Person:
GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit

Job Title

Last Name

GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU

First Name

MEDİNE

Name

Search Results

Now showing 1 - 10 of 12
  • Publication
    6-Hidroksidopamin Uygulanan Wistar Ve Genetik Absans Epilepsili SıçanlarınRotasyonlarının Karşılaştırılması
    (2020-11-06) GÜLHAN, REZZAN; GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE; TOPLU A., YAVUZ M., ÇULPAN Y., TURGAN AŞIK Z. N., GÜLHAN R., GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU M., ONAT F.
    GİRİŞ VE AMAÇ: 6-Hidroksidopamin (6-OHDA); nigro-striatal dopaminerjik nöronlar için toksik bir ajandır ve Parkinson hastalığının modellenmesinde kullanılır (1). Çalışmamızda, Strasbourg orijinli genetik absans epilepsili sıçanlarda (GAERS) ve Wistar sıçanlarda 6-OHDA toksisitesinin dopaminerjik hasar oluşturmasının göstergelerinden biri olan ve subkutan apomorfinle indüklenen rotasyon davranışını, 2 grup arasında kıyaslamak hedeflendi. YÖNTEM:Bu çalışmada, 30 günlük Wistar ve GAERS hayvanlar kendi içlerinde iki gruba ayrıldı. 6-OHDA (8 µg doz ve 4 µL/4dk hızında); GAERS-MFB (n=8) grubuna medial ön beyin demetine (MFB) (AP:-1,4; ML:1,6; V:7,1 mm) tek enjeksiyon, GAERS-Striatum (n=5) grubuna striatuma iki enjeksiyon (AP:-0,5/+0,5; ML:3,0; V:5,0 mm), Wistar-MFB (n=4) grubuna (AP:-1,4; ML:1,6; V:7,1 mm) tek enjeksiyon, Wistar-Striatum (n=2) grubuna da striatuma iki enjeksiyon (AP:-0,5/+0,5; ML:3,0; V:5,0 mm) olacak şekilde stereotaksik cerrahi yöntemle uygulandı.6-OHDA uygulamasından 21 gün sonra tüm hayvanlara apomorfin enjeksiyonu (0,05 mg/kg, subkutan) uygulandı. Apomorfin uygulanmasından sonra 30 dakika boyunca hayvanların 3600 sağa ve sola rotasyonları kaydedildi. Veriler ortalama±standart hata olarak ifade edildi. Tek yönlü ANOVA ve Tukey’in post-hoc testi kullanıldı (p<0,05 anlamlı olarak kabul edildi). BULGULAR:GAERS-MFB rotasyon sayısı dakikada ortalama 6,56±0,05 iken, GAERS-Striatum dakikada ortalama 6,19±1,72 oldu. Wistar-MFB rotasyon sayısı dakikada ortalama 4,74±2,33 iken, Wistar-Striatum rotasyon sayısı dakikada ortalama 3,27±1,40 olarak bulundu. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. TARTIŞMA VE SONUÇ:Bulgular; gruplar arasında bir fark olmadığını göstermekle beraber, çalışmamızda grup sayılarının sınırlı olması nedeniyle, sayı arttırılarak çalışmanın devamı hedeflenmektedir. Çalışma TÜBİTAK (218S653) tarafından desteklenmektedir.
  • Publication
    Farmakogenetik
    (Güneş Kitabevi, 2022-10-01) GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE; Gülçebi İdriz Oğlu M.
  • Publication
    Lakozamid ile birlikte karbamazepin, fenobarbital veya valproik asit kullanımının hepatik metabolizma üzerindeki in vitro etkileri
    (2021-11-06) YILMAZ GÖLER, AYŞE MİNE; GÜLHAN, REZZAN; GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE; YILMAZ GÖLER A. M., ALTINOLUK T., ÇULPAN Y., Selalmaz Y., ONAT F., GÜLHAN R., GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU M.
