Tübitak Proje Çıktıları
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Tübitak Proje Çıktıları by Subject "Çevre Mühendisliği"
Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
Publication Open Access Flok özelliklerinin kimyasal çamurların susuzlaştırılmasındaki rolü(2004-15-04) Mehmet Ali YÜKSELEN; Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, İstanbul, TürkiyeAlüminyum sülfat, iki polialüminyum klorit ürünü ve iki katyonik polielektrolit kullanılarak oluşturulan floklarda, hız gradyanmın oluşum ve kırılmaya etkisi optik görüntüleme teknikleri kullanılarak incelendi. Bulunan optimum dozlar kullanılarak 400 devir / dakika (G ~ 520 s"1) hızlı karıştırmayı takiben 50 devir / dakika ( G ~ 23 s"1) da yavaş karıştırma yapıldı ve oluşan floklar hız gradyanını artırarak kırıldı. Kırılmaların büyük bölümü artan hız gradyanı ile birlikte birkaç saniye içinde gerçekleşti. Kırılmadan sonra flokların tekrar oluşması için karıştırma hızı orijinal değer olan 50 devir / dakika'ya düşürüldü. Alum ve polialüminyum kloritle yapılan deneylerde kırılma işleminin geri dönüşümsüz olduğunu kanıtlayan düşük miktarda yeniden oluşum gözlendi. Kırılma ve yeniden oluşum fazlarında yapılan bulanıklık ölçümleri dinamik görüntüleme sonuçları ile paralellik göstermiştir. Flokların yeniden oluşumu katyonik polielektrolitlerde daha fazla olmuştur. Polielektrolitlerde flok kırılmasından önce ve yeniden oluşumundan sonra ölçülen bulanıklık sonuçları optik görüntüleme ile elde edilen verileri destekleyen flok kırılmasmdaki geri dönüşümü gösterdi. Çalışmada hızlı karıştırma (kırılma) süresinin flok oluşumuna etkisi de incelendi. Floklar farklı periyotlarda (5 - 300 saniye) hızlı karıştırma hızlarına tabii tutuldu ve denenen birçok koagülantta flok kırılma ve tekrar oluşum faktörlerinin artan kırılma süresiyle azaldığı bulundu. Ayrıca denenen farklı koagülantlarla oluşturulan flokların susuzlaştırılma özelliklerinin flokulasyon indeksi ile benzer eğilimi izlediği bulundu.Publication Open Access Sürekli pH ve ORP takibine dayalı biyolojik azot giderimi sisteminde nitrifikasyon bakterilerinin dağılımının moleküler tekniklerle incelenmesi(2004-01-04) Barış ÇALLI;M. Ali YÜKSELEN;Emine GİRGİN;Bülent MERTOĞLU; Boş;Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, İstanbul, Türkiye;Marmara Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, İstanbul, Türkiye;Marmara Üniversitesi, İstanbul, TürkiyeBu çalışmada, yüksek miktarda amonyak içeriğine sahip bir sızıntı suyu ile beslenen laboratuar ölçekli nitrifıkasyon ve denitrifîkasyon sistemlerinde klasik işletme verimi kontrol parametrelerine ilave olarak mikrobiyal çeşitlilik DGGE, klonlama ve FISH gibi moleküler teknikler kullanılarak incelenmiştir. Nitrifıkasyon tankı, gerekli olan alkaliniteyi kullanıldıkça kesikli olarak ilave etmek için, sürekli pH takibine bağlı olarak alkalinite dozlayan bilgisayar kontrollü bir sistem ile işletilmiştir. Bu sistem ile pH 7.0 civarında sabit tutularak, yaklaşık %99 verim ve 0.16 mgNH4+-N/mgUAKM.gün nitrifıkasyon hızı elde edilmiştir. Aynı zamanda, amonyak oksitleyen Nitrosomonas ve nitrit oksitleyen Nitrobacter benzeri nitrifıkasyon bakterileri yoğun olarak tespit edilmiştir. Ayrıca, aerobik denitrifîkasyon bakterileri olan Thauera türleri de tanımlanmıştır. pH ayarlamasının kaldırılmasından sonra anaerobik reaktörlerdeki verim düşüşüne paralel olarak, nitrifıkasyon tankı daha fazla biyolojik olarak ayrışabilir KOİ ile yüklenmiştir. Mikrobiyal çeşitlilik bu değişiklikten hemen