Person:
BARUTÇU ATAŞ, DİLEK

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit

Job Title

Last Name

BARUTÇU ATAŞ

First Name

DİLEK

Name

Search Results

Now showing 1 - 10 of 10
  • Publication
    Hemodiyalize Giren Hastalar İle Renal Transplantasyon Yapılan Hastalarda Anksiyete, Depresyon Ve Yaşam Kalitesinin Karşılaştırılması.
    (2016-05-11) BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; ARIKAN, İZZET HAKKI; BARUTÇU ATAŞ D., ARIKAN İ. H., ALIŞIR ECDER S., ÇİFTÇİ H.
    AMAÇ: Kronik böbrek yetmezliği (KBY) yaşamı tehdit eden, önemli ölçüde iş gücü kaybına ve komplikasyonlara yol açan, her yaş grubunu etkileyen bir hastalıktır. Renal replasman tedavilerindeki (RRT) artan bilgi ve teknolojiye rağmen KBY hastalarında anksiyete, depresyon ve yaşam kalitesi ile morbidite ve mortalite arasında çok yakın ilişki saptanmıştır. Bu araştırma hemodiyalize (HD) giren hastalar ile renal transplantasyon (Tx) yapılan hastalarda anksiyete, depresyon ve yaşam kalitesinin karşılaştırılması amacıyla planlandı. MATERYAL-METOD: Çalışmaya toplam 90 hasta (50 hemodiyaliz, 40 renal transplantasyon) dahil edildi. (ortalama yaş 51,63±16.1; yaş aralığı 17-84; Hemodiyaliz grubunda 32 erkek, transplantasyon grubunda 31 erkek). Veriler; Beck Anksiyete Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği ve SF-36 yaşam kalitesi ölçeği kullanılarak toplandı. İstatistiksel analizde ki kare testi, varyans analizi, independent samples t test kullanıldı. BULGULAR: Gruplar sosyodemografik açıdan benzer özelliklere sahipti. Her iki grupta benzer oranda anksiyete ve depresyon görüldü. Kadınların anksiyete ve depresyon puanı erkeklerden daha yüksek bulundu. Diyalize girme süresi ile depresyon ve anksiyete arasında ilişki yokken transplantasyon süresi ile anksiyete ve depresyon arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır. Yaşam kalitesi alt ölçeklerinden fiziksel fonksiyon, fiziksel rol güçlüğü, emosyonel rol güçlüğü, vitalite, genel sağlık ve fiziksel komponent puanı HD grubunda daha düşük saptandı (p<0,05). Yaşam kalitesi skoru kadın ve erkeklerde benzer bulundu. Bir işte çalışıyor olmanın; yaşam kalitesini olumlu etkilediği görüldü. SONUÇ: Bu çalışma sonuçları RRT’lerinin yaşam kalitesini etkilediğini, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik problemlere eğilim yarattığını göstermiştir. Bu hastaların psikiyatrik değerlendirmeye alınması ve eğer gerekiyorsa psikiyatrik tedavi programlarının da başlatılması hem hastaların psikososyal adaptasyonlarını kolaylaştıracak hem de tedavinin başarısını ve hastanın yaşam kalitesini arttıracaktır. Anahtar Kelimeler: Anksiyete, depresyon, hemodiyaliz, renal transplantasyon, yaşam kalitesi
  • Publication
    Mineral ve kemik bozukluklarında tanı ve ayırıcı tanı
    (Türkiye Klinikleri Nefroloji Özel, 2018-01-01) ARIKAN, İZZET HAKKI; BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; ARIKAN İ. H., BARUTÇU ATAŞ D.
  • Publication
    Böbrek hastalıkları
    (Quintessence Publishing, 2017-01-01) BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; ARIKAN, İZZET HAKKI; BARUTÇU ATAŞ D., ARIKAN İ. H.
  • PublicationOpen Access
    Peritoneal dialysis-related peritonitis with an unexpected micro-organism: enterococcus hirae
    (2017-01-01) BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; AŞICIOĞLU, EBRU; VELİOĞLU, ARZU; TUĞLULAR, ZÜBEYDE SERHAN; ARIKAN, İZZET HAKKI; BARUTÇU ATAŞ D., AYKENT M. B., AŞICIOĞLU E., ARIKAN İ. H., VELİOĞLU A., TUĞLULAR Z. S., ÖZENER İ. Ç.
