Person:
ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit

Job Title

Last Name

ÇİMŞİT

First Name

NURİ ÇAGATAY

Name

Search Results

Now showing 1 - 9 of 9
  • PublicationOpen Access
    Evaluation of BioFire Filmarray panel for respiratory pathogens: A demographic and clinical analysis in Istanbul, Turkey
    (2023-05-01) KARAHASAN, AYŞEGÜL; ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY; Karahasan A., Çimşit N. Ç.
    We aimed to analyze the distribution of respiratory pathogens(RP) detected by a multiplex PCR-based method (BioFire Diagnostics, USA) among patients with suspected respiratory tract infections (RTI) and to evaluate the demographic, clinical and radiological characteristics of infected individuals . RP were detected in 1621/6376 (25.4%) of the samples in the years 2018-2020. Rhinovirus/enterovirus (RV/EV) were the most commonly detected pathogens (38.1%) followed by influenza A and B viruses (21%) and parainfluenza virus (PIV) (9.5%). Single pathogen was detected in 1361 (84%) and multi pathogens in 260 (16%) of 1621 samples. At least one comorbidity was present in 379 (30.5%) of the patients. Fever was the most common sign followed by cough and dyspnea. Thorax CT was present in 426 of 1243 RP positive patients (34.3%). Any radiological findings was found significantly related for a specific pathogen. No medication was given to 52.9% whereas antibiotics in 35.7% and antivirals in 3.8% of the patients. Film Array panel as a multiplex PCR test is not used rationally in our hospital and results were not dramatically improve management of RTI. A better communication between clinician and microbiologist is required for efficient use of laboratory and rational use of antimicrobials.
  • PublicationOpen Access
    Ultrasonography and duplex doppler ultrasonography based indices in nodular thyroid disease
    (2013-10-01) ASLAN, MUHAMMED; ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY; GÜLLÜOĞLU, MAHMUT BAHADIR; ASLAN A., Sancak S., ASLAN M., ÇİMŞİT N. Ç. , GÜLLÜOĞLU M. B. , Ahiskali R. A. , Akalin N. S. , ARIBAL M. E.
    Background. Fine needle aspiration biopsy (FNAB) is an important tool in the diagnosis of thyroid nodules. Aim. Our aim was to investigate the malignancy criteria in thyroid nodules by gray-scale ultrasonography (US) and duplex Doppler ultrasonography (DDUS), and their usefulness in reducing the number of unnecessary FNAB’s. Study design. This was a prospective observational study. Subjects and methods. 181 benign and 18 malignant thyroid nodules were evaluated by US and DDUS before FNAB or thyroidectomy. US was used to note size, shape, internal structure, nodule echogenicity, marginal properties, peripheral hypoechogenic halo, and microcalcifications. DDUS studies were used to evaluate the maximum and minimum flow velocity (Vmax and Vmin), systolic/diastolic flow velocity ratio (S/D), pulsatility index (PI), resistive index (RI), acceleration time (AT) and acceleration value. Results. Contour irregularity, size and presence of microcalcifications (p<0.001, p=0.02 and p=0.002, respectively) and S/D, Vmin, PI, RI and AT were significantly different (p=0.004, p=0.007, p=0.032, p=0.003 and p=0.003, respectively) were significant for malignant nodules. Benign and malignant nodules with or without suspicious US findings had similar DDUS findings. Vmax, Vmin, PI, RI, and AT were significantly different in the presence of microcalcification (p=0.043, p=0.001, p=0.031, p=0.04, and p=0.019 respectively). AT was significantly different in the case of absence of microcalcification (p=0.019). Comparing the irregular margins, Vmin, PI and RI were significantly different (p=0.014, p=0.003, and p=0.014 respectively). Conclusion. Benign and malignant thyroid nodules can be differentiated using gray-scale US findings and DDUS based indices together to reduce the number of unnecessary FNAB’s.
