Person:
ACAR, YASEMİN BAHAR

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Job Title

Last Name

ACAR

First Name

YASEMİN BAHAR

Name

Search Results

Now showing 1 - 10 of 19
  • Publication
    Kemik yaşı tayini
    (Quintessence, 2017-01-01) ACAR, YASEMİN BAHAR; ACAR Y. B.
  • Publication
    Şiddetli çapaşıklık ve sınıf II maloklüzyona sahip hastanın forsus apareyi ile tedavisi: Olgu sunumu
    (2021-03-12) YILDIRIM, GAMZE; ACAR, YASEMİN BAHAR; Yıldırım G., Acar Y. B.
    AMAÇ:Sınıf II malokluzyonlarbüyüme modifikasyonu, kamuflaj tedavisi ya da ortognatik cerrahi ile tedaviedilebilmektedir. Sabit fonksiyonel apareyler büyüme atılımının sonunda olan veya kooperasyon problemi bulunan hastalarda tercih edilmektedir. Bu vaka raporu şiddetli çapraşıklık ve Sınıf 2 divizyon 1 maloklüzyona sahip bir hastanın forsus apareyi ile sabit fonksiyonel tedavisini sunmaktadır.OLGU:Kronolojik yaşı 13 yıl 5 ay olan erkek hasta üst ve alt anterior bölgedeki şiddetli çapraşıklık şikayetiyle kliniğimize başvurmuştur. Hastanın ekstraoral muayenesinde herhangi bir asimetri bulunmazken, konveks bir profile sahip olduğu gözlenmiştir. Yapılan intraoral klinik muayenede her iki tarafta da sınıf 2 molar ve kanin ilişkiyle beraber 9 mm overjet ve 3 mm overbite gözlenmiştir. Üst orta hat 1 mm, alt orta hat 3 mmsağa deviye bulunmuştur. Sefalometrik değerlendirmede SNA: 78, SNB: 73, ANB: 5 ve IMPA: 84 derece olarak ölçülmüştür. Tedavi planında akrilik cap splint ile 2 haftalık RPE sonrasında, 0.017x0.025 SS arktelinde sabit fonksiyonel bir aparey olan forsus apareyi ile çekimsiz sabit ortodontik tedavi yapılmasına karar verilmiştir. Dişler seviyelendikten sonra 6 ay süreyle forsus apareyi uygulanmıştır. Vakanın tedavisi bilateral Sınıf I kanin ve molar ilişki, ideal overjet ve overbite sağlanarak başarıyla bitirilmiştir. Debonding sonrası üst ve alt çeneye sabit retainerlar uygulanmıştır. Toplam tedavi süresi 25 aydır.SONUÇ:Bu vaka raporu şiddetli dişsel Sınıf II divizyon 1 maloklüzyonun sabit fonksiyonel apareyler kullanılarakbaşarılı bir şekilde tedavi edilebileceğini göstermiştir.
  • PublicationOpen Access
    In-vitro evaluation of the effects of insertion and sterilization procedures on the mechanical and surface characteristics of mini screws
    (ISTANBUL UNIV PRESS, ISTANBUL UNIV RECTORATE, 2019) ACAR, YASEMİN BAHAR; Hergel, Civan Aved; Acar, Yasemin Bahar; Ates, Mustafa; Kucukkeles, Nazan
    Purpose The aim of the present study was to investigate the effects of insertion and sterilization on primary stability and to examine the mechanical and surface characteristics of mini screws. Materials and methods 140 miniscrews (70 Dual-Top; 70 Ortho-Easy) were divided into 3 groups. Group 1: control group, 10 miniscrews of each brand, evaluated without any primary procedure. Group 2: 30 miniscrews of each brand, each inserted into the sawbone once, then sterilized and tested. Group 3: 30 miniscrews of each brand, each inserted into the sawbone twice, sterilized after each insertion and then tested. The miniscrews were evaluated for changes in primary stability, mechanical and surface characteristics with scanning electron microscopy (SEM) analysis, torsion tests, maximum insertion-removal torques and vertical-horizontal pull out strength tests. Results The maximum insertion torque values of the unused miniscrews (Group 1) were found to be significantly higher than those of the reused (Groups 2, 3) mini screws (p<0.05). Removal torque, vertical-horizontal pull-out strength and torsional strength value changes were found to be statistically insignificant. In SEM analysis, wear and atrophy were seen on the threads of used miniscrews especially in the apical region and the oxide layer was seen to have disappeared from some regions of the coated miniscrews. Conclusion Although wear and atrophy were detected in SEM analysis of used miniscrews, the overall primary stability and fracture torque resistance tests did not show any significant changes after the first and second insertion and sterilization procedures.
