Person:
TOPBAŞ, FEVZİ BATUHAN

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit

Job Title

Last Name

TOPBAŞ

First Name

FEVZİ BATUHAN

Name

Search Results

Now showing 1 - 4 of 4
  • Publication
    Supi̇n perkütan nefroli̇totomi sonrası akut faz reaktanlarının postoperati̇f kompli̇kasyonları öngörmedeki̇ başarısı
    (2022-03-10) SARAÇOĞLU, SERTAÇ; ŞENER, TARIK EMRE; TOPBAŞ, FEVZİ BATUHAN; ÖZKAN, ONUR CAN; TANIDIR, YILÖREN; Saraçoğlu S., Şener T. E., Topbaş F. B., Özkan O. C., Tanıdır Y.
    Giriş Perkütan nefrolitotomi (PNL), her boyutta üst üriner sistem taşlarının tedavi algoritması içerisinde önerilebilen, yüksek başarı ve düşük komplikasyon oranları ile uygulanan bir ameliyattır. PNL sonrası gelişen idrar yolu enfeksiyonları (İYE), PNL’ye bağlı komorbiditelerin en önemli sebeplerindendir. Postoperatif erken dönemde yükselen akut faz reaktanları, enfektif komplikasyonların erken tanınmasını sağlayabilir. Materyal & Metod Haziran 2018 – Mart 2021 tarihleri arasında PNL ameliyatı endikasyonu konularak opere edilen, CRP ve prokalsitonin değerlerine ulaşılabilen hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastalar, güncel kılavuzların önerdiği preoperatif değerlendirmeler ile ameliyata alındı. Ameliyat edilen taşların boyutu ve hacmi, uygulanan PNL işlemine ait veriler ve post-operatif veriler prospektif olarak toplandı. Her hastanın preoperatif, erken postoperatif dönemlerde ve postoperatif 1. günde bakılan hemogram, CRP ve prokalsitonin değerlerinin, postoperatif enfektif komplikasyonlarla ilişkisi araştırıldı. Bulgular Çalışmaya 113 hasta dahil edildi. Hastaların demografik verileri ile ameliyat öncesi özellikleri ve ameliyat edilecek taşa ait bulgular tablo 1’de verildi. 77 hastada multiple (61 multiple simple, 7 staghorn + simple, 9 semi staghorn + simple), 36 hastada tek (7 semistaghorn ,29 single simple) taş saptandı. Taşların lokalizasyonu 40 hastada renal pelvis taşı + diğer kalikslerde taş, 15 hastada birden fazla kaliks içerisinde taş, 26 hastada ise renal pelviste tek taş şeklindeydi. Ortanca taş sayısı 2 (min 1, maks 15), ortanca total taş hacmi 2723,25 mm3 (min 295,07, maks 35797), ortanca taş yüzey alanı 1448,89 mm2 (min 235,16, maks 12400,51) saptandı. Tüm ameliyatlar supin pozisyonda yapıldı. 34 hastada (%30,1) endoskopik kombine girişim (“ECIRS”), 79 hastada (%69,9) supin PNL uygulandı. 77 hastada (%68,1) mini-PNL (16-22 Fr), 27 hastada (%23,9) standart-PNL (24-30 Fr), 9 hastada (%8) ise ultra mini-PNL (10-14 Fr) uygulandı. Ameliyat sonunda 33 hastaya (%29,2) nefrostomi, 62 hastaya (%54,9) DJ stent (“Tubeless”), 18 hastaya (%15,9) hem nefrostomi hem DJ stent takıldı. Clavien Dindo sınıflamasına göre 18 hastada (%15,9) 2. derece, 1 hastada (%0,9) 3. derece, 1 hastada (%0,9) 4. derece komplikasyon gelişti. Gelişen 4. derece komplikasyon 1 hastada kardiyak komplikasyona bağlı yoğun bakım ihtiyacının gelişmesiydi, gelişen 3. derece komplikasyon ise yine 1 hastada kanamaya bağlı anjiyoembolizasyon ihtiyacı olmasıydı. Clavien Dindo 2. Derece komplikasyonlar ise 12 hastada postoperatif ateş, 2 hastada idrar yolu enfeksiyonu ve 5 hastada ES transfüzyonu gerektiren kanamaydı. Postoperatif döneme ait bulgular tablo 2’de verildi. Ameliyat öncesi ve sonrasındaki bakılan akut faz reaktanları değerlendirildiğinde CRP, prokalsitonin ve lökosit değerlerinin postoperatif enfektif komplikasyonlarla korelasyon gösterdiği görüldü. Sonuç Supin PNL ameliyatları yüksek taşsızlık oranları ve düşük komplikasyon yüzdesi ile uygulanmaktadır. Ameliyat öncesinde ve postoperatif dönemde hastaların takibinde bakılacak akut faz reaktanlarının postoperatif enfektif komplikasyonları öngörmede başarılı olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler : Nefrolitotomi, Perkütan, Akut Faz Reaktanları