  • Publication
    Accuracy and reliability of magnetic resonance imaging in the diagnosis of idiopathic intracranial hypertension
    (2022-10-01) ULUÇ, KAYIHAN; ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY; ILGIN, CAN; DERİCİOĞLU, VOLKAN; KAHRAMAN KOYTAK, PINAR; Kuzan B. N. , ILGIN C., Kuzan T. Y. , DERİCİOĞLU V., KAHRAMAN KOYTAK P., ULUÇ K., ÇİMŞİT N. Ç.
    © 2022 Elsevier B.V.Purpose: To determine the diagnostic utility of brain magnetic resonance imaging (MRI) findings in patients with idiopathic intracranial hypertension (IIH) and to investigate the significance of evaluating radiological findings together with neurological and ophthalmological data in the diagnosis of IIH. Materials and Methods: All consecutive patients diagnosed with IIH in our tertiary neuro-ophthalmology center between January 1, 2018 and March 15, 2020, were included in the study. The clinical, radiological, and ophthalmological findings of IIH patients were compared with the control group with similar demographic characteristics. Results: A total of 98 patients, 49 cases and 49 controls, were included in the study. Lateral ventricular index had the highest area under the curve (AUC) value (0.945) for prediction of disease group followed by sella height category (AUC = 0.915) and optic nerve tortuosity (AUC = 0.855) According to the multivariate model we developed, caudate index (OR = 0.572, 95% CI 0.329–0.996), lateral ventricle index (OR = 3.969, 95% CI 1.851–8.509) and bilateral optic nerve tortuosity (OR = 22,784, 95% CI 2.432–213.450) were significant predictors for disease group. Conclusion: Tortuosity in the optic nerve, lateral ventricular index and caudate index can be used as MRI parameters supporting the diagnosis of IIH in clinically suspicious cases. A holistic approach to the clinical and radiological findings of the cases in the diagnosis of IIH can prevent overdiagnosis and enable early correct diagnosis.
  • Publication
    Kolorektal kanser için geç kalibre cam mikroküreler ile tedavi etkinliğinin kantitatif PET/BT tabanlı değerlendirilmesi
    (2023-04-26) KESİM, SELİN; SOYDEMİR, EFE; BALABAN GENÇ, ZEYNEP CEREN; BALTACIOĞLU, FEYYAZ; ÖZDEMİR, BERDAN; ÖZGÜVEN, SALİH; FİLİZOĞLU, NUH; ENGÜR, CEREN ÖZGE; TUROĞLU, HALİL TURGUT; ERDİL, TANJU YUSUF; ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY; ÖNEŞ, TUNÇ; Kesim S., Soydemir E., Balaban Genç Z. C., Baltacıoğlu F., Kıssa T. N., Özdemir B., Özgüven S., Filizoğlu N., Niftaliyeva K., Engür C. Ö., et al.
    Amaç: Transarteriyel radyoembolizasyonda (TARE) kullanılan Y-90 ile işaretli cam mikroküreler, kalibrasyon tarihinden 12 gün sonrasına kadar kullanılabilir. Metastatik kolorektal kanser (mKRK) olgularında yarı ömrü uzadıkça daha düşük spesifik aktivitede ve daha fazla sayıda mikroküre ile farklı bir tedavi opsiyonu sunan bu geç kalibreY-90 cam mikroküreler için literatür bilgisi sınırlıdır. mKRK olguları için tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde florodeoksiglukoz (FDG) pozitron emisyon tomografi (PET)/bilgisayarlı tomografi (BT) ve bu görüntüleme yöntemi ile elde edilen kantitatif değerlendirme kriterleri olan metabolik tümör volümü (MTV) ve total lezyon glikoliz (TLG) kavramları nekrotik tümör dokusundan bağımsız olarak tümör yükünü daha doğru bir biçimde saptamaktadır. Bu çalışmada, geç kalibre Y-90 cam mikroküreler ile TARE uygulanan olgularda tedavi etkinliğini tedavi öncesi/sonrası FDG PET/BT görüntülemelerinden elde edilen kantitatif ölçümler ile değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Çalışmaya geç kalibre