Tez Koleksiyonu
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Tez Koleksiyonu by Publisher "Marmara Üniversitesi"
Now showing 1 - 20 of 30
Results Per Page
Sort Options
Item Metadata only 1960-1980 dönemi petrol üreticisi firmalar ekseninde ABD-Arap ülkeleri ekonomi politiği(Marmara Üniversitesi, 2014) Kansu, Zekiye Nazlı; Şişman, MehmetÖZET1960-1980 DÖNEMİ PETROL ÜRETİCİSİ FİRMALAR EKSENİNDE ABD-ARAP ÜLKELERİ EKONOMİ POLİTİĞİBu tezin amacı, vazgeçilmez bir enerji kaynağı olan petrolün, petrol şirketleri vasıtasıyla 1960-1980 yılları arasında, ilerleyen dönemleri de etkileyerek, Ortadoğu ekonomi politiğini nasıl şekillendirdiğini incelemektir. Tez, petrol üreticisi ülkeler ve imtiyazlı petrol şirketi ilişkileri açısından dönüm noktalarını içinde barındıran, 1960-1980 dönemi temel alınarak oluşturulmuştur. Petrolün Ortadoğu’da keşfi ile başlayan süreç, yabancı petrol şirketlerinin Ortadoğu’da imtiyazlar elde etmeleriyle devam etmiş, petrol üreticisi imtiyazlı şirketlerin politikaları sebebiyle Arap ülkeleri, sahip oldukları petrol zenginliğinden uzun yıllar mahrum bırakılmışlardır. Bu durumun ilk değişim sinyali, 1956 Süveyş Krizi’nde gündeme gelirken 1950’li yıllarla birlikte daha fazla düşük gelirlerle yaşamak istemeyen petrol üreticisi ülkeler, sömürü düzeni olarak adlandırdıkları sisteme karşı durabilmek için OPEC adlı örgütü kurmuşlardır. İlk yıllarda petrolün varil başına satış fiyatını arttırma, tek taraflı indirimlere gitmeyi engelleme gibi konularda başarılı olamayan örgüt, sonraki yıllarda petrol üreticisi ülke ve imtiyazlı petrol şirketlerinin ilişkilerini kökten değiştirmiştir. 1967 Altı Gün Savaşı’nda ilk kez petrolü bir silah olarak kullanan petrol üreticisi ülkeler bu ilk denemede istediklerini elde edememiş ancak bundan 6 yıl sonra 1973 Ekim Savaşı’nda, OPEC ülkeleri İsrail yanlısı olan her ülkeye petrol ambargosu uygulayarak büyük bir başarı elde etmişlerdir. Bu ambargo ile birlikte Batılı ülkeler, ithal ettikleri petrolden mahsur kalmış ve petrol üreticisi ülkelerin kendi çıkarları için hayati önem teşkil ettiğini anlamışlardır. Bu tarihten sonra OPEC’in ve petrol üreticisi ülkelerin yükselişi görülmektedir. Petrol üreticisi ülkeler, fiyatlar konusunda çok daha belirleyici olmuş, petrol gelirleri ciddi oranda artmış, kendi topraklarındaki petrolü yavaş yavaş millileştirmeye başlamışlar ve bu millileştirmeler çoğu ülkede 1980’lerin sonuna doğru %100’e ulaşmıştır. Ancak zengin petrol rezervlerine sahip olan Ortadoğu, başta ABD olmak üzere birçok petrol tüketicisi ülke tarafından dış politikalarının temel unsuru olmaya devam etmekte ve her dönem sıcak çatışmaların odağı olmaktadır.ABSTRACTUSA-ARAB COUNTRIES RELATIONS DUE TO OIL PRODUCING COMPANIES BETWEEN 1960-1980The purpose of this thesis is to examine how the petroleum, which is an indispensable energy source, shaped the Middle East political economy, by also influencing the subsequent periods, between the years of 1960-1980 through the agency of petroleum companies. The thesis has been composed on the basis of 1960-1980 term, containing milestones in terms of the relations of privileged petroleum companies and petroleum producing countries. The process, which began upon discovery of petroleum in Middle East, has continued with the privileges obtained in the Middle East by foreign petroleum companies, and Arab countries have been deprived of petroleum wealth they possess for long years, because of the policies of petroleum producing privileged companies. While the first change signal for this circumstance, was brought to the agenda in the Suez Crisis of 1956, the petroleum producing countries which were not willing to live further with low incomes, founded the organization named OPEC in 1950s with an intent to stand up to the system what they called exploitation order. The organization, which couldn’t be successful on the matters such as increasing sales price of the petroleum per barrel, preventing unilateral discounts in the early years, has changed radically the relationships of privileged petroleum companies and petroleum producing countries in the following years. The petroleum producing companies, which used petroleum as a weapon for first time in 1967 Six Days War, couldn’t achieve what they had desired with this first attempt, however after 6 years from this in 1973 October War, OPEC countries had obtained a great success by imposing petroleum embargo on every pro-Israel country. With this embargo the Western countries had been deprived of the petroleum they import and understood that petroleum producing companies were of vital importance for their own interests. After this date, the rise of OPEC and petroleum producing companies is observed. Petroleum producing companies have become much more determinative on prices, petroleum revenues have increased drastically, they have begun to nationalize gradually the petroleum on their lands and these nationalizations had reached 100% towards the end of 1980s in most countries. However the Middle East, possessing rich petroleum reserves, is continuing to be the basic element with regard to foreign policies of many petroleum consuming countries, and USA in particular and becomes the focus of hot conflicts in every period.Item Metadata only 1985-2015 yılları arasında yerli müzik endüstrisinde yayımlanmış olan dini müzik albümlerinin tasnifi ve incelenmesi(Marmara Üniversitesi, 2016) Terzi, Agah; Yeprem, M Safa; İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı Türk Din Mûsikîsi Bilim DalıÖZETBu araştırma, ülkemiz müzik endüstrisi içinde yayımlanmış "dini müzik" içerikli albümlerin, tasnif edilip mukayese ve incelenmesi neticesinde daha fazla teknik ve müzikal bilgiye ulaşarak, sektör hakkında önemli bilgiler elde edilmesi amacıyla yapılmıştır. Örneklem olarak tespit edilen 1985-2015 yılları arasında yayımlanmış 261 adet albüme ait veriler excel çalışma dosyasına aktarılmıştır. Elde edilen bulgular, frekans tablolarına dönüştürülerek grafikler halinde analiz edilmiştir. Ortaya çıkan analiz sonuçları ve birbiriyle etkileşimi değerlendirilmiştir.Araştırma sonucunda, dini müzik sektöründe dini müzik formlarındaki albümlere oranla, dini temalar işlenen ancak dini müzik formlarında olmayan özgün veya arabesk formlu ezgi, şiir, çalgılı-sözsüz vb. albümlerin çoğunlukta olduğu tespit edilmiştir. Bu sonucu sosyolojik, siyasal ve teknolojik gelişim, ticari beklentiler, popüler kültürün etkisi vb. faktörlerin etkilediği düşünülmektedir. Dini müzik sektörünün az sayıda yapımcı, sanatçı ve teknik ekip tarafından yönlendirildiği ve İstanbul merkezli olduğu görülmüştür. Bunun sebepleri arasında yapımcıların, ticari kaygılarla yeni isimlerle çalışmak istememesi, albüm çalışmalarında uzmanlaşmış teknik ekip ve ideolojik açıdan aynı hassasiyetleri olan kişilerin tercihi vb. etkenler olduğu düşünülmektedir. İncelediğimiz albüm kapaklarında dini motiflerden çok, popüler müzik sektörünün etkisiyle sanatçı / grup fotoğrafı bulunması, popüler müzik yönünde müzikal değişim, albümlerin dini müzik sektörü dışına da hitap edebilme çabası olarak yorumlanmaktadır. Menşei yerli olan albümlerde yabancı dil kullanımın %6 da kalması sektörün ulusal pazara hitap ettiği yönünde değerlendirilmektedir. 