    Amaç: Karbamazepin ve fenobarbital hepatik sitokromP450 (CYP) metabolizma enzimlerini indükleyerek, valproik asit ise inhibe ederek ilaçilaç etkileşimlerine yol açabilmektedir. Yeni jenerasyon anti-nöbet ilaçlardan (ASD) biri olan lakozamid (LCM), CYP2C19, CYP2C9 ve CYP3A4 enzimleri ile metabolizma olmaktadır. Çalışmamızda lakozamid ile birlikte kullanılan ASD’lerin CYP enzimleri üzerindeki etkilerini in vitro yöntemlerle mRNA düzeyinde araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: İnsan hepatoselüler karsinom hücrelerine (HepaRG veya HepG2) terapötik konsantrasyonlarda karbamazepin, fenobarbital veya valproik asit uygulanmasının ardından, kuyucuklara kanda minimum veya maksimum terapötik konsantrasyonlara (Cmin veya Cmaks) karşılık gelecek şekilde LCM eklendi. Hücre örneklerinde CYP2C19, CYP2C9 ve CYP3A4 genlerinin mRNA ekspresyon düzeyleri gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu ile ölçüldü ve değişiklikler kat değişimi (FC) değerleri olarak hesaplandı. FC değerleri 0,5’in altında kalan gen ekspresyonları inhibisyon, 2’nin üzerinde olanlar ise indüksiyon olarak değerlendirildi ve GraphPad Prism 8 ile analiz edildi. Bulgular: HepaRG hücrelerinde en yüksek mRNA ekspresyonu CYP2C19 ve CYP3A4 genlerinde karbamazepin ve LCMCmin'nin birlikte uygulandığı gruplarda (sırasıyla, FC:5,2; FC:1009,9) saptanırken, CYP2C9 gen ekspresyonu, fenobarbital ile LCMCmin uygulanan grupta anlamlı derecede yüksek bulundu (FC:795,16). HepaRG hücrelerinde valproik asit ile LCMCmaks uygulanan grupta en düşük CYP gen ekspresyonu CYP3A4 olarak tespit edildi (FC:2,3). HepG2 hücrelerinde ise CYP genlerinin ekspresyonları anlamlı değişiklik göstermedi. Sonuç: CYP enzim ekspresyonunun daha yüksek oranda gerçekleştiği HepaRG hücre hattı deneylerinden elde ettiğimiz sonuçlar özellikle karbamazepin ve fenobarbitalin CYP genlerinin ekspresyonlarını değiştirerek (sırasıyla CYP2C19-CYP3A4 ve CYP2C9) LCM ile etkileşmeye girebileceğine işaret etmektedir. Sonuçlarımızın doğrulanması için LCM konsantrasyonunun eş zamanlı olarak ölçülmesi ve deney sayılarının arttırılması planlanmaktadır. Çalışmamız Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) (119R041) tarafından desteklenmektedir.
  • PublicationOpen Access
    Electron microscopic GABA evaluation in hippocampal mossy terminals of genetic absence epilepsy rats receiving kindling stimulations
    (2022-12-01) KAYA, ÖZLEM TUĞÇE; TURGAN AŞIK, ZEHRA NUR; KARAMAHMUTOĞLU, TUĞBA; GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE; AKAKIN, DİLEK; ŞİRVANCI, SERAP; İmdat N. N., KAYA Ö. T., TURGAN AŞIK Z. N., ERYİĞİT KARAMAHMUTOĞLU T., GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU M., AKAKIN D., ONAT F., ŞİRVANCI S.
    Objective: The hypotheses related to the fact of epileptic mechanisms are mainly based on excitation-inhibition imbalance in central nervous system. GAERS (Genetic Absence Epilepsy Rats from Strasbourg) is a well-known animal model of absence epilepsy, and frequently used in experimental studies. In the present study, we aimed to examine possible morphological and gamma-aminobutyric acid (GABA) density changes in GAERS hippocampus after electrical kindling stimulations. Methods: All control and test group rats received 6 kindling stimulations. Rats were decapitated 1 h after the last stimulation. Ultrastructural GABA immunocytochemistry was used to evaluate GABA density quantitatively in mossy terminals of hippocampal CA3 region. Results: GABA levels were less in kindling groups compared to their controls, and in GAERS groups compared to Wistar groups; mitochondrial and dendritic spine area ratios were greater in GAERS groups compared to Wistar groups, although all these evaluations were statistically nonsignificant. Depletion of synaptic vesicles was evident in the mossy terminals of kindling groups. Conclusion: The reason of decreased levels of GABA found in the present study might be that GABA has been released from the synaptic pool rapidly at an early time period after the last stimulation, for compansation mechanisms. Depletion of synaptic vesicles observed in kindling groups shows that even 6 kindling stimulations have an impact of changing hippocampal morphology in trisynaptic cycle. The increased mitochondrial area in GAERS might be related to the increased mitochondrial activity. The increased dendritic spine area might be related to the increased performance of learning in GAERS. Our findings indicating that absence epilepsy and temporal lobe epilepsy have different mechanisms of epileptogenesis might be a basis for further experimental studies.