etkilenmiş ve karbon gideren heterotrofik bakteriler ve aerobik denitrfîkasyon bakterileri çoğunluk haline gelmiştir. Daha önceki, yüksek verimleri tekrar elde edebilmek için, hidrolik bekletme süresi 24' den 48 saate çıkarılmış ve otomatik kontrol sistemine HC1 dozlayan ikinci bir pompa ilave edilmiştir. Bu önlemlerden sonra, amonyak (Nsol90) ve nitrit (NIT3) oksitleyen bakterilerin sayısı oldukça artmıştır. Denitrifîkasyon sisteminde, karbon kaynağı olarak sodyum asetat ilavesi ile 2000 mg/1 NOX-N seviyelerinde bile %98 verim elde edilmiştir. Aynı zamanda, 20 g/1 UAKM değerlerinde yaklaşık 1.34 mgNOx-N/mgUAKM.gün denitrifîkasyon hızları elde edilmiştir. Alınan tüm çamur numunelerinde benzer DGGE bant dağılımı görülmüş ve Paracoccus benzeri türler baskın denitrifîkasyon bakterisi olarak tespit edilmiştir.Publication Open Access Sıvı-Katı Akışkanlaşmasında Duvar Etkisinin Deneysel Olarak Araştırılması(2018-15-06) Ömer AKGİRAY;ELİF SOYER; Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, İstanbul, Türkiye;Adres YazılmamışMevcut akıskan yatak genislemesi korelasyonları laboratuvar ölçekli kolonlara dayanmaktadır.Ancak, küçük kolonlarda bulunabilecek duvar etkilerinin, bu korelasyonların duvar etkisininbulunmadıgı büyük ölçekli ekipmanlara uygulanabilirligini kısıtladıgı düsünülmektedir.Akıskanlasma literatüründe duvar etkisinin sistematik olarak arastırıldıgı ve net olarak ortayakondugu bir çalısma hâlâ eksiktir.Bu çalısmada, 5 farklı çaptaki kolonlar ile farklı yogunluk ve boyuttaki 30 küresel malzeme ileakıskanlasma deneyleri gerçeklestirilmistir. Akıskanlasma deneylerinden önce malzemekarakterizasyonu deneyleri yapılmıstır. Akıskanlasma sıvısı olarak filtre edilmis musluk suyukullanılmıstır. Deneyler sırasında su sıcaklıgı 20 ?C?de sabit tutulmustur.5 farklı kolon ve 30 farklı malzeme ile 150 farklı akıskanlasma deneyi mümkündür. Budeneylerden sadece bir tanesi (1 cm kolon ile 10 mm cam küreler) küreler kolonda sıkısıphareketsiz kalacakları için yapılmamıstır. Netice olarak (baslangıç denemeleri ve tekrarlarhariç) 149 deney tamamlanmıstır. Bu deneylerde alınan neticeler ve yapılan gözlemlerasagıda kısaca ve daha sonra bu rapor dahilinde detaylı olarak anlatılmıstır.Bu çalısmanın en önemli bulgularından biri, d/D oranının 0,33 veya daha yüksek oldugudurumlarda homojen bir akıskanlasmanın mümkün olmadıgıdır. 0,25 ve 0,33 aralıgındaki d/Doranlarında ise ancak kolona dısarıdan kuvvetli ve ritmik vurmalarla homojen akıskanlasmasaglanabilmistir. Diger önemli bir bulgu ise, kolon çapının yatak genislemesi üzerindekietkisinin homojen akıskanlasmanın gerçeklestirilebildigi en küçük kolonda belirgin olarakgörülmekte oldugudur. d/D oranı 0,20 den büyük iken yatak genislemesi üzerindeki duvaretkisi belirgin olarak görülmüs, 0,11 ve 0,20 arasındaki d/D oranlarında yatak genislemesiüzerindeki duvar etkisi oldukça hafif olarak gözlemlenmistir. 0,11?den küçük d/D oranları içinise duvar etkisi önemsizdir. Deney tekrarları hariç 4000'in üzerinde deney noktasıkaydedilerek yürütülen bu çalısmanın sıvı-katı akıskanlasmasında duvar etkileri üzerineodaklanan en sistematik ve kapsamlı çalısma oldugu düsünülmektedir.Publication Open Access Sızıntı suyu arıtan anaerobik reaktörlerdeki mikrobiyal çeşitliliğin moleküler tekniklerle incelenmesi(2003-01-10) Ahmet Mete SAATÇI;Barış ÇALLI;Bülent MERTOĞLU; Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, İstanbul, Türkiye;Boş;Marmara Üniversitesi, İstanbul, TürkiyeBu çalışmada yaklaşık 2 yıldır katı atık depo