261 albümden sadece 15 adedinin kamu kurumlarınca desteklenmesi, dini müzik albümlerinin özel sektör tarafından ticari amaçla yapıldığı yönünde değerlendirilmektedir. İncelediğimiz albümlerde 51 farklı çalgı / çalgı grubu tespit edilmiş, en çok kullanılan çalgının “ney” olduğu görülmüştür.ABSTRACTThis research aimed to obtain relevant data about the religious music sector, by gathering technical and musical information through classifying, comparing and analyzing „religious music“ albums being produced in our country. The data of the 261 albums, being released between 1985-2015 that were sampled, were transferred to an excel work file. The obtained facts were analyzed via graphics by converting them into frequency tables. The interaction between the analysis results were also evaluated.The results showed that compared to religious musical forms, non religious musical forms with religious themes, like original or arabesque type songs, poetry, instrumental content etc. were on the majority. It is thought, that this was caused by sociological, political, technological changes, commercial expectations, the influence of popular music etc. It was seen that a certain number of producers, artists and technical staff are dominant in this sector and based in Istanbul. It is thought, that reasons like producers being reluctant to work with new names due to commercial concerns and them wanting to work with experienced technical staff and with persons having similar ideological perspectives cause this situation. The album covers showing photographs of the artist / group rather than religious patterns and the musical change resembling to popular music is perceived as an effort to reach a wider mass. The fact that foreign languages were only used in 6% of the locally produced albums, is seen as a sign that they address the national market. Also the fact that only 15 of 261 albums were supported by public institutions, is considered as a sign that religious music albums are produced by the private sector for commercial purposes.There were 51 different instruments / instrument groups detected and it was seen that the “ney“ was the most used instrument in the albums.Item Metadata only Arap edebiyatında tevkiat (emevi dönemi örneği)(Marmara Üniversitesi, 2016) Kaplangöz, Zahit; Kaçar, Halil İbrahim; Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Arap Diliv ve Belagatı Bilim DalıÖZETBu tezde Arap edebiyatında dilekçelere verilen cevaplar olarak da bilinen tevkî‘ât konusu incelenmiştir.Tez, Araplar ve Edebiyat başlıklı bir giriş, Tevkî‘ât ile İlgili Genel Bilgiler ve Tevkî‘âtın Edebî Yönü şeklinde iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde edebî bir tür olan tevkî‘âtın daha iyi anlaşılması için kısaca Arap tarihi ve edebiyatı hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde genel hatlarıyla tevkî‘ât hakkında bilgiler verilmiş, Emevi sultanlarının ve bu dönemde yaşamış önemli kimselerin yazdıkları tevkî‘ât ile bu zamanın sosyo-kültürel faktörleri arasındaki ilişki ortaya konulmuş ve bu dönmedeki tevkî‘ât konularına göre tasnif edilmiştir. İkinci bölümde ise Emeviler döneminde yazılan tevkî‘ât şekil ve üslup bakımından incelenmiştir. Yine bu dönemde yazılan tevkî‘âtta kullanılan ayet, hadis ve meseller ele alınmıştır.ABSTRACTThis thesis attempts to analyze tawkiat which is known the response to the petition in Arabic literature. Thesis includes a introduction and two parts. The title of the introduction is Arabs and Literature. The title of the first part is General İnformation about the Tawkiat. The title of the second part is Literary aspect of the Tawkiat. Short information about Arab history and literature is given in the introduction for better understending tawkiat which is a kind of literary. İn the first part we give inormation about tawkiat and evaluate the relationship between tawkiat which was writen by Kings of the Umayyad and worthies and socio-cultural factors, divide tawkiat into section according to content.İn the second part of this thesis we analyze the Umayyad period written tewkiat with the point of form and language. Also verses used in tawkiat written during this period, hadiths and parable are discussed.Item Metadata only Botulinum toksin a enjeksiyonunun periferik sinir rejenerasyonuna etkisi(Marmara Üniversitesi, 2012) Akdeniz, Zeynep D.; Bayramiçli, Mehmet; Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim DalıItem Metadata only Developing a model of airline flight and maintenance operations using systems dynamics approach: an application in thy technic(Marmara Üniversitesi, 2015) Tokgöz, Asım; Bulkan, Serol; Zaim, Selim; Endüstri Mühendisliği Bilim DalıÖZETSİSTEM DİNAMİK MODELLEMESİ YAKLAŞIMI KULLANARAK HAVAYOLLARI UÇUŞ VE BAKIM OPERASYONLARININ MODELİNİN GELİŞTİRİLMESİ : THY TEKNİK’TE BİR UYGULAMAHavacılık sektöründe uçakların ömrü genellikle 30 yıl civarındadır. Dolayısıyla, uçaklar bu yıllar boyunca birçok bakım hizmetlerine ihtiyaç duyarlar. Bundan dolayı, havacılık endüstrisinde elde edilen karların büyük bölümü uçağın satışından olmayıp, ömür boyu yapılan bakımdan elde edilmektedir. Bakım Onarım Overhaul (MRO) faaliyetlerinin yalın olarak maliyeti tüm maliyet bileşenleri içinde oldukça önemli yer tutumakta olup % 10 civarındadır.Bu çalışma esas olarak Türk Hava Yolları MRO Bölümü MRO operasyonları için bir sistem dinamiği modeli geliştirmeye odaklanmıştır. Literatürdeki sistem dinamiği çalışmalardan birkaçı havayolu operasyonlarına odaklanmış olmakla birlikte, bunlarda MRO operasyonları neredeyse ihmal edilmiştir. Bu çalışma, yazarın bilebildiği kadarıyla, MRO Bölümü ile diğer havayolu operasyonları arasındaki etkileşimlere odaklanan ilk sistem dinamiği çalışmasıdır. Geliştirilen sistem dinamiği modeli, çeşitli MRO operasyonlarına ait farklı iş yükü ve uçak filosu genişleme politikalarınınn modellenen sanal dünyada test edilebilmesi için değerli fırsatlar sunmaktadır. Model çeşitli parametreleri kolayca değiştirerek ve farklı politikaları test ederek bir öğrenme laboratuvaru olarak kullanılabilmektedir. Böyle bir deneme, MRO operasyon iş yükünü (kötümser, normal ve iyimser) değiştirerek ve farklı uçak filosu genişleme politikalarını uygulayarak bu çalışmada yapılmıştır.MRO operasyonlarının, uçuşa elverişli uçakların mevcut sayısı ve filo koltuk kapasitesi üzerinde doğrudan etkiye sahip olduğu bu çalışmada bulunmuştur. Havayolu şirketleri sürdürülebilir karlı bir havayolu filosuna sahip olabilmek için mevcut ve yeni alınan uçakların MRO operasyon ihtiyaçlarını dikkate almak zorundadır.ABSTRACTDEVELOPING A MODEL OF AIRLINE FLIGHT AND MAINTENANCE OPERATIONS USING SYSTEMS DYNAMICS APPROACH: AN APPLICATION IN THY TECHNICThe life span of aircrafts is usually around 30 years in aerospace industry. So, aircrafts need lots of maintenance services in these years. Thus, for aerospace industry, much of the profit is not acquired from the sale of the aircraft, but from the maintenance of them throughout the life span. The cost of MRO activities in its pure nature is very significant and around 10% in all cost drivers. This study mainly focused on developing a system dynamics model for Turkish Airline MRO Department MRO operations. There are several system dynamics studies in the literature focused on airline operations but the MRO operations are almost neglected in them. To the best of author(s) knowledge, this is the first system dynamics study focusing on the interactions among MRO Department and other airline operations. The developed system dynamics model presented valuable opportunities to test various MRO operations workload and aircraft fleet expansion policies in the modeling virtual world. The model can easily be used as a learning laboratory by changing various parameters and testing different policies. Such a trial is presented in the study by changing MRO operation work load (pessimistic, normal and optimistic) and by adopting different aircraft fleet expansion policies.It is found that MRO operations have direct impact on the available number of airworthy aircrafts and the fleet seat capacity. The airline companies have to take into account the MRO operations needs of the existing and new aircrafts to sustain a profitable airline fleet.Item Metadata only Ebüssuûd Efendi’nin Bidâ‘Atü’l-Kâdî adlı risalesinin tahkik ve tahlili(Marmara Üniversitesi, 2016) Balcı, Ahmet Ali; Aybakan, Bilal; Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı İslam Hukuku Bilim DalıÖZETEbüssuûd Efendi (ö.982/1574), Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim devirlerinde, devletin muhtelif kademelerinde altmış yıl kadar vazife yapmıştır. En önemlisi de otuz yıla yakın şeyhülislamlık yapmış olmasıdır. Kazaskerlik ve şeyhülislâmlık vazifeleri sırasında ilmiye ve devlet teşkilatını geliştirmeye çalışmış, dolayısıyla Osmanlı idari ve hukuki yapısına ciddi katkı sağlamıştır.Resmi vazifelerini ifa ederken muhtelif sahalarda eserler kaleme almıştır. Bu eserlerin çoğu, elyazması halinde