  • Publication
    Vücut ağırlığı değişimi genetik absans epilepsili sıçan yavrularında 6-hidroksidopamin kaynaklı nörodejenerasyon derecesini gösterebilir mi
    (2021-05-27) KARAMAHMUTOĞLU, TUĞBA; GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE; GÜLHAN, REZZAN; ÇULPAN Y., KARAMAHMUTOĞLU T., TURGAN AŞIK Z. N., YAVUZ M., TOPLU A., GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU M., GÜLHAN R., ONAT F.
  • Publication
    Antinöbet ilaçların lakozamid konsantrasyonu üzerindeki etkilerinin HepaRG hücre hattında araştırılması
    (2021-11-04) GÜLHAN, REZZAN; YILMAZ GÖLER, AYŞE MİNE; GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE; GÜLHAN R., YILMAZ GÖLER A. M., ALTINOK T., ÇULPAN Y., SELALMAZ Y., ONAT F., GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU M.
    Amaç: Epilepsi hastalığının farmakolojik tedavisinde kullanılan antinöbet ilaçlar (ASD) çoğu hastada beklenen etkiyi sağlarken, bazı hastalarda etkisiz kalmaktadır. İlaç yanıtında bireysel değişkenliğin nedenleri arasında, ilaç-ilaç etkileşimleri önemli bir yere sahiptir. Epilepsi tedavisinde kullanılan karbamazepin ve fenobarbital hepatik sitokrom P450 (CYP) metabolizma enzimlerini indükleyerek, valproik asit ise inhibe ederek ilaç-ilaç etkileşimlerine yol açabilmektedir. Yeni jenerasyon ASD’lerden biri olan lakozamid, CYP2C19, CYP2C9 ve CYP3A4 enzimleri ile metabolize olmaktadır. Hem hepatosit benzeri hem de safra benzeri hücrelerin bir karışımından oluşan insan hepatoselüler karsinom hücre hattı olan HepaRG hücreleri, in vitro ilaç metabolizmasının takibi, ilaç-ilaç etkileşimi ve toksikoloji çalışmalarında kullanılmak üzere geliştirilmiştir (Gripon ve ark. 2002; Lambert ve ark. 2009). HepaRG hücrelerinin karaciğer fonksiyonlarının ve karaciğere özgü genlerin ekspresyonunun primer hepatositler ile aynı seviyede olduğu gösterilmiştir (Anthérieu ve ark. 2010). Çalışmamızda ASD’lerin lakozamid konsantrasyonu üzerindeki etkilerini HepaRG hücre hattını kullanarak in vitro yöntemlerle araştırmayı amaçladık. Gereç-Yöntem: HepaRG hücre kültürlerine terapötik konsantrasyonlarda karbamazepin, fenobarbital veya valproik asit uygulanmasının ardından, kuyucuklara kanda minimum ya da maksimum terapötik konsantrasyonlara (Cmin veya Cmaks) veya toksik konsantrasyona (Ctoks) karşılık gelecek şekilde lakozamid eklendi. Kuyucuklardan alınan hücre örneklerinde CYP2C19, CYP2C9 ve CYP3A4 genlerinin mRNA ekspresyon düzeyleri gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu ile ölçüldü. Hücrelerdeki CYP enzim miktarları ELISA yöntemi ile değerlendirilirken, hücre besi yerlerinden alınan örneklerdeki lakozamid ve O-desmetil lakozamid miktarları LC-MS/MS ile tespit edildi. Sonuçlar hesaplanarak GraphPad Prism 8 ile analiz edildi. Bulgular: HepaRG hücrelerindeki CYP2C19 geninde en yüksek mRNA ifadesi karbamazepin ve lakozamid Cmin'in uygulandığı grupta (FC:13,52) saptandı. Fenobarbital ile lakozamid Cmin uygulanan grupta saptanan CYP2C9 gen ekspresyonu (FC:339,78), lakozamid Cmaks grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede yüksekti (p=0,015). CYP3A4 gen ekspresyonu en yüksek karbamazepin ile lakozamid Cmaks’ın birlikte uygulandığı grupta tespit edildi (FC:1180,00). Karbamazepin ile lakozamid Cmaks grubunda mRNA ekspresyon değeri lakozamid Cmaks grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede yüksekti (p=0,007). ELISA yöntemiyle ölçülen enzim miktarları değerlendirildiğinde, CYP2C9 enzimi açısından gruplar arasında anlamlı bir farka rastlanmadı. CYP2C19 protein miktarları incelenen gruplarda en düşük CYP2C19 enzim miktarı tek başına karbamazepin uygulanan grupta bulundu (7,42±0,4 ng/ml). En düşük CYP2C19 enzim miktarı ise fenobarbital ile lakozamid Cmin grubunda tespit edildi (2,81±2,3 ng/ml). Her iki grupta da CYP2C19 enzimi açısından anlamlı bir farka rastlanmadı. En yüksek CYP3A4 enzim miktarına lakozamid Cmin grubunda rastlanırken (1015,96±2,14 pg/ml), kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı bir farka rastlanmadı. En düşük CYP3A4 enzim miktarı ise fenobarbital ile lakozamid Cmin grubunda gözlendi (532,39±20,0 pg/ml) ve yalnızca lakozamid Cmin içeren gruptan anlamlı derecede düşüktü. En yüksek lakozamid/O-desmetil-lakozamid konsantrasyon oranı valproik asit ile lakozamid Cmin uygulanan grupta (176.9) tespit edilirken, bu oran en düşük fenobarbital ile lakozamid Cmaks uygulanan grupta (43.1) bulundu. Sonuç: CYP enzim ekspresyonunun indüklendiği HepaRG hücre hattı deneylerinden elde ettiğimiz sonuçlar özellikle karbamazepin ve fenobarbitalin CYP enzim genlerinin ekspresyonlarını değiştirerek (sırasıyla CYP3A4 ve CYP2C9) lakozamid ile etkileşmeye girebileceğine işaret etmektedir. Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) (119R041) tarafından desteklenmektedir.