Y-90 cam mikroküreler ile tedavi edilen toplam 77 mKRK olgusu/93 TARE seansı dahil edildi. Tüm tedaviler için SimplicitY-90™ yazılımı kullanılarak gerekli dozimetrik hesaplamalar yapıldı (Şekil 1). Tedavi öncesi ve tedavi sonrası 9-10. hafta FDG PET/BT görüntülemeleri gerçekleştirilerek \"bazal\" ve \"takip\" MTV ve TLG değerleri hesaplandı. (MTV/Gray)x100 ve (TLG/Gray)x100 değerleri (birim MTV/TLG için absorbe edilen doz sabit değeri) hesaplandı. Olgular \"Tedaviye Tam Yanıt-TY\", \"Parsiyel Yanıt-PY\", \"Stabil Hastalık-StH\" ve \"Progrese HastalıkPH\" olmak üzere 4 ayrı grupta değerlendirildi ve \"Hastalık Kontrol OranıHKO\" hesaplandı(Şekil 2). Genel sağkalım (GS) ve ilk tedavi sonrası sağkalım (İTSS) süreleri belirlendi. Doz/toksisite profili için olgular tedavi sonrası 2, 4, 8. haftalarda CTCAE skorlama sistemi ile değerlendirildi. TARE’ye bağlı kronik hepatotoksisite olasılığı açısından olgular tedavi sonrası en az 6 ay takip edildi. Bulgular: Doksan üç tedavi için: On olguda TY; 36 olguda PY; 33 olguda StH; 14 olguda PH saptandı. HKO %84,9 olarak bulundu. Tedavi öncesi birim TLG ve MTV değeri için absorbe edilen doz maruziyeti arttığında tedaviye yanıt oranında istatistiksel olarak anlamlı artış saptandı (p=0,004 vep=0,005). Karaciğere ulaşan mikroküre sayısında artış ile tedavi yanıtı arasında tüm olgular birlikte değerlendirildiğinde anlamlı bir istatistiksel ilişki kurulamazken(p=0,131)TY ve PY olgularında; StH ve PH olgularına kıyasla karaciğere ulaşan mikroküre sayısında anlamlı bir artış dikkati çekti (p=0,022). Tedavi öncesi birim TLG ve MTV değeri için absorbe edilen doz maruziyeti arttığında gerek GS gerekse İTSS sürelerinin istatistiksel olarak anlamlı bir artış gösterdi (p=0,003 ve p=0,007, Şekil 3). Doz/toksisite profili için yapılan değerlendirmede geç postkalibre Y-90 cam mikroküre tedavisinin klinik olarak anlamlı sayılabilecek ek yan etki/hayati risk oluşturmadı görüldü. Bununla birlikte, karaciğere ulaşan mikroküre sayısı arttıkça sağlıklı karaciğer parankiminin radyasyon maruziyetinin artış gösterdiği dikkati çekti (p<0.001). Sonuç: Çalışmamız, geniş bir kohortta geç postkalibre Y-90 cam mikrokürelerin tedavi etkinliğini/güvenliğini göstermiştir. F-18FDG PET/BT ile elde edilen kantitatif ölçümler ışığında, etkin bir tedavi/daha uzun GS elde edebilmek için güvenilir absorbe edilen doz maruziyetinin ve karaciğere ulaşan mikroküre sayısının MTV ve TLG kavramları ile olan ilişkisi, geç kalibre cam mikroküreler için literatürde ilk kez ayrıntılı ve net bir şekilde ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Transarteriyel radyoembolizasyon, metastatik kolorektal kanser, geç kalibre Y-90 cam mikroküreler, total lezyon glikolizi, metabolik tümör volümü
  • Publication
    Assessing the construct validity of the novel OMERACT ultrasound scoring system for salivary glands target lesions by comparison with MRI in patients with sjogren's syndrome - An OMERACT ultrasound working group exercise
    (2020-10-01) ÇİMŞİT, CANAN; ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY; Inanc N., Jousse-Joulin S., Abacar K., Cimsit C., Cimsit C., D'Agostino M., Naredo E., Hocevar A., Finzel S., Terslev L., et al.
  • Publication
    Validity of the novel omeract ultrasound scoring system for salivary glands target lesions in sjogren's syndrome
    (2022-12-01) ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY; İNANÇ, GÜZİDE NEVSUN; ÇİMŞİT, CANAN; İNANÇ G. N., Jousse-Joulin S., Abacar K. Y., ÇİMŞİT C., ÇİMŞİT N. Ç., D'Agostino M., Naredo E., Hocevar A., Finzel S., Terslev L., et al.