bulunmaktadır. Araştırma konusu yaptığımız ve yine mahtut halde bulunan “Bidâ‘atü’l-kâdî li'htiyâcihi ileyhi fi’l-müstakbel ve’l-mâzî” isimli eseri, sakk mecmualarının ilki olma özelliğini taşımaktadır. Bu çalışmada, fazla hacimli olmaması hasebiyle risalenine tamamı tahkik edildi. Müellifin hayatı, talebeleri ve eserleri hakkında bilgi verildi. Bu çalışmada müellif nüshasına ulaşılamadığı için, ona en yakın metni ortaya koyabilmek amacıyla ulaşılabilen nüshalar içerisinden bazı kıstaslara göre üç tanesi tahkik için esas alındı. Nüshalar mukayese edilerek farklılıkları dipnotta gösterildi. Metin içerisinde geçen yabancı kelimelerin izahı ve ayetlerin numara ve sureleri dipnotta gösterildi.Anahtar kelimeler: Ebüssuûd Efendi, Şeyhülislâm, Bidâ’atü’l-Kâdî, Sakk, Osmanlı Hukuk Sistemi.ABSTRACTEbussuud Efendi (d. 982/1574) served in several positions for approximately 60 years during the reigns of Sultan Suleiman the Magnificent and Sultan Selim II. More importantly, he worked as a shaykh al-Islam (grand mufti) for almost 30 years. While in the positions of kazasker and shaykh al-Islam, he tried to improve the ilmiyye and state structures, hence he made a considerable contribution to the Ottoman administrative and legal structures.While carrying out his official duties, he penned many works in varying fields. Unfortunately, most of these works are in the form of manuscript. This thesis considers Bida‘at al-Qadi li Ihtiyajih ilayh fi al-mustaqbal wa al-mazi, one of his works in the form of manuscript, which holds the distinction of being the first saqq (collection of law cases). Since this manuscript is not voluminous, a complete critical edition was constructed for this manuscipt. In addition, the information regarding author's biography, students and works was provided.In this study, since we could not obtain the manuscript written by the author himself, three manuscripts were, based on some objectives, chosen out of the manuscripts we have in order to construct a critical edition very close to the original manuscript. The selected manuscripts were compared and the differences among them were shown as footnotes. Furthermore, the explanations for the foreign words and surah (chapter) and ayat (verse) numbers were given in footnote. Keywords: Ebüssuûd Efendi, Shaykh al-Islam, Bida’at al-Qadi, Saqq, Ottoman LawItem Metadata only Hayâtîzâde Mustafa Feyzi’nin Risâle-İ Hummâ-Yı Redîe adlı risâlesi (inceleme, metin, dizin, tıpkıbasım)(Marmara Üniversitesi, 2016) Karnak, Ali İrfan; Koç, Aylin; Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Dili Bilim DalıÖZETBu tezde Hekimbaşı Hayâtîzâde Mustafa Feyzi’nin Hamse-i Hayâtîzâde olarak da bilinen Resâilü’l-müşfiye li’l-emrâzi’l-müşkile eserinin beşinci risâlesi olan Risâle-i Hummâ-yı Redîe üzerinde çalışılmıştır. Tez üç bölümden oluşmaktadır. İnceleme kısmında müellif, risâle ve risâlenin özellikleri hakkında bilgi verildikten sonra bölüm özetleri yapılmış ve ardından gramer incelemesi üzerinde durulmuştur. İkinci bölüm çeviri yazı metnidir. Üçüncü bölüm ise dizin bölümüdür. Bu bölümde metnin alfabetik dizini yapılmıştır. Tez, kaynakça ve eserin orijinal metni ile sonlandırılmıştır. SUMMARYIn this thesis, I have studied on Hummâ-yı Redîe, the fifth treatise of the Resâilü’l-müşfiye li’l-emrâzi’l-müşkile. Which is also known as Hamse-i Hayâtîzâde written by Hekimbaşı Hayâtîzâde Mustafa Feyzi. The thesis consists of three main parts. In the analysis part, a great deal of information has been given to the writer, his work and the features of his work as well. Also, the chapters of the work have been summarised, and afterward it has been put an emphasis on a grammatical analysis. The second part consists of the transcription text. The third part includes the indexes. In the third part, an alphabetical index of the text is made. The thesis ends with the work’s original text and a bibliography.Item Metadata only İletişim ve mutluluk ilişkisi(Marmara Üniversitesi, 2016) Sönmez, Mahmut; Kırık, Ali Murat; Halkla İlişkiler Anabilim Dalı Kişilerarası İletişim Bilim DalıÖZETİletişim ve mutluluk, insan yaşamında ön planda yer alan iki kavramdır. Bu çalışmada iletişim ve mutluluk kavramları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın amacı, bireylerin mutluluk düzeylerinin iletişim sürecine; yine iletişim becerilerinin de mutluluk düzeyine doğrudan etki edip etmediğini analiz etmektir.Araştırma anketi 18 yaş üstü 283 katılımcıdan (159 erkek/124 kadın) oluşmaktadır. Anket; demografik değişkenler, iletişim ve mutluluk sorularından ibarettir. İletişim, İletişim Becerileri Değerlendirme Ölçeği ile mutluluk ise Oxford Mutluluk Ölçeği ile ölçülmüştür.Araştırma verileri SPSS istatistik paket programında tanımlayıcı istatistiksel metotlar (sayı, yüzde, ortalama, standart sapma) kullanılarak elde edilmiştir. Değişkenler arasındaki fark, ilişki ve etkinin tespit edilebilmesi için, t-testi, ANOVA testi, korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır. Araştırma sonuçları, yaş, cinsiyet, eğitim durumu, gelir durumu ve medeni durumdan oluşan demografik değişkenlerin iletişim becerileri ve mutluluk düzeyi üzerinde önemli bir etkiye sahip olmadıklarını göstermiştir. Yapılan bütün analizler sonucu iletişim ölçeğinin %93, mutluluk ölçeğinin ise %84 oranında güvenilir ve geçerli olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular, çalışmamızın amaç ve hipotezini oluşturan “iletişim ve mutluluk arasında bir ilişki vardır” varsayımımızı doğrulamış ve iletişim ve mutluluk kavramlarının birbirleriyle ilişkili ve etkileşim içerisinde olduğu sonucuna ulaşmamızı sağlamıştır.Anahtar Kelimeler: İletişim, İletişim Becerileri, MutlulukABSTRACTCommunication and happiness, in the foreground are two concepts of human life. In this study, was examined the relationship between happiness and the concepts of communication. The aim of the research the level of happiness of the individual communication process; communication skills also have a direct effect on the level of happiness again, whether it is to analyze.The research survey is composed over age of 18 from 283 (159 male/ 124 female) participants. The survey is demographic variables, communication and happiness consists of questions. Communication Skilss Scale (CSS) for the measurement of communication, Oxford Happiness İnventory (OHI) for the measurement of happiness were used.Research data, descriptive statistical methods in SPSS statistical package program (number, percentage, average, standard deviation) was obtained using. The difference between the variables, and the effect the relationship in order to be observed, t-test, ANOVA test, Correlation and regression analyses were conducted. The survey results, age, sex, education level, income level and marital status showed the demographic variables of communication skills and they do not have a significant impact on the level of happiness. After all the analysis, communication scale is 93%, happiness scale is 84% has been determined to be reliable and valid. The findings of this study aim and hypothesis forming “there is a relationship between communication and happiness” that we confirmed the assumption and the communication and has enabled us to reach the conclusion that the concept of happiness in relationships and interactions with each other.Item Metadata only İntegral hacim problemleri çözüm sürecindeki bireysel ilişkilerin uygulama topluluğu bağlamında incelenmesi(Marmara Üniversitesi, 2014) Ergene, Özkan; Delice, AliÖZETProblem çözme becerilerinin kazanılmasını sağlayan, bireyin dış dünya ile olan bağlantısını farklı gözle görmesine aracılık eden matematik eğitimi, eğitim-öğretim süreci boyunca üzerinde düşünülmesi gerekilen özel bir alandır. Bireylerin etkin öğrenmesini sağlamak amacıyla kuramlar geliştirilmiş zamana bağlı değişimler sonucunda kuramların uygulanması ile eğitim-öğretim sürecinde değişiklikler olmuştur. Öğrenme üzerine farklı görüşler sunan durumlu öğrenme teorisi ve sosyal öğrenme teorisi, uygulama topluluğu gibi öğrenmeye aracılık eden kavramların ortaya çıkışına etken olmuştur. Ortak kaygı, ilgi, problemleri