  • Publication
    Alveolar and anterior maxillary distraction in patients with orofacial clefts
    (John Wiley & Sons, Inc., 2023-01-01) ACAR, YASEMİN BAHAR; MOTRO M., ERVERDİ A. N., ACAR Y. B.
  • PublicationOpen Access
    Hounsfield Units: A new indicator showing maxillary resistance in rapid maxillary expansion cases?
    (E H ANGLE EDUCATION RESEARCH FOUNDATION, INC, 2015-01) ACAR, YASEMİN BAHAR; Acar, Yasemin Bahar; Motro, Melih; Erverdi, A. Nejat
    Objective: To determine if density measurements of several maxillary regions in Hounsfield Units (HU) and outcomes of rapid maxillary expansion (RME) are correlated. Is correlation powerful enough to give us direct information about maxillary resistance to RME? Materials and Methods: Twenty-two computed tomographic (CT) scans (14 years) are used in this archive study. Two CT records were collected, one before RME (T-1) and one after 3 months of retention period (T-2). Maxillary measurements were made using dental and skeletal landmarks in first molar and first premolar slides to measure the effects of RME. Density of midpalatal suture (MPSD) and segments of maxillary bone is measured in HU at T-1. Correlation analysis was conducted between density measurements and maxillary variables. Regression analysis was then performed for variables that showed positive correlation. Results: There was no correlation between density and skeletal measurements. Intermolar angle (ImA) in molar slice showed statistically significant correlation with density measurements. The ImA variable showed the highest correlation with MPSD in frontal section (r = 0.669, P < .01). Conclusions: There is correlation of 32.1-43.3% between density measurements and ImA increase. Our density measurements explain a certain percentage of ImA increase, but density is not the only and definitive indicator of changes after RME.
  • PublicationOpen Access
    Ortodontik Tedavi Sonrası Ektopik Maksiller Kaninlerin Keratinize Dişeti Genişliğindeki Değişim
    (2022-08-01) ACAR, YASEMİN BAHAR; ACAR Y. B., Kılıç H. E.
    Amaç: Vestibülde ve infraoklüzyonda bulunan ektopik kaninlerin ortodontik tedavisi amacıyla birinci premolar çekimi uygulanmış vakalarda, üst kaninlerin keratinize dişeti genişliğindeki değişimleri incelemektir. Gereç ve Yöntemler: Bu kontrollü klinik çalışmada, üst kanin dişleri vestibülde ektopik bulunan (>2 mm) ve birinci premolar çekimli ortodontik tedavi uygulanmış 50 bireye (ortalama yaş: 18.1 yıl) ait 63 maksiller kanin diş çalışma grubunu oluşturmuştur. Kontrol grubu olarak, çekimsiz ortodontik tedavi uygulanmış ve tedavi sırasında üst kanin dişlerinde klinik olarak belirgin bir dikey hareket olmayan (≤2 mm) 20 bireye (ortalama yaş: 15.8 yıl) ait 20 maksiller kanin diş kullanılmıştır. Tedavi öncesi (T1) ve tedavi sonrası (T2) ağız içi fotoğraflar, geleneksel alçı modeller ve panaromik radyografi kayıtları kullanılmıştır. Ağız içi frontal fotoğraflarda kanin dişin keratinize dişeti genişliği ölçülmüştür. Kanin dişlerin dikey yöndeki yer değişimi sert damak düzlemi referans alınarak panoramik röntgenler üzerinde ölçülmüştür. Bulgular: Çalışma ve kontrol gruplarında kanin dişin dikey yer değişimi oklüzal yönde ve istatistiksel olarak anlamlı (sırasıyla 3.45 mm, p=0.000; 0.73 mm, p=0.013) bulunurken; keratinize dişeti genişliğinde anlamlı artış (sırasıyla 1.23 mm, p=0.000; 0.25 mm, p=0.016) bulunmuştur. Çalışma grubunda ölçülen değişimler cinsiyet ve yaştan bağımsız (p>0.05) ve kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksektir (p=0.000). Dikey yer değişimi ile dişeti genişliğindeki artışın ilişkisi incelendiğinde, dikey hareketin 2-4 mm olduğu örneklemde anlamlı korelasyon bulunamazken (r=0.01); ≥4 mm olduğu örneklemde yüksek korelasyon (r=0.563) bulunmuştur. Sonuç: Ektopik kaninlerin ortodontik tedavisi sonrasında ağız içinde gerçekleşen klinik dişeti artışını ve bu artışın dikey hareket miktarı ile pozitif yönlü ilişkisini gösteren kontrollü bir klinik çalışma olması sebebiyle sonuçlar anlamlıdır. Diş Eti, Düzeltici Ortodonti, Ektopik Diş Çıkması
