Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Son Gönderiler
Yayın Sadece Metadata Tip 2 Diabetes Mellituslu sıçanlarda kalvaryal kemik defektlerinin rejenerasyonunda oral yolla alınan K2 vitamininin etkisinin değerlendirilmesi(2024) Duman, Irmak; Özener, Hafize Öztürk; Marmara Üniversitesi; Sağlık Bilimleri Enstitüsü; Periodontoloji Anabilim DalıAmaç: Diabetes Mellituslu (DM) sıçanların kalvaryal kritik boyutlu kemik defektlerinde (KBKD) K2 vitamininin yönlendirilmiş kemik rejenerasyonu (YKR) üzerindeki histomorfometrik, immünohistokimyasal ve biyokimyasal etkilerini araştırmak amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Çalışmada, sağlıklı (n=12) ve streptozotosin-nikotinamid ile oluşturulmuş deneysel DM'li (n=18) toplam 30 sıçan kullanıldı. Sıçanların kalvaryalarında 2’şer adet KBKD oluşturuldu. Bir defekt boş bırakılırken (B defekt), diğerine sığır kaynaklı kemik grefti ile birlikte kolajen esaslı rezorbe olabilen membran uygulandı (GM defekt). Çalışma grupları, K2 vitamini uygulaması ve DM durumuna göre oluşturuldu: salin uygulanan sağlıklı grup (S), K2 vitamini uygulanan sağlıklı grup (SV), salin uygulanan diyabetik grup (DM) ve K2 vitamini uygulanan diyabetik grup (DMV). Salin veya K2 vitaminin 4 haftalık uygulamasından sonra sıçanlar sakrifiye edildi. Yeni kemik oluşumu ve kemik defekt iyileşmesi histomorfometrik olarak, osteokalsin ve osteopontin düzeyleri immünohistokimyasal olarak incelendi. Deneyin başında ve 4. haftanın sonunda osteokalsinin biyokimyasal değerlendirmesi için kan örnekleri toplandı. Bulgular: SV ve DMV gruplarında, GM defektlerinde, B defektlerine kıyasla yeni oluşan kemik yüzdesinin ve kemik defekti iyileşme skorlarının daha yüksek olduğu gözlendi (p<0,05). K2 vitamini, her iki defekt tipinde de DM grubuna kıyasla SV ve DMV gruplarında osteokalsin seviyelerinde artışa sebep oldu (p<0,05). Osteopontin ekspresyonunun, GM defektlerinde B defektlerine kıyasla daha fazla olduğu saptandı (p<0,05). Serum osteokalsin değerleri, 4. haftada, başlangıç değerlerine göre tüm gruplarda anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p<0,05).Sonuç: DM'li sıçanlarda YKR için K2 vitamini uygulamasının, KBKD’lerinde kemik iyileşmesi üzerinde olumlu etkiler gösterdiğini ve kemik rejenerasyonu için yardımcı bir strateji olabileceği öne sürülmektedir.Yayın Sadece Metadata Çok katmanlı dokuma yapılarda malzeme ve tekniğin hacim ile ilişkisi(2024) Işıldar Hekim, Feriha; Atalayer, Günay; Marmara Üniversitesi; Güzel Sanatlar Enstitüsü; Tekstil ve Moda Tasarımı Anasanat Dalı; Dokuma Sanat Dalı20. Yüzyılın ikinci yarısından sonra çağdaş sanat akımlarının da etkisiyle tekstil, plastik sanatların bir dalı olarak kabul görmeye başlamıştır. Bu yeni yaklaşımlarla birlikte tekstil sanatında meydana gelen değişim dönüşüm sürecinin günümüz dokuma sanatına zemin oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu süreçte bir taraftan Güncel Tekstil sanatı başlığı altında duvar halıları/resimleri (Tapestry/Goblen) uygulamaları devam ederken farklı dokuma tekniklerinin de kullanımının ve malzemelerin çeşitlenmesiyle yaratıcı yüzeyler ve (üç boyutlu) hacimli yaklaşımlar ile bu alanda yeni bir dil, yeni bir ifade biçiminin oluştuğu, sanatçıların deneysel arayışlarıyla birlikte estetik değerlere ulaşıldığı görülmektedir. Günümüzde farklı sanatçılar tarafından yapılmış sanatsal tekstillere bakıldığında çalışmalardaki belirleyici öğelerin, teknik, malzeme, renk, ışık, boyut gibi kavramlar olduğu söylenebilir. Seçilen dokuma yapısı, iki boyutlu yüzey çalışmaları ya da hacimli sanat nesneleri fark etmeksizin malzeme, ışık, renk ile değer kazanmaktadır. Doku, hem yüzeydeki görselliğin malzeme, ışık olarak ifadesi hem de tekniğin oluşturduğu katmanlar ve sonucunda ortaya çıkan biçimdir. Çok katmanlı yapıda dokuma tekniği ile yapılan üç boyutlu sanatsal çalışmaların, sanat nesnelerinin malzeme-teknik ilişkisi tezin bakış açısını oluşturmaktadır. Çok katmanlı güncel sanat örneklerini tez sahibinin kişisel heykelsi dokuma örnekleri ile de destekleyerek incelemeyi amaçlayan bu tezin, Birinci Bölümünde, çok katmanlılık ve hacim açısından dokuma sanatının tarihine kısaca değinilmiş olup, süreç içinde gelişen, değişen tekniğin ve malzemelerin çeşitlenmesiyle birlikte günümüz dokuma sanatı ile etkileşimleri üzerinde durulmuştur. Ayrı başlıklarda aktarılan her bir dönem için incelenen eserler hacim açısından değerlendirilmiştir. İkinci Bölümde, çeşitli tekstil ve tekstil dışı malzemeleri, dokuma tekniklerini kullanan sanatçıların çok katmanlı üç boyutlu eserleri üzerinden dikkat çeken örnekler verilerek malzemeyi ve tekniği kullanım biçimleri incelenmiş olup, birbirleri ile benzerlikler ve farklılıklarının ortaya çıkardığı yaratıcı, özgün sanatsal yeni görünümlerin karşılaştırmalı tablolarda değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Üçüncü Bölümde, sanatsal tekstil çalışmalarında çok katmanlı dokuma yapı konusu tez sahibinin yaptığı kişisel çok katmanlı sanatsal dokuma çalışmaları ile örneklendirilmiş, yapıyı oluşturan tekniğin ve malzemenin teknik çözümlemeleri aktarılmış, ifade ettiği ışık, gölge, renk, biçim ilişkileriyle oluşan estetik durumları tablolarda irdelenmiştir. Son olarak tez sahibinin yaptığı kişisel çok katmanlı deneysel dokuma çalışmaları tablo olarak sunulmuş, analiz ve değerlendirmeler yapılarak tez konusunun desteklenmesi amaçlanmıştır.Dokuma sanatında çok katmanlı, dokuma yapı konusu malzemenin teknik ve diğer yapı elemanlarıyla olan ilişkisiyle birlikte kapsamlı olarak ele alınmıştır.Yayın Sadece Metadata 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda yoksullukla mücadele ve kurumlar(2024) Çay Çakır, Sümeyra; Koraltürk, Murat; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İktisat Anabilim Dalı; İktisat Tarihi Bilim DalıKuşkusuz ki, her toplumun çeşitli açılardan tabakalaşmış bir yapısı vardır