  • Publication
    Atnalı böbrekte supi̇n perkütan nefroli̇totomi̇
    (2022-03-10) SARAÇOĞLU, SERTAÇ; TOPBAŞ, FEVZİ BATUHAN; ŞENER, TARIK EMRE; TANIDIR, YILÖREN; Şener T. E., Saraçoğlu S., Topbaş F. B., Tanıdır Y.
    Atnalı böbrek sık karşılaşılan bir füzyon anomalisidir. Üreter girişlerinin süperolateral yerleşimli olması sebebiyle toplayıcı sistem drenajı normal böbreklere kıyasla daha zordur ve bu durum kliniğe üriner staz, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve tekrarlara böbrek taşı oluşumu ile yansır. Avrupa Üroloji Kılavuzlarına uygun olarak atnalı böbreklerde karşılaşılan >2cm taşlar için Perkütan Nefrolitotomi (PNL) taşsızlık oranları yüksek ve komplikasyon oranları düşük olan uygun bir seçenektir. Bu video-bildiride atnalı böbreğinde 25 mm’ye ulaşan taşı olan bir hastaya uygulanan supin mini-PNL ameliyatının tekniğini paylaşmayı amaçladık. Hasta: Hasta, B.K., ek hastalığı olmayan bir erkek hastadır. Hastanın 2017 tarihinden itibaren tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ve taş düşürme öyküsü mevcuttur. Şiddetli sol yan ağrısı olması üzerine çekilen kontrastsız tüm batın tomografisinde atnalı böbrek anomalisi, sol böbrekte 25 x 14 x 16 mm renal pelvis taşı (Hounsfield maks 1275, ort 899) ve sağ böbrekte 4 x 4 mm & 3 x 2 mm alt kaliks taşları saptanmıştır. Hastanın sol böbrek taşına yönelik sol supin mini-PNL planlanarak hasta operasyon sonunda taşsız olacak şekilde operasyon komplikasyonsuz olarak tamamlanmıştır. Sonuç: Atnalı böbrekte supin perkütan nefrolitotomi güvenli ve etkili bir tedavi yöntemidir. Anahtar Kelimeler : Kidney, Horseshoe Kidney, Nephrolithotomy, Percutaneous
  • Publication
    Mesane tümöründe “EN BLOC” transüretral rezeksiyon
    (2022-03-10) TOPBAŞ, FEVZİ BATUHAN; SARAÇOĞLU, SERTAÇ; ŞENER, TARIK EMRE; TANIDIR, YILÖREN; Tanıdır Y., Topbaş F. B., Şener T. E., Saraçoğlu S.
    Mesane kanseri tanısında sistoskopi altın standarttır. Mesanenin sistoskopik incelemesi ve şüpheli lezyondan biyopsi veya rezeksiyon ile alınan dokunun histopatolojik değerlendirmesi ile kesin tanı konur. Rezeksiyon tanıyı koydurmakla beraber kasa invaze olmayan tümörlerde aynı zamanda tedavinin major komponentidir. Patolojik evrede (pT) doğru tanıya ulaşmak bu hastalarda uygun tedavi stratejilerinin seçilmesi açısından önemlidir. Doğru bir histopatolojik tanı, ikinci TUR prosedürü veya adjuvan intravezikal tedavi gerekliliğini azaltarak maliyeti ve komorbiditeyi düşürebilir. Yapılan çalışmalarda, “en bloc” rezeksiyonun patolojik tanı koymayı kolaylaştırdığı ve konvansiyonel transüretral tümör rezeksiyonu ile kıyaslandığında tanıyı daha doğru koymayı sağladığı gösterilmiştir. Bu video bildiride 2 cm boyutlu mesane tümörü olan bir hastaya uygulanan transüretral “en bloc” mesane tümör rezeksiyonu tekniğini paylaşmayı amaçladık. Hasta Bilgileri: N.K., 60 yaşında ek hastalığı olmayan kadın hastanın haziran 2021 tarihinden itibaren birkaç kez tekrarlayan ağrısız pıhtılı hematüri öyküsü mevcuttu. Gross makroskopik hematüri nedeniyle yapılan üriner sistem ultrasonografisinde mesane sağ yan duvarda 20x10 mm papiller tümöral lezyon saptandı. Hastanın mesane tümörüne yönelik “en bloc” transüretral rezeksiyon uygulandı. Patoloji sonucu pT1, düşük dereceli papiller ürotelyal karsinom olarak raporlanan hastanın rezeksiyon materyalinde muscularis proprianın mevcut olduğu ve kas tabakasına invazyon olmadığı gösterildi. Postoperatif 3. ayında yapılan sistoskopisinde tümör izlenmeyen hasta kliniğimizce takip edilmektedir. Sonuç: Mesane tümörü tanı ve tedavisinde “en bloc” transüretral tümör rezeksiyonu uygun hastalarda güvenli ve etkin bir yöntemdir.