paylaşan ya da bir konu hakkında süreç boyunca bilgileri geliştiren ve bu alanlarda uzmanlaşma olanağı sağlayan uygulama topluluğu kavramı birey, kurum ve karşılıklı ilişki boyutları üzerine temellendirilmiştir (Lave, 1996). Uygulama temelli kurallara odaklanan kuramsal ilişki ve onun kısıtlanan kuralları, bireylerin kurum içerisinde öğrendiği matematiksel kavramların bireyin kişisel ilişkileri ile gelişiminde önemli rol oynamaktadır (Chevallard, 1998). Bu araştırmada bireylerin problem çözme sürecinde sırasıyla problemle olan ilişkisi, kurum ve alt kurumları ile olan ilişkileri uygulama topluluğu bağlamında incelenmiştir. Araştırmada çalışma grubu olasılıksız örneklem yöntemiyle seçilmiştir. İstanbul ilinin iki farklı devlet üniversitesinin dört farklı fakültesindeki 142 öğrenciye geçerliği ve güvenirliği çeşitli yöntemlerle test edilmiş, uzman görüşü alınarak oluşturulmuş “İntegral Hacim Testi” uygulanmıştır. Amaçlı örnekleme yöntemine uygun olarak, seçilen 8 öğrenci ile görüşme yapılmıştır ayrıca dört farklı fakülteye ilişkin analiz dersi içerikleri, kaynak kitaplar ve ders defterleri detaylı bir şekilde incelenmiştir. Araştırma sonunda bireylerin problemle olan bireysel ilişkisinin, problemi birey gibi düşünüp birey ile ilişkiler kurmaya çalıştığı ve problem çözme davranışını da bireyle olan karşılıklı etkileşim olarak bu ilişkinin yönünü belirlediği sonucuna ulaşılmıştır. Bireylerin içerisinde bulundukları topluluklara göre problem çözme becerileri şekillenmiş, ders içerikleri içerisinde yer alan konular ile ilgili öğretilen bilgilerin kullanılmadığı gözlemlenmiştir. Çözüm becerileri, sınavlar, kavram imgeleri, görsel tecrübe eksikliğinde çözüm süreci ilişkilerini şekillendirdiğini göstermiştir. Konu ve kavramdan kaynaklanan ve bireye göre değişme gösterebilen gerekçelerin kurum çerçevesinde farklılaşması problem çözme sürecindeki bireysel ilişkilerini etkilemiştir. Topluluklara öğretilen konuların kısa bir süre sonra geçtikten sonra kullanılmaması matematik öğretim programı hazırlama aşamasında ve süreç değerlendirilmesi esnasında dikkate alınmalıdır. Öğrenme ve öğretme sürecinde bireysel farklılıklar (zeka düzeyi, motivasyon, yaklaşım, sosyo-ekonomik düzey) öğrenen ve öğreten için ne kadar önemli olursa olsun bu farklılıklara ilaveten kurumsal farklılıkların eklenmemesi kurumlar arası ortak müfredat hedefleri ve benzer ders içeriklerini oluşturmayı gerçekleştirmek gerekmektedir.İlgili alan yazın incelendiğinde uygulama topluluğu ve bireysel ilişki kavramlarının yer aldığı araştırmaların neredeyse hiç olmadığı olduğu gözlemlenmektedir. Yapılacak olan bu çalışma ile bireylerin problemle olan kişisel ilişkilerinde bireysel farklılıkların yanında kurumsal yansımalarında etkili olduğu öne çıkarıldığından ilgili alan yazında oluşan bu boşluğun doldurulacağı düşünülmektedir.Anahtar Sözcükler : Matematik Eğitimi, Problem Çözümü, İntegralde Hacim, Uygulama Topluluğu, Bireysel İlişki ABSTRACTThe maths education which helps individuals to have the ability to solve the problems and see the connection of individuals with the world from a different point of view is a special field that requires attention through all years of education. Some theories have been suggested to enable individuals to learn effectively and there have been changes in the learning and teaching process over the years as a result of changes over time. The learning theory and the social learning theory which suggest different ideas on learning lead to the emergence of some concepts related to learning, such as community of practices. Communities of practices, which enhance information related to a topic during the process or share the common worries, interests and problems and offer the possibility of agreement, are based on the idea of individuals, institutions and their mutual relationship (Lave, 1996). Corporate affairs which focus on the rules based on practices and the limited rules of corporate affairs play an important role in the improvement of personal relationships as a result of individuals' learning mathematical concept in the corporation (Chevallard, 1998).In this research, the relationships of individuals with the problem and with the community and the small community in the problem solving process were studied in light of communities of practices. Two different state universities and four faculties were used in the research and 142 students were chosen based on nonprobability sampling. İntegral Volume Test, whose reliability and validity was tested in different methods and with expert opinion, was used in the research. Based on purposeful sampling, 8 students were interviewed and content, books and notes were examined in detail. At the end of the research, it was found that individuals perceive problems as people and have relationships with them. In addition, problem solving is affected by the communities in which individuals live and the information in the curriculum is not used in problem solving and daily life. The study showed that problem solving skills, exams, concept image affect problem solving relationships. Community differences which arouse from subject and concept influence personal relationships in problem solving process. Relations between individuals and the subject are based on the exam and they finish at the end of the exam. The fact that information taught in communities is not used after a while is important while organizing the new curriculum and during the evaluation process. Moreover, personal differences (intelligence level, motivation, approach and socio-economic level) on problem solving is important but another important thing is institutional differences must be included in the new curriculum and content.When the related literature was reviewed, it was noticed that there are almost no studies on community of practices and the concept of personal relationships. As it was understood that not only individual differences but also corporate affairs have an impact on the relationship of individuals with the problem the study aimed to contribute to the related literature.Key Words: Maths Education, Problem Solving, Integral Volume, Communities of Practices, Personal RelationshipItem Metadata only İnternet haberciliğinde magazinleşme olgusu CNNTurk.com.tr ve TRThaber.com.tr sitelerinin karşılaştırmalı analizi(Marmara Üniversitesi, 2016) Şimşek, Muhammed; Gürsoy, Ayşe Bilge; Radyo Televizyon Sinema Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Bilim DalıÖZETSon yüzyılda hızla artan teknolojik gelişmeler beraberinde kitle iletişimde bilgisayar tabanlı yeni mecralar açtı. Özellikle internet adını verdiğimiz sanal ortam tüm dünyayı bir ağ gibi örerek kıtaları, ülkeleri, şehirleri birbirine bağlarken bireylere tüm zamanların en etkileşimli iletişim ortamını sağladı. Sanayi devrimi ve hızla gelişen teknolojik gelişmelerle dolu 19. yüzyılın ardından bilgi çağı adı verilen 20. yüzyılda yazılı medyanın yerini görsel medya aldı. 21. yüzyılda ise yazılı, görsel ve işitsel tüm medya içeriklerini de içine alan sanal ortam internet eliyle inşa edilirken yeni medya ve sosyal ağlar gündelik hayatın merkezinde yer almaya başladı. Yeni medya, yaşadığı evreden haberdar olma isteği içindeki insanoğlunun bilgi, haber ya da enformasyona olan talebini doyurmaktan öte bilgiye olan açlığını daha da artırdı. Zira yayıncılığın günden güne form değiştirdiği süreçte sermayelerin kurduğu yayın kuruluşlarının kar güdüsü hiçbir zaman değişmedi. İnsanoğlundaki merak duygusunu, magazin sosuna bulanan bilgiyle kışkırtan anlayış, özellikle kendini habercilik sahasında gösterdi. Bu çalışmada magazinin temel habercilik kurallarına etkisi ve oradan toplumsal yapıya etkileri irdelendi. TRTHABER.COM.TR ve CNNTURK.COM.TR gibi biri kamu diğeri özel yayıncılık sektöründeki iki ayrı internet haber sitelerinde yer alan haberlerin içerik ve söylem analizleri karşılaştırılarak somut veriler ışığında haberin magazinleşme olgusu ele alındı.Anahtar Kelimeler: Haber, İnternet, Yeni medya, Magazinleşme, Kitle iletişimTHE TABLOİDİSATİON İN THE İNTERNET MEDİA: COMPARİSON BETWEEN TRTHABER.COM.TR AND