  • Publication
    Walker-Warburg sendromu olgusunda klinik ve radyolojik görüntüleme bulguları
    (2021-03-16) ASLAN, BÜLENT; AKBEYAZ, İSMAİL HAKKI; ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY; YAPICI, ÖZGE; BIYIKLI, ERHAN; Aslan B., Yapıcı Ö., Almus E., Bıyıklı E., Akbeyaz İ. H., Çimşit N. Ç.
    Walker Warburg Sendromu Olgusunda Klinik ve Radyolojik Görüntüleme Bulguları. Amaç: Walker-Warburg sendromu (WWS) nadir görülen letal konjenital müsküler distrofi formudur. Otozomal resesif kalıtım formu özelliğine sahip bu hastalık serebral, serebellar, göz ve kas anomalileri ile karakterizedir. HARDE (Hidrosefali, Agiri, Retinal Displazi, Ensefalosel) sendromu olarak da adlandırılmıştır. Bu sendromun tanısı için tip II lizensefali, serebellar anomali, retinal anomali ve konjenital müsküler distrofiden oluşan 4 kriter gereklidir.Ayrıca Talenti ve ark 2021’de yayımladıkları bir makalede 13 WWS’li olgunun 12’sinin görüntülemesinde kohlear orta ve apikal dönüşlerin hipoplazik ve anteromediale deplese ol duğu tip 4 kohlear hipoplazi formunu saptamışlardır.3 Biz de bu yazımızda, klasik WWS radyolojik bulgularına ek olarak yeni tanımlanmış tip 4 kohlear hipoplazisi de bulunan olgumuzu sunmayı amaçladık. Olgu: Bir aylık erkek hasta, hastanemiz çocuk acil servisine nöbet nedeniyle başvurmuştur. Antenatal takiplerinde hidrosefalisi saptanan olgunun, dış merkezde 27 gün boyun ca yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tekrarlayan nöbetler nedeniyle takip edildiği öğrenilmiştir. Fizik muayenesinde hipotonik olan olgunun laboratuvar incelemelerinde kreatin fosfokinaz değeri ileri düzeyde yüksek bulunmuştur. Acil servisimizde çekilen bilgisayarlı tomografi (BT) incelemesinde belirgin triventriküler hidrosefali, serebellar hipoplazi/displazi, malforme beyin sapı ve tip 4 kohlear hipoplazi saptanan olguya ileri tetkik olarak manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yapılmıştır. MRG’de tip 2 (cobblestone) lizensefali, triventriküler hidrosefali, Z şeklinde büklüntülü beyin sapı, mikrokistlerin eşlik ettiği serebellar hipoplazi/ displazi ve korpus kallosum agenezisi izlenmiş olup WWS ile uyumlu olarak değerlendirilmiştir. Tanının konulmasından yaklaşık 3 ay sonra olgumuz exitus olmuştur. Sonuç: Nadir bir sendrom olmakla birlikte Walker-Warburg sendromun tanısı klinik/laboratuvar ve görüntüleme ile yüksek doğrulukla konulabilmektedir. Günümüzde kesin tedavisi olmayan sendromun tanısının konulması ebeveynlere genetik danışmanlık verilmesi açısından da büyük önem arz etmektedir. Anahtar Kelimeler : Hidrosefali, Konjenital müsküler distrofi, Walker-Warburg sendromu
  • Publication
    Canlı renal transplant donörleri̇nde renal vasküler varyasyonların ve insi̇dental lezyonların sıklığı
    (2021-10-29) BIYIKLI, ERHAN; ÇİMŞİT, CANAN; ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY; KURŞUN, MELTEM; Kurşun M., Biyikli E., Çimşit C., Çimşit N. Ç.