  • Publication
    Genetik absans epilepsili ve epileptik olmayan sıçanlarda nigrostriatal yolak dejenerasyonunun kalretinin immunoreaktivitesi üzerine etkisi
    (2022-11-10) KİRAZLI, ÖZLEM; GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE; ŞEHİRLİ, ÜMİT SÜLEYMAN; GÜLHAN, REZZAN; KİRAZLI Ö., Turgan Aşık Z. N., Çulpan Y., GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU M., ŞEHİRLİ Ü. S., GÜLHAN R., ONAT F.
    Amaç: Kalsiyum bağlayıcı proteinler, nöronal işlev ve nörogenezde önemli rol oynamaktadır. Kalretinin, dikensiz GABAerjik internöronlarda eksprese edilmekte ve gelen dopaminerjik afferentlerle ve glutamaterjik kortikostriatal afferentlerle sinaptik bağlantı kurmaktadır. Yaşla birlikte azalabilen kalretinin, ileri yaşlardaki motor fonksiyonda oluşacak kayıplardan sorumlu tutulabilmektedir. Parkinson modeli sıçanlarda nigro -striatal yolaktaki dopaminerjik nöron kaybı sonrasında striatumda bulunan kalretinin pozitif internöronlarda azalma meydana geldiği gösterilmiştir. Bu azalışa glutamat reseptörlerindeki aşırı aktivite ve dopaminin eksikliğinin neden olduğu iddia edilmiştir. Kalretinin pozitif internöronların temporal epilepsiye karşı hassas olduğu gösterilmiştir. Epileptogenez sürecinde kimyasal lezyon ile nigro-striatal yolağın devre dışı bırakılmasının kalretinin sentezleyen nöronlar üzerine etkisi incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Striatum, Substantia Nigra pars compacta ve pars reticulata da bulunan kalretinin içeren nöronların tespiti için medial ön beyin demetine 6-OHDA uygulanan Wistar (n=5) GAERS (n=5) Wistar kontrol (n=5) ve GAERS kontrol (n=5) 40µm’lik sıçan beyin kesitlerine immohistokimya yöntemi uygulanmıştır. Nöronların sayım işlemleri floresans boyanmış kesitler üzerinden yapılmıştır. İstatistiksel değerlendirme için GraphPad Prism Tek yönlü ANOVA ve gruplar arasındaki karşılaştırma kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmamızda (6 –OHDA) enjekte edilen Wistar ve GAERS sıçanlarda kontrol gruplarına göre kalretinin pozitif hücre sayısında azalma gözlenmiştir. Bu azalma Striatum için istatistiksel olarak anlamlı bulunmazken, Substantia Nigra pars compacta (p<0,05) ve pars reticulata (p<0,05) için anlamlıdır. Sonuç: Literatürde (6 –OHDA) enjekte edilen sıçanlarda nigrostriatal yolakta sağlam kalan dopaminerjik nöronların kalretinin eksprese ettiği gözlemlenmiştir. Bu sonuçlar sonrasında, kalretininin nöroprotektif etkisinden dolayı dopaminerjik nöronları koruyabildiği ileri sürülebilir.