CNNTÜRK.COM.TRABSTRACTTechnological advancement in the last century has opened up new computer-based channels in mass communication. In particular, the virtual platform we call as ‘the internet’ reticulated the world and connected continents, countries and cities, as well as providing the most interactive communication that there is. After the 19th century, which was dominated by industrial revolution and advanced technology, new media and social network took the center stage in daily life in the 20th century, which is called the information age. In the 21st century, the Internet built the virtual platforms – which included all kinds of media outlets including visual and audial ones as well. The new media, instead of satisfying the people’s need to be aware of the world they are living in, made them even hungrier about it. Likewise, during this process where publishing changed forms day-by-day, the publishing companies’ motive to profit never decreased. The understanding of fermenting the sense of wonder in human kind by including tabloid, showed itself in the field of internet journalism as well. This study aims to examine the effects of tabloids to rules of journalism and social structuring. The study discussed the news published in TRTHABER.COM.TR – a website in public publishing sector – and CNNTURK.COM.TR – a website in private publishing sector – and the fact of tabloidization of the news, within the scope of comparing the content and the discourse in the news in the websites.Key Words: News, Internet, New media, tabloidization, Mass CommunicationKey Words: News, Internet, New media, tabloidization, Mass CommunicationItem Metadata only Kurumsal sürdürebilirliğin sağlanmasında bütçe yönetimi ve bir uygulama(Marmara Üniversitesi, 2016) Pamukçu, Neşe; Sipahi, Barış; İşletme Anabilim Dalı Muhasebe Finansman Bilim DalıÖZETŞirketler genellikle kar elde ettikleri dönemlerde yaptıkları faaliyetler ve finansal bilgilere çok fazla önem vermezler. Hatta bazı işletmelerde hala bütçe yapılmadığı ve bütçe yönetiminin olmadığı da bilinmektedir. Fakat herhangi bir kriz olduğunda ya da finansal olarak sorunlar ile karşılaşıldığında gelir, gider, nakit akışları ve bütçeler önem kazanmaktadır. Bir şirketin sürdürülebilirliğini sağlayabilmesi için finansal bilgilere her zaman önem vermeli ve finansal açıdan şirketin durumu sürekli olarak değerlendirilmelidir. Finansal bilgilerin önemi sebebiyle, ülke ekonomisinin güçlü ve istikrarlı olması için işletmelerin sürdürülebilirliğinin sağlanması şarttır. Sürdürülebilirliklerini sağlayabilmek için bu işletmelerin ellerindeki fonları daha özenli kullanması gerekmektedir. Bu nedenle, işletmelerde özellikle bütçe çalışmaları önem kazanmaktadır. Çalışmada bu işletmelerin sürdürülebilirliğinin önündeki en büyük engellerden olan bütçe hazırlanması ve bütçenin takibi ele alınmış ve şirketlerin gerçeklerine uygun uygulamaların nasıl olması gerektiği ortaya konmuştur.Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Bütçe YönetimiABSTRACTCompanies generally do not give much importance to the activities and financial information during the time they profit. Moreover, it is known that some companies still do not make budget or have a budget management. However, when they face a crisis or a financial problem, then income, expenses, cash flows and budgets gain importance. In order for a company to maintain its sustainability, it should always give importance to financial information and the financial status of the company must be evaluated consistently. Due to the importance of financials, maintaining the sustainability is essential for the companies in order to have a strong and stable economy in the country. These companies must use their funds more carefully so as to maintain their sustainability. For this reason, in companies, especially budget studies become crucial. This study approaches budget preparation and follow up which is the major obstacle in the sustainability of these companies and puts forward how the applications in accordance with the facts of the companies should be. Keywords : Sustainability, Budget ManagementItem Metadata only Monoamin oksidaz (MAO)inhibitör etkili yeni pirazolin türevleri ile moleküler doking(Marmara Üniversitesi, 2013) Türkkan, Seyhan; Erdem, Safiye; Yelekçi, KemalÖZETMONOAMİN OKSİDAZ (MAO) İNHİBİTÖR ETKİLİ YENİ PİRAZOLİN TÜREVLERİ İLE MOLEKÜLER DOKING Monoamin oksidaz (EC-1.4.3.4, MAO) biyolojik aminleri oksitleyen bir flavo enzimdir. MAO A ve MAO B olmak üzere %70 oranında birbirine benzeyen iki izoenzimi bulunmaktadır. Her iki enzim formu birbirinden farklı inhibitör, aminoasit dizisi ve substrat seçicilikleri ile ayrılırlar. MAO serotonin, dopamin, norepinefrin, epinefrin gibi amin nörotransmitter oksidasyonunda ve hücre içi konsantrasyonu düzenlenmesinde rol oynar. Depresyon durumunda beyindeki nöradrenalin ve serotonin, Parkinson hastalığında ise dopamin miktarı önemli derecede azalır. MAO enziminin inhibe edilmesi ile bu aminlerin seviyesi yükselerek normal düzeye gelmesi sağlanır. MAO A ve MAO B inhibitörleri, bu aminlerin yıkımını engelleyerek depresyon, bunalım, Parkinson ve hatta Alzheimer gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabilir.Bu tez çalışmasında, insan MAO A ve MAO B kristal yapıları protein veri bankasından indirildi ve NAMD v2.6 programı kullanılarak Moleküler Dinamik (MD) simülasyonlarına tabi tutuldu. Daha sonra, Autodock 4.2 programı kullanılarak 20 adet N-sübstitüe pirazolin türevinin MAO A ve MAO B enzimleri ile kenetlenmesi (doking) gerçekleştirildi. Bağlanma enerjileri ve inhibisyon sabitleri (Ki) hesaplanarak Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde yapılan enzimatik sonuçlar ile karşılaştırıldı. Sonuçlar bu bileşiklerin MAO A izoformuna seçici olduklarını göstermiştir. Çok fazla zaman alıcı olmasına rağmen elektronik etkileşimleri daha hassas hesaplayabilen quantum kimya hesaplamaları uygulayabilmek için inhibitörlerin yapıları enzimin aktif bölgesinde yarıdeneysel PM6 yöntemi ile de optimize edildi. Enzime bağlanma esnasındaki yönelmeleri ve aktif bölge ile yaptıkları moleküler etkileşimler incelendi. Hesaplanan ve deneysel Ki değerleri ve kuvvetli bağlanma etkileşimleri dikkate alınarak bu bileşiklerin umut verici MAO A inhibitörleri olduğu görülmüştür.ABSTRACTMOLECULAR DOCKING OF NEW PYRAZOLE DERIVATIVES HAVING MONOAMINE OXIDASE (MAO) INHIBITORY EFFECT Monoamine oxidase (EC-1.4.3.4, MAO) is a flavo enzyme which oxidizes biological amines. It is found as two isozymic forms, MAO A and MAO B resembling 70% each other. These isozymes are distinguished by the differences in their inhibitors, aminoacid residues and substrate selectivities. MAO plays an important role in oxidation of neurotransmitter amines such as serotonin, dopamine, norepinefrin, epinefrin as well as regulation of intracellular concentration. In case of depression, the amount of noradrenaline and serotonin, and that of Parkinson disease, the amount of dopamine decreases. Through the inhibition of MAO enzyme, the level of these amines will increase and by doing so it is possible to attain a normal range. Therefore, the inhibition of MAO A and MAO B, by preventing the destruction of these amines, can be used in the treatment of depression, Parkinson and Alzeheimer diseases.In this thesis, human MAO A and MAO B crystal structures were obtained from protein data bank and subjected to Molecular Dynamic (MD) simulations using NAMD v2.6 software package. Then, Autodock 4.2 was used to perform molecular docking of 20 N-substituted pyrazoline derivatives into MAO A and MAO B. Binding energies and inhibition constants (Ki) were calculated and compared with the experimental inhibition constants of Hacettepe University Faculty of Pharmacy enzymatic studies. The results show that these inhibitors are selective to MAO A isoform. Semiempirical PM6 method was also applied to optimize the structure of bound inhibitors in the active site of MAO A, truncated from the overall enzyme to afford time consuming quantum chemical calculations. Binding orientation and the molecular interactions of the inhibitors