  • Publication
    Radi̇kal prostatektomi̇ patoloji̇si̇nde gleason grade grubu yükselmesi̇ni̇n kli̇ni̇k önemi̇ var mı?
    (2021-11-13) ÖZGÜR, GÜNAL; TOPBAŞ, FEVZİ BATUHAN; TİNAY, İLKER; ÇAM, HAYDAR KAMİL; DÖRÜCÜ, DOĞANCAN; Özgür G., Topbaş F. B., Şahin B., Dörücü D., Tinay İ., Çam H. K.
    RADİKAL PROSTATEKTOMİ PATOLOJİSİNDE GLEASON GRADE GRUBU YÜKSELMESİNİN KLİNİK ÖNEMİ VAR MI?Günal Özgür, Fevzi Batuhan Topbaş, Bahadır Şahin, Doğancan Dörücü, Haydar Kamil Çam ve İlker TinayAMAÇ :Bu çalışmada biyopsi patolojisi Gleason Grade Grup (GGG) 1 ve 2 olarak rapor edilen prostat kanseri hastalarının radikal prostatektomi (RP) patolojileri ile prostat biyopsileri (PB) patolojileri arasındaki farklılıkların değerlendirilmesini ve GGG’da yükselme olan hastalarda onkolojik sonuçların değerlendirilmesini amaçladık. YÖNTEM: Ekim 2015 ve Haziran 2020 tarihleri arasında ameliyatı gerçekleştirilen ve sonrasında düzenli Üroonkoloji poliklinik takiplerine devam eden 101 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Hastalar GGG yükselmesi olan ve olmayan hastalar olarak 2 gruba ayrıldı. Bu iki grup arasında yaş, ameliyat öncesi prostat spesifik antijen (PSA), biyopsi GGG, PB kor sayısı, RP GGG, kapsül invazyonu, seminal vezikül invazyonu ve biyokimyasal nüks oranları değerlendirildi. BULGULAR: Çalışmaya dahil edilen 101 hastanın yaş ortalaması 63,47 (+/-6,25) yıl olarak saptandı. Toplam 20 (%19,8) hastada GGG yükselme olduğu ve 81 (%80,2) hastada ise değişik olmadığı saptandı. Bu iki grup arasında yaş, ameliyat öncesi PSA, PB’de alınan kor sayıları tümör saptanan kor sayıları ve tümör pozitif kor yüzdeleri arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (Tablo 1). Seminal vezikül invazyonu ve biyokimyasal nüks görülme oranı, GGG yükselmesi olan grupta daha fazla olmakla beraber iki grup arasında istatistiksel anlamlı fark izlenmedi. Patolojik bulgulardan kapsül invazyonunun ise GGG yükselmesi olan grupta istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha fazla olduğu saptandı (p=0,039)(Tablo 1).SONUÇ: Biyopsi patolojisi prostat kanseri GGG 1 ve 2 olarak raporlanan hastaların önemli bir kısmında ameliyat materyalinin patolojisinde daha yüksek bir GGG ile karşılaşılabileceği akılda tutulmadır. Biyopsi ve RRP patolojileri arasındaki farklılıkların azaltılabilmesi için özgüllük ve duyarlılığı yüksek moleküler belirteçler ve hedef odaklı biyopsi yöntemleri üzerine yapılacak çalışmalar büyük önem taşımaktadır.Anahtar Kelimeler: Prostat Kanseri, Prostat Biyopsisi, Gleason Grade Grubu, Radikal ProstatektomiTablo 1: İki grubun biyopsi öncesi ve nihai patolojik bulguları ve onkolojik takiplerinin karşılaştırılması: GGG Yükselmesi (+) (n=20) GGG Yükselmesi (-) (n=81) Yaş 65.0 (61.75-70.5) 63.0 (60.0-68.0) 0,1801 PSA 9.26 (5.94-12.66) 8.0 (5.2-11.74) 0,0931 Toplam Kor Sayısı 12.0 (12.0-12.5) 12.0 (12.0-18.0) 0,3001 Tümör Pozitif Kor Sayısı 4.5 (2.75-6.5) 5.0 (3.0-8.0) 0,3001 Tümör Pozitif Kor Yüzdesi 37.5 (22.92-51.78) 32.05 (16.67-50.0) 0,7911 Biyopsi Kor Sayısı 12 odak >12 odak 15 (75.0) 51 (66.23) 0,4542 5 (25.0) 26 (33.77) Kapsül İnvazyonu (+) (-) 15 (75.0) 40 (49.38) 0,03922 5 (25.0) 41 (50.62) Seminal Vezikül İnvazyonu (+) (-) 5 (25.0) 12 (14.81) 0,2762 15 (75.0) 69 (85.19) Biyokimyasal Nüks (+) (-) 2 (10.0) 5 (6.25) 0,5322 16 (80.0) 69 (86.25) 1 Mann-Whitney U Testi2 x2 Testi.