  • Publication
    Climate change and epilepsy: Insights from clinical and basic science studies
    (ACADEMIC PRESS INC ELSEVIER SCIENCE, 2021) ONAT, FİLİZ; Gulcebi, Medine, I; Bartolini, Emanuele; Lee, Omay; Lisgaras, Christos Panagiotis; Onat, Filiz; Mifsud, Janet; Striano, Pasquale; Vezzani, Annamaria; Hildebrand, Michael S.; Jimenez-Jimenez, Diego; Junck, Larry; Lewis-Smith, David; Scheffer, Ingrid E.; Thijs, Roland D.; Zuberi, Sameer M.; Blenkinsop, Stephen; Fowler, Hayley J.; Foley, Aideen; Sisodiya, Sanjay M.; Balestrini, Simona; Berkovic, Samuel; Cavalleri, Gianpiero; Correa, Daniel Jose; Custodio, Helena Martins; Galovic, Marian; Guerrini, Renzo; Henshall, David; Howard, Olga; Hughes, Kelvin; Katsarou, Anna; Koeleman, Bobby P. C.; Krause, Roland; Lowenstein, Daniel; Mandelenaki, Despoina; Marini, Carla; O'Brien, Terence J.; Pace, Adrian; De Palma, Luca; Perucca, Piero; Pitkanen, Asla; Quinn, Finola; Selmer, Kaja Kristine; Steward, Charles A.; Swanborough, Nicola; Thijs, Roland; Tittensor, Phil; Trivisano, Marina; Weckhuysen, Sarah; Zara, Federico
    Climate change is with us. As professionals who place value on evidence-based practice, climate change is something we cannot ignore. The current pandemic of the novel coronavirus, SARS-CoV-2, has demonstrated how global crises can arise suddenly and have a significant impact on public health. Global warming, a chronic process punctuated by acute episodes of extreme weather events, is an insidious global health crisis needing at least as much attention. Many neurological diseases are complex chronic conditions influenced at many levels by changes in the environment. This review aimed to collate and evaluate reports from clinical and basic science about the relationship between climate change and epilepsy. The keywords climate change, seasonal variation, temperature, humidity, thermoregulation, biorhythm, gene, circadian rhythm, heat, and weather were used to search the published evidence. A number of climatic variables are associated with increased seizure frequency in people with epilepsy. Climate change-induced increase in seizure precipitants such as fevers, stress, and sleep deprivation (e.g. as a result of more frequent extreme weather events) or vector-borne infections may trigger or exacerbate seizures, lead to deterioration of seizure control, and affect neurological, cerebrovascular, or cardiovascular comorbidities and risk of sudden unexpected death in epilepsy. Risks are likely to be modified by many factors, ranging from individual genetic variation and temperature-dependent channel function, to housing quality and global supply chains. According to the results of the limited number of experimental studies with animal models of seizures or epilepsy, different seizure types appear to have distinct susceptibility to seasonal influences. Increased body temperature, whether in the context of fever or not, has a critical role in seizure threshold and seizure-related brain damage. Links between climate change and epilepsy are likely to be multifactorial, complex, and often indirect, which makes predictions difficult. We need more data on possible climate-driven altered risks for seizures, epilepsy, and epileptogenesis, to identify underlying mechanisms at systems, cellular, and molecular levels for better understanding of the impact of climate change on epilepsy. Further focussed data would help us to develop evidence for mitigation methods to do more to protect people with epilepsy from the effects of climate change. (C) 2021 Elsevier Inc. All rights reserved.
  • PublicationOpen Access
    Taking action on climate change: testimonials and position statement from the international league against epilepsy climate change commission
    (2023-03-01) GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE; Aledo-Serrano A., Battaglia G., Blenkinsop S., Delanty N., Elbendary H. M., Eyal S., Guekht A., Gulcebi M., Henshall D. C., Hildebrand M. S., et al.
    The release of the 2021 Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC) report makes clear that human activities have resulted in significant alterations in global climate. There is no doubt that climate change is upon us; chronic global warming has been punctuated by more frequent extreme weather events. Humanity will have to mitigate climate change and adapt to these changing conditions or face dire consequences. One under-appreciated aspect of this global crisis is its impact on healthcare, particularly people with epilepsy and temperature-sensitive seizures. As members of the inaugural International League Against Epilepsy (ILAE) Climate Change Commission, we recount the personal motivations that have led each team member to decide to take action, in the hope that our journeys as ordinary clinicians and scientists will help persuade others that they too can act to foster change within their spheres of influence.
  • Publication
    Hi̇droksi̇dopami̇n enjeksi̇yonu İle oluşturulan parki̇nson hastalığı modeli̇nde motor testleri̇n karşılaştırılması
    (2020-10-20) GÜLHAN, REZZAN; GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU, MEDİNE; ÇULPAN Y., TOPLU A., YAVUZ M., TURGAN AŞIK Z. N., GÜLHAN R., GÜLÇEBİ İDRİZ OĞLU M., ONAT F.