Person: BARIŞ, HATİCE EZGİ
Loading...
Email Address
Birth Date
Research Projects
Organizational Units
Job Title
Last Name
BARIŞ
First Name
HATİCE EZGİ
Name
5 results
Search Results
Now showing 1 - 5 of 5
Publication Metadata only Effects of caffeine therapy for apnea of prematurity on sleep and neurodevelopment of preterm infants at 6 months of corrected age(2023-12-01) BARIŞ, HATİCE EZGİ; ÖZDEMİR, HÜLYA; ERDEM ERALP, ELA; ÖZEK, EREN; BORAN, PERRAN; Yola Atalah Y. E., Barış H. E., Küçük Akdere S., Sabancı M., Özdemir H., Gücüyener K., Erdem Eralp E., Özek E., Boran P.Publication Metadata only Anne sütünün nadir renkleri: Rusty pipe sendromu(2023-10-22) BARIŞ, HATİCE EZGİ; US, MAHMUT CANER; BORAN, PERRAN; Dinç Aktekin S., BARIŞ H. E., US M. C., BORAN P.Giriş: Bebeklerin ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmesi gerekmektedir. Ancak laktasyon döneminde yaşanan bazı sorunlar, emzirmeye engel olabilir. Nadir bildirilen Rusty pipe sendromu, annelerde bilateral kanlı meme başı akıntısına neden olabilen iyi huylu bir durum olmakla birlikte bilgi eksikliği nedeniyle yenidoğanların kolostrumu almalarına engel olabilir. Materyal ve Metot: Bu vaka serisi ile kanlı anne sütü olan iki anne sunulacak ve rusty pipe sendromu yönetiminden bahsedilecektir. Bulgular: Olgu1: 43 yaşında G1P1A0Ö0Y1 anneden, 36+4 haftalık normal spontan doğum ile 2790 gr (50-75 p) kız bebek sorunsuzca doğdu. Herhangi bir meme hastalığı olmayan ve bilinen ilaç kullanımı olmayan annenin, laktasyonun 1. gününde emzirme sırasında, sütünde kan içeriği olduğu fark edildi. Ateşi olmayan, memede ağrı tariflemeyen annenin, meme muayenesinde memede çatlak, hassasiyet, kızarıklık, ısı artışı izlenmedi. Ele gelen kitle ve sertlik yoktu. Bebeğin fizik muayenesi normaldi. Anneye bilgi verilerek anne sütüyle beslenmeye devam edildi. Laktasyonun 3. Gününden itibaren sütün renginde kademeli olarak açılma görüldü (Resim-1). Olgu2: 31 yaşında G1P1A0Ö0Y1 anneden 40+4 hafta, makrozomik ölçümler nedeniyle sezaryen doğum ile 3660 gr (50-75 p) kız bebek sorunsuzca doğdu. Bebek postnatal ilk 1 saat içinde anne sütü ile beslenmeye başladı. Annesinin süt renginin paslı bir renkte geldiğini ifade etmesi üzerine, anne sütü incelendiğinde bilateral kanlı süt geldiği görüldü. Meme muayenesinde çatlak, hiperemi, hassasiyet, ısı artışı, ele gelen sertlik saptanmadı. Anne bilgilendirilerek emzirmenin devamı önerildi. Bebek, anne sütü ile beslenmeyi tolere etti ve postnatal takiplerinde 3. günden itibaren sütün renginde kademeli olarak açılma görüldü. Bebek ve annesi relaktasyon polikliniğinde takibe alındı. Takiplerinde anne sütü rengindeki değişimin kaybolduğu ve tekrarlamadığı görüldü.Sonuç: Anne sütünde gözlenebilecek renk değişikliklerinin bilinmesi, emzirmenin engellenmesine yol açabilecek yanlış uygulamaların önüne geçilmesini sağlayabilir. Bu vaka serisinde nadir görülen iki rusty pipe sendromlu anneden bahsedilerek dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Mastit, çatlak meme başı ve travma kaynaklı kanlı meme başı akıntısına sıklıkla ağrı eşlik etmektedir. Duktal papillom kaynaklı kanamalar ise genellikle unilateral olarak izlenmektedir. Rusty pipe sendromu da laktasyon döneminin ilk haftasının başında sıklıkla bilateral kanlı meme başı akıntısı olan hastalar için tanımlanmış ağrısız bir durumdur. Bu durum kolostrum ve az miktarda olan kanın karışması nedeniyle oluşmaktadır. Bu renk değişimi ve kanama laktasyonun ilk günlerinde ortaya çıkar ve genellikle 3-7 gün sonrasında düzelir. Emzirme için herhangi bir kontraendikasyon oluşturmaz ve anne sütünün devamlılığının sağlanması, bebeğin kolostrumdan faydalanabilmesi için emzirmeye ara verilmemelidir.Publication Metadata only Annenin depresyonunun önlenmesi ve veya tedavisi ile anne ve çocuk sağlığının iyileştirilmesi Mutlu Anneler Sağlıklı Çocuklar Projesi(2022-04-20) BORAN, PERRAN; BARIŞ, HATİCE EZGİ; US, MAHMUT CANER; HIDIROĞLU, SEYHAN; SAVE, DİLŞAD; BORAN P., DÖNMEZ M., BARIŞ H. E., US M. C., ATIF N., NISAR A., ALTAŞ Z. M., HIDIROĞLU S., SAVE D., RAHMAN A.Giriş Perinatal depresyon gebelik ve doğum sonrası ilk bir yılda ülkemizde %19.2 sıklıkla yaygın olarak görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün rehberine göre perinatal depresyona yönelik ilk basamak tedavide önerilen kanıta dayalı Bilişsel Davranışçı Terapi temelli Sağlıklı Düşünme programının (SDP) grup formatında geliştirilmesi ve mevcut gebelik hizmetleriyle bütünleştirilmesine yönelik uygulanabilirlik çalışmasının yapılması amaçlanmıştır. Materyal ve Metot Gebe okulu programıyla bütünleştirilmiş SDP grup müdahalesinin, rutin