ve bu tabakalaşmış toplumlarda, ekonomik ve sosyal olarak en alt seviyede bulunanlar yoksul kesimi oluşturur. Yoksulluk, tüm çağların bir gerçeği olup, Osmanlı toplumunda da her dönem farklı derinliklerde yaşanmıştır. İncelenen dönemde de Osmanlı toplumunun ekonomik açıdan homojen bir yapıya sahip olmadığına dair kesin bir tespit rakamlarla mümkün olmasa da kurumlar aracılığıyla rahatlıkla ifade edilebilir. Bu çalışmada XIX. yüzyıl İstanbul'unda yoksullukla mücadele için var olan kurumlara yansıyan bilgiler ışığında yoksullar, yoksulluk ve yoksulluğun nedenleri incelenmiştir. Klasik dönemde geleneksel dayanışma araçlarıyla yoksulluğu katlanılabilir hale getiren toplum, on dokuzuncu yüzyıl itibariyle devletin kendisini batılı devlet sistemlerine göre yeniden yapılandırmasıyla yeni çözümler ve kurumlar oluşturmuştur. Darülaceze, Hamidiye Etfal Hastanesi, Dulhane, Darüleytamlar gibi kurumlar, bu dönemde var olan yoksulluğa karşı verilen mücadeleye yönelik kurumsal düzenlemelerin en açık kanıtıdır. Bu kurumlar, başta yoksullar olmak üzere toplumdaki dezavantajlı bireylere ücretsiz hizmet sunmuş ve bu kurumlardan elde edilen veriler araştırmanın ana malzemesini oluşturmuştur. Bu sayede, yoksulluk hem olgu hem de sorun boyutunda kapsamlı bir şekilde analiz edilmiştir.Yayın Sadece Metadata The comparison of the underpricing in the initial public offerings in BIST and wse stock markets(2024) Aydın, Alper Turgut; Oran, Jale; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İşletme (İngilizce) Anabilim Dalı; Muhaseb Finansman (İngilizce) Bilim DalıBu çalışma, Borsa İstanbul (BIST) ve Varşova Borsalarında (WSE) 2008-2021 arası yapılan ilk halka arzlarda halka arz sonrası oluşan fiyat performanslarının karşılaştırılması ve oluşacak anormal getirilere etki eden faktörlerin belirlenmesini amaçlamaktadır. Türkiye ve Polonya’nın iki gelişmekte olan ülke olması ve borsalarının gelişim sürecinde olması karşılaştırmanın faydalı sonuçlar vereceğini düşündürmüştür. Çalışma verileri Borsa Istanbul’da halka arz edilen şirketleri için BIST, Rasyonet ve Bloomberg’den elde edilmiştir. 2008-2021 arasında Borsa İstanbul’da toplam 158 adet ilk halka arz yapılmıştır. WSE’de aynı dönemde 407 ilk defa halka arz gerçekleştirilmiştir. Polonya Borsa Endeksleri olan WSE’de ve New Connect’de yapılan halka arzlar için de benzer bilgiler Bloomberg ve Rasyonet’ten elde edilmiştir.Öncelikle, araştırmada halka arz sürecinde belirlenen fiyat ile ilk gün sonunda oluşan fiyat arasındaki fark incelenmiştir. Buna göre, 2008-2021 döneminde Türkiye BIST ‘te ise 158 halka arz yapılmış ve bu halka arzlarda istatistiki olarak anlamlı ortalama %5,21 seviyesinde pozitif anormal getiri tespit edilmiştir. Regresyon analizi yapıldığında sonra halka arz fiyatı ve halka açılma tutarının düşük değerlemeyi negatif, Piyasa Değeri/Defter Değeri oranının ise düşük değerlemeyi pozitif ve anlamlı şekilde etkilediği bulunmuştur. Ayrıca, teknoloji sektörü kukla değişkeninin diğer sektörlere göre bağımlı değişkeni açıklamakta daha anlamlı olduğu bulunmuştur. Polonya Varşova Hisse Senedi Piyasasında ise ilgili dönemde 407 halka arz yapılmış, istatistiki olarak anlamlı ortalama %4,69 seviyesinde pozitif anormal getiri tespit edilmiştir. Halka açılma oranı ve Piyasa Değeri/ Defter Değerinin düşük değerlemeyi pozitif, teknoloji sektörü kukla değişkeninin ise düşük değerlemeyi negatif ve anlamlı şekilde etkilediği bulunmuştur.Yayın Sadece Metadata Türkiye'nin enerji ekonomi politiği ve yenilenebilir enerji politikası(2024) Ghannadi, Amin; Yalçınkaya, Alaeddin; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı; Uluslararası Politik Ekonomi Bilim DalıBu çalışmanın temel amacı, enerji ekonomi politiği bağlamında Türkiye’de yenilenebilir enerjinin yeri ve geleceğinin tespit edilmesi şeklinde belirlenmiştir. Bu doğrultuda, Türkiye’de yenilenemeyen ve yenilenebilir enerji kaynakları ile bu kaynakların mevcut durumu araştırılmış, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji ekonomi politiği çerçevesinde Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayıp karşılayamayacağı, bu hususta yapılan yasal düzenlemeler ve geleceğe dair öngörüler sunulmuştur. Çalışmanın konu kapsamı yenilenebilir enerjinin enerji ekonomi politiği bağlamında incelenmesi ile sınırlıdır. Örneklem olarak Türkiye seçilmiştir. Temelde, Türkiye’nin enerji ekonomi politiğinde yenilenebilir enerjinin mevcut yeri nedir ve bu durum uluslararası enerji politikalarıyla nasıl kıyaslanabilir, Türkiye’nin mevcut yenilenebilir enerji politikası nedir, ve bu politika ulusal enerji güvenliğini ve sürdürülebilirliğini nasıl etkilemektedir, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarından en yüksek düzeyde faydalanmak için belirlediği stratejiler ve politikaların uygulanabilirliği ve etkinliği nedir, Türkiye’de yenilenebilir enerji konusunda oluşturulan politikalar ve stratejiler son dönemde değişime uğramış mıdır ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli, gelecekteki enerji ihtiyacını karşılamak için yeterli midir ve bu potansiyelin kullanımı ekonomik ve çevresel açıdan ne gibi avantajlar sağlayabilir gibi araştırma sorularına yanıt verilmiştir.Gerek dünyada gerekse de ülkemizde uzun yıllardır temel enerji kaynağı olarak kömür, petrol, doğalgaz gibi yenilenemeyen, yakın zamanda tükenmesi muhtemel görülen ve sonsuz olmayan enerji kaynakları kullanılmaktadır. Dünyadaki yenilenemeyen bu enerji kaynaklarının hızla tükeniyor olmasından ötürü son yıllarda pek çok ülke yenilenebilir enerji kaynaklarını araştırmaya ve enerji ihtiyaçlarını gidermek üzere bu kaynaklardan faydalanma yoluna gitmeye başlamıştır. Türkiye özellikle son birkaç yıldır yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak üzere araştırmalar ve yatırımlar yapmaktadır. Ancak bu araştırmalar ve yatırımlar henüz yeterli seviyede değildir. Zira ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları anlamında oldukça zengin bir ülke olmakla birlikte gerek yasal prosedürler gerekse de teknoloji eksikliği gibi konular sebebiyle yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim henüz arzu edilen düzeyde değildir. Literatürde özellikle ekonomi bilim dalında yenilenebilir enerji kaynakları ve Türkiye konusunda pek çok çalışma yapılmış olduğu görülmektedir. Ancak bu çalışmalar çok yüzeysel kalmış olup, Türkiye’deki bu yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji ekonomi politiği bağlamında incelenerek gelecekte Türkiye’ye olacak potansiyel katkılarının incelenmesi gerekmektedir.Bu çalışma çerçevesinde yenilenebilir enerjiye ilişkin ilgili literatür taranmıştır, yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili ülkemizdeki mevcut durum ve yasal prosedürler incelenmiştir. Bu bağlamda, enerji ekonomi politiği bağlamında Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapsamında enerji politikası araştırılacak ve gelecek dönemlerde Türkiye’nin sahip olduğu yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji gereksinimini karşılayabilmesine ilişkin öneriler sunulmuştur. Bu çalışmanın verileri, kamu yayınlarından, ekonomik raporlardan, yasal düzenlemelerden ve akademik araştırmalardan toplanmış olup, SWOT ve PESTLE analizlerini birleştiren karma yöntemli bir yaklaşım ile gerçekleştirilmiştir. Nitel ve nicel teknikleri içeren bu metodoloji, Türkiye'nin yenilenebilir enerji durumu, yasal çerçevesi, politik gelişmeleri ve sektör eğilimlerinin incelenmesini sağlamıştır. Nicel analiz, yenilenebilir enerji kullanımı ve tahminleri hakkında istatistiksel içgörüler sağlarken, nitel analiz çeşitli yetkili kaynaklardan tematik anlayış sunmuştur.Yayın Sadece Metadata Kurumsal risk yönetimi sürecinin iç denetimi ve bir araştırma(2024) Mert Körük, Müge; Cömert, Nuran; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İşletme Anabilim Dalı; Muhasebe-Finansman Bilim Dalıİşletmelerin stratejilerini gerçekleştirmelerine, hedeflerine ulaşmalarına en çok destek olan erken tanı (teşhis) sistemi risk yönetimi sürecidir. Zamanla pazar koşullarının değişmesi, rekabetin artması ve yaşanan ekonomik, teknolojik gelişmeler sonucunda risk yönetimi kavramı kurumsal risk yönetimi anlayışına dönüşmüştür. Bu anlayış, işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmesini tehdit altına alacak tüm riskleri ve işletmeyi hedeflerine yaklaştıracak tüm fırsatları bütünleşik (entegre) bir ortamda ve sistematik olarak yönetmeyi amaçlamaktadır. Önetkin (proaktif) bakış açısını da beraberinde getiren kurumsal risk yönetimi yaklaşımı, iç denetime de önemli misyonlar yüklemiştir. İç denetimin, güvence ve danışmanlık rolleri kapsamında yürüteceği kurumsal risk yönetimi (KRY) odaklı denetim sayesinde hem KRY sürecine hem de işletmeye katma değer yaratacağı çok açıktır. İç denetim, kurumsal risk yönetimi uygulamalarında önemli rol oynar ve aynı zamanda kurumsal risk yönetimi süreçlerinin varlığı, doğru uygulanıp uygulanmadığını inceler. Bu kapsamda, risk raporlama çeşitlerinin ve içeriğinin kontrolünü yapar, süreçteki tüm eşgüdümü denetler. İç denetçiler risk yönetim süreçlerinin denetimiyle ilgili olarak işletmeye hem güvence hem de danışmanlık hizmeti verebilirler.Bu çalışmada KRY sürecinin işleyişi ve bu işleyişin iç denetçiler tarafından denetimi, konuyla ilgili önemli çerçeveler ve standartlar temel alınarak incelenmiş, ülkemizde kurumsal risk yönetimi uygulamalarında iç denetimin etkililiği ve rolü üzerine BIST-50 şirketlerinde nicel analiz yöntemlerinden biri olan keşifsel araştırma yöntemi kullanılarak bir araştırma yapılmış ve bu araştırma kapsamında Türkiye’nin kurumsallaşma anlamında önde gelen şirketlerinde iç denetimin KRY olgunluk düzeyine ne ölçüde katkıda bulunduğu anlaşılmaya çalışılmıştır.Yayın Sadece Metadata Kanıt temelli öğrenmeye dayalı çalışma yapraklarının yerel tarih öğretiminde kullanımı(2024) Altun, Samet; Vurgun, Ahmet; Pamuk, Akif; Marmara Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı; Tarih Öğretmenliği Bilim DalıBu araştırmada kanıt temelli öğrenme etkinliğine dayalı çalışma yaprakları yerel tarih öğretimi bağlamında kullanılmıştır. Bu öğretim sonrasında öğrencilerin tarihsel kavrama becerisi ile mekânı algılama becerisine yönelik görüşlerinin ne olduğunu ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmanın konusunu, ilköğretim 4. sınıf Sosyal Bilgiler dersinin ‘Kültür ve Miras’ başlıklı öğrenme alanında yer alan ‘ailesi ve çevresindeki milli kültürü yansıtan ögeleri araştırarak örnekler verir. (Yakın çevresinde yer alan bir müze, cami, türbe, köprü, medrese, kervansaray gibi tarihî bir mekân gezisi ya da sözlü tarih veya yerel tarih çalışmaları yapılır.)’ başlıklı kazanım oluşturmaktadır.Araştırmanın çalışma grubunu bir devlet okulunun 2022/23 eğitim öğretim yılının bahar yarıyılında eğitim gören 4. sınıf düzeyindeki 13 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Durum çalışması ise araştırmanın deseni olarak belirlenmiştir. Araştırmanın veri toplama araçları çalışma yaprağı, yarı yapılandırılmış görüşme formu ve doküman incelemesi olarak belirlenmiştir. Elde edilen bulgular betimsel analiz ve içerik analizi ile çözümlenmiştir.Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, çalışma yaprağında yer alan sorulara verilen cevaplarda öğrencilerin tarihsel kavrama becerisi ile mekânı algılama becerisine yönelik yeterli düzeyde görüş belirtebildikleri tespit edilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme formunda yer alan sorulara verilen cevaplarda ise öğrencilerin tarihsel kavrama becerisine yönelik yeterli düzeyde görüş belirtemedikleri, mekânı algılama becerisine yönelik ise yeterli düzeyde görüş belirtebildikleri tespit edilmiştir.Yayın Sadece Metadata Lise öğrencilerinin sosyal medya bağımlılıklarının demografik değişkenlere göre incelenmesi(2024) Gökoğlu, Sema; Düvenci, Abdullah; Marmara Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı; Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Bilim DalıGelişen teknoloji ile birlikte yeni cihazların üretilmesi internet kullanımını artırmıştır. Günümüzde, özellikle genç yaşlardaki bireylerde internet kullanımı oldukça yaygındır. İnternet kullanırken sosyal mecralar gençlerin daha çok ilgisini çekmekte olduğu bilinmektedir. Geçmiş yıllarda açık alandaki oyunların ve sosyal aktivitelerin yerini internet üzerinden oynanan oyunlar ve sosyal mecralardaki sosyalleşme aktiviteleri ve uygulamalar almıştır. Genç yaş grubunda bu mecralarda geçirilen vakit artmaktadır. Bu durum göz önüne alındığında bilinçsiz kullanım ile internet ve dolayısıyla sosyal medya bağımlılığından söz etmek mümkün hale gelmektedir. Bu çalışmada lise öğrencileri seçilmiş ve aynı ilin dört farklı ilçesindeki lise düzeyindeki okullardan uygun örnekleme tekniği ile 376 öğrenci örneklem olarak seçilmiştir. 376 katılımcının 205’i kız 171’i erkek öğrenciden oluşmaktadır. 376 katılımcının 205’i kız 171’i erkek öğrenciden oluşmaktadır. Uygulanacak anket, internet ve sosyal medya bağımlılık ölçeği ile internet ve sosyal medya bağımlılık düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada Young’ın İnternet Bağımlılık Testi Kısa Formu ve Ergenler İçin Sosyal Medya Bağımlılık Ölçeği ile değişkenlerin saptanması için araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Toplanan veriler SPSS programında analiz edilmiş ve raporlanmıştır. Çalışmada kullanılan yöntem ilişkisel tarama modelidir. Veriler toplandıktan sonra normal dağılım gösterdiği tespit edilmiş ve buna bağlı olarak araştırma analizleri bağımsız grup t-testi ve tek faktörlü ANOVA testi ile sınırlı kalmıştır. Bağımlılık çok geniş kapsamlı bir konudur. Literatür incelendiğinde sosyal medya bağımlılığı ile ilgili pek çok makaleye ve tezlere rastlamak mümkündür. Bu çalışmanın en güncel sonuçları içermesi özgünlüğünü ortaya koymaktadır. Araştırma sonuçları incelendiğinde cinsiyet, internet kullanım süresi, sosyal medyada yapılan paylaşım sıklığı, sosyal medyaya ayrılan süre, not ortalaması, yeni arkadaş edinme amacıyla sosyal medya araçlarını kullanmak internet ve sosyal bağımlılığını etkileyen değişkenler olmuştur. Buna ek olarak sınıf değişkeni sosyal medya bağımlılığında da anlamlı farklılık vermiştir. Çalışma öğrencilerin sosyal medya bağımlılıkları ile ilgili veriler sunmuş olup teşhisi ve tedavisi ile ilgili yeni yapılacak çalışmalara ışık olacaktır. Çalışma sonucunda elde edilen veriler ile yeni yazılacak makalelerdeki veriler ile karşılaştırma yapılarak araştırmacılara yardımcı olacaktır. Alanında uzman pedagog, psikolog, psikiyatristler ile birlikte çalışılarak sosyal medya bağımlılığının tedavisi için yol izlenip, bağımlı bireylerin gündelik yaşamda yer alması için çalışmalar yapılabilecektir. Araştırma sonuçlandığında akademik dergilerde yayınlanabilir, ulusal kongre veya sempozyumlarda sunumu yapılabilir.Yayın Sadece Metadata Lise öğrencilerinin akran zorbalığı düzeyleri üzerinde teknoloji bağımlılıklarının ve aile yaşam doyumlarının etkisi(2024) Güneri, Begüm Özge; Düvenci, Abdullah; Marmara Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı; Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Bilim DalıGünümüzde öğrencilerin akranlarına çeşitli nedenlerle, çeşitli türlerde zorbalıklar yaptıkları görülmektedir. Bu durum öğrencilerde okuldan uzaklaşma, akademik başarıda düşüş, psikolojik sorunlar ve zorba davranışlar sergilenmesi gibi problemlere yol açabilmektedir. Alan yazın incelendiğinde, araştırmaların bir kısmında akran zorbalığının sebeplerine yönelik incelemeler yapıldığı; bir kısmında ise akran zorbalığının nasıl çözülebileceğine yönelik çalışmalar yapıldığı görülmüştür. Bu araştırmada lise öğrencilerinin akran zorbalığı ile teknoloji bağımlılığı ve aile yaşam doyumları arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Akdeniz Bölgesinde bir şehrin merkez ilçelerinin birinde bulunan 3 farklı Anadolu Lisesi Öğrencileri oluşturmaktadır. 647 kişiden oluşan çalışma grubunun %60 ‘ı kız %40’ı erkek öğrencilerdir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Akran Zorbalığı Belirleme Ölçeği Ergen Formu, Aile Yaşam Doyumu Ölçeği, Teknoloji Bağımlılığı Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Veriler SPSS 27 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarında akran zorbalığı kurban ve zorba boyutları düzeyi ile, aile-yaşam doyumu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunurken; teknoloji bağımlılığı ile pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Teknoloji bağımlılığı ile aile yaşam doyumu düzeyi arasında da negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca araştırmada akran zorbalığı düzeyleri, teknoloji bağımlılığı ve aile yaşam doyumunun birtakım demografik değişkenlerle de ilişkili olduğu bulunmuştur. Yapılan araştırma aile-okul-akran çevresinde geçen ergenlerin yaşamında, bu ortamların tümü ile ilgili bilgi toplamak ve bu bilgilerin arasındaki ilişkiyi ortaya koymak açısından önemlidir.Yayın Sadece Metadata Çeşitli klinik örneklerden elde edilen klebsiella pneumoniae’de karbapenemaz üretimi ve tiplendirilmesinde fenotipik ve genotipik yöntemlerin değerlendirilmesi(2024) Başdağ, Şura; Aksu, Mehmet Burak; Marmara Üniversitesi; Sağlık Bilimleri Enstitüsü; Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı; Tıbbi Mikrobiyoloji Bilim DalıAmaç: Karbapenemaz üreten Enterobacteriaceae kaynaklı enfeksiyonlar dünyada ve ülkemizde halk sağlığını tehdit eden güncel sağlık sorunlarındandır. Enfeksiyon kontrolü ve halk sağlığı açısından etken bakteride karbapenemaz varlığını hızlı belirlemek önemlidir. Karbapenemaz tespitinde kullanılan hızlı tanı testlerinin seçiminde dikkat edilen öncelikli konu yöntemin duyarlılık ve