Person:
KARAVUŞ, MELDA

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Job Title

Last Name

KARAVUŞ

First Name

MELDA

Name

Search Results

Now showing 1 - 9 of 9
  • Publication
    A descriptive study assessing the infodemic medical students faced during COVID-19 pandemic
    (2023-10-01) HIDIROĞLU, SEYHAN; KARAVUŞ, MELDA; Ataoğlu B. N., Hıdıroğlu S., Çetin H., Gümüş E. G., Kılınç M., Köksal C., Karavuş M.
    With COVID-19, a new pandemic on worldwide basis emerged. An infodemic is a rapid and far-reaching spread of both accurate and inaccurate information about certain issues. Misinformation and disinformation can spread like a virus from person to person and affect people like a disease. The aim of this descriptive study was to assess the infodemic the medical students faced during COVID-19 pandemic. Second (n = 266) and third (n = 242) graders from a medical school in Istanbul, Tu¨rkiye were the study population. The study was completed with a total of 181 participants, 98 students from second grade and 83 from third grade who accepted to be included in the study in February 2022 while the COVID-19 pandemic was still continuing. A 5 point scale lickert type questionnaire was prepared and applied by the researchers to measure how much and particularly on which aspects the participants faced infodemic. Nearly half of the participants (47.5%) believed that they ‘almost always thought there was a COVID-19 infodemic’. As the most important causes of this infodemic the participants stated were ‘It is a new virus ‘ (31.5%) and ‘It affects daily routine life’ (31.5%). Around 40.9 % of the participants believed that the COVID-19 infodemic ‘adversely affected their health,’ 23.2% reporting low-mood and 15.5% anxiety. Around 52.5% of the participants stated that the COVID-19 infodemic had a negative impact on their general learning process at school. Additionally, 69.9% of the participants declared that they may not have shared anything that might have been the cause of any infodemic during the pandemic. Health authorities and educators should be aware that infodemic exists freely, adversely affecting health and education.
  • Publication
    Earthquake-related anxiety levels and earthquake preparedness plans of term 6 students of medical school
    (2023-10-13) HIDIROĞLU, SEYHAN; KARAVUŞ, MELDA; Batman M., Ataoğlu B. N., Hıdıroğlu S., Eren B., Atabay C. E., Polat E., Aydoğmuş L., Çelebi N. N., Karavuş M.
  • Publication
    Qualitative evaluation of the knowledge of the 6th grade students of a public university medical faculty in istanbul on earthquake awareness and disaster medicine
    (2023-10-13) HIDIROĞLU, SEYHAN; KARAVUŞ, MELDA; Karabacak Ö., Doğanç F. B., Soldun G., Bolat D., Saygıcak Ö. F., İnce R., Buda Ö., Hıdıroğlu S., Karavuş M.
  • Publication
    Otizm spektrum bozukluğu tanılı çocukların ebeveynlerindeki algılanan empatinin niteliksel olarak değerlendirilmesi
    (2023-11-17) KARAVUŞ, MELDA; Bakır Keser N., Hıdıroğlu S., Karavuş M., Altunköprü F., Gönder T., Bayır H., Dağlıoğlu D., Lüleci N. E.
  • Publication
    Examination of occupational health and safety specialists' working conditions and occupation-related stress levels
    (2023-10-13) HIDIROĞLU, SEYHAN; KARAVUŞ, MELDA; Nakış S. T., Tüzün Z., Keser N. B., Temel M., Tunca H. S., Güngörmez E., Taş F. K., Karavuş M., Hıdıroğlu S.
  • PublicationOpen Access
    İstanbul’da bir üniversite hastanesinde çalışan asistan hekimlerin tükenmişlik seviyelerinin incelenmesi
    (2023-12-01) LÜLECİ, NİMET EMEL; HIDIROĞLU, SEYHAN; KARAVUŞ, MELDA; Sancaktar Demiröz M., Davun S., Lüleci N. E., Hıdıroğlu S., Demir A. Ş., Makungu H. M., Direk Turhan İ., Erman Ş., Demiröz Ö., Karavuş M.
    Amaç: Araştırmamızın amacı bir üniversite hastanesindeki asistan hekimlerin tükenmişlik düzeylerinin belirlenmesi; ayrıca asistan hekimlerin tükenmişlik düzeyinin yaş, cinsiyet, medeni durum, kronik hastalık, asistanlık süreleri, asistanlık branşı ve pandemide çalışmalarına ilişkin değişkenlere göre dağılımlarını incelemektir. Gereç ve Yöntemler: Araştırmamıza katılmayı kabul eden 243 asistan hekime sosyodemografik özellikler ve çalışma şartlarına ilişkin sorular ile Maslach Tükenmişlik Envanterinden oluşan toplam 41 soruluk anket 7 Eylül 2020-29 Ekim 2020 tarihleri arasında çevrimiçi uygulanmıştır. Bulgular: Pandemide çalışan katılımcıların 3.45±0.85 skor ortalama ile duygusal tükenmeyi daha fazla yaşadığı görülmektedir (p<0.001). Duyarsızlaşmada 2.44±0.66 ortalama ve kişisel başarıda azalma 2.81±0.55 değerlerine sahiptir. 