Akademik Arşiv / Academic Archive
Permanent URI for this community
Browse
Browsing Akademik Arşiv / Academic Archive by Type "report"
Now showing 1 - 11 of 11
Results Per Page
Sort Options
Publication Open Access Assesment of a Carbon Tax as a Tool to Decorbonize Turkey’s Energy Supply 2050(2022-04-01) DENİZ, PINAR; Bakış O., Dalgıç D. E., Deniz P., Finger M., Gümüş İ., Köksal E.Publication Metadata only Atıksular ile Covid19 Takibi- Röportaj(2021-09-01) KOCAMEMİ, BİLGE; Kocamemi B., Saatci A. M.Publication Open Access Herediter spastik parapleji hastalarında tekrarlayıcı transkraniyal manyetik stimülasyon uygulaması(2011) MEHMET AĞIRMAN;Beyhan EREN;Evrim SAYGI KARADAĞHerediter spastik parapleji (HSP) alt ekstremitelerde ilerleyici spastisite ile karakterize, heterojen bir genetik hastalıktır. Bu hastalarda, spastisite uzun dönem özürlülüğün en önemli nedenidir ve hastaların yaşam kalitelerini önemli ölçüde etkilemektedir. Tekrarlayıcı transkranial manyetik stimülasyon (rTMS) birçok nörolojik ve psikiyatrik hastalığın tanı ve tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. rTMS uygulamasının spastisite üzerine olumlu etkileri bildirilmesine rağmen HSP hastalarında yapılmış bir çalışmaya rastlanmadı. Bu yazıda düşük doz rTMS [1 Hz frekansta 20 dakika (1200 atım) süre ile 10 tedavi seansı] tedavisi alan iki HSP hastası sunduk.Publication Metadata only Kronik akciğer hastalığı olan, akut alevlenme ve pnömoni tanısı ile başvuran çocuklarda streptococcus pneumoniae serotip dağılımı ve antimikrobiyal duyarlılıkları(2013) GÜLŞEN ALTINKANAT GELMEZ;Ahmet SOYSAL;Canan KUZDAN;Bülent KARADAĞ;Ufuk HASDEMİR;Mustafa Bakır;Güner SÖYLETİRBu çalışmada, 2008-2010 tarihleri arasında hastanemize akut alevlenme ile başvuran, kronik akciğer hastalığı olan çocuk hastaların solunum yolu örneklerinden izole edilen Streptococcus pneumoniae kökenlerinin serotip dağılımı ve antibiyotik dirençlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Hastaların solunum yolu örneklerinden izole edilen 61 S.pneumoniae kökeninin, penisilin ve seftriakson duyarlılıkları E-test (AB Biodisk, İsveç) yöntemiyle, eritromisin, klindamisin, tetrasiklin, trimetoprim-sülfametoksazol (TMP-SMZ), vankomisin ve levofloksasin duyarlılıkları ise disk difüzyon yöntemiyle çalışılmış ve CLSI önerileri doğrultusunda değerlendirilmiştir. Makrolid direnç fenotiplerini belirlemek üzere eritromisin-klindamisin çift disk testi kullanılmıştır. Makrolid direnç genlerinin [ermB, mef(A)/(E), ermTR] varlığı özgül primerler kullanılarak polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile saptanmıştır. S.pneumoniae kökenlerinin serotiplendirmeleri multipleks PCR yöntemi ile 40 farklı serotipe özgül primerler kullanılarak araştırılmıştır. CLSI’nın oral penisilin için belirlediği kriterlere göre kökenlerin sadece %8.2 (5/61)’sinde penisilin direnci saptanırken, orta düzeyde direnç izolatların %54 (33/61)’ünde saptanmış, parenteral penisilin için ise bu oran %1.6 (1/61) olarak bulunmuştur. Eritromisin, klindamisin, tetrasiklin ve TMP-SMZ direnç oranları sırasıyla %55.8, %46, %47.5 ve %67.2 olarak bulunmuş, vankomisin ve levofloksasin direnci saptanmamıştır. Makrolide dirençli kökenlerin %82.4 (n= 28)’ünde yapısal makrolid-linkosamid-streptogramin B (cMLSB); %17.6 (n= 6)’sında M fenotipi gözlemlenmiş, indüklenebilir MLSB (iMLSB) fenotipine ise rastlanmamıştır. Makrolid direnç genlerinden ermB geni izolatların %50’sinde ve mef(A)/(E) geni %14.7’sinde tek başlarına bulunurken, izolatların %35.3’ünde ermB + mef(A)/(E) genlerinin beraber bulunduğu saptanmıştır. ermTR geni ise izolatların hiçbirinde tespit edilmemiştir. En sık izole edilen serotipler 19F, 23F ve 6 olup, bu serotiplerdeki penisilin (sırasıyla %34, %15.7 ve %18.4) ve makrolid (sırasıyla %38.2, %20.6 ve %14.7) direnç oranlarının oldukça yüksek olduğu belirlenmiştir. 