özgüllüğüdür. Çalışmamızda, karbapenem dirençli Klebsiella pneumoniae’de karbapenemaz varlığını enzim-substrat ilişkisine dayalı reaksiyon temelli kolormatik hızlı tanı yöntemi kullanılarak ve PZR ile karşılaştırılarak yöntemin duyarlılığı ve özgüllüğünün araştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Hastanemiz Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda 2018-2023 döneminde, çeşitli klinik örneklerden elde edilmiş rutin laboratuvar testleriyle karbapenem duyarlılığı belirlenmiş; 100 dirençli, 25 duyarlı K. pneumoniae izolatı çalışmamıza dahil edilmiştir. İzolatların tümünde enzim-substrat ilişkisine dayalı reaksiyon temelli yöntem ile karbapenemaz varlığı araştırılmıştır. Ayrıca izolatlarda 5 karbapenemaz geni (oxa-48, ndm, kpc, imp ve vim) PZR ile araştırılmıştır.Bulgular: Karbapenem dirençli 100 izolatın 94’ü enzim-substrat ilişkisine dayalı reaksiyon temelli yöntem ile karbapenemaz pozitif sonuç saptanmıştır. PZR ile karbapenem dirençli izolatların 97’sinde karbapenemaz geni tespit edilmiştir. Karbapenemaz genlerinin dağılımı; 58 izolatta oxa-48, 16 izolatta ndm, 15 izolatta oxa-48+ ndm ve 8 izolatta kpc şeklinde bulunmuştur. Hızlı tanı yönteminin duyarlılığı %96,9, özgüllüğü %100 olarak hesaplanmıştır.Sonuç: Karbapenemaz üretiminin hızlı tespiti için kullanılan testlerde maliyet, zaman ve uzman personel gereksinimi gibi birtakım sorunlar bulunmaktadır. Çalışmamızda test ettiğimiz yöntem uygun maliyetli, kolay uygulanabilir ve ortalama 1 saat sürede karbapenemaz varlığını yüksek duyarlılık ve özgüllükte tespit etmektedir. Kısa sürede doğru ve güvenilir sonuç veren bu yöntemin rutin laboratuvarlarda kullanımı değerlendirilmelidir.Yayın Sadece Metadata Afet bölgesinde çalışanlarda ikincil travmatik stres, empati ve bilişsel esneklik ilişkisi(2024) Işık, İclal; Karagüven, Meşküre Hülya; Marmara Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı; Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim DalıDoğal afetler gibi travmatik olaylar bireyleri fiziksel, duygusal ve psikolojik olarak etkilemektedir. Bu etkiler, sadece afetten doğrudan etkilenen kişilerle sınırlı değildir. Bir birey, afete doğrudan maruz kalmasa bile olaya şahit olabilir, afetten etkilenenlerden dinleyebilir ya da medya aracılığıyla takip edebilir. Bu kişiler de psikolojik olarak afetlerden etkilenebilir. Afet alanında çalışan profesyoneller, gönüllüler ve yardım ekipleri de afetten etkilenen kişilerle temas halinde bulundukları için çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalabilir ve ikincil travmatik stres olarak adlandırılan durumu deneyimleyebilirler.Bu çalışma, afet alanında görev yapan gönüllü ve profesyonel yardım çalışanlarının ikincil travmatik stres, empati ve bilişsel esneklik düzeylerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma deseni olarak ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evreni, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş depremlerinin gerçekleştiği bölgelerde yardım faaliyetlerine katılan bireylerdir. Örneklem, gönüllü ve profesyonel olarak yardım çalışmalarına katılanlardan, amaçlı örnekleme yöntemiyle belirlenen 538 katılımcıdan oluşmaktadır. Veri toplama araçları, araştırmacı tarafından hazırlanan bir adet Kişisel Bilgi Formu (anket) ile birlikte İkincil Travmatik Stres Ölçeği (İTSÖ), Toronto Empati Ölçeği (TEÖ) ve Bilişsel Esneklik Ölçeği'dir (BEÖ). Veriler SPSS 26 programı aracılığıyla analiz edilmiştir.Araştırma, ikincil travmatik stres ve bilişsel esneklik düzeylerinin cinsiyet, mesleki deneyim yılı ve geçmiş travmatik deneyime göre farklılaştığını göstermektedir. Yaş değişkeni ikincil travmatik stres düzeylerini etkilemiştir. Empati düzeyleri ise cinsiyete göre farklılaşmıştır. İkincil travmatik stres ile empati düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Empati ve bilişsel esneklik düzeyleri arasında orta derecede pozitif bir ilişki bulunmuştur. Bu bulgu, empatik bireylerin adaptasyon ve psikolojik esneklik kapasitelerinin yüksek olduğunu göstermektedir. İkincil travmatik stres ile bilişsel esneklik arasındaki zayıf ve negatif ilişki, bilişsel esnekliğin stresle başa çıkma süreçlerinde bir rol oynadığını ve stres belirtilerini hafifletebileceğini işaret etmektedir. Regresyon analizi sonucu bilişsel esnekliğin ikincil travmatik stresi yordadığını göstermiştir.Bu bulgular ışığında benzer çalışmaların yapılması literatüre katkı sağlayacaktır. Afet yardım çalışmalarında görev alan profesyonellerin ve gönüllülerin psikolojik sağlıklarını korumak ve desteklemek adına empati ve bilişsel esneklik kapasitelerini artıracak programların geliştirilmesi önerilmektedir. Ayrıca, yaş, cinsiyet ve mesleki deneyime göre uyarlanmış destek ve eğitim programlarının hazırlanması, bu bireylerin travma sonrası daha sağlıklı bir şekilde işlev görmelerini sağlayabilir.Yayın Sadece Metadata Lord Salisbury ve Osmanlı İmparatorluğu'na dair siyaseti (1876-1902)(2024) Atalay, Onur; Gülsoy, Ufuk; Marmara Üniversitesi; Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü; Türk Tarihi Anabilim Dalı; Yakınçağ Tarihi Bilim DalıLord Salisbury, tam ismiyle Robert Arthur Talbot Gascoyne-Cecil, 3 Şubat 1830’da İngiltere’de oldukça köklü aristokrat bir ailenin üyesi olarak doğdu. 1853 yılında Stamford’u temsilen Muhafazakâr Parti’den parlamento üyesi olarak, Avam Kamarası’na girdi. Siyasi kariyerinin ilerleyen dönemlerinde 1866-67 ve 1874-1878 yıllarında olmak üzere iki defa Hindistan Bakanlığı yaptı. Bunun yanında, 23 Aralık 1876-20 Ocak 1877 tarihleri arasında İstanbul (Tersane) Konferansı’nda fevkalade temsilci sıfatıyla ülkesini temsil etti. 1878-80 yılları arasında ilk defa Dışişleri Bakanlığı yaptı. Bu dönemde ülkesini temsilen Berlin Kongresi’ne katıldı. Sonrasında Benjamin Disraeli’nin 1881’deki vefatıyla, partisinin Lordlar Kamarası’ndaki lideri oldu. 1885-86, 1886-92 ve 1895-1902 yılları arasında üç defa başbakanlık yaptı. Başbakanlıkları sırasında 1885-86, 1887-92 ve 1895-1900 yılları arasında olduğu gibi genellikle Dışişleri Bakanlığı görevini de kendisi üstlendi. 