    CANLI RENAL TRANSPLANT DONÖRLERİNDE RENAL VASKÜLER VARYASYONLARIN VE İNSİDENTAL LEZYONLARIN SIKLIĞIGİRİŞ -AMAÇ: Renal transplant verici adaylarının preoperatif değerlendirilmesinde abdominal BT anjiografi rutin olarak kullanılmaktadır. Preoperatif görüntüleme ile vasküler anatomi ve varyasyonlar optimal olarak değerlendirilebilmekte ve operasyonel komplikasyonların azaltılması amaçlanmaktadır. Abdominal BT anjiografi ile vasküler yapılara ilaveten non-vasküler insidental bulgular da gözlemlenmektedir. Çalışmamızda canlı böbrek vericilerinde renal damar varyasyonları ile insidental patolojilerin çeşit ve sıklığını tanımlamayı amaçlamaktayız.GEREÇ VE YÖNTEM 2012-2021 yılları arasında canlı böbrek vericisi olabilecek 22-72 yaş aralığında 76’sı erkek toplam 201 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların abdominal BT anjiografi incelemeleri retrospektif olarak değerlendirildi. Renal arterler taraf, sayı ,çıkış yeri ve böbrekte sonlanma düzeyine; renal venler ise sayı,abdominal aort geçiş konumuna göre sınıflandırıldı. İnceleme sırasında karşılaşılan insidental bulgular gruplandırılarak sıklıkları değerlendirildi.BULGULAR: Çalışmamızdaki 201 hastanın 125’i kadın(%62) 76’sı erkekti(%38).Yaş aralığı 22-72 arasında değişmekteydi.(ort 46) Olguların 86’sında bilateral normal renal arter anatomisi mevcuttu. Renal arter varyasyonları %57 oranında iken ven varyasyonları %10 oranında görülmekteydi.(Resim a) Renal ven varyasyonu bulunan 12 olguda normal arter anatomisi saptandı. En sık renal arter varyasyonu sağ böbrek için aksesuar hiler renal arter(%11) iken sol böbrek için aortik alt polar arterdi(%8)(Resim b,c). 4 olguda birden fazla renal arter varyasyonu izlendi. Birden fazla renal arter görülme sıklığı sağ böbrekte %30 iken sol böbrekte %50 idi. Renal arter varyasyonu erkek olgularda daha sık görülmekteydi.(%58).Tüm olgularımızda renal arterler abdominal aortadan orijin almaktaydı. Renal arter ve ven varyasyonu birlikteliği 8 hastada mevcuttu. 148 olguda toplam 256 insidental bulgu tespit edildi. (Tablo).18 olguda Nutcracker sendromu düşündüren bulgular izlendi. En sık insidental bulgu olarak renal kortikal kistler saptandı ve kistlerin çoğu 3 cm den küçük bulundu. 8 olguda surrenal adenom mevcuttu. En sık rastlantısal karaciğer bulgusu hepatosteatoz idi.1 olguda insidental bulgu olarak patolojik olarak kanıtlı servikal kitle saptandı. TARTIŞMA -SONUÇ: Canlı renal transplant donörlerinde renal arter ve ven varyasyonlarının abdominal BT anjiografi ile saptanması transplantasyonun planlanması, operasyon esnasında karşılaşılabilecek risklerin önceden tespiti ve postoperatif komplikasyonları azaltmada oldukça yol göstericidir. Renal arter ve venin varyasyonları oldukça çeşitli olup %25-40 sıklıkta görülür. En sık görülen varyasyon, birden fazla sayıda renal arter olmasıdır. Canlı donörleri transplantasyona uygunluk açısından değerlendirme sürecinde abdominal BT anjiografi ile insidental bulgular da tespit edilebilmektedir . Çalışmamızda canlı böbrek vericilerinde renal damar varyasyonları ile insidental patolojilerin çeşit ve sıklığını tanımladık.Literatürle karşılaştırdığımızda renal arter varyasyonuna bizim çalışmamızda daha yüksek oranda rastlanılmıştır. ADDIN CSL_CITATION {"citationItems":[{"id":"ITEM-1","itemData":{"DOI":"10.1111/1754-9485.12618","ISSN":"17549485","PMID":"28466967","abstract":"Introduction: Variations of the renal arteries have been studied and published across various population groups, but similar information for the ethnically diverse nation of Australia is lacking. This study describes the pattern of renal artery anomalies in a section of the Australian population based on computed tomography (CT) angiograms of the abdomen and cadaveric dissection. Methods: The renal arterial vasculature of 594 kidneys from 300 subjects (28 cadavers, 272 CT) was studied. The number and pattern of renal arteries were categorised on the basis of laterality, point of origin and termination in the kidney (superior pole, hilum and inferior pole), symmetry and sex. Results: Multiple renal arteries were discovered in 22% of subjects and 12.12% of kidneys. The most common pattern observed was the presence of one variant renal