sahası sızıntı suyu arıtan yukarı akışlı anaerobik çamur yatağı ve hibrit reaktörlerdeki popülasyon dinamiği birer aylık periyotlarla 265 gün boyunca incelenmiş ve sızıntı suyundaki yüksek amonyak konsantrasyonunun reaktör performansı üzerindeki etkileri mikrobiyal dağılımdaki değişimler ile ilişkilendirilmiştir. Bu ilişkilendirme, baskın mikroorganizmaların FISH (flüoresan in-situ hibridizasyon), DGGE (denature gradyan. gel elektroforesi), klonlama ve DNA dizi analizi gibi moleküler mikrobiyoloji teknikleri kullanılarak tanımlanması ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar, yüksek amonyak konsantrasyonuna sahip katı atık depo sahası sızıntı suyunun reaktörlere düşük pH'larda beslenmesi halinde anaerobik olarak başarıyla anılabileceğini göstermiştir. Böylece, KOİ giderim veriminin reaktör tipi ve mikrobiyal dağılımdan bağımsız, daha çok sızıntı suyunun biyolojik olarak ayrışabilir içeriğine bağlı olduğu tespit edilmiştir. Reaktörlerin düşük asetat konsantrasyonunda stabil olarak çalışması, alınan çamur numunelerinde baskın methanojen tür olarak Methanosaeta'nm görülmesiyle desteklenmiştir. Genel olarak her iki reaktörde de diğer metanojenik türlere çok az rastlanılmıştır. 860. günden sonra rektör girişindeki pH ayarlaması kaldırılmış ve buna paralel olarak serbest amonyak konsantrasyonu aniden 400 mg/l'ye kadar yükselmiştir. Bunun sonucunda, KOÎ giderimi UASB reaktörde %42'ye, hibrit reaktörde %48'e kadar gerilemiştir. Ancak, ham sızıntı suyu amonyak konsantrasyonundaki azalmaya bağlı olarak reaktörlerdeki serbest amonyak değerleri yüksek pH'ya rağmen kısa süre sonra-l 00 mg/1 seviyelerine kadar düşmüştür. Kısa süreli bu toksik şok Methanosaeta türlerinin uzun ipliksi morfolojilerinin daha kısa yapılara dönmesine sebep olmuştur. Sonraki aylarda, reaktörlerin çok daha düşük serbest amonyak seviyelerinde çalışmasına rağmen, Methanosaeta'lar uzun ipliksi, flok oluşturan yapılara tekrar dönmemiştir.Publication Open Access Terkos Gölünün kimyasal ve biyolojik karakterizasyonu ve modellemesi(1996-01-09) Meral SOYLU;Mehmet Ali YÜKSELEN;Erhan SOYLU;Mehmet KARPUZCU;Ahmet Mete SAATÇI;Olcay Tünay;Seher YEPREM;Zehra CAN; Marmara Üniversitesi, Teknik Bilimler Yüksek Okulu, İstanbul, Türkiye;Marmara Üniversitesi, Teknik Bilimler Yüksek Okulu, İstanbul, Türkiye;Marmara Üniversitesi, Teknik Bilimler Yüksek Okulu, İstanbul, Türkiye;Marmara Üniversitesi, Teknik Bilimler Yüksek Okulu, İstanbul, Türkiye;Marmara Üniversitesi, Teknik Bilimler Yüksek Okulu, İstanbul, Türkiye;Marmara Üniversitesi, Teknik Bilimler Yüksek Okulu, İstanbul, Türkiye;Marmara Üniversitesi, Teknik Bilimler Yüksek Okulu, İstanbul, Türkiye;Marmara Üniversitesi, Teknik Bilimler Yüksek Okulu, İstanbul, TürkiyeBu çalışma Terkos Gölünde yapılan ölçüm, analiz ve saptamaları içermektedir. Araştırma 1994 Mayısından, 1995'in Mayısına kadar geçen süre içerisinde gerçekleştirilmiştir. Aylık süreler içinde yapılan çalışmada göl suyunun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri saptanmıştır. Çözünmüş oksijen pH, sıcaklık, derinlik, ışık geçirgenliği gibi parametreler yerinde arazi tipi aletler kullanılarak ölçülmüştür. Tüm istasyonlardan alınan örnekler laboratuvarlarda analiz edilerek, çeşitli azot bileşikleri, orto fosfat fosforu, toplam katı madde, KOİ ve BOİ ölçümleri yapılmıştır. Terkos Gölünün fitoplankton, Zooplankton türleri, bu türlerin mevsimsel dağılımı, klorofil-a konsantrasyonları aylık olarak her istasyon için ayrı ayn ölçülmüştür. Göldeki balık türleri ve dip