1902 yılında emekli oldu ve 1903’te vefat etti. Lord Balfour, Lord Curzon ve Lord Robert Cecil gibi İngiliz diplomasisinin önemli isimlerinin gelişimine katkıda bulundu. Lord Salisbury öncesinde İngiliz hariciyesinin Osmanlı siyaseti özellikle 18. Yüzyıldan itibaren şartlara bağlı olarak dönemden döneme büyük değişkenlik gösterdi. Lord Salisbury’nin Osmanlı İmparatorluğu’na dair siyaseti ise, kendisinin realist dış politika anlayışı çerçevesinde şekillendi. Bu sebeple Lord Salisbury, İngiliz menfaatlerine göre belirli dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu’nu destekledi, belirli dönemlerde ise Osmanlı İmparatorluğu’nun menfaatlerine zıt bir siyaset takip etti.Yayın Sadece Metadata Molla Ali Girdarî’nin el-Hediye fi İlmi'ş Şeri'ye fi Vakti'l Cumhuriye adlı kitabının tahkik ve tahlili(2024) Genç, Burhan; Köksal, Asım Cüneyd; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı; Arapça Bilim DalıTez konusu yaptığımız el yazma eser, 1881 - 1939 tarihleri arasında yaşamış, hem Osmanlı ve hem de Cumhuriyet dönemine yetişmiş ve doğu medreselerinde dini tedrisat yapmış olan Molla Ali Gırdarî’nin, el-Hediye fi İlmi'ş Şeri'ye fi Vakti'l Cumhuriye adlı kitabıdır. Eser, Şafii fıkhında bir ders kitabı olması amacıyla Arapça yazılmış olup, muhteva bakımından ilmihal düzeyinde sayılabilir. Eserin hedef kitlesi öncelikli olarak ilme yeni başlayan öğrenciler olsa da, özellikle toplumda yaygın olan bazı hususları öne çıkarmış olması sebebiyle, bir miktar fıkıh tedrisatı görmüş öğrencilerin de yararlanabileceği bir içeriğe sahiptir. Müellif hattı tek nüsha olan el yazma üzerindeki çalışmamız ise, hem tahkik ve hem de tahlil çalışmasıdır. İki ana bö-lüme ayırdığımız çalışmanın ilk kısmında eseri değerlendirdik. Bu bölümde müellifin hayatı, eserleri ve ilmi çalışmalarıyla ilgili ulaşabildiğimiz bilgi ve bulguları verdikten sonra çalışılan eserin önemi, amacı, müellife aidiyeti, telif sebebi, konuların tertibi, müellifin yöntemi, eserini yazarken başvurduğu kaynaklar incelendi ve konuların tertibine göre muhtevayla ilgili tahlil incelemesi yapıldı. Çalışmanın ikinci kısmında ise, tahkikli metin yer almaktadır.Yayın Sadece Metadata İlkokul 4. sınıf öğrencilerinin uzunluk ve alan ölçme kavramlarını modelleme yaklaşımıyla öğrenme süreçlerinin incelenmesi(2024) Gözüyılmaz, Başak; Doğan, M. Cihangir; Kertil, Mahmut; Marmara Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı; Temel Eğitim Bilim DalıEğitim, bilim ve teknolojideki değişime ayak uydurmanın temelidir. Özellikle fen, matematik ve teknoloji eğitimi oldukça önemlidir. Eğitim, öğrencilere yaratıcı düşünme, eleştirel analiz, akıl yürütme ve problemleri çözme becerileri kazandırmayı amaçlar. Matematik eğitiminin kalitesi, ana sınıfından başlayarak tüm eğitim düzeylerinde, öğrencilerin matematiksel okuryazarlık, analitik düşünme ve eleştirel düşünme gibi 21. yüzyıl becerilerini geliştirmesi için sürekli olarak iyileştirilmesi gereken bir odak noktasıdır. Bu nedenle, matematik eğitim ve öğretiminin temel hedefi, öğrencilerin bu kritik becerilerini güçlendirmektir. Araştırmalar, matematiksel modelleme uygulamalarının bu becerilerin gelişiminde tüm sınıf seviyelerinde etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, matematiksel modelleme becerilerinin artırılması da matematik öğretiminin önemli bir amacıdır. Bu çalışma, ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin öğretim sürecinde matematiksel modelleme kullanarak ölçme konusunun temel kavramlarını anlama üzerine odaklanmaktadır. Bu araştırmanın temel amacı, İstanbul'un Avcılar ilçesindeki bir ilkokulda eğitim gören 4. sınıf öğrencilerinin, matematik dersinde öğrenim gördükleri ölçme konusunu matematiksel modelleme yaklaşımıyla nasıl kavradıklarını anlamaktır. Bu amaç doğrultusunda, öğretim sürecinde çeşitli matematiksel modelleme etkinlikleri kullanılarak öğrencilerin ölçme konusundaki anlayışlarına ve bu etkinliklerin öğrencilerin matematiksel düşünme becerilerini nasıl etkilediği incelenmiştir.Araştırma sürecinde, öğrencilerin matematiksel modelleme kullanarak uzunluk ve alan ölçme konusunu nasıl kavradıklarını değerlendirmek için çeşitli ölçme araçları ve matematiksel modelleme etkinlikleri uygulanmıştır. Çalışmanın yöntemi olarak nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması yöntemi seçilmiştir. Veri toplama sürecinde, öğrenci görüşmeleri, ses kayıtları, araştırmacı notları ve öğrenci çalışma kâğıtları incenelerek içerik analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçları, uygulanan matematiksel modelleme etkinliklerinin öğrencilerin problem çözme becerilerini ve matematiksel düşünme becerilerini geliştirdiği, matematiksel kavramları günlük hayatta uygulama becerileri üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca matematiksel modelleme etkinlikleri öğrencilerin, problem çözmeye yönelik tutumlarını olumlu yönde etkilediği görülmektedir. Bu bulgular, matematik öğretiminde matematiksel modelleme yaklaşımının etkinliğini vurgulayarak öğrencilerin matematiksel düşünme becerilerini geliştirmek için değerli bir araç olduğunu göstermektedir.Yayın Sadece Metadata Sınıf öğretmenlerinin ders başarısını öngörme becerileri ile akademik iyimserlik becerileri arasındaki ilişkinin çeşitli değişkenlere göre incelenmesi(2024) Taş, İbrahim; Aydın, Oktay; Marmara Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Anabilim Dalı; Sınıf Öğretmenliği Bilim DalıBu araştırmada sınıf öğretmenlerinin ders başarısını öngörme becerileri ile akademik iyimserlik becerileri arasındaki ilişki çeşitli değişkenlere göre incelenmiştir. Araştırmada genel tarama modellerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma kapsamında sınıf öğretmenlerinin ders