7-, 10- ve 13-değerli konjuge pnömokok aşısı ve 23-değerli pnömokok aşısının serotip kapsama oranları sırasıyla %65, %67, %69 ve %78.6 olarak tespit edilmiştir. Bu kapsama oranları ile yoğun antibiyotik kullanımına maruz kalan kronik akciğer hastalığı olan çocuklarda ülkemizde kullanılan aşıların etkin olacağı gözlemlenmiştir.Publication Metadata only Kurumsal yatırım aracı olarak sanat(2014) Begüm KÖSEMENNeo-liberal dönemde, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiyede de sanat sermayenin yoğunlaşma alanlarından biri haline gelmiştir. Bu doğrultuda, sanat piyasasının estetik yargılarını belirleyenler ve dolayısıyla piyasayı denetim altında tutanlar, kapitalist aktörlerdir. Bu çalışmada, himaye edilen sanat ve sanatçıdan, yatırım yapılan sanat ve sanatçıya geçiş süreci, sanat yapıtının aurası da göz önüne alınarak yorumlanmaktadır. Ayrıca, kuralları kapitalistler tarafından belirlenen sanat ağının içinde yer almak için sanatçıların da birer girişimciye dönüştüğü bu süreçte, ortaya çıkan sanat yapıtının anlamı da sorgulanmaktadır.Publication Open Access Kutadgu Bilig'de değerler eğitimi çerçevesinde ideal insan(2017) Kalkan, Asiye Figen; Şen, MesutPublication Open Access Lokal ileri meme kanseri 2010 İstanbul meme kanseri konsensus toplantısı(2011) Nilüfer GÜLER;Bülent KARABULUT;Mehmet Ali KOÇDOR;Handan KAYA;Gül ESEN;Cihangir ÖZASLAN;Pınar SAİP;İlknur GÖRKENLokal ileri meme kanseri tanımı asıl olarak klinik evre III meme kanserlerini ifade eder. Neoadjuvan kemoterapi (NAKT) cerrahi öncesi yapılan kemoterapi (KT)uygulamasına verilen isimdir. NAKT’de amaç, primer operabl meme kanserlerinde meme koruyucu cerrahi (MKC) şansını arttırmak, inoperabl ve inflamatuvar meme kanserlerinde (İMK) ise operabiliteyi sağlamak ve sağkalımı uzatabilmektir. NAKT öncesi hastanın öykü, fizik inceleme ve evreleme tetkiklerinin tamamlanmış olması gereklidir. Memedeki kitleden kalın iğne biyopsisi yapılmalıdır; bu örnek ER, PR, HER-2 çalışmalarının yapılabilmesi ve arşivleme için yeterli olmalıdır. Primer tümör yatağı işaretlenmelidir. Tedavide antrasiklin ve taksan içeren KT rejimleri, tercihen ardışık olarak ve maksimum tümör yanıtı elde edilene kadar uygulanır. Tedavi yanıtı cerrahi öncesi klinik ve radyolojik olarak, cerrahi sonrası patolojik olarak değerlendirilmelidir. MKC yapılacak olan hastalarda cerrahi, primer tümör yatağını içerecek şekilde yapılmalıdır. İnoperabl ve İMK’de modifiye radikal mastektomi asıl cerrahi yöntemdir. NAKT sonrası sentinel lenf nodu biyopsisi uygulamasının yeri henüz bilinmemektedir. Kemoterapi alması sakıncalı olan veya KT’ yi kabul etmeyen ve hormon reseptörleri (HR) kuvvetli pozitif olan postmenopozal hastalara, neoadjuvan hormonal tedavi önerilebilir. Kemoterapilerini tamamlayan HR pozitif hastalara hormonal tedavi , 5 yıl süreyle, hastanın menopozal durumuna göre seçilerek önerilmelidir. HER-2 pozitif olan tüm hastalara NAKT ile birlikte trastuzumab başlanmalıdır ve cerrahi sonrası da adjuvan olarak devam edilmeli ve 52 haftaya tamamlanmalıdır. Tüm hastalara NAKT yanıtına bakılmaksızın