fauna elemanları da incelenmiştir. Ayrıca göl suyunda yapılan fiziksel, kimyasal ve biyolojik ölçüm ve analiz sonuçlan incelenerek gölün matematik modeli hazırlanmıştır.Publication Open Access Türkiye'de iklim değişkenliği: İstanbul'da yeni bir gözlem ağı ve tarihsel veriler(2009-01-02) Mete TAYANÇ; Marmara Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, İstanbul, TürkiyePublication Open Access Yüksek Azot İçeren Organik Atıklardan Biyogaz _x000D_Üretiminde İz Element İlavesi ve Amonyak Uzaklaştırma _x000D_İşleminin Etkileri_x000D_(2017-15-02) Barış ÇALLI;Adile Evren TUĞTAŞ KARNABAT; MARMARA ÜNİVERSİTESİ, MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ, ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ;MARMARA ÜNİVERSİTESİ, MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ, ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜBu projede, yüksek azot içeriğinden dolayı tavuk atıklarının anaerobik olarak çürütülmesi_x000D_esnasında görülen amonyak inhibisyonunun etkisini azaltmak için iz element takviyesi ve_x000D_amonyağın çürütücüden sürekli olarak uzaklaştırması işlemleri uygulanmış ve bu işlemlerin_x000D_metan üretimi üzerindeki etkileri deneysel olarak incelenmiştir._x000D_İz element takviyesinin metan üretimi üzerindeki etkisini belirlemek için ilk olarak biyo-metan_x000D_potansiyeli (BMP) testleri yapılmıştır. BMP test sonuçları, iz element takviyesinin yüksek_x000D_toplam amonyum azotu (TAN) değerlerinde daha etkili olduğunu ve 6000 mg/l TAN?da_x000D_toplam metan üretimi ve üretim hızınını sırasıyla %28 ve %35 artırdığını göstermiştir. İz_x000D_element takviyesinin olumlu etkisi uzun süreli sürekli deneylerle de desteklenmiştir. İz element_x000D_ve özellikle Se ilave edilen biyoreaktörler, 3.6 kg-UKM/m3.gün organik yükleme hızı (OYH) ve_x000D_6500 mg/l?nin üzerinde TAN?da kararlı olarak işletilebilmiş ve 0.27 m3/kg-UKM metan üretimi_x000D_elde edilmiştir. Metagenomik analizler, bu reaktörlerde metan üretiminin sintrofik asetat_x000D_oksidasyonu üzerinden amonyağa dirençli hidrojenotrofik metanojenler tarafından_x000D_gerçekleştirildiğini göstermiştir._x000D_Amonyak inhibisyonunun etkisini azaltıp çürütücüleri daha yüksek OYH?lerde işletebilmek için_x000D_iz element takviyesine ilave olarak amonyağı gaz geçirgen bir membran yardımıyla inhibisyon_x000D_seviyesinin altında kalacak şekilde reaktörden uzaklaştırma yoluna gidilmiştir. Harici ön_x000D_denemelerden sonra membranla amonyak ayırma işlemi süzülen yataklı ve tam karışımlı_x000D_anaerobik reaktörlere (SYAR ve TKAR) entegre edilerek yerinde test edilmiştir._x000D_Süzüntü suyu geri devir hattına membran yerleştirilen SYAR-M?de TAN konsantrasyonu_x000D_2000 mg/l?nin altında tutularak 0,27 m3/kg-UKM, membran yerleştirilmeyen ve TAN_x000D_konsantrasyonunun 10000 mg/l?ye ulaştığı SYAR-K?da ise ancak 0,12 m3/kg-UKM metan_x000D_üretimi elde edilmiştir. İçine gaz geçirgen membran yerleştirilen TKAR-M, TAN_x000D_konsantrasyonunun inhibisyon seviyesinin altında tutulmasıyla 5.5 kg-UKM/m3.gün OYH'de_x000D_kararlı şekilde işletilmiş ve bu sayede ortalama 0,31 m3/kg-UKM metan üretilmiştir. Ulaşılan_x000D_OYH ve metan üretim değerleri literatürde sadece tavuk atığı ile beslenerek işletilen_x000D_anaerobik çürütücüler için verilen değerlerin oldukça üzerindedir. Membran yerleştirilmeden_x000D_kontrol maksatlı olarak işletilen TKAR-K, 3.8kg-UKM/m3.gün OYH'de TAN_x000D_konsantrasyonunun 6500 mg/l?yi aşmasıyla inhibe olmuş ve metan üretimi kısa süre içinde_x000D_tamamen durmuştur.