Person: ATASOY, BESTE MELEK
Loading...
Email Address
Birth Date
Research Projects
Organizational Units
Job Title
Last Name
ATASOY
First Name
BESTE MELEK
Name
8 results
Search Results
Now showing 1 - 8 of 8
Publication Metadata only Efficacy of protracted dose-dense temozolomide in patients with recurrent high-grade glioma(SPRINGER, 2011) ATASOY, BESTE MELEK; Abacioglu, Ufuk; Caglar, Hale B.; Yumuk, Perran F.; Akgun, Zuleyha; Atasoy, Beste M.; Sengoz, MericThe current standard therapy for newly diagnosed glioblastoma is multimodal, comprising surgical resection plus radiotherapy and concurrent temozolomide, then adjuvant temozolomide for 6 months. This has been shown to provide survival benefits; however, the prognosis for these patients remains poor, and most relapse. The objective of this prospective Phase II study was to evaluate the efficacy and tolerability of protracted, dose-dense temozolomide therapy (100 mg/m(2) for 21 consecutive days of a 28-day cycle) in patients with recurrent glioblastoma or grade 3 gliomas who had previously received standard therapy. Of the 25 patients included (median age 50 years), 20 were evaluable for radiologic response. Two patients had partial responses and 10 had stable disease (60% overall clinical benefit); 8 patients (40%) progressed after the first treatment cycle. Five patients were not assessed for radiologic response due to early clinical progression but were included in the progression-free survival (PFS) and overall survival (OS) analyses. The median follow-up time was 7 months (range, 1-14 months). The median PFS was 3 months (95% confidence interval, CI, 1.8-4.2) and the median OS was 7 months (95% CI 5.1-8.9). The 6-month PFS rate (primary endpoint) was 17.3% (95% CI 1.7-32.2) and the 1-year OS rate was 12% (95% CI -1-25). This regimen was well tolerated. The most frequent adverse event was lymphopenia (grade 3-4 in 20 patients); no opportunistic infections were reported. Treatment was discontinued due to toxicity in 2 patients (grade 4 hepatic toxicity and thrombocytopenia). These data suggest that protracted, dose-dense temozolomide had modest activity with manageable toxicity in patients with recurrent high-grade glioma previously treated with temozolomide.Publication Metadata only Outcome in carcinoma of the uterus with papillary serous and clear cell histology: A Turkish Oncology Group Study(AMER SOC CLINICAL ONCOLOGY, 2008) ATASOY, BESTE MELEK; Yumuk, P. F.; Kucucuk, S.; Atasoy, B. M.; Aydin, A.; Cicin, I.; Yildiz, F.; Atkovar, G.; Aslay, I.; Okkan, S.; Topuz, E.Publication Metadata only Rektum kanseri̇ni̇n adjuvan tedavi̇si̇nde radyoterapi̇yle eş zamanli tegafur urasi̇l uft foli̇ni̇k asi̇t fa uygulamasi tolerabi̇li̇te değerlendi̇rmesi̇(2006-04-19) ATASOY, BESTE MELEK; ÖZGEN, ZERRİN; DANE, FAYSAL; YUMUK, PERRAN FULDEN; ATASOY B. M. , ABACIOĞLU U., ÖZGEN Z., DANE F., YUMUK P. F. , MAYADAĞLI A., TURHAL S., ŞENGÖZ K. M.Publication Metadata only Health-Related Quality of Life During Postoperative Chemoradiotherapy with Oral Uracil-Tegafur and Leucovorin in Rectal Cancer Patients(H G E UPDATE MEDICAL PUBLISHING S A, 2013) ATASOY, BESTE MELEK; Ozgen, Zerrin; Ozden, Sevgi; Dane, Faysal; Atasoy, Beste M.; Akgunt, Zuleyha; Yumuk, P. Fulden; Mayadagli, Alpaslan; Turhal, N. Serdar; Abacioglu, UfukBackground/Aims: The objective of this study was to report on the quality of life of locally advanced rectal cancer patients that were treated with uracil-tegafur (UFT)/leucovorin (LV)-based concurrent chemoradiotherapy. Methodology: Twenty-five patients were enrolled into this prospective study. Radiotherapy (50.4Gy) was given with concurrent UFT (300mg/m(2)/day) and LV (30mg/day). Turkish versions of EORTC-QLQC30 and EORTC QLQCR38 were applied at the beginning (HROoL-1) and at the end (HRQoL-2) of chemoradiotherapy. Paired samples t-test was used to compare the difference of means for each scale between HRQoL1 and HRQoL2 and p values <0.05 were considered statistically significant. Results: Study compliance was 80.6%. From baseline to the end of chemoradiotherapy, the mean scores of dyspnea (p=0.006) diarrhea (p=0.005) and micturition (p=0.005) increased significantly. Chemotherapy side effects also increased at the end of therapy (p=0.07). Seventy-six percent (76%) of male patients replied to questions related to sexual problems and functions, whereas no female patients replied. Conclusions: Although, diarrhea and micturition are the major problems, quality of life scores indicate that concurrent oral fluoropyrimidine-based chemoradiotherapy is a feasible treatment.Publication Metadata only Kanser tanisi alan hastalarda poli̇kli̇ni̇k şartlarinda üç farkli test İle nütri̇syonel durum değerlendi̇rmesi̇(2012-04-19) ATASOY, BESTE MELEK; ÖZGEN, ZERRİN; DANE, FAYSAL; YUMUK, PERRAN FULDEN; Atasoy B. M., Aygör H. A., Günaydın D., Özlen T., İbrahimov R., Özgen Z., Dane F., Yumuk P. F.Publication Metadata only Treatment outcomes of breast cancer patients older than 65 years old received local radiotherapy(2014-09-30) ATASOY, BESTE MELEK; ÖZGEN, ZERRİN; YUMUK, PERRAN FULDEN; UĞURLU, MUSTAFA ÜMİT; KAYA, HANDAN; GÜLLÜOĞLU, MAHMUT BAHADIR; Atasoy B. M., Kefeli A., Özgen Z., Rzayev R., Yumuk P. F., Uğurlu M. Ü., Kaya H., Arıbal M. E., Güllüoğlu M. B.Publication Metadata only Rektum kanseri̇ni̇n adjuvan tedavi̇si̇nde oral floropi̇ri̇mi̇di̇n foli̇ni̇k asi̇tle eş zamanli radyoterapi̇ uygulamasinin yaşam kali̇tesi̇ne etki̇si̇(2012-04-19) ÖZGEN, ZERRİN; DANE, FAYSAL; ATASOY, BESTE MELEK; YUMUK, PERRAN FULDEN; Özgen Z., Dane F., Özden S., Akgün Z., Atasoy B. M., Yumuk P. F., Mayadağlı A., Turhal S., Abacıoğlu U.Amaç: Bu çalışmada rektum kanserinin adjuvan tedavisinde oral fl oropirimidin-folinik asitle eş zamanlı radyoterapi uygulamasının yaşam kalitesine etkisinin araştırılması amaçlandı. Gereç-Yöntem: Prospektif planlanan bu faz II çalışmada Ekim 2003-Aralık 2005 tarihleri arasında WHO performans skoru 0-1, evresi pT3-T4pN+, histopatolojisi adenokanser olan ve yazılı onamı alınmış yaşam kalitesi formlarını dolduran 25 hasta analize dahil edildi. Protokole göre pelvik radyoterapi (RT) konvansiyonel fraksiyon şemasıyla kemoterapi (KT) oral fl oroprimidin-UFT 300 mg/m2/ gün, folik asit 30 mg/m2/gün eş zamanlı olarak toplam 50.4 Gy/28 fraksiyon/5 haftada uygulandı. Çalışmada Avrupa Kanser Araştırma ve Tedavisi Organizasyonu (EORTC) yaşam kalitesi grubunun izni alınarak EORTC-QLQC30 genel sağlık ve EORTC QLQCR38 kolorektal kanser yaşam kalitesi formlarının Türkçe sürümleri kullanıldı. Formlar kemoradyoterapinin (KRT) başında (KRT1) ve tedavi bitiminde (KRT2) birer kez uygulandı. Yaşam kalitesi skorları 0-100 arasında hesaplandı ve ortalama değerleriyle (±standart sapma) verildi. Yüksek skor, fonksiyonel skalada sağlık durumunun iyiliğini semptom skalasında semptomun fazlalığını göstermekteydi. Zamana bağlı değişkenlerin ortalamalarının karşılaştırılmasında ilişkili örneklemler için t testi (paired-sample t test) kullanıldı. Anlamlılık için p değeri <0.05 seçildi. KRT sırasında görülen yan etkilerin değerlendirilmesi genel toksisite kriterleri (CTC) v2.0’a göre yapıldı. Bulgular: Tüm hastalar RT’yi planlandığı şekilde tamamlandı. Eş zamanlı KT uygulaması %84 hastada kesintisiz gerçekleşti. Yan etkilerden derece 2 diyare %25, derece 2 dizüri %10, derece 3 dizüri %10 oranında izlendi. Hastaların tamamı KRT başında yaşam kalitesi formalarını doldurmuşken KRT sonu tamamlama oranı %96 idi. Formlarda yer alan sorulardan genel sağlık durumunu, fiziksel fonksiyonları ve semptomları sorgulayan sorulara hastaların tamamı cevap verdi. Buna karşılık seksüel fonksiyon sorularına erkek hastalar %76 oranında cevap verirken kadınların hiçbirisi sorulara cevap vermedi. KRT başı ve sonu ortalama skorlardan anlamlı fark görülenler şu şekildeydi: diyare (KRT1:18.66±32.03; KRT2:43.99±35.64, p=0.01), idrar problemleri (KRT1: 34.66±24.49; KRT2:51.55±30.41, p=0.006), kemoterapiye bağlı yan etkiler (KRT1: 21.33±15.35; KRT2: 29.33±24.40, p=0.05). Bu parametreler dışında yer alan global sağlık durumu skoru, fonksiyonel durum parametreleri ve semptom skorları arasında KRT1-KRT2 karşılaştırmasında anlamlı fark bulunmadı. Semptom skalasında emosyonel ve insomnia skorları KRT başında kadınlarda kötü iken, fiziksel skorlar erkeklerde daha kötüydü. KRT sonu bu farkların kaybolduğu izlendi. Sonuç: Çalışmamızda rektum kanseril tanısı alan hastalarda oral fl oropirimidin ile eş zamanlı KRT uygulamasının diyare ve idrar probleri dışında yaşam kalitesine olumsuz etkisinin olmadığı görülmüştür. Çalışmamız yüksek hasta sayılı ve uzun takipli çalışmalarla desteklenmelidir.Publication Metadata only Nüks yüksek gradli gli̇al tümörlerde bevasi̇zumabin sağkalim üzeri̇ne etki̇si̇(2012-04-19) DANE, FAYSAL; ATASOY, BESTE MELEK; ÖZGEN, ZERRİN; ALSAN ÇETİN, İLKNUR; YUMUK, PERRAN FULDEN; Dane F., Atasoy B. M., Aktaş B., Özgen Z., Alsan Çetin İ., Abacıoğlu U., Yumuk P. F.Amaç: Bu çalışmada, yüksek gradlı glial tümör tanısı alarak standart tedaviler sonrası nüks etmiş hastalarda tedaviye bevasizumab eklenmesinin sağkalıma etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Şubat 2005-Temmuz 2010 tarihleri arasında 17’si glioblastoma olmak üzere yüksek gradlı glial tümör tanısı almış ortanca yaşı 50 (aralık, 25-62 yaş) toplam 21 (12K:9E) hastanın geriye dönük verileri incelendi. Subtotal eksizyon yapılmış iki ve biyopsi ile tanı konmuş bir hastanın dışında tüm hastalarda (n=18) primer tümör total olarak eksize edilmişti. Postop radyoterapi, eş zamanlı temozolamid 75 mg/m2 ile ortanca 60 Gy olarak uygulanmıştı. Adjuvan dönemde temozolamid 150-200 mg/m2/1-5.günler/28 günde bir olmak üzere ortanca 8 kür (aralık 2-19 kür) devam etmişti. Klinik ve radyolojik progresyon izlenen hastalarda bevasizumab (10 mg/kg/1-14. günler 28. günde bir) tek başına (n=19) ya da irinotekan (n=2) ile birlikte uygulandı. Sağkalım sonuçları Kaplan-Meier eğrisi çizdirilerek elde edildi. Bulgular: Tüm hastalarda cerrahiden itibaren ortanca takip 25 ay (aralık 12-68 ay) idi. Nüks eden hastalardan dördüne cerrahi, altısına Gamma Knife ile stereotaktik radyocerrahi ve altısına da adjuvan temozolamid sonrası yeniden temozolamid (2-10 kür) uygulandı. Standart adjuvan tedavi (kemoradyoterapi ve adjuvan temozolamid) sonrası nüks durumunda doğrudan bevasizumab başlanan dokuz hasta vardı. Nüksten sonra bevasizumab ortanca 6 kür (aralık, 2-27 kür) uygulandı. Hiçbir hastada bevasizumaba bağlı ölüm izlenmedi. Tüm hastalarda cerrahiden itibaren iki yıllık genel sağkalım %62.5 idi. Bevasizumab sonrası ortanca progresyonsuz sağkalım 5 ay (%95 güven aralığı 2.2- 7.8 ay) ve ortanca genel sağkalım 8 ay (%95 güven aralığı 5.1-10.9 ay) idi. Altı aylık progresyonsuz sağkalım %49.1, 6 ve 12 aylık genel sağkalımlar sırasıyla %73.7 ve %39.3 oldu. Sonuç: Nüks yüksek gradlı glial tümörlerde bevasizumab uygulaması diğer tedavilere göre daha yüksek progresyonsuz sağkalım ve genel sağkalım sonuçlarıyla ümit verici bir tedavi olma özelliği göstermektedir.