    Enterococcus Hirae is a gram-positive, facultative, anaerobic bacterium which is usually a zoonotic pathogen rarely isolated from human infections. There are no published reports describing continuous ambulatory peritoneal dialysis (CAPD) related- peritonitis with Enterococcus Hirae in the literature. With the following report, we describe the case of peritoneal dialysis (PD)-related peritonitis due to Enterococcus Hirae.
  • Publication
    Peri̇ton di̇yali̇zi̇ hastasında leclerci̇a adecarboksi̇lata peri̇toni̇ti̇
    (2015-10-21) BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; VELİOĞLU, ARZU; ARIKAN, İZZET HAKKI; KOÇ, MEHMET; TUĞLULAR, ZÜBEYDE SERHAN; AŞICIOĞLU, EBRU; BARUTÇU ATAŞ D., VELİOĞLU A., AŞICIOĞLU E., AYKENT M. B., ARIKAN İ. H., KOÇ M., TUĞLULAR Z. S., ÖZENER İ. Ç.
    Giriş: Peritonit, sürekli ayaktan periton diyalizinin (SAPD) en sık ve önemli komplikasyonudur. Leclercia adecarboksilata, Enterobactericea ailesinden gram negatif, hareketli bir basildir. Periton diyalizi (PD) ilişkili peritonitin çok nadir bir sebebidir. Olgu Sunumu: Kronik glomerulonefrite bağlı son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) nedeniyle 12 yıldır SAPD tedavisi gören 72 yaşında kadın hasta ateş, bulantı, kusma, karın ağrısı ve diyalizatta bulanıklaşma şikayeti ile hastaneye başvurdu. Fizik muayenede kan basıncı 90/60 mm/Hg, ateş 38,8 C°, batında yaygın hassasiyet saptandı. Diyaliz sıvısında silme lökosit izlendi. Laboratuvar tetkiklerinde WBC 4.600/µL, CRP 135 mg/L (N: 0-5) ve prokalsitonin 63 ng/mL (N: 0-0.5) izlendi. Kan ve periton sıvısı kültürleri alındıktan sonra ampirik olarak intraperitoneal sefuroksim ve oral siprofloksasin başlandı. Ertesi gün hastada klinik kötüleşme oldu ve periton sıvısı kültüründe Acinetobacter Baumanii ve Leclercia Adecarboksilata üremesi bildirildi. Antibiyograma göre tedaviye intravenöz imipenem ile devam edildi. Klinik düzelme sağlandı, Diyalizat hücre sayısı tedavinin 5. gününde negatifleşti. 2 hafta sonra antibiyotik rezistansını önlemek için imipenem kesilerek intraperitoneal amikasin ve oral siprofloksasine geçildi. Toplam üç hafta süren antibiyotik tedavisi sonrası hasta tamamen iyileşti ve tekrarlayan kültürlerde üreme olmadı. PD katateri çekilmeyen hastanın takiplerinde relaps peritonit izlenmedi. Tartışma: Gram negatif mikroorganizmalarla ilişkili peritonitlerde mortalite daha yüksektir ve daha sık olarak PD kateterinin çıkarılması gerekmektedir. Leclercia Adecarboxilata tek başına ya da bizim hastamızda olduğu gibi polimikrobial infeksiyonların bir komponenti olarak izole edilebilir. Epidemiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte hastaların çoğunluğu immunsupresiftir. Ancak Leclercia Adecarboksilatanın etken olduğu infeksiyonların çoğunluğu hayati tehdit oluşturmaz. Acinetobacter Baumanii gibi tehlikeli bir mikroorganizma ile birlikte üretilmesine rağmen uygun antibiyotik tedavisi ile başarılı bir sonuç alınmıştır.
  • Publication
    Bortezomib ilişkili uygunsuz ADH salınımı sendromu
    (2016-05-11) BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; ARIKAN, İZZET HAKKI; KOÇ, MEHMET; TUĞLULAR, ZÜBEYDE SERHAN; AŞICIOĞLU, EBRU; BARUTÇU ATAŞ D., ARIKAN İ. H., AYKENT M. B., AŞICIOĞLU E., KOÇ M., TUĞLULAR Z. S., ÖZENER İ. Ç.
  • Publication
    Hipoürisemik hastada egzersiz Iilişkili akut böbrek hasarı
    (2016-05-11) BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; ARIKAN, İZZET HAKKI; ERGENÇ İ., BARUTÇU ATAŞ D., AYKENT M. B., KESEN O., ARIKAN İ. H., ÖZENER İ. Ç.
  • Publication
    Periton Diyaliz Hastalarında Düşük Serum Vitamin D Seviyeleri D/P Kreatinin Oranındaki Artış Ile Ilişkilidir.