  • PublicationOpen Access
    DIRECT USAGE OF MINISCREW ANCHORAGE TO INTRUDE OVERERUPTED MAXILLARY POSTERIOR TEETH BEFORE PROSTHODONTIC PREPARATION: A CASE REPORT
    (ISTANBUL UNIV, FAC DENTISTRY, 2016-01-12) ACAR, YASEMİN BAHAR; Acar, Yasemin Bahar; Ates, Mustafa
    Overeruption of maxillary molars due loss of opposing teeth creates occlusal and functional interferences. Before reconstruction can be initiated, intrusion of overerupted molars becomes essential. This report illustrates treatment of overerupted maxillary premolar and molar via direct use of miniscrew anchorage. A 24-year old female had lost first and second left mandibular molars due to pulpal necrotizing agents, resulting with a large alveolar bone defect and overerupted maxillary premolar and molar. She had a history of unsuccessful alveolar distraction of mandibular left premolars to increase the alveolar bone height prior to implant placement. Patient was satisfied with her smile and refused comprehensive orthodontic treatment. Maxillary premolar and molar were intruded segmentally for 4mm in 8 months, using a combination of a mini-implant and partialfixed edgewise appliances. Biological responses of teeth and surrounding bony structures to intrusion appeared normal and acceptable in radiographic and clinical examination.
  • PublicationOpen Access
    Orthodontic treatment and oral hygiene from the patients’ perspective
    (2022-12-01) ACAR, YASEMİN BAHAR; BULUT B., KAYHAN S., ACAR Y. B.
    Objective: Present study aims to investigate patients’ oral hygiene habits, their perspective of the relationship between orthodontic treatment and periodontal health, and the effectiveness of oral hygiene education (OHE). Materials and Methods: In this cross-sectional study, subjects were randomly selected among the patients who were under active fixed orthodontic treatment. 100 patients with a mean age of 16.4 years (range: 13-28 years) was included. Patients were asked to join a paper-based survey of 20 questions at the end of their routine orthodontic session. At the end of survey, group A received OHE conventionally on a dental model using orthodontic and interdental toothbrushes; group B received OHE visually with a digital video on a personal digital assistant (PDA). Patients were asked to reply the last question after the OHE to assess the retention of key concepts from the education. Results: 46% believed that orthodontic materials are harmful for their oral health and 39% thought that orthodontic treatment and oral hygiene are independent. 36% confirmed that they received OHE, and 25% of these patients do not think that OHE helps with their orthodontic treatment. 88% of the patients stated that the OHE given at the end of the survey was beneficial while the remaining 12% found it unhelpful. Conclusion: Patients were unable to realize the benefits of OHE adequately at the first bonding session. The use of audiovisual animations like short digital videos were found to be more effective method for patient education compared to conventional methods.
  • PublicationOpen Access
    Comparison of differential maxillomandibular movements on the upper airway in anteroposterior dimensions after bimaxillary surgery for class III correction
    (2022-10-01) ERDEM, NECİP FAZIL; ACAR, YASEMİN BAHAR; ERDEM N. F., ACAR Y. B., ÇİFTÇİ ŞİŞMAN A.
