Person:
EKER, NURŞAH

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit

Job Title

Last Name

EKER

First Name

NURŞAH

Name

Search Results

Now showing 1 - 10 of 33
  • Publication
    Kanserli çocuklarda Türkiye'de ilk dalga sonrası COVİD-19 enfeksiyonu: TPOG ve TPHD çalışması
    (2021-11-07) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; KEBUDİ R., TUĞCU D., KURUCU N., EKER N., İNCE D., GÜLER KAZANCI E., TOKUÇ A. G., TOKGÖZ H., ÇEÇEN R. E., SEVİNİR B. B., et al.
  • Publication
    Çocukluk çağı lenfomalarında kök hücre nakli
    (2020-12-15) EKER, NURŞAH; EKER N.
  • Publication
    Covid-19 Infection in children with cancer after the first wave in Turkey: A study of the Turkish pediatric oncology (TPOG) and hematology (TPHD) societies
    (2021-10-24) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; KEBUDİ R., KURUCU N., TUĞCU D., EKER N., İNCE D., TOKUÇ A. G., ÇEÇEN R. E., SEVİNİR B., VURAL Ö., ERDEM M., et al.
  • Publication
    Primer immun yetmezlik tanılı hastalarda malignite çeşitliliği
    (2018-04-11) TRUE, ÖMER; EKER, NURŞAH; KIYKIM A., SÜREKLİ Ö., NAİN E., KASAP N., AKTÜRK H., DOĞRU Ö., EKER N., CANBOLAT A., SOMER A., KOÇ A., et al.
    İRİŞ: Primer immün yetmezliği (PIY) olan hastalarda malignite gelişimi normal popülasyona göre daha yüksek oranda görülmektedir. Kliniğimizde takip ettiğimiz primer immün yetmezliği olan hastalarda gelişen maligniteleri, risk faktörlerini ve tedavileri sunmayı amaçladık. Yöntem: Primer immün yetmezliğe sahip olan ve malignite geliştiren 16 hastanın verileri değerlendirildi. Demografik özellikler, geçirilen enfeksiyonlar, otoimmünite, gelişen malignite tipleri, tedavi ve prognozları değerlendirildi. Bulgular: Toplam 17 hastanın yaş: 16.2±8.8 yıl, malignite gelişme yaşı 11.7±6.8 yıl idi. Hastaların tanıları sırasıyla: Kombine immün yetmezlik (n:13), antikor eksikliği ile giden immün yetmezlik (n: 4) idi. Kombine IY grubunda Bloom Sendromu (n:2), Ataksi-Telenjektazi (n:1), DOCK 8 eksikliği (n:2), Pürin Nükleozid Fosforilaz eksikliği (n:1), Epstein-Barr Virus ilişkili immün yetmezlik (n: 2), Nijmegen breakage sendromu (n:1), 4 hastada ise kombine immün yetmezliğin moleküler nedeni belirlenemedi. Antikor eksikliği grubunda, yaygın değişken immün yetmezlik (n:2), fosfoinositol 3 kinaz reseptör-1 eksikliği (n:2) bulunmaktaydı. En sık görülen malignite lenfoma (n:8) iken, kolanjiokarsinom, Wilms tümörü, gastrik ve kolon adenokarsinom, vulvar skuamöz karsinom, akut myeloid lösemi, nazal skuamöz karsinom diğer görülen malignitelerdi. Üç olguda ciddi non-neoplastik lenfoproliferasyon saptandı. Lenfoma geliştiren olguların 5'inde EBV pozitifliği saptandı. Toplam 6 olgu malignite tedavisi sırasında kaybedildi. Genel sağkalım oranı %64.7 olarak belirlendi (Şekil 1). Sonuç: PIY'lerde malignite gelişimi bir çok faktörle ilişkili olabilmektedir. Altta yatan genetik nedenler kronik yangı, DNA tamir kusurları, myeloid ve lenfoid hücrelerde gelişim bozukluklarına neden olarak maligniteye yatkınlık yaratabilmektedir. Bunun yanında sık geçirilen enfeksiyonlar ve çevresel etkenler de PIY hastalarında malignite oluşumunu kolaylaştırmaktadır.
  • Publication
    Çocukluk çağında osteosarkom
    (Türkiye Klinikleri Yayınevi, 2021-01-01) EKER, NURŞAH; EKER N.
    Osteosarkom çocukluk çağında en sık görülen primer malign kemik tümörüdür. Kemik dokudan köken alan, genellikle yüksek grade, uzak metastaz potansiyeli olan ve tedavi edilmez ise kötü prognoz ile seyreden tümörlerdir. Osteosarkom tedavisi, multidisipliner bir tedavi yönetimini içermektedir. Ana tedavi modelitesi, neoadjuvant ve adjuvant kemoterapi ile birlikte cerrahi eksizyon ve radyorezistan bir tümör olmasına rağmen seçilmiş vakalarda yüksek doz radyoterapidir. Günümüzde, hala standart olarak YD-MTX, sisplatin ve doxorubicinden oluşan üçlü multiajan tedavi önerilmektedir. Lokalize hastalık sonrası %30-40 oranında relaps hastalık görülmektedir. Relaps hastalıkta cerrahi tedavi önemini korumakta olup, kemoterapi için standart bir yaklaşım yoktur. Relaps/refrakter hastalıkta prognoz kötüdür ve sağ kalımı arttırmak için yeni nesil tedavi ajanlarına ihtiyaç vardır.
