLU, NUH; ÖZGÜVEN, SALİH; DEDE, FUAT; ÖNEŞ, TUNÇ; TUROĞLU, HALİL TURGUT; ERDİL, TANJU YUSUF; Balaban Genç Z. C., Kesim S., Filizoğlu N., Niftaliyeva K., Kıssa T. N., Öksüzoğlu K., Özgüven S., Şen F., Dede F., Öneş T., et al.
    sıcaklığının korunmasını sağlayan; genellikle servikal, supraklaviküler, aksiller lojlarda, paravertebral alanlarda, mediastende ve üst abdomende yerleşim gösteren özel bir dokudur. F-18 florodeoksiglukoz (FDG) pozitron emisyon tomografi (PET)/bilgisayarlı tomografi (BT) tetkiki; yüksek FDG tutulumu gösteren alanların BT karşılığı olarak Hounsfield ünitesi ile aktif kahverengi yağ dokusunun ayırt edilmesine imkan verir. Bu olgu sunumunda, meme kanseri nedeniyle istenen evreleme F-18 FDG PET/BT tetkikinde, atipik olarak azigos fissüründe yerleşim gösteren aktif kahverengi yağ dokusu uyumlu bulgular sunulmuştur. Yöntem: Meme kanseri tanılı, histopatolojik tipi karsinoma in-stu olarak raporlanan, 36 yaşındaki kadın hastadan; evreleme amacıylaF-18FDG PET/ BT tetkiki istendi. Bulgular: F-18 FDG PET/BT tetkikinde; sağ memede saat 6 hizasında malign karakterde hipermetabolik lezyon, sağ meme derisinde kalınlaşma ve sağ aksiller alanda seviye 1’de malign hipermetabolik lenf nodları saptandı. Ayrıca her iki servikal, supraklaviküler, aksiller lenfatik lojlarda, paravertebral alanlarda, mediastende, üst abdomende veatipik olarak azigos fissüründe aktif kahverengi yağ dokusu uyumlu yoğun FDG tutulumu izlendi. Sonuç:F-18 FDG PET/BT tetkiki malignitelerde evreleme, yeniden evreleme, tedavi yanıtın belirlenmesini belirleme amacıyla kullanılır. Aktif kahverengi yağ dokusu gibi fizyolojik ve enfektif-enflamatuvar hastlalıklar gibi nontümöral durumlarda da yoğun FDG tutulumu beklenir. Kahverengi yağ dokusunun oksijen ihtiyacının ve mitokondri sayısının fazla olmasıyla kapiller yatağı geniştir ve termogenezisi düzenler. Yenidoğan döneminde daha yoğun olmakla birlikte, erişkinlerde değişken miktarlarda var olabilir. F-18 FDG PET/BT tetkiki metabolik olarak aktif kahverengi yağ dokusunu, fizyolojik ve dış etkenler gibi değişken faktörlere bağlı olarak gösterebilir ve malign bulgular ile karışabildiği için dikkatli değerlendirilmelidir. Anahtar Kelimeler:F-18 FDG PET/BT, aktif kahverengi yağ dokusu, azigos fissürü, meme kanseri
  • Publication
    Frequency of malignancy in incidental thyroid nodules detected by F-18 FDG PET/CT
    (2021-09-01) KESİM, SELİN; TUROĞLU, HALİL TURGUT; ŞAHİN, CEMALETTİN; FİLİZOĞLU, NUH; DEDE, FUAT; İNANIR, SABAHAT; ÖZGÜVEN, SALİH; KESİM S., TUROĞLU H. T., ÖZGÜVEN S., Inanir S., ŞAHİN C., Filizoglu N., Niftaliyeva K., Kissa T. N., Genc Z. C. B., DEDE F., et al.