başarısını öngörme becerileri ile akademik iyimserlik becerileri arasındaki ilişki demografik özellikler (cinsiyet, yaş, mesleki kıdem, mezuniyet) açısından incelenmiştir. Öğrencilerin kendi başarılarını öngörme düzeyleri ve bu düzeyin öğretmen öngörüsü ile ilişkisi de ayrıca eklenmiştir.Araştırma kapsamında İstanbul’un Sultangazi ilçesinde yer alan 4 devlet ilkokulunun 30 adet 4.sınıfından 359 öğrenci ve 30 sınıf öğretmeni ile çalışılmıştır. Araştırmanın veri toplama araçları; araştırmacı tarafından geliştirilen 10 soruluk “4.Sınıf Matematik Uzunluk Ölçme Konulu Başarı Testi” ve 1-5 arası puanlama ile doldurulan “Öğretmen Başarı Tahmin Çizelgesi”, İğde ve Yakar (2022) tarafından geliştirilen ve 36 maddeden oluşan “Öğretmen Beklenti Ölçeği”dir. Tüm veriler SPSS 26.0 paket programı ile analiz edilmiştir.Araştırma sonuçlarına göre sınıf öğretmenlerinin ders başarısını öngörme becerileri ile akademik iyimserlik becerileri arasındaki ilişki istatistiksel olarak pozitif yönde anlamlı bulunmuştur (p<.05). Ayrıca sınıf öğretmenlerinin ders başarısını öngörme becerileri ile akademik iyimserlik becerileri arasındaki ilişkinin cinsiyete, yaşa, mesleki kıdeme göre farklılaşmadığı ancak mezuniyet’e göre farklılaştığı ortaya konulmuştur (p=.001).Yayın Sadece Metadata Osmanlı mimarisinde ampir üslûbu(2024) Bal, Tuğba; Özkafa, Fatih; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı; İslam Tarihi ve Sanatları Bilim DalıOsmanlı sanatında Batılılaşma dönemi mimarisi, XVI. yüzyıla değin olgunlaşarak gelişen klasik Osmanlı mimarisi ile eski usul ve motiflere dönüşün başladığı ulusal mimari akımı arasındaki dönemi kapsamaktadır.Osmanlı Ampir üslûbunun menşei olarak gösterebileceğimiz Avrupa Neo-klasik sanat akımı görsel sanatlardan mimariye pek çok alana tesir etmiştir. Osmanlı Devleti askeri ve politik alanda Avrupa ile yakın temaslarda bulunduğu dönemde sosyal ve kültürel çevre de bu yenileşme faaliyetlerine kayıtsız kalamamıştır.Batılılaşma sürecinde Rokoko, Barok gibi sanat üslûpları Avrupa’da ortaya çıkışından bir müddet sonra Osmanlı sanatına girmiştir. Empiré üslûbu da bu sürecin devamında Fransa ile siyasi, askeri etkileşimin sonucunda bir güç göstergesi olarak mimaride uygulama alanı bulmuştur.Esasında Avrupa’da Neo-klasik hareket Antik Yunan ve Roma mirasına öykünen bir çabanın sonucunda ortaya çıkmıştır. Literatürde Empiré diye adlandırılan üslûp ise Fransa’da Napoleon dönemi sanatının bir yorumu olarak karşımıza çıkmaktadır. Napoleon’un istediği üzerine mimarları tarafından bizzat oluşturulan tasarımlar, kaynağını Mısır Seferi ve Antik Roma’dan almıştır. Bu sebeple Fransız Empiré üslûbunun seçmeci bir üslûpla teşekkül ettiği söylenebilir. Osmanlı sanatına, Napoleon’un çağdaşı olan Sultan III. Selim döneminde giren bu üslûp, Sultan II. Mahmud döneminde Osmanlı Ampir Üslûbu olarak nitelenebilecek kendine has tavır geliştirmiş ve etkileri II. Abdülhamid dönemine dek hissedilmiştir.Çalışmamızda Osmanlı mimarisinde XVIII. ve XIX. yüzyıllarında mimari ve tezyini unsurlarda yaygın olarak uygulanmış olan Osmanlı Ampir üslûbu incelenmiştir. Bu üslûbun cami, saray, yalı, kasır, köşk, türbe, sebil, çeşme, mektep, hükümet konağı yapılarıyla beraber askerî mimaride karşılaşılan kışla ve karakolhane yapılarında uygulandığı görülmüştür.Bu üslûpta incelemeye tabi tuttuğumuz yapıların ekserisi İstanbul olmak üzere Konya, İzmir’de görülmüş ayrıca hükümet konaklarının vilayet merkezlerinin pek çoğunda olması sebebiyle özgün yapısını koruyanlardan Samsun, Muğla, İzmir, Konya illerinde bulunanlar seçilmiştir. Tespit edilen yapılar mimari plan tipi, malzeme- teknik, cephe düzeni ve tezyini özellikleri bağlamında değerlendirmeye tabi tutulmuştur.Yayın Sadece Metadata İç kontrolün vergiden kaçınma üzerine etkisi(2024) Akşahin, Sezin; Çağrı Aksoy Hazır; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İşletme Anabilim Dalı; Muhasebe Denetimi Bilim DalıBu çalışmanın amacı, iç kontrolün vergiden kaçınma üzerine etkisini tespit etmektir. Çalışmada Türkiye’de gıda, içecek ve tütün sektöründe faaliyet gösteren halka açık 34 işletmenin 2013-2022 dönemine ait finansal tablo verileri ile faaliyet raporlarındaki iç kontrol verileri kullanılmış ve panel veri analizi uygulanmıştır. Örneklemi oluşturan işletmelerin verileri Kamuyu Aydınlatma Platformu’ndan elde edilmiştir. Vergiden kaçınma ölçütü olarak işletmelerin efektif vergi oranları ile nakit efektif vergi oranları hesaplanmış; işletmelerin büyüme oranları, karlılık oranları, finansal kaldıraç oranları ve yatırım harcamaları oranları da çalışmaya dahil edilmiştir. Yapılan çalışmada, iç kontrol ile vergiden kaçınma arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İşletmelerde iç kontrolün etkinliği arttıkça efektif vergi oranı da artmakta ve vergiden kaçınma düzeyi düşmektedir. Çalışmanın iki yönüyle akademik literatüre katkısı bulunmaktadır. Bu katkılardan ilki, iç kontrol ile vergiden kaçınma arasındaki ilişkiyi değerlendiren bir çalışmanın ulusal akademik yazında daha önce ele alınmamış olması ve bu ilişkinin ilk kez inceleniyor olmasıdır. Çalışmanın ikinci katkısı, ortaya çıkan bu sonucun başta kamu otoritesi olmak üzere işletmelerin tüm paydaşlarına iç kontrol ve vergiden kaçınma ilişkisi açısından bilgi sunmasıdır.Yayın Sadece Metadata Modelling performance and cost analysis of a heat pump(2024) Üçok, Hakan; Seçkin, Candeniz; Marmara Üniversitesi; Fen Bilimleri Enstitüsü; Makine Mühendisliği Anabilim Dalı; Makine Mühendisliği Bilim DalıEnerji darboğazı ve iklim değişikliği dünyanın ve ülkemizin en güncel sorunlarındandır. Fosil yakıtların onyıllardır çok savruk ve bilinçsiz bir şekilde kullanılmasının ardından fosil yakıtların yakında tükenme tehlikesi ortaya çıkmıştır. Fosil yakıtların bu ivmeyle kullanılmaya devam etmesi durumunda, petrolün 30 yıl, doğalgazın ise yaklaşık 40 yıl bir ömrü olduğu belirtilmektedir. Ayrıca