  • Publication
    Çocukluk çağı vasküler benign tümörlerin değerlendirilmesi: Tek merkez deneyimi
    (2021-04-18) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; ARAS S., EKER N., Tufan Taş B., ŞENAY R. E., TOKUÇ A. G.
    Amaç: Vasküler benign tümörler arasında yer alan ve en sık olma özelliğini gösteren hemanjiomların sıklığı %5-10 arasında değişmektedir. En sık yerleştiği organ deri olan hemanjiomlar çoğunlukla tek lezyon şeklinde ortaya çıkar. Patogenezi tam olarak bilinmemektedir. Lezyonun yerleşim yeri ve boyutuna göre gelişebilecek major komplikasyonlar kanama, bası bulguları, organ işlev bozukluğu ve kasabach merit sendromudur. Tedavide steroid ve beta bloker en sık kullanılan ajanlar olup tedavi kararı, lezyonun yeri, boyut ve yarattığı disfonksiyonlara göre verilir. Bu çalışmada, polikliniğimizde, son on yılda hemanjiom nedeni ile takip edilen olgular geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Yöntem ve Gereç: Marmara Üniversitesi Çocuk Hematoloji Onkoloji Bölümünde Ocak 2011- Ocak 2021 yılları arasında başvuran hemanjiom tanılı olgularının dosyaları retrospektif olarak incelendi. Yaş aralığı 0-18 olan, 104 hasta çalışma kapsamına alındı. Hastaların demografik verileri ile prematürite, düşük doğum ağırlığı varlığı, eşlik eden genetik anomali varlığı, hemanjiom yeri, boyutu, sayısı, eşlik eden diğer organ tutulumları, tedavisi, tedavi komplikasyonları, tedavi ve/veya tedavisiz izlem sonuçları değerlendirildi. Bulgular: Yüzdört hemanjiom tanılı olguların kız/erkek oranı 59/45 idi. Yaş ortalaması 12.8 aydı.71 hastada(%68) tek bir hemanjiom mevcut iken;33 hastada(%31) birden fazla hemanjiom mevcuttu. En sık hemanjiom bölgeleri saçlı deri, yüz, dudak, göz kapağı, gövde, sırt, extremiteler, karaciğer idi. 20 hastada (%19) düşük doğum ağırlığı ve prematürite öyküsü mevcuttu. Tedavisiz izlemle takip edilen 58 hastanın,13’ünde (%12.5) lezyonlar tamamen kaybolurken, 27 hastanın (%25) hemanjiom boyutları stabil olarak izlendi.Lezyonun boyutu ve yarattığı organ disfonksiyonuna göre tedavi kararı verilen 45 hastaya ilaç tedavisi olarak propranolol, steroid,sirolimus tedavilerinden en az biri başlandı. 25 hastanın sadece propranolol tedavisi ile hemanjiom boyutu belirgin küçülürken, 12 hastanınki stabil olarak izlendi. Hiçbir hastamızda tedaviyi kesmeyi gerektirecek yan etki izlenmedi. Sonuç: Yaşamın ilk aylarından itibaren en sık görülen benign vasküler lezyon olan hemanjiomun tanı ve tedavisini düzenleyen hekimlerin farkındalıklarını arttırmak,olguların yönetimi,hastaların tedavi ve izlem planları için çocuk hematoloji ve onkoloji işbirliği içinde olmanın gereksiz tedaviyi önlemesi açısından önemli olduğunu belirtmek istedik.
  • Publication
    Pelvic ewing sarcoma: a single center experience
    (2022-11-01) EROL, BÜLENT; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; EKER, NURŞAH; Baysal B., EROL B., TOKUÇ A. G. , EKER N., Senay R.
  • Publication
    Outcome of ewing sarcoma in children, twenty years experience from a single center in Turkey
    (2017-09-01) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; TRUE, ÖMER; EKER N., YILMAZ B., TOKUÇ A. G., ŞENAY R. E., BERK B., DOĞRU Ö.