postoperatif dönemde radyoterapi uygulanmalıdır.Publication Metadata only Novel and recurrent COL11A1 and COL2A1 mutations in the Marshall-Stickler syndrome spectrum(NATURE PUBLISHING GROUP, 2017) Guo, Long; Elcioglu, Nursel H.; Wang, Zheng; Demirkol, Yasemin K.; Isguven, Pinar; Matsumoto, Naomichi; Nishimura, Gen; Miyake, Noriko; Ikegawa, ShiroMarshall-Stickler syndrome represents a spectrum of inherited connective tissue disorders affecting the ocular, auditory, and skeletal systems. The syndrome is caused by mutations in the COL2A1, COL11A1, COL11A2, COL9A1, and COL9A2 genes. In this study, we examined four Turkish families with Marshall-Stickler syndrome using whole-exome sequencing and identified one COL2A1 mutation and three COL11A1 mutations. Two of the COL11A1 mutations were novel. Our findings expand our knowledge of the COL11A1 mutational spectrum that causes Marshall-Stickler syndrome.Publication Open Access Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerinin etkileşimli tahta ile ilgili görüşleri(2014) Asiye Figen, Kalkan; Kocabatmaz, HandanPublication Metadata only Türkiye’de Altı Yıllık Zaman Dilimi İçerisinde Kan Kültürlerinden Soyutlanan Maya Mantarlarının Tür Dağılımı: Çok Merkezli Bir Çalışma(2020) M. Cem ERGON;Mine DOLUCA DERELİ;Beyza ENER;Mustafa Altay ATALAY;Ayşe Nedret KOÇ;Nilgün ÇERİKÇİOĞLU;Zayre ERTURAN;Sebahat AKSARAYMaya mantarları, başta Candida türleri olmak üzere yüksek mortalite ve morbidite ile seyreden sağlık hizmeti ile ilişkili kan enfeksiyonlarına neden olmaktadır. Kandidemiler, hastanelerde uzamış yatış süreleri ve artan maliyetlere neden olmaktadır. Hayatı tehdit eden bu kan enfeksiyonlarını başarılı bir şekilde ön-lemek veya tedavi edebilmek için etkenler ile ilgili ulusal epidemiyolojik veriler hazır olmalıdır. Türkiye’de, çok merkezli ulusal kandidemi verisi eksiktir. Bu retrospektif çalışmada, klinisyenlerin erken ve uygun an-tifungal tedavi seçimlerine katkıda bulunabilmek amacıyla, Türkiye’deki altı farklı merkezden 2011-2016 yılları arasındaki veriler toplanarak maya türlerinin dağılımı ve sıklığı analiz edilmiştir. Çalışma kapsamında yer alan tüm laboratuvarlarda izolatların eldesi için otomatize kan kültür sistemleri kullanılmıştır. İzolatla-rın tanımlanması, çalışmada yer alan merkezlerin kendileri tarafından çimlenme borusu testi, mısır unlu tween 80 agar ve kromojenik besiyerindeki görünüm gibi konvansiyonel yöntemlerle gerçekleştirildikten sonra API 20C AUX, API ID 32C veya “matrix-assisted laser desorption/ionization time of flight mass spect-rophotometry (MALDI-TOF MS)” yöntemleri ile doğrulanmıştır. Sonuçlar, yoğun bakım üniteleri (YBÜ), diğer yatan hasta klinikleri (DYHK) ve toplam tüm klinikler (TK) bazında değerlendirilmiştir. Çalışmada yer alan merkezlerden altı yıllık dönemde, 2.547 maya izolatı elde edilmiştir. Toplam TK verilerine göre, en sık saptanan maya türü Candida albicans (%43.1) olurken, bu türü Candida parapsilosis kompleks (%29.1), Candida glabrata (%10.1), Candida tropicalis (%7.5), Candida krusei (%2.4), Candida kefyr (%1.6) ve di-ğer maya türleri (%6.2) izlemiştir. Candida türlerinin yıllara göre dağılımında, C.parapsilosis kompleks için 2016 yılında gözlenen artış (p= 0.02) dışında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır. Çalışma süresince, merkezlerin YBÜ’lerinden toplam 1.054 maya izolatı elde edilmiştir. YBÜ’lerde, C.albicans 476 (%45.2) izolat ile ilk sırada yer alırken, C.parapsilosis