in the active site were investigated.Considering the calculated and experimental Ki values and strong binding interactions, these compounds appear to be promising MAO A inhibitors.Item Metadata only Muhalefet döneminde (1950–1960) CHP‟de ideolojik ve örgütsel arayışlar(Marmara Üniversitesi, 2016) Görücü, Çağdaş; Demirel, Ahmet; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Uluslararası İlişkiler Bilim DalıÖzetBu tezde Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 1950-1960 yılları arasındaki örgütsel yapısı ve ideolojisi incelenmektedir. CHP’nin iktidarda kaldığı dönemle kıyasla süreklilikler ve değişimler tespit edilmeye çalışılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda CHP’ye ait program, tüzük, beyanname, rapor ve parti içi yazışma gibi birincil belgelere odaklanılmıştır.Tek parti döneminde CHP’de genel başkanın tartışmasız otoritesi egemen olmuş, parti örgütünün etkinliği ise sınırlı kalmıştır. Çok partili hayata geçilmesi ile birlikte bu durum kısmen değişse de esasen partinin 1950 seçimlerinde iktidarı yitirmesinin ardından örgütün önemi ve etkinliği kayda değer ölçüde artmıştır. Bunun sonucunda 1950-1960 dönemi boyunca CHP’de örgüt ile genel merkez arasında sürekli bir gerilim yaşanmıştır.Söz konusu dönemde CHP’nin ideolojisi açısından da birtakım değişiklikler söz konusu olmuştur. CHP’nin ideolojik çizgisini belirleyen “Altı Ok” terk edilmemekle birlikte, çok partili hayatın yol açtığı siyasi rekabetin etkisiyle örneğin halkçılık ilkesi, tek parti dönemine kıyasla daha farklı anlamlandırılmıştır. Tek-parti iktidarı sırasında CHP tarafından Türkiye’de çıkarları birbirleriyle çatışan sınıfların bulunmadığı savunulmuştur. Toplumsal uyuma ve dayanışmaya vurgu yapan bu yaklaşım sonraki yıllarda da korunmuştur. Ancak muhalefete geçilmesinin ardından oyunu arttırmak amacıyla farklı toplumsal kesimlere seslenme ihtiyacı hissedilmesi, zamanla sosyal hakların tanınması ve geliştirilmesini vaat eden bir söylemin benimsenmesine neden olmuştur. Halkçılık ilkesinin yanı sıra laiklik ve devletçilik ilkeleri konusunda da kısmi bir söylem değişikliği dikkat çekmektedir. Ayrıca tezde CHP’nin 1950’li yıllardaki söyleminde önemli bir yer tutan, seçim sistemi, devlet idaresi ile temel haklar ve özgürlükler konuları hakkındaki görüş, değerlendirme ve vaatleri de ele alınmaktadır.AbstractIn the thesis, the organizational structure and the ideology of the Republican People's Party (RPP) are analyzed between 1950 and 1960; and continuities and changes were ascertained in comparison to the previous period, when the Party was in power. For this purpose, the thesis focused on the documents of the RPP, such as programs, statutes, statements, reports and the correspondences within the party organization.Throughout the single-party years, unchallenged authority of the party leader was predominant, whereas the activity of the party organization was limited. After the transition to the multi-party system (1946-1950), the status quo changed partly but the importance and the effectiveness of the party organization didn’t increase essentially until the elections of 1950, when the RPP were voted out of power. As a result, there was a constant tension between the RPP headquarters and the local organizations in the 1950-1960 period.In the aforementioned period, certain changes occurred in the RPP’s ideology. Although the “Six Principles” identifying the ideological line of the party were not abandoned, they were influenced by the political competition of the multi-party system; for instance, the principle of Populism henceforth got a different meaning compared to the single-party era. During its single-party rule, the Party had argued that there wasn’t any class conflict in Turkey. This approach praising the social cohesion and solidarity was maintained in subsequent years. However, once in the opposition the RPP felt the need to call on different social strata in order to increase its votes and to adopt a discourse that pledged gradually the recognition and improvement of the social rights. There was a partial change of discourse on the principles of Laïcism and Etatism as well as on the principle of Populism. The thesis examined also opinions, evaluations and pledges on the electoral system, the state administration, fundamental rights and liberties, once considered essential issues by the RPP’s discourse in the 1950’s.Item Metadata only Nakşî-İ Eyyûbî [Ö. 1764] hayatı, sanatı ve divanı (İnceleme- transkripsiyonlu metin, nesre çeviri)(Marmara Üniversitesi, 2016) Açıkgöz, Cenk; Aslan, Üzeyir; Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Eski Türk Edebiyatı Bilim DalıÖZETBu çalışma, Nakşî-i Eyyûbî’nin (ö. 1764) hayatı, edebî kişiliği ve divanını konu edinmektedir. Çalışma iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde tarihî kaynaklara ve şairin kendi ağzından verdiği bilgilere göre Nakşî’nin hayatı tespit edilmeye çalışılmış; şairin divanı şekil, muhteva, dil ve üslup yönünden incelenmiş; daha sonra şairin sanat anlayışına dair düşüncelerine yer verilmiştir. Son olarak şairin şiirlerinden hareketle edebî yönü değerlendirilmiştir. İkinci bölümde ise transkripsiyonlu divan metni ve divan metninin bügünkü Türkçeye göre nesre çevirisi bulunmaktır. Sonuç bölümünde Nakşî’nin hayatı, divanı ve edebî kişiliği hakkında elde edilen bilgiler kısaca sıralanmıştır.ABSTRACTThis work is about Nakşî-i Eyyûbî (died 1764) an Ottoman poet; his life, divan and literary personality. This work has two main parts. The first part, includes study on Nakşî’s life and literary personality. İn this part which is about Nakşî’s life and literary personality was made use of Nakşî’s explaining about his poems and other historic sources. İn the second part, has includes Nakşî’s divan with transcription from Arabic letter to modern Turkish alfabet and translation from Ottoman Turkish to modern Turkish language. After the text, a short evaluation is given about Nakşî’s life, divan, literary personality and benefits of work.Item Metadata only Ortaöğretim coğrafya dersi müfredatında yer alan atıklar konusu ve öğretiminde kullanılan yöntemlerin incelenmesi(Marmara Üniversitesi, 2014) Akçay, Abdül Kadir; Garipağaoğlu, NuriyeÖZETTüm dünyada, kamuoyunun çevre kirliliğinin önlenmesi ve doğal kaynakların korunması konularında daha hassas hale gelmesi, atıklar konusunu gündeme getirmiştir. Bu doğrultuda işletmeler çevrenin korunmasına ve hammaddelerin daha etkin kullanılarak doğal kaynakların verimli tüketilmesine yönelik stratejiler benimsenmeye yöneltilmiştir. Toplumun çevre ve atıklar konusunda bilinçlendirilmesi için çeşitli organizasyonlar oluşturulmuştur. Dünya ve çevre açısından önemli bir konu olan atıklar konusu eğitim kurumları aracılığıyla çocuklara öğretilmeye çalışılmıştır. Bu konuda Coğrafya öğretiminde atıklara yönelik çeşitli düzenlemeler Türkiye’de de uygulanmıştır. Ortaöğretim Coğrafya dersi müfredatında yer alan atıklar konusu ve öğretiminde kullanılan yöntemlerin incelenmesini amaçlayan araştırmamızın sonucunda öğrencilerin coğrafya eğitiminde atıklar konusundaki müfredatı olumlu ve yeterli bulduğu, öğretmen görüşlerine göre mevcut ders kitabının yeterli olduğu ve öğretmenlerin coğrafya öğretiminde atıklar konusunda görüşlerinin benzerlik gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.ABSTRACTAll over the world, public prevention of environmental pollution and conservation of natural resources become more sensitive issues, has raised the issue of waste. In this respect, businesses protect the environment and raw materials consumed more effective strategies for efficient use of natural resources have been directed to adopt . Society to raise awareness of the environment and waste several organizations have been created. The world and the environment is an important issue which is the subject of waste to be taught to children through educational institutions were studied.In this regard various arrangements for waste in geography education has been implemented in Turkey. Secondary Geography courses in curricula waste issues and teaching methods used for the assessment results of our research of the students in geography education,waste in the curriculum, positive and adequate the views of teachers, according to the present lesson book is adequate and teachers of geography waste discuss their similarity to the conclusion that has been reached.Item Metadata only Osmanlı dönemi kadın giyim kuşamında Avrupa etkileri(Marmara Üniversitesi, 2015) Demir, Elif Tuğçe; Arık, Sibel; Geleneksel Türk Sanatları Anasanat DalıÖZETOsmanlı Devleti’nde Avrupa etkileri 17. yüzyılda başlamış ve 18. yüzyılda etkisini yoğun olarak değişik alanlarda yansıtmıştır. 