artery (93.1%), compared to the finding of two (5.6%) and three (1.4%) multiple arteries. The aorta was the most frequent site of origin for anomalous vessels, while the hilum was the predominant point of entry. No significant difference was established between left- and right-sided kidneys (13.8% vs. 12.5%; P=0.627); however, unilateral distribution was more common than bilateral additional renal arteries (16.7% vs. 3.4%; P<0.01), and variations among males were more than females (27.2% vs. 15.2%; P<0.05). A higher rate of multiple renal arteries was noted in cadaveric dissections compared to CT images (46.4% vs. 19.5%; P<0.01). Conclusion: These findings provide application of an evidence-based teaching tool that facilitates education regarding renal arterial variations in Australia.","author":[{"dropping-particle":"","family":"Tardo","given":"Daniel T.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Briggs","given":"Christopher","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Ahern","given":"Gerard","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Pitman","given":"Alexander","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Sinha","given":"Sankar","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""}],"container-title":"Journal of Medical Imaging and Radiation Oncology","id":"ITEM-1","issue":"5","issued":{"date-parts":[["2017"]]},"page":"643-649","title":"Anatomical variations of the renal arterial vasculature: An Australian perspective","type":"article-journal","volume":"61"},"uris":["http://www.mendeley.com/documents/?uuid=788348f6-67a3-41d7-b503-efc216ffebc3"]}],"mendeley":{"formattedCitation":"(1)","plainTextFormattedCitation":"(1)","previouslyFormattedCitation":"(1)"},"properties":{"noteIndex":0},"schema":"https://github.com/citation-style-language/schema/raw/master/csl-citation.json"}(1) Polar renal arteri hiler artere göre daha sık tespit etmiş olmamız literatür bulguları ile örtüşmektedir.ADDIN CSL_CITATION {"citationItems":[{"id":"ITEM-1","itemData":{"DOI":"10.1002/ca.10236","ISSN":"08973806","PMID":"15108340","abstract":"A thorough knowledge of the variations of the renal artery has grown in importance with the increasing numbers of renal transplants, vascular reconstructions, and various surgical and radiologic techniques. The literature indicates that multiple renal arteries are found in 9-76% of cadavers. The purpose of this study is to establish the incidence and characteristics of variations of renal arteries in Thais. A total of 267 Thai cadavers were dissected in the anatomy laboratory. The anatomical findings included: a single hilar artery in 82% of cases; double renal arteries in 17% of cases (one hilar artery with an upper polar artery occurred in 7%; two hilar arteries in 7%, and one hilar artery combined with one lower polar artery in 3%); and triple renal arteries occurred in 1% (two hilar arteries with one upper polar artery in 0.4% and two hilar arteries with one lower polar artery in 0.6%). In preparation for interventions, such as living renal donation, vascular reconstruction, renovascular hypertension, or radical nephrectomy, the results indicate that preoperative renal imaging is necessary and that operative techniques with attention to multiple renal arteries should be considered. © 2004 Wiley-Liss, Inc.","author":[{"dropping-particle":"","family":"Khamanarong","given":"Kimaporn","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Prachaney","given":"P.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Utraravichien","given":"A.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Tong-Un","given":"T.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Sripaoraya","given":"K.