'İşte çok fazla çalışıyor olmak', duygusal tükenmenin en yoğun hissedildiği alan olarak görülmektedir. Katılımcılardan 28 yaş altı olanların daha fazla duygusal tükenme ve duyarsızlaşma yaşadığı görülmektedir (p<0.05). Cinsiyete göre bakıldığında duygusal tükenmenin kadınlarda erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha fazla olduğu görülmüştür (p<0.05). Medeni duruma göre bekar katılımcıların duyarsızlaşma düzeyi daha fazla iken evli katılımcıların kişisel başarıda azalma düzeyinin daha fazla olduğu saptanmıştır (p<0.05). Duyarsızlaşma düzeyi en yüksek asistan hekimler, cerrahi bilimlerde çalışmaktadır. Kişisel başarıda azalma düzeyi en düşük asistan hekimler ise temel bilimlerde görev almaktadır. Kronik hastalığı olan asistan hekimlerin duygusal tükenme ve duyarsızlaşma düzeyinin daha fazla olduğu saptanmıştır. Sonuç: Pandemide çalışan hekimler üzerinde Maslach tükenmişlik indeksi uygulanmış, tükenmişlik seviyeleri ve alt boyutlarında anlamlı veriler elde edilmiştir. Bu sayede bu alanda çalışan katılımcıların yaşadığı deneyimler üzerinde daha objektif bir bakış açısı oluşturulmuştur. Elde ettiğimiz veriler küresel ölçekte yaşanacak yeni bir pandemide çalışanların deneyimlerini iyileştirme konusunda taraflı açıklamalara kıyasla daha güçlü bir zemin oluşturacaktır.
  • PublicationOpen Access
    Assessment of Dietary Habits in Final Year Medical Students at a Public University Faculty of Medicine in Turkey During COVID-19
    (2024-06-01) KARAVUŞ, MELDA; Jamil S. D., Davun S., Yılmaz A., Akalın D., Maşta M. M., Özgüç S., Hıdıroğlu S., Karavuş M.
    Introduction: Optimal health depends on the intricate interplay of genetics, environment, and nutrition, encompassing aspects of physical, mental, and social well-being. This study rigorously assesses the dietary habits of final-year medical students during their internship, with a specific focus on understanding the implications of the COVID-19 pandemic. The overarching goal is to advocate for and contribute to the fostering of healthier lifestyles among medical students. Materials/Methods: This descriptive research aimed to survey the entire cohort comprising 200 final-year medical students enrolled in the Faculty of Medicine at a public university. Among them, 125 participants actively participated in the online dietary survey conducted from September to October 2020. Results: During their internship, most participants had two (35.2%) or three (48.8%) daily meals, often skipping breakfast (40.0%) due to lack of appetite or opportunities. Approximately 77% maintained underweight or normal weight. The majority (95.2%) lacked a specific dietary pattern. Protein and carbohydrates were favored (75.3% for females, 96.2% for males), with more females choosing fruits and vegetables. Conclusions: This study underscores the imperative for an all-encompassing nutrition education framework within medical student curricula. It unveils discernible variations in dietary practices, encompassing the consumption of nuts, sugary foods, energy drinks, and tea/coffee, stratified by gender and body mass index. Furthermore, the investigation establishes that exam preparation significantly influences dietary habits. Notably, independent living emerges as a pivotal factor shaping preferences for sugary foods. Keywords: Intern, Medical School, Nutrition, Student
  • PublicationOpen Access
    Tıp Fakültesi Altıncı Sınıf Öğrencilerinin Şizofreniye Yaklaşımı ve Stigmatizasyonun Değerlendirilmesi: Niteliksel Bir Çalışma
    (2024-03-01) HIDIROĞLU, SEYHAN; KARAVUŞ, MELDA; Tunç Nakış S., Önder Kutlu Ş. C., Ak İ., Vural H. T., Atmacı M., Bazıghıfan F., Hajah A., Hıdıroğlu S., Karavuş M.