18. Yüzyıl Osmanlı Devleti’nin sıkıntılı bir dönemidir, bu nedenle kurtuluş Avrupa’da aranmıştır. Özellikle; askeri, toplumsal, sosyal, siyasi ve kültürel alanlarda Avrupa örnek alınmıştır.18. yüzyılda Osmanlı Devlet’inin girdiği gerileme döneminden kurtulma çabaları öncelikle askeri alanda değişimi başlatmış, ardından toplumsal değişimler izlenmiştir. Toplumsal değişimlerden öncelikle kadınlar etkilenmiş, Avrupa yaşam biçimini örnek alan Osmanlı kadınları yeni giyim stilleri ile sosyal alanlarda kendilerini göstermeye başlamışlardır. Yüzyılın sonlarına doğru kadınların bu çıkışı hükümeti rahatsız etmiş, hükümet için önemli bir mesele haline gelen “kadın giyim ve kuşamı” fermanlarla düzenlenmiştir. Bu dönemde, Avrupa ise; askeri zaferlerin memnun edici sonuçlarını yaşamakta, coğrafi keşifler, Rönesans ve bilimdeki ilerlemeler sayesinde hızlı bir gelişme göstemektedir. Tüm gelişmeler, doğal olarak; sosyal hayatı ve kadın giyim kuşamını da etkilemiş ve Avrupa kadın kıyafetleri tüm zarafet, renk, çizgi ve stilleriyle ön plana çıkmıştır. Kadınlar saraylı ve asiller gibi giyinmeye çalışıp, Paris ve İngiliz modasını takip ederek, ince zevkin ürünü olan kumaşları kıyafetlerinde yaygın olarak kullanılmışlardır. Tercih edilen mücevherler, saç düzenlemelerinde kullanılan şapkalar, aksesuarlar, broşlar ve süslü ayakkabılar Osmanlı dönemi kadınlarının giyim ve kuşamlarını da etkilemiş, kadınlar sosyal yaşamlarında bu değişimi sergilemekten çekinmemişlerdir.Özetle Osmanlı kadını; bu dönemde yaşanan toplumsal değişimler karşısında, geçmişten beri kullandıkları ferace, yaşmak, şalvar, bel kuşakları ve baş süslemesinde yer alan hotoz gibi giyim kuşam detaylarını, Avrupa kadın modasına göre yeniden tasarlayarak kullanmaya başlamıştır.Avrupa da yaşanan bilimsel ve toplumsal ilerlemeler karşısında Osmanlı Devleti’nin 18. yüzyılda Batıyı örnek alma çabaları ilerlemiş olsa da bütün bu etkilenmeler saray tarafından belli bir ölçüde tutulmuş ve gerçek anlamda bir yenileşme hareketi yaşanamamıştır.SUMMARYThe European influence on Ottoman Empire started in the 17th century and had an intensive effect on various fields in the 18th century. The 18th century is a clouded period for Ottoman Empire for that reason, they tried to find find a solution in Europe. Europeans inspired Ottomans especially in military, social, politics and cultural fields. In 18th century, the salvation attempts by the Ottoman Empire for the regression period started the changes in military field and then the social changes followed them. The social changes affected mainly the Ottoman women and the women who were influenced by European lifestyle, showed themselves up in social areas with their new clothing style. Towards the end of 18th century, this rise by women annoyed the Ottoman Empire and "the woman clothing and style" which turned into a serious issue for them were regulated by rescripts. In this period, the Europeans enjoyed the satisfying results of military the conquests and they experienced fast paced developments thanks to geographical explorations, Renaissance and the developments in the science. As a matter of course, all of these developments influenced the social life and women's clothing style and European woman dresses stood out by all elegance, lines, colors and style they had. The women tried to dress up like the courts and aristocrats, used the fabrics of elegant tastes in on their clothes mainly by following Paris and British fashion. The popular jewelleries and hats, accessories and brooches in hair styling and fancy schoes affected the Ottoman women's clothing style and the women didn't hesitate to show this change In their social lives. In conclusion, in accordance with the changes experienced in this period, the Ottoman women used the details like crest in their traditional ferace, yashmak, shalwar belly band and head ornaments by re-designing in accordance with European women fashion..Although the attempts of sampling the Europe in 18th century by the Ottomans advanced through the scientific and social developments experienced in Europe, all of these inspirations were objected to limitations by the court and the innovation movements couldn't take place properly.Item Metadata only Osmanlı tekstil sektöründe meydana gelen gelişmeler çerçevesinde basma fabrikası’nın kuruluşu ve faaliyetleri : (1846 - 1876)(Marmara Üniversitesi, 2015) Kırlı, Engin; Engin, Vahdettin; Türk Tarihi Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim DalıÖZETBu çalışmada, Tanzimat Fermanı’nın ilanının ardından, 1840’lı yıllarda Osmanlı Devleti tarafından kurulan Fabrika-yı Hümayun olarak anılan tesislerden biri olan Veliefendi Basma Fabrikası’nın kuruluşu ve faaliyetleri incelenmektedir. Basma Fabrikası’nın yapımına 1845 yılında karar verilmiş ve 1846 yılı İlkbaharında inşa çalışmalarına başlanmıştır. 1848 yılının ilk aylarında fabrika binası tamamlanmış ve üretim faaliyetlerine düzenli şekilde 1848 Mart’ından itibaren başlanmıştır. Fabrikanın makineleri Avrupa’dan getirilmiş ancak bazı mekanizmalar, bir takım alet, edevat ile bazı malzemeler ise İstanbul’dan ve buradaki devlete ait sanayi kuruluşlarından temin edilmiştir. Fabrikadaki mevcut makinelere 1850’li, 1860’lı ve 1870’li yıllarda Avrupa’dan ithal edilen yenileri eklenmiş ve tesisin kapasitesi yaklaşık üç kat arttırılmıştır. Fabrika ilk on yıl kâr eden bir kuruluş olmamasına rağmen, özellikle ürün çeşidini sınırlayıp sürümü olan mamullerin üretimine yönelince ve üretim kapasitesini arttırınca kâr eden bir kuruluş haline gelmiştir. Ürün çeşidini ağırlıklı olarak pamuklu kumaş (kirpas) oluşturmaktaydı. Fabrikanın mamulleri başta Osmanlı askerlerinin yazlık kıyafetlerinde olmak üzere, Tersane, Saray ve Hanedan üyeleri, ileri gelen devlet adamları ve memurlar ile İstanbul’daki diğer sanayi kuruluşları tarafından da kullanılmıştır. Fabrika mamullerinin halk tarafından kullanılması için de İstanbul’da çeşitli satış noktaları oluşturulmuş, ayrıca mamullerin yurt dışında yabancı tüccarlar eliyle satılması doğrultusunda zayıf da olsa birkaç teşebbüs gerçekleştirilmiştir. 300 kişiyi aşkın kişinin çalıştığı tesiste, özellikle ilk yıllarda Avrupalı uzmanlarda görev almış olmakla birlikte, personelin neredeyse tamamı Osmanlı vatandaşlarından oluşmaktadır. Üretimde kullanılan hammadde ve enerji kaynakları genellikle yerli üretimden sağlanmış, fakat kimi zaman yurt dışından kömür ithal edilmiştir. Fabrika imalatının temel hammaddesi olan pamuk yetiştiriciliğinde sınırlı da olsa yeni arayışlara ve gelişmelere de yol açmıştır.Kuruluşundan 1876 yılı Temmuz ayına kadar Hazine-i Hassa’ya ve ona bağlı birimler vasıtasıyla yönetilen fabrika, bu tarihten sonra Askeri İdareye devredilmiş ve İmparatorluğun tarih sahnesinden çekildiği tarihe kadar da Seraskerlik bünyesinde varlığını sürdürerek Osmanlı Devleti’nden Cumhuriyet’e intikal eden sınırlı sayıdaki sanayi kuruluşlarından biri olmuştur. ABSTRACTIn this thesis the foundation and activities of Veliefendi Calico Fabric will be studied. This fabric is one of the institutions which was founded by the Ottoman State as Fabrika-yı Hümayun after the declaration of Tanzimat Edict in 1840’s. The construction of Veliefendi Calico Fabric was decided in 1845 and in the spring of 1846 the construction began. The construction of fabric building was completed in the first months of 1848 and production activities began in the March of 1848 regularly. The machines of the fabric were brought from Europe but some mechanisms, tools and materials were provided