endüstri ve ulaşımda ölçüsüz olarak fosil yakıt ve kimyasal tüketimi sonucunda küresel ısınma ve iklim değişikliğinin gelecekte kaçınılmaz olduğu artık bilinen bir gerçektir. Bundan dolayı bilim adamları artık dünyanın fosil yakıta olan bağımlılığını önemli ölçüde azaltmaya, gelecekteki kıtlıkları önlemeye ve küresel ısınmayı yavaşlatmaya çalışmaktadırlar. Üniversiteler ve modern endüstriler, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını ve fosil yakıtlara dayanmayan, çevreyi kirletmeyen daha verimli cihazların geliştirilmesini giderek artan bir şekilde teşvik etmektedirler. Bu cihazlardan biri olan ısı pompaları giderek daha popüler hale gelmektedir. Isı pompalarını uygulanabilir hale getiren yoğun çabalar, çevre dostu olmaları, fosil yakıtlara olan bağımlılıklarının azlığı ve düşük elektrik tüketimleri sayesinde yürütülmektedir. Isı pompaları enerjilerinin büyük bir bölümünü doğadan elde etmektedir. Hava, toprak veya su gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak, fosil yakıtlara dayanan geleneksel ısıtma ve soğutma sistemlerine göre sürdürülebilir bir alternatif sunmaktadır. Bu sadece karbon emisyonlarını azaltmak ve iklim değişikliğini hafifletmekle kalmayıp, aynı zamanda petrol ve gaz gibi sınırlı kaynaklara olan bağımlılığı da azaltmaktadır.Bu açıklamalar doğrultusunda, bu çalışmada ısı pompalarının bir türü olan su kaynaklı ısı pompaları ele alınacaktır. Isı pompası cihazının ana bileşenleri ve tasarım adımları gerçekleştirilecektir. Çalışmada bir hastanenin ısıtma ve soğutma yüklerini karşılamak için bir gölden elde edilen ısıyı kullanarak tasarlanan ısı pompası sistemi, Carrier HAP yazılımında modelleştirilecek ve ısı pompası sisteminin performansı ve maliyet analizi, geleneksel ısıtma ve soğutma sistemleriyle karşılaştırılarak sunulacaktır.Yayın Sadece Metadata Design and implementation of a 3-phase 2-level inverter with output voltage regulation improvement(2024) Çağlar, Sedat; Bayar, Salih; Marmara Üniversitesi; Fen Bilimleri Enstitüsü; Elektrik Elektronik Mühendisliği Anabilim Dalı; Elektrik Elektronik Mühendisliği Bilim Dalıİnverter çeşitleri, Kesintisiz Güç Kaynakları (KGK), çeşitli motor sürücü uygulamaları ve biyomedikal cihazlar gibi birçok alanda kullanmaktadır. İnverter uygulamalarında en yaygın kullanım alanına sahip topoloji tipi ise Voltaj Kaynaklı İnverter (VKİ) diye de isimlendirebileceğimiz 2-seviyeli inverterlerdir. Birçok uygulamada inverter çıkışındaki voltaj regülasyonunu optimum düzeyde tutmak ve ani değişimlere hızlı tepki vermek hayati önem taşımaktadır. Bu tez çalışması değişken yük koşullarında dahi inverter çıkış voltaj regülasyonunda minimum bozulma ve hızlı toparlanma hedeflenerek yapılmıştır. Bu tez çalışmasında 125 Watt gücünde, şebekeden bağımsız 3-faz bir inverter tasarlanmıştır. Kontrol biriminin tüm kaynak kodu, kaydedici tabanlı programlama ile özgün olarak yazılmıştır. Giriş gerilimi 52V DC, çıkış gerilimi ise 16V AC olarak belirlenmiştir. Sistem, inverter verimi %90 veya üzerinde olacak şekilde tasarlanmıştır. Çalışmada geliştirilen kontrol metodu öncelikle Plecs ve Simulink programları kullanılarak simule edilmiştir. Ardından, algoritma STM32G431RB işlemcisi üzerinde kodlanarak tasarlanan donanım üzerinde gerçeklenmiştir. Çalışmada geliştirilen metot, her bir kesme periyodunda, ADC’nin aşırı örnekleme özelliği kullanılarak örneklemlerin elde edildiği bir sistemde, kayan RMS uygulanarak PI kontrol yapılmasına dayanır. Çalışmada yöntemin literatürde sıkça kullanılan bir diğer kontrol tekniği olan klasik RMS voltaj regülasyonu tekniğine göre avantajları da ortaya konulmuştur.Yayın Sadece Metadata Kütüphanecilerin meslek dergilerine katkıları : Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni – Türk Kütüphaneciliği 1952-2022(2024) Çınar, Meltem; Karatepe, Remziye Tuba; Marmara Üniversitesi; Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü; Bilgi ve Belge Yönetimi Anabilim Dalı1949 yılında kurulan Türk Kütüphaneciler Derneği (TKD), Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni’ni (TKDB) 1952’de yayınlanmaya başlar. Dergi, 1986 yılında isim değiştirerek, Türk Kütüphaneciliği (TK) adını alır. 1995’ten itibaren hakemli dergi niteliği kazanan dergi, kütüphanecilik alanında yayınına ara vermeden devam eden en eski süreli yayındır. Türk Kütüphaneciliği Dergisi üzerine yapılan önceki çalışmalardan farklı olarak, kütüphanecilerin bir meslekî dergide yazdıklarından hareketle, meslekî deneyimlerini ve akademik katkılarını inceleyen bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni ve Türk Kütüphaneciliği Dergisi'nde kütüphanecilerin yazarlık, çevirmenlik ve dergi yönetimi gibi katkı ve sorumlulukları belirlenecek, ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilerek analiz edilecektir.Çalışma kapsamında Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni ve Türk Kütüphaneciliği Dergisi'nde yayımlanmış hakemli/hakemsiz makaleler, görüşler, okuyucu mektupları, serbest yazılar, tanıtımlar, eleştiriler ve haberlere ilişkin kronolojik ve konusal tablolar hazırlanmıştır. Bu tablolarla elde edilen verilerle, kütüphanecilerin toplumsal hareketlilik içinde, literatüre yansıdığı kadarıyla sergiledikleri duruş ve bilginin toplumsallaşması yönündeki katkıları gibi konular üzerinde de durulmuştur. Kütüphanecilerin, akademisyenlerin, öğrencilerin ve çeşitli araştırmacıların yıllar içerisinde meslek dergisinde yayımladıkları da incelenmiştir. Kütüphanecilerin diğer yazar gruplarına oranı karşılaştırılarak ortaya çıkan sonuç neticesinde, meslekî yayın üretme tercihleri ve yazarak bu dünyanın neresinde var oldukları hakkında görüş sahibi olunacaktır. Çalışmada akademik kadronun yanı sıra kütüphanelerde çalışan kütüphanecilerin bir meslek dergisindeki yazılarına dayanarak kişisel tecrübeleri ve mesleki sorunlarının yazılarına ne ölçüde yansıdığı incelenmiştir.