    Şizofreni, halüsinasyonlar veya sanrılarla, bilişsel, duygusal ve diğer fonksiyonel bozukluklarla değişen davranışlarla seyreden kronik bir klinik sendromdur. Genç yaşta başlayıp uzun süre devam etmesi hastalar ve aileler üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Toplumun kabullenmesindeki zorluk (damgalanma) hastalığın sosyal yönünü kötüleştirmektedir. Çalışmanın amacı, kamuya ait bir tıp fakültesindeki intörn doktorların (6. sınıf öğrencileri) şizofreni hastalığına yönelik tutum ve deneyimlerini araştırmaktır. Araştırmanın evreni İstanbul’da kamuya ait bir tıp fakültesindeki 6. sınıf öğrencileridir. Toplamda 10 kişi ile görüşülmüştür. Katılımcıların yarısı 6. sınıf psikiyatri stajını tamamlayan, diğer yarısı henüz tamamlamayanlar arasından seçilmiştir. Görüşme yapılan kişiler gönüllülük esasına göre seçilmiş, yazılı onaylar alınmıştır. Görüşmeler Zoom uygulaması üzerinden yapılmıştır. Literatür taraması sonucunda oluşturulan, açık uçlu sorular içeren yarı yapılandırılmış bir anket kullanılmıştır. Toplantılar 25-30 dakika sürmüştür. Görüşmeler katılımcıların izniyle kayıt altına alınmıştır. Çalışmanın etik onayı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu tarafından verilmiştir. Araştırmada; şizofreni konusunda bilgi, stigmatizasyon ile ilgili bireysel düşünceler, stigmatizasyon davranışı, katılımcıların görüş ve önerileri olmak üzere 4 ana başlık belirlenmiştir. Araştırma sonucunda katılımcıların çoğunun şizofreni belirtilerini tanımlayabildiği fakat tanı kriterleri konusunda eksik olduğu saptanmıştır. Katılımcılar şizofreni hastalarının sosyal ve özel hayatlarında stigmatizasyona uğradıkları konusunda hemfikirdir. Stigmatizasyonun hastalığın seyrini ve tedavi sürecini negatif yönde etkilediğini bildirmişlerdir. Stigmatizasyon farkındalığına rağmen çoğu görüşmeci şizofreni hastalarıyla ilişki kurmaktan, birlikte çalışmaktan çekindiğini beyan etmiştir. Katılımcıların çoğu şizofreni hastalarının ancak kontrol altında tutulduğunda toplum içinde olmalarını uygun bulmuştur. Şizofreni hastalarının toplum tarafından stigmatize edildiği, bu konuda toplumun en çok bilgi sahibi kesimi doktorların da bu stigmatizasyonu devam ettirdiği görülmüştür. Stigmatizasyonun önüne geçmek için yapılan eğitim ve bilinçlendirme önerilerinin etkililiği şüphe uyandırmaktadır. Araştırmaya göre stigmatize edilen konuların, stigmatizasyonun ne olduğu ve etkileri hakkında yeterli bilgiye sahip olunmasına rağmen önüne geçilememiştir. Kendi hayatlarında stigmatizasyona uğrayan katılımcıların şizofreni hastalarını stigmatize etmediği veya daha az ettiği görülmüştür. Stigmatizasyonun engellenmesinde eğitimdense deneyimin daha önemli bir rol oynadığı düşünülmüştür.
  • PublicationOpen Access
    Universal depressive symptom screening in middle schools in Istanbul: An epidemiologic study
    (2025-01-01) BARIŞ, HATİCE EZGİ; GÜNAL, ÖZGE; ÜTÜK, BURAK; ARMAN, AYŞE; BORAN, PERRAN; KARAVUŞ, MELDA; Yıldız Silahlı N., Barış H. E., Qutranjı L., Yorgancı Kale B., Günal Ö., Ütük B., Karavuş M., Arman A., Boran P.
    Introduction: Depression is a significant public health concern, with severe adolescent morbidity and mortality. Promoting adolescents’ mental health is increasingly recognized, and schools are proposed as screening and preventive intervention sites. This cross-sectional study aimed to screen self-reported elevated depressive symptom prevalence among secondary school students in Istanbul, Turkey. The secondary objectives were determining behavioral problems, resilience, positive attitudes, and risk factors associated with depressive symptoms. Methods: Data collection was conducted between April–June 2022. Six thousand one hundred ten students from nine randomly selected schools from different city districts were approached. Depression was screened by the Centre for Epidemiological Studies Depression Scale for Children (CES-DC). The Strengths and Difficulties Questionnaire (SDQ) was used for screening behavioral problems and positive attitudes. Resilience was evaluated by the Child and Youth Resilience Measure (CYRM). Results: The final study sample comprised 2780 participants (response rate 47.7 %) with a mean age of 12.4 ± 1.1 years (females:52.7 %). Elevated depressive symptoms were detected in 31.2 % of the students. Female students exhibited higher scores in CES-DC and total difficulties but lower resilience scores in CYRM than male students. In a multiple regression analysis, female gender, higher total difficulties score, lower resilience score, and lower perceived academic performance significantly predicted CES-DC [F(6,2279) = 421, p < 0.01]. Discussion: Our findings showed high rates of elevated self-reported depressive symptoms in a city sample among Turkish adolescents at middle schools, in addition to coexisting behavioral difficulties and decreased resilience indicating poor psychosocial functioning. Given the prevalent depressive symptoms, screening and intervention programs involving resilience promotion may involve school systems to prevent adolescent depression.