    Amaç: Sınıf 3 maloklüzyonun düzeltilmesi için farklı bimaksiller cerrahi planların üst hava yolunun ön-arka boyutlarına etkisini değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Sınıf 3 düzeltimi için bimaksiller cerrahi ile tedavi edilen 59 birey (ortalama yaş: 23.11±1.85 yıl) dahil edildi. Ameliyat öncesi (T1) ve ameliyat sonrası (T2) lateral sefalogramlar analiz edilerek kafa kaidesi üzerinde çakıştırıldı. A ve B noktalarının yatay hareketlerinin miktarlarına göre 3 grup oluşturuldu. Grup-1: (n=21) B noktasının yer değiştirmesi A noktasından büyüktü. Grup-2: (n=13) A ve B noktalarının yer değiştirmeleri arasındaki fark ≤1mm idi. Grup-3: (n=25), A noktasının yer değiştirmesi B noktasından büyüktü. Ön-arka faringeal hava yolu boyutları (mm), arka (PAS), üst-arka (SPAS), orta (MAS), alt (IAS), epiglottik (EAS) hava yolu boşluklarında ölçüldü. Sınıf içi değerlendirme Paired sample t testi ve Wilcoxon testi ile yapıldı. Sefalometrik değişiklikler için sınıflar arası karşılaştırmalar ANOVA ve Tukey testi ile değerlendirilirken, hava yolu değişiklikleri için Welch ANOVA ve Kruskal-Wallis testleri yapıldı. Hava yolu parametrelerinin ikili karşılaştırmaları Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney u-testi ile yapıldı. Birincil yordayıcı ve sonuç değişkenleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için Pearson korelasyon analizi yapıldı. Sonuçlar: Maksiller yükseklik, palatal düzlem, SNA, SNB, ANB, Wits, N-Perp, maksiller derinlik toplam örnekte önemli ölçüde değişti. Mandibular düzlemdeki ve SNB’deki değişiklikler Grup-1’de daha yüksekti (p<0.05). SNA, N-PERP, maksiller derinlikteki değişiklikler Grup-3’te daha yüksekti (p<0.05). Toplam örnekte PAS (ortalama:2.44±2.21mm; medyan:2.17mm) ve SPAS (ortalama:1.07±2.31mm; medyan:1.14mm) oldukça anlamlı artış gösterdi. Grup-1’de İAS anlamlı olarak azaldı (ortalama: – 1,98±3,68 mm; ortanca: – 1,36 mm). Grup-2’de önemli bir faringeal değişiklik yoktu. Grup-3’te PAS (ortalama:3.03±2.20mm, ortanca:2.63mm) ve SPAS (ortalama:1.64±1.81mm, ortanca: 1,74mm) anlamlı olarak arttı. Toplam örnek, PAS ve SNA arasında (r=0.335); ve IAS ve B noktası arasında (r=0.275) anlamlı pozitif doğrusal zayıf ilişki ortaya koydu. Grup-3’te PAS ve SNA ölçümleri arasında anlamlı pozitif doğrusal orta ilişki vardı (r=0.613). Sonuç: Farklı kombinasyonlardaki maksillomandibular hareketler üst hava yolunun ön-arka boyutları üzerinde belirgin olarak farklı etkiler göstermiştir. Klinisyenler, hava yolu üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak ameliyat planlamasını dikkatli bir şekilde yapmalıdır.
  • PublicationOpen Access
    Does maxillary protraction with Alt-RAMEC protocol affect inferior sclera exposure? A controlled 3dMD study
    (2022-03-01) ÖNEM ÖZBİLEN, ELVAN; ACAR, YASEMİN BAHAR; YILMAZ, HANİFE NURAY; ACAR Y. B., YILMAZ H. N., ÖNEM ÖZBİLEN E.
    Objective: The purpose of this controlled retrospective study was to measure and evaluate the inferior sclera exposure changes using 3dMD stereophotogrammetric images in a prepubertal Class III patient sample that underwent maxillary protraction with alternate rapid maxillary expansions and constrictions protocol followed by facemask. Methods: The study group included 15 prepubertal patients (mean age: 9.85 ± 1.44 years) with Class III malocclusion due to maxillary retrognathism. Nine weeks of alternate rapid maxillary expansions and constrictions protocol was followed prior to 7 months of face mask treatment and 3 months of retention with Bionator. Pretreatment (T0) and post-retention (T1) lateral cephalometric radiographs and 3dMD images were retrieved from clinical archive. The same records were used for a control group of 15 well-matched, untreated patients (mean age: 9.4 ± 0.79 years). The distance between the upper eyelid margin and the lower eyelid margin was recorded as the overall eye height (E), and the distance between inferior limbus and the lower eyelid margin was recorded as inferior sclera exposure (S). The S : E ratio in percentage was calculated. Sella-nasion-A point angle (SNA) was used as the skeletal variable. Results: SNA angle, right S : E, and left S : E changed significantly in both groups at T1-T0. The intergroup comparison was highly significant for SNA angle but was not significant for right and left S : E variables. Conclusion: The S : E ratio decreased significantly in both alternate rapid maxillary expansions and constrictions/facemask and the control groups. However, the change in S : E ratio between groups was not significant.