from the industrial establishments of the state in Istanbul. In 1850’s, 1860’s and 1870’s some new machines were imported from Europe and the capacity of the fabric was increased thrice.In the first ten years the fabric did not bring profit but after the restriction of the sorts of products and beginning of the manufacture on the products which can be sold easily the fabric began to have profit. Sort of product was mainly cotton cloth. The products of the fabric were bought and used by the Ottoman soldiers for their summer cloths; members of the Ottoman dynasty, Palace and Shipyard; leading statesmen; officers and the members of the other industrial establishments in Istanbul. For using of the products of the fabric by the people some points of sale were organized in Istanbul. Moreover, some attempts were realized to sell the products of the fabric to abroad via foreign merchants. In the fabric more than 300 people worked. Although in the first years some European experts took office in the fabric, almost all of the staff were Ottoman citizens. Raw materials and sources of energy used for production were generally provided from domestic production. On the other hand coal was sometimes imported from abroad for this process. In the cultivation of cotton which was the main raw material of fabric production new approaches and developments emerged partially.The fabric was administered by Hazine-i Hassa and its subordinate units from the foundation to July, 1876. After that management was ceded to the Ottoman military administration and continued its existence to the end of the Ottoman Empire under the structure of Ministry of Defence (Seraskerlik). Even this fabric became one of the industrial establishments in limited numbers passing from the Ottoman Empire to the Turkish Republic.Item Metadata only Sanat üretiminde ironi ve oyun etkisi(Marmara Üniversitesi, 2012) Tufan, Ayça; Büyükişliyen, Nilay KanÖZETSANAT ÜRETİMİNDE İRONİ VE OYUN ETKİSİPlastik sanatlar üretiminde ironi ve oyun kimi sanatçılar tarafından tercih edilen bir üretim ve kurulum yöntemidir. Geçmişte ve günümüzde bu iki kavram plastik sanatlar alanında bir anlatım ya da üretim dili olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır. Bazı dönemlerde ironi ve oyunun daha çok öne çıktığı görülsede bu iki kavramın bir dönem yatkınlığı değil kişisel bir tercih olduğunu söylemek daha doğru olacaktır. Bu çalışma ile plastik sanatlar özelinde, ironi ve oyunun sanat yapıtlarına olan etkileri örnekler üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır.ABSTRACT THE INFLUENCE OF IRONY AND GAME ON ARTISTIC PRODUCTIONIrony and game are production and construction methodologies preferred by some artists in the plastic arts production. These concepts have been used as languages of expression and production in plastic arts in the past and the present. Even though irony and game were observed more frequently in plastic arts during certain periods of time, it is more accurate to state that the employment of the two concepts in arts is a matter of the personal preference of the artist rather than the imposition of the trends of the era. In this study, it is attempted to explain the influence of irony and game concepts on works of art with examples from the plastic arts.Item Metadata only Sinemada kolonyal geçmişin temsili: Hindistan örneği(Marmara Üniversitesi, 2016) Gülpınar, Dilara Balcı; Biryıldız, Esra; Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo TV ve Sinema Anabilim Dalı Sinema Bilim DalıÖZETSİNEMADA KOLONYAL GEÇMİŞİN TEMSİLİ: HİNDİSTAN ÖRNEĞİBu çalışmada Hint, İngiliz ve ABD popüler sinemalarında kolonyal Hindistan'ın temsil edilme biçimleri incelenmiştir. Sinema, bir görsel tarih yazım aracı olarak ele alınmıştır. Popüler sinema ve tarih iç içe geçtiğinde ideolojik aktarım meselesinin çok daha belirginleştiği dikkati çekmiştir. Bir tür olarak tarihsel filmde; geçmişte yaşayan kişiler, yaşanan olaylar ve mekânlar görselleştirerek yeniden üretilirken, güncel olanın ideolojisinden yararlanıldığı ileri sürülmüştür. Bu nedenle popüler filmlerin tarih anlatısının tıpkı tarih yazımı örneklerinde olduğu gibi seçici, yoruma dayalı ve yanlı olduğu görüşüne uygun olarak karşılaştırmalı film analizleri yapılmıştır. Çalışmada farklı yıllarda çekilen yedi Hindistan, dört İngiliz ve üç ABD yapımı popüler film, çekildikleri dönem ve ülkelerin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı göz önünde bulundurularak tarihsel, toplum bilimsel, ideolojik analiz yöntemleriyle ve mizansen analizi ile analiz edilmiştir. Filmler sömürgeci- sömürgeleştirilen temsilleri/ilişkileri; milliyetçi ve ırkçı söylem; şarkiyatçılık-garbiyatçılık, ben-öteki karşıtlıkları üzerinden değerlendirilmiştir. Tıpkı tarih yazımında olduğu gibi sinemada da mutlak bir tarih anlatısı olmadığı ortaya koyulmuştur. Anahtar Kelimeler: Sinema, tarih, bellek, temsil, kolonyalizm, Hindistan ABSTRACTREPRESENTATION OF COLONIAL PAST IN CİNEMA: INDIA EXAMPLE In this thesis, representation of colonial India in Indian, British and ABD popular cinemas is studied. Cinema, is considered as a visual history writing tool. It is seen that when popular cinema and history intertwined, ideological transfer issue becomes more evident. It is asserted that in historical film genre, while people, events and places in the past are reproduced visually, film makers benefit from current ideologies. Because of that, popular films are analysed according to the opinion that historical films are selective, based on different reviews and subjective just as historical texts. In this study seven Indian, four British and three American popular films are analysed by historical, social, ideological and mis- an-scene analysing methods according to the political, social, economic and cultural conditions of films' shooting date and places. Films are analysed over representation/relation os colonised and colonist; terms of nationalist and racist discourse and contrasts of orientalism-occidentalism and 'I' and 'other'. Just like history writing it is asserted that there is no absolute historical narrative in cinema.Keywords: Cinema, history, memory, representation, colonialism, IndiaItem Metadata only Türk sinemasında geleneklerimizin yansımaları “seleksiyon”(Marmara Üniversitesi, 2016) Ergin, Halil; Kavruk, Nigar Çapan; Güzel Sanatlar Enstitüsü Film Tasarım Anasanat DalıÖZETSinemada hikaye en önemli unsurlardan biridir, Türk sinemasında ise hikayeler büyük oranda geleneklerimiz ile beslenmektedir. “Türk Sinemasında Geleneklerimizin Yansımaları” isimli bu çalışma Seleksiyon isimli kısa filmin de ilgili olduğu gelenekler konusuna yoğunlaşmıştır. Bu çalışmada, toplumsal hayatta olduğu gibi Türk sinemasında da kırılma tarihi olan 1980 tarihi merkez alınıp 1980 öncesi ve 1980 sonrası Türk Filmlerinde geleneklerin yansıması tartışılmıştır. Çalışmanın devam eden bölümünde ise Seleksiyon isimli kısa filmin ana konusu temel alınarak Türk Sinemasında anne kız ilişkileri analiz edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda Türk sinemasında geleneklerin hem anlatıda hem de karakterler arası ilişkide yoğun bir şekilde yansıdığı sonucuna varılmıştır ve Seleksiyon filmi bu yansımayı sunan bir filmdir. ABSTRACT Narrative is one of the most important elements in cinema, in terms of Turkish cinema narratives are mostly based on traditions. This study named “Reflection of Traditions in Turkish Cinema” is concentrated on traditions that is at the same time main theme of the film Selection. In this study, 1980 is taken as a central time, which was a breaking point for social life and Turkish cinema, in this regard, the reflection of traditions in Turkish cinema before 1980 and after 1980 discussed. In the continuing part of the study based on the main theme of the Selection, the representation of the relationship between mother and daughter in Turkish Cinema analyzed. As a result, it can be stated that there is a deep reflection of the traditions in terms of narrative and the relations between characters in Turkish Cinema and Selection is a film that presents this reflection.