    (2017-10-18) BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; VELİOĞLU, ARZU; ARIKAN, İZZET HAKKI; TUĞLULAR, ZÜBEYDE SERHAN; AŞICIOĞLU, EBRU; BARUTÇU ATAŞ D., AŞICIOĞLU E., AYKENT M. B., VELİOĞLU A., ARIKAN İ. H., TUĞLULAR Z. S., ÖZENER İ. Ç.
    Giriş: Vitamin D anti-inflamatuar, anti-antijenik ve anti-proliferatif etkilere sahiptir. Vitamin D eksikliği diyaliz hastalarında yaygındır. Düşük vitamin D seviyeleri periton diyaliz (PD) hastalarında peritonit ya da kardiyovasküler mortalite gibi klinik sonuçlarla ilişkilidir. Bu çalışmada kronik PD hastalarında vitamin D eksikliği ile klinik sonuçlar arasındaki olası ilişkileri araştırmayı amaçladık. Metodlar: Bazal demografik ve klinik veriler 67 kronik PD hastasında kaydedildi (erkek 34, kadın 33). Serum 25 (OH) D düzeyi başlangıçta ve 6 ay aralıklarla ölçüldü. Hastalar 59,8±54,6 ay boyunca takip edildi. Takip boyunca peritonit atakları ve peritoneal membran karakteristikleri kaydedildi. Zaman içerisinde peritoneal D/P kreatinindeki 0,1 artış anlamlı kabul edildi. Sonuçlar: Hastaların ortalama yaşı 49,1±13,9 yıl ve median PD süresi 31 ay idi. Başlangıç serum 25 (OH) D değerleri 14±11,4 nmol/L idi. Bazal demografik ve laboratuvar verileri Tablo 1’de özetlenmiştir. Değişik peritoneal membran transport tipine sahip hastalarda başlangıç vitamin D seviyeleri arasında anlamlı farklılık yoktu. Serum 25 (OH) D seviyeleri albumin ile pozitif korelasyon gösterirken PTH seviyeleri ile negatif korelasyon göstermekteydi. Peritoneal D/P kreatinin oranı artmış hastalarda serum 25 (OH) D seviyeleri (n: 14) daha düşük saptandı (6,9±3,5 vs 15,7±13 nmol/L, p<0,01). Başlangıç serum 25 (OH) D seviyeleri ile peritonit atakları veya kardiyovasküler morbidite arasında ilişki yoktu. Tartışma: Kronik PD tedavisi sırasında peritoneal membran üzerinde zararlı etkileri yansıtan artmış peritoneal D/P kreatinin düzeyleri ile düşük serum 25 (OH) D seviyeleri arasında ilişki saptandı. Deneysel çalışmalarda vitamin D eksikliği ve hipergliseminin böbrekte TGF-B stimulasyonu ile fibrozise yol açtığı gösterilmiş olup, bu bulgular çalışmamızda saptanan D/P kreatinin oranındaki artışı açıklayabilir. Vitamin D eksikliği olan PD hastalarında vitamin D tedavisinin peritoneal membranın fonksiyonel ve yapısal değişiklikler üzerindeki etkisini araştırmak için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: D/P kreatinin, periton diyalizi, vitamin D
  • Publication
    Trefoil faktör 3 ekspresyonunun immunoglobulin A nefropatisi patogenezindeki yeri.
    (2014-10-22) BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; VELİOĞLU, ARZU; ARIKAN, İZZET HAKKI; AŞICIOĞLU, EBRU; GÜLER D., BARUTÇU ATAŞ D., AŞICIOĞLU E., VELİOĞLU A., ARIKAN İ. H., ÖZENER İ. Ç.
    Amaç: Mukus üreten hücreler tarafından salınan Trefoil Faktör 3 (TFF3); mukozal korunma, hücre proliferasyonu ve migrasyonunda önemli bir role sahiptir. TFF3 seviyesinin akut ve kronik böbrek yetmezliği olan hastaların serum ve idrarında yüksek olduğu bildirilmiştir. Ancak sağlıklı böbrekte ekspresyonu saptanmamıştır. Bu çalışmada TFF3 ekspresyonunun IgA nefropatisi patogenezindeki yerini araştırmayı hedefledik. Gereç-Yöntem: Biyopsi ile kanıtlanmış IgA nefropatisi olan 28 hasta (16 kadın, ort. yaş 37±13.8 yıl ) çalışmaya alındı. Böbrek biyopsi örnekleri Oxford sınıflamasına göre tekrar değerlendirildi. Hastaların demografik, klinik ve laboratuvar bilgileri kaydedildi. Böbrek biyopsi materyallerinde TNF-, IL10, TGF- ve TFF3 ekspresyonları değerlendirildi. Klinik data ve deneyimler arasındaki olası korelasyon SPSS 15 ile değerlendirildi. Bulgular: Hastaların ortalama takip süresi 4.8±2.7 yıl idi. Hiçbir hastada son dönem böbrek yetmezliği gelişmedi. Mezengiyal hipersellülaritesi olan hastalarda ürik asid seviyesi daha yüksek saptandı (p=0.04). 