    Background/Objectives: Ewing sarcoma (ES) is the second common primary bone malignancy in pediatric patients. Usually, these tumors occur in bone but sometimes they can olsa orginate in soft tissue. These tumors are agressive and treatment involves multidurgs chemotherapy, radiotherapy and surgery. The aim of this study was to determine outcomes of Ewing sarcoma in pediatric patients who was treated in our instution. Design/Methods: This is a retrospective study of 75 pediatric patients with Ewing Sarcoma treated in between 1996 to 2016. Results: During a 20-year period, 75 patients were identified with Ewing Sarcoma in hospital database and their records were analyzed retrospectively. Of the 75 patients, 45 (60%) were males, 30 (40%) were females. The mean age was 10 years (ranging from 1year to 17 years). All of the patients had received the same chemotherapy protocol at presentation. This protocol involved ifosfamide, etoposide, vincristine, doxorubicine, cyclophosphamide and actinomycin. After 3 cycles of chemotherapy, surgery had been performed for most of the patients. Radiotherapy had been performed for the patients who had more than 10% viable cells after pathological examinations. For these patients, chemotherapy had been changed and continued during and after radiotherapy. The second chemotherapy protocol invoved vincristine, cyclophosphamide and topotecan. At the presentation, 22 (29 %) patients had metastatic disease. During the follow up 16 (23 %) patients had relapsed. The 5-year event free survival and overall survival were 46 % and 58,5 %. Metastatic disease at presentation was the significant factor on overall survival. Conclusions: The management of a child or adolescent with Ewing sarcoma is best carried out in a specialized center under the care of a multidisciplinary team, in order to obtain the best outcome for the patient. Early diagnosis is very important because metastatic disease at presentation reduces the overall survival.
  • Publication
    Central nervous system tumors
    (2017-09-01) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; TRUE, ÖMER; YILMAZ B., EKER N., TOKUÇ A. G., DOĞRU Ö., ŞENAY R. E., BERK B.
    Background/Objectives: Central nervous system (CNS) tumors are the most common solid tumors in childhood. Our instution is the one of the major referral center for pediatric brain tumors in Turkey. We aimed to analyzed children with brain tumors who were diagnosed and treated at our center in this study. Design/Methods: This is a retrospective study of 96 pediatric patients with brain tumors treated in between 2009 to 2017. Sixteen patients were lost to follow-up and 80 patients were included in the analysis. Demographic informations, histologic subtypes, stage at diagnosis, treatment modalities and outcomes were evaluated, retrospectively. Results: Of the 80 patients, 42 (52.5%) were males, 38.5 (47.5%) were females. The mean age was 6.8 ± 4.6 years (ranging from 0.17 years to 15.5 years). The mean duration of follow up was 30 months. Mean survival time was 71.4 months (95% CI: 61.8 - 80.9). The most common localization was the infratentorial area (38.8%). Among all of the patients, gliomas are the most common histologic form (54 %) and 51,3% had grade IV stage for WHO. Five-year overall survival (OS) is 68 %. The most important factor for OS was tumor total resectabity. Total resectable patients OS was 81% vs gross total resection (GTR) was 49.5% vs partial resection was only 28% within 5 years. The children with diffuse infiltrative pontine glioma (DIPG) and atypical teratoid/rhabdoid tumor (AT/RT) had the worst prognosis and these patients died in the first year of their treatment. Conclusions: In developing countries, as the use of molecular studies could not be routinely performed in clinical practice. Brain tumors are relatively common cancers among children.usually the first and the most important step in therapy. Patients with the most complete resection have significantly longer survival despite all of the technological advances.
  • Publication
    Pelvik ve alt ekstemite yerleşimli ewing sarkomlu olgularımızda tedavi sonuçlarımız
    (2017-04-23) ÖZGEN, ZERRİN; EROL, BÜLENT; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; EKER, NURŞAH; Özgen Z., Erol B., Tokuç A. G. , Alan Ö., Eker N., Gül D.