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""}],"container-title":"Clinical Anatomy","id":"ITEM-1","issue":"4","issued":{"date-parts":[["2004"]]},"page":"334-336","title":"Anatomy of Renal Arterial Supply","type":"article-journal","volume":"17"},"uris":["http://www.mendeley.com/documents/?uuid=2231b629-d562-4df7-bac2-4d1c9f5e2318"]}],"mendeley":{"formattedCitation":"(2)","plainTextFormattedCitation":"(2)","previouslyFormattedCitation":"(2)"},"properties":{"noteIndex":0},"schema":"https://github.com/citation-style-language/schema/raw/master/csl-citation.json"}(2) Venöz varyasyon olarak en sık sirkumaortik sol renal ven saptamamıza rağmen diğer çalışmalarda bunu destekleyici bir veriye ulaşamadık.ADDIN CSL_CITATION {"citationItems":[{"id":"ITEM-1","itemData":{"DOI":"10.4103/njcp.njcp_237_17","ISSN":"11193077","PMID":"29984713","abstract":"Background: A broad spectrum of renal vascular variations has been reported by anatomists and radiologists. The prevalence of these variations is extremely divergent in different populations. Therefore, radiologists and surgeons in different climes must be knowledgeable about the type and prevalence of the variants in their area of practice to avoid diagnostic pitfalls and for optimization of surgical techniques. Objective: The objective of this study is to describe the types and prevalence of renal vascular variations among patients undergoing contrast-enhanced computerized tomography (CECT) of the abdomen in a Nigerian population, as well as provide a concise review of literature on the embryological basis and clinical significance of the identified variations. Materials and Methods: This study was a retrospective review of 200 CECT of the abdomen to identify variations of arterial (accessory, early branching, and precaval) and venous (multiple, retroaortic, and circumaortic) anatomy of the kidneys. Results: We studied 200 patients, 102 (51%) females and 98 (49%) males. Age range is 18-90 years (mean = 53.08 ± 17.01). Prevalence of any renal vascular variations was 50%, arterial variations were 37%, and venous variations were 13%. Variations were significantly more common in males, P = 0.000075. The most common arterial variant was the accessory renal artery (23%) seen in 10% (right) and 13.0% (left); early branching was seen in 4.0% (right) and 0.5% (left) as well as precaval right renal artery seen in 4.5%. Venous variants were late confluence 3.0% (right) and 2.5% (left); multiple veins was seen in 2.5% (right) and 2.5% (left) as well as retroaortic left renal vein seen in 2.0%. The inferior polar accessory artery was the most prevalent accessory artery. Early arterial bifurcation was significantly more common on the right (P = 0.016) while other vascular variants showed no statistically significant association with laterality. Conclusion: Variation of renal vascular anatomy is a frequent finding among Nigerians. Radiologists and surgeons must be aware of these variants for optimization of surgical techniques.","author":[{"dropping-particle":"","family":"Famurewa","given":"O. C.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Asaleye","given":"C. M.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Ibitoye","given":"B. O.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Ayoola","given":"O. O.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Aderibigbe","given":"A. S.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Badmus","given":"T. A.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""}],"container-title":"Nigerian Journal of Clinical Practice","id":"ITEM-1","issue":"7","issued":{"date-parts":[["2018"]]},"page":"840-846","title":"Variations of renal vascular anatomy in a nigerian population: A computerized tomography studys","type":"article-journal","volume":"21"},"uris":["http://www.mendeley.com/documents/?uuid=e18aef01-3096-4944-be87-fd974d26dcec"]}],"mendeley":{"formattedCitation":"(3)","plainTextFormattedCitation":"(3)","previouslyFormattedCitation":"(3)"},"properties":{"noteIndex":0},"schema":"https://github.com/citation-style-language/schema/raw/master/csl-citation.json"}(3) Olası canlı renal transplant donörlerinde insidental bulgulara baktığımızda en sık bulgu bizim çalışmamızda olduğu gibi renal kortikal kist olarak tanımlanmıştır.ADDIN CSL_CITATION {"citationItems":[{"id":"ITEM-1","itemData":{"DOI":"10.6002/ect.2017.0340","ISSN":"13040855","PMID":"30119619","abstract":"Objectives: Prospective renal donors are a select population of healthy individuals who have been thoroughly screened for significant comorbidities before they undergo multidetector computed tomo - graphy. Our aim was to determine the prevalence of incidental findings on preoperative