19 hastada (%67.9) sitoplazmik TFF-3 ekspresyonu gösterildi. 20 hastada (%71.4) tübüler epitelial hücrelerde nükleer TGF- ekspresyonu gösterildi. Hastaların çoğunda (% 89.3) IL-10 ekspresyonu gösterildi. Tübüler epitelial hücrelerde TGF- ve TFF3 ekspresyonu arasında pozitif korelasyon bulundu (p=0,005). Nükleer TGF- salınımı olan hastalarda anlamlı olarak glomerüler ve tübüler IL-10 ekspresyonu saptandı. (p=0.015). Klinik ya da histopatolojik bulgular ile TFF3 salınımı arasında korelasyon görülmedi. Sonuç: Bu çalışma ile IgA nefropatisi olan hastaların böbrek dokusunda TFF3 ekspresyonu gözlenmiştir. TFF3 boyanması esas olarak tübül epitel hücrelerinin sitoplazmasında saptanmış olup, glomerüllerde bulunmamaktadır. Bu bulgu TFF3 molekülünün IgA nefropati patogenezinde rol oynayan spesifik bir faktör olmaktan çok tübüler hasarda rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Aynı zamanda tübül epitel hücrelerindeki TFF3 ekspresyonu ile TGF- arasındaki korelasyon olası bir inflamatuar süreç hipotezini desteklemektedir. Anahtar Kelimeler: IgA Nefropatisi, TGF-, Trefoil Faktör 3, Patogenez
  • Publication
    Trefoil Factor 3 Expression in Immunoglobulin A Nephropathy.
    (2014-11-11) ARIKAN, İZZET HAKKI; BARUTÇU ATAŞ, DİLEK; VELİOĞLU, ARZU; KOÇ, MEHMET; TUĞLULAR, ZÜBEYDE SERHAN; AŞICIOĞLU, EBRU; GÜLER D., ARIKAN İ. H., BARUTÇU ATAŞ D., AŞICIOĞLU E., VELİOĞLU A., KOÇ M., TUĞLULAR Z. S., ÖZENER İ. Ç.
    Background: Peritoneal fl uid of PD patients includes various substances. Trefoil Factor 3 (TFF3) is secreted from different kinds of epithelial cells. It increases survival of epithelial cells and facilitates the restoration of cells aganist any kind of injury. TFF3 levels in the effl uent and serum of PD patients were measured and associated factors were investigated. Effl uent CA-125 levels which is known as indicator of mesothelial cell mass were ascertained for the potential association. Methods: Peritoneal fl uid and serum samples of 48 patients were collected after a 12 hour dwell. ELISA kit (BioTek Instruments U.S.A.) was used for the detection of TFF3 levels. The patients’ demographic and laboratory data as well as peritoneal membrane characteristics were recorded. Results: Fourty-eight PD patients (24 men; mean age: 51,6 ± 13,9 years) who have a median treatment time of 43 months (range:3-200 months) were included. Median effl uent TFF3 level was 17,07 ng/ml (range: 2,38-99,4 ng/ml). There was a positive correlation between effl uent TFF3 levels and treatment time (r=0,349, p<0,015). Median serum TFF3 level was 1,56 ng/ml (range: 0,79-11,05ng/ml). There was no statistical association between effl uent and serum TFF3 levels and effl uent CA-125 levels. There was no statistical association with demographic features, labarotary results and treatment modalities except serum PTH levels (p<0,05). Conclusions: High serum TFF3 levels were comparable with other studies including patients with chronic kidney disease. Effl uent TFF3 levels increases with treatment time may be emanated from local production or peritoneal transport. Tissue localization of TFF3 in peritoneal microcirculation, determination of peritoneal clearance of TFF3 and indicating the association with pro-infl amatory cytokines could make TFF3 possible to be used as a biomarker in PD patients.