gebe okulunun bir hemşire tarafından yürütülerek geliştirilmiş hali ile karşılaştırması amacıyla iki kollu pilot randomize kontrollü bir çalışma tasarlanmıştır. Araştırmanın evrenini 8 Nisan 2021-8 Eylül 2021 arasında çevrimiçi yürütülen gebe okulu oturumlarına katılmayı kabul etmiş 12-30 gebelik haftasındaki kadınlar oluşturmuştur. Değerlendirmede nitel ve nicel yöntemlerin karışımı kullanılmıştır. Çalışma başlangıcında ve müdahaleden 4-6 hafta sonra Edinburg Postpartum Depresyon Ölçeği (EPDS), Hasta Sağlık Anketi-9 (PHQ-9), Yaygın Anksiyete Bozukluğu-7 (GAD7), Başa Çıkma Stratejileri Kısa Formu (COPE), Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (MSPSS), İlişki Değerlendirme Ölçeği (RAS), Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PSQI), Dünya Sağlık Örgütü Yetiyitimi Değerlendirme Ölçeği (WHODAS) uygulanmıştır. Bulgular 158 kadından 8’i çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşılamazken, 34 kadın (%22,6) çalışmaya katılmayı reddetmiştir. Yönlendirilen 99 kadından 91’i (%91,9) başlangıç değerlendirmesini tamamlanarak, 88’i randomize edilmiştir. Randomize edilen kadınların 73’ünün (%83) son değerlendirmeleri tamamlanmıştır. Müdahale grubu depresyon ve kaygı puanlarında 4-6 hafta sonra anlamlı derecede azalma, COPE puanlarında ise artış görülürken, kontrol grubu için ortalama puanlar WHODAS dışında değişmemiştir. Gruplar arasında anlamlı fark saptanmazken, müdahale grubu katılımcılarında daha düşük depresif belirtilere doğru bir eğilim görülmüştür. Sonuç Pilot çalışmadan elde edilen bulgularımız programın kültürel olarak kabul edilebilir, uygulanabilir, mevcut sağlık hizmetleriyle bütünleşebilir olduğunu, kadının iyilik hali dışında evlilik ilişkisi, doğmamış bebekle ilişkisi, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının geliştirilmesi gibi yaygın etkilerinin olduğunu göstermektedir. Ayrıca programın grup formatının sosyal destek ağı olarak görüldüğü saptanmıştır. Sonuçlar program etkinliğinin gösterilmesi amaçlı geniş çaplı planlanacak çalışmanın nasıl uygulanabileceğini içermektedir.Publication Metadata only The Turkish version of the revised brief Infant sleep questionnaire (BISQ-R)(2023-10-24) BORAN, PERRAN; BARIŞ, HATİCE EZGİ; US, MAHMUT CANER; BORAN P., BARIŞ H. E., US M. C., ERGİN A.Publication Open Access Single-center experience in vaccination of children in special risk groups: A multidisciplinary institutional consensus protocol(2023-09-01) BARIŞ, HATİCE EZGİ; KEPENEKLİ KADAYİFCİ, EDA; ÜTÜK, BURAK; ŞAHİN, PINAR; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; KOÇ, AHMET; AYDINER, ELİF; BORAN, PERRAN; BARIŞ H. E., Kepenekli E., Sakar F. İ. A., ÜTÜK B., ŞAHİN P., Ergenç Z., TOKUÇ A. G., KOÇ A., Karakoç-Aydıner E., BORAN P.Objective: Despite marked improvements in the accessibility of childhood vaccines, knowledge gaps remain about the vaccination of children in special risk groups (SRG). This study aimed to analyze the clinical data of children vaccinated in SRG in a single-center unit to contribute to the clinical evidence for the specific planning of immunization of children in SRG. The secondary aim is to present institutional consensus on the vaccination of children in SRG. Materials and Methods: This retrospective study was conducted at a single-center pediatric vaccination clinic. Patient charts between 2018 and 2021 were retrospectively reviewed, and clinical and laboratory data were extracted. Serial joint meetings with multiple healthcare pro-fessionals were performed to develop an institutional protocol for vaccination. Results: There were 479 children vaccinated between 2018 and 2021 for reasons such as post-chemotherapy, after hematopoietic stem cell transplantation, before/after solid organ trans-plantation, allergies, and chronic diseases. Of these, 298 (62.2%) children vaccinated in the unit due to a history of food or vaccine allergies were excluded. One hundred eighty-one children were vaccinated at a median age of 11 [7-15] years. Most children were vaccinated after treatment for malignancies. Solid tumors were the most frequent malignancy (67%), followed by acute lymphoblastic leukemia (29.0%) and acute myeloid leukemia (4.0%). Institutional vaccination protocols for cancer survivors, hematopoietic stem cells, and solid organ recipient children were developed and presented. Conclusion: There is a need to prepare national guidelines for vaccinating children with altered immunocompetence. Sharing vaccination practices by multidisciplinary vaccination units might increase and provide knowledge to develop national policies.