multidetector computed tomography in a healthy cohort of potential living donors for kidney transplant. Materials and Methods: A prospective study was performed of prospective living kidney transplant donors at a national kidney transplant center. Study inclusion criteria were all potential kidney donors who underwent multidetector computed tomography during the living-donor assessment process over a 5-year period (January 2012 to 2017). Results: Our cohort included 375 potential living donors who had multidetector computed tomo - graphy; mean age was 44.33 years (range, 21-71.5 y). In total, there were 228 incidental findings identified in 158 individuals. Of the 375 potential donors, 193 (51%) proceeded to living donor nephrectomy. On multidetector computed tomography, 97 incidental findings were identified in the donor cohort versus 131 in the cohort that did not proceed to donation. Bosniak 1 renal cysts were the most common incidental finding (n = 46) followed by liver cysts < 1.5 cm (n = 42) and urinary tract calculi (n = 21). There was 1 incidentally detected pathologically proven malignancy. Conclusions: A variety of incidentally detected lesions of moderate to high importance were detected in this healthy donor cohort. Individuals undergoing assessment with multidetector computed tomography for living donor nephrectomy should be counseled on medical, financial, and psychological implications of incidentally detected lesions during the kidney transplant evaluation process.","author":[{"dropping-particle":"","family":"O’Neill","given":"Damien C.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Davis","given":"Niall F.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Murray","given":"Timothy","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Lee","given":"Michael J.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Little","given":"Dilly","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""},{"dropping-particle":"","family":"Morrin","given":"Martina M.","non-dropping-particle":"","parse-names":false,"suffix":""}],"container-title":"Experimental and Clinical Transplantation","id":"ITEM-1","issue":"2","issued":{"date-parts":[["2019"]]},"page":"177-182","title":"Prevalence of incidental findings on multidetector computed tomography in potential nephrectomy donors: A prospective observational study","type":"article-journal","volume":"17"},"uris":["http://www.mendeley.com/documents/?uuid=ed9db7ca-1d9c-4f48-91a4-be23fca18ae2"]}],"mendeley":{"formattedCitation":"(4)","plainTextFormattedCitation":"(4)","previouslyFormattedCitation":"(4)"},"properties":{"noteIndex":0},"schema":"https://github.com/citation-style-language/schema/raw/master/csl-citation.json"}(4) Sonuç olarak, Çalışmamızda görüntüleme sırasında saptanan insidental bulgular transplantasyona büyük oranda engel oluşturmamıştır ve Renal transplantasyon öncesi renal arter- ven varyasyonlarını tespit ederek olası intra-postoperatif komplikasyonları azaltmak için BT anjiografi noninvazif,hızlı,etkin bir görüntüleme yöntemi olarak tercih edilmelidir.Anahtar kelimeler: Renal transplantasyon,varyasyon,BT anjiografiKaynaklarADDIN Mendeley Bibliography CSL_BIBLIOGRAPHY 1. Tardo DT, Briggs C, Ahern G, Pitman A, Sinha S. Anatomical variations of the renal arterial vasculature: An Australian perspective. J Med Imaging Radiat Oncol. 2017;61(5):643–9. 2. Khamanarong K, Prachaney P, Utraravichien A, Tong-Un T, Sripaoraya K. Anatomy of Renal Arterial Supply. Clin Anat. 2004;17(4):334–6. 3. Famurewa OC, Asaleye CM, Ibitoye BO, Ayoola OO, Aderibigbe AS, Badmus TA. Variations of renal vascular anatomy in a nigerian population: A computerized tomography studys. Niger J Clin Pract. 2018;21(7):840–6. 4. O’Neill DC, Davis NF, Murray T, Lee MJ, Little D, Morrin MM. Prevalence of incidental findings on multidetector computed tomography in potential nephrectomy donors: A prospective observational study. Exp Clin Transplant. 2019;17(2):177–82.
  • Publication
    Is diaphragmatic thickness fraction valuable in identifying high-risk chronic obstructive pulmonary disease patients?
    (2017-09-01) ÇİMŞİT, CANAN; ÇİMŞİT, NURİ ÇAGATAY; Eryuksel E., Cimsit C., Bekir M., Cimsit C., Karakurt S.