kompleks (%28.7), C.glabrata (%10.7) ve C.tropicalis(%7.3) bu türü izlemiştir. Çalışmada yer alan altı merkezin DYHK’lerinden elde edilen toplam 1.493 maya izolatı içerisinde 622 (%41.7) izolat ile C.albicans en sık saptanan tür olmuştur. DYHK’lerde sık saptanan diğer türler, YBÜ’lerdeki sonuçlara benzer şekilde C.parapsilosis kompleks (%29.5), C.glabrata (%9.6) ve C.tropicalis (%7.6) olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak, Türkiye’nin farklı coğrafi bölgelerinde yer alan altı farklı merkezde C.albicans, halen fungal kan enfeksiyonlarının en sık nedenidir.Publication Open Access Uluslararası İletişim Düzeninde İnternet Tabanlı_x000D_ Küresel İletişim Şirketlerinin Rekabet Ortamları,_x000D_ Büyüme Stratejileri ve Toplumsal Dışsallıkları:_x000D_ Microsoft, Apple, Google ve Facebook(2019-02-11) Zeynep KABAN KADIOĞLUUluslararası iletişim düzeni ve etki alanları çok uzun yıllardır önemli bir mücadele alanıdır. Geçmiştegeleneksel medyanın küresel şirketleri uluslararası iletişim düzeninin hakimiyken artık internettabanlı dev iletişim şirketleri hem ekonomik açıdan hem de etki alanlarının yaygınlığı açısındangüçlü konuma gelmişlerdir. İnternet kullanımının yaygınlaşması bireylerin değişik platformlardaürettikleri enformasyonun veri havuzlarında toplanmasının yolunu açmıştır ve geliştirilen algoritmikmodellemeler bu veri yığınından anlamlı bilgilerin sağılması imkanını yaratmıştır. Tüm bu gelişmelerdevasa veriye sahip olmanın ve geliştirilmiş doğru algoritmik modellemeye sahip olmanın yeni bir güçunsuru olarak şekillenmesi sonucunu doğurmuştur. Bu üretim kaynaklarına sahip olan şirketler hemekonomik açıdan hem etkisel açıdan dünyanın başat şirketleridir ve sahip oldukları bilgi ve yarattıklarıiş açısından doğal tekel benzerleridir. 2017 yılında dünyanın en değerli beş şirketi internet tabanlıiletişim şirketleri olmuştur. Sırasıyla Apple, Alphabet (Google), Microsoft, Amazon ve Facebook. Buşirketler kullandıkları teknoloji ve yarattıkları işlerle kendileri pazar haline gelerek birçok şirketinrekabet ortamının da sahibi olmuşlardır. İnternet ve teknoloji tabanlı küresel işletmelerin birçoğuyarattığı uygulamalarla ve eklentilerle kendisinden önceki büyük şirketlerin tekelci konumlarınıdevirerek büyümüşlerdir. Dolayısıyla uluslararası iletişim düzeninde büyüklüklerini ve hakimiyetlerinisürdürebilmek için akılcı stratejiler uygulamak zorundadırlar. Bunun için yeni inovatif uygulamalarıtakip etmek ve bu tarz uygulamaları satın alarak büyümek başlıca stratejileri olmuştur. Bunun yanısıra birbirleriyle rekabette veri tabanlarını ve içerik koleksiyonlarını genişletecek, yeni algoritmamodelleriyle etkili tanımlamalar yapabilecek ve diğer web sitelerinden veriler ayıklayabilecekalanlarda genişlemeye gitmişlerdir. Google, Microsoft, Apple veya Facebook gibi şirketlerin bukadar güçlü ve etkin olmalarının nedeni sadece iş yapma biçimleri değildir aynı zamanda ortayaçıkardıkları yeni donanım ve yazılım teknolojileri ile ürettikleri internet hizmetleridir. Bu makaledesöz konusu dört işletmenin büyüme stratejileri incelenmiş, Bu makalede söz konusu dört işletmeninbüyüme stratejileri incelenmiş, yaptıkları birleşmeler, ekonomik büyüklükleri ve genişleme alanlarıkarşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Ayrıca geleneksel medyadan farklılıkları ve benzerlikleri ortayakonmuş, uluslararası iletişim düzeninde egemen konuma gelmelerinin getireceği toplumsal sonuçlaröngörülmeye çalışılmıştır.