Person:
TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR

Loading...
Profile Picture

Email Address

Birth Date

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit

Job Title

Last Name

TOKUÇ

First Name

AYŞE GÜLNUR

Name

Search Results

Now showing 1 - 10 of 23
  • Publication
    Kanserli çocuklarda Türkiye'de ilk dalga sonrası COVİD-19 enfeksiyonu: TPOG ve TPHD çalışması
    (2021-11-07) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; KEBUDİ R., TUĞCU D., KURUCU N., EKER N., İNCE D., GÜLER KAZANCI E., TOKUÇ A. G., TOKGÖZ H., ÇEÇEN R. E., SEVİNİR B. B., et al.
  • Publication
    Covid-19 Infection in children with cancer after the first wave in Turkey: A study of the Turkish pediatric oncology (TPOG) and hematology (TPHD) societies
    (2021-10-24) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; KEBUDİ R., KURUCU N., TUĞCU D., EKER N., İNCE D., TOKUÇ A. G., ÇEÇEN R. E., SEVİNİR B., VURAL Ö., ERDEM M., et al.
  • Publication
    Çocukluk çağı vasküler benign tümörlerin değerlendirilmesi: Tek merkez deneyimi
    (2021-04-18) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; ARAS S., EKER N., Tufan Taş B., ŞENAY R. E., TOKUÇ A. G.
    Amaç: Vasküler benign tümörler arasında yer alan ve en sık olma özelliğini gösteren hemanjiomların sıklığı %5-10 arasında değişmektedir. En sık yerleştiği organ deri olan hemanjiomlar çoğunlukla tek lezyon şeklinde ortaya çıkar. Patogenezi tam olarak bilinmemektedir. Lezyonun yerleşim yeri ve boyutuna göre gelişebilecek major komplikasyonlar kanama, bası bulguları, organ işlev bozukluğu ve kasabach merit sendromudur. Tedavide steroid ve beta bloker en sık kullanılan ajanlar olup tedavi kararı, lezyonun yeri, boyut ve yarattığı disfonksiyonlara göre verilir. Bu çalışmada, polikliniğimizde, son on yılda hemanjiom nedeni ile takip edilen olgular geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Yöntem ve Gereç: Marmara Üniversitesi Çocuk Hematoloji Onkoloji Bölümünde Ocak 2011- Ocak 2021 yılları arasında başvuran hemanjiom tanılı olgularının dosyaları retrospektif olarak incelendi. Yaş aralığı 0-18 olan, 104 hasta çalışma kapsamına alındı. Hastaların demografik verileri ile prematürite, düşük doğum ağırlığı varlığı, eşlik eden genetik anomali varlığı, hemanjiom yeri, boyutu, sayısı, eşlik eden diğer organ tutulumları, tedavisi, tedavi komplikasyonları, tedavi ve/veya tedavisiz izlem sonuçları değerlendirildi. Bulgular: Yüzdört hemanjiom tanılı olguların kız/erkek oranı 59/45 idi. Yaş ortalaması 12.8 aydı.71 hastada(%68) tek bir hemanjiom mevcut iken;33 hastada(%31) birden fazla hemanjiom mevcuttu. En sık hemanjiom bölgeleri saçlı deri, yüz, dudak, göz kapağı, gövde, sırt, extremiteler, karaciğer idi. 20 hastada (%19) düşük doğum ağırlığı ve prematürite öyküsü mevcuttu. Tedavisiz izlemle takip edilen 58 hastanın,13’ünde (%12.5) lezyonlar tamamen kaybolurken, 27 hastanın (%25) hemanjiom boyutları stabil olarak izlendi.Lezyonun boyutu ve yarattığı organ disfonksiyonuna göre tedavi kararı verilen 45 hastaya ilaç tedavisi olarak propranolol, steroid,sirolimus tedavilerinden en az biri başlandı. 25 hastanın sadece propranolol tedavisi ile hemanjiom boyutu belirgin küçülürken, 12 hastanınki stabil olarak izlendi. Hiçbir hastamızda tedaviyi kesmeyi gerektirecek yan etki izlenmedi. Sonuç: Yaşamın ilk aylarından itibaren en sık görülen benign vasküler lezyon olan hemanjiomun tanı ve tedavisini düzenleyen hekimlerin farkındalıklarını arttırmak,olguların yönetimi,hastaların tedavi ve izlem planları için çocuk hematoloji ve onkoloji işbirliği içinde olmanın gereksiz tedaviyi önlemesi açısından önemli olduğunu belirtmek istedik.
  • Publication
    Pelvic ewing sarcoma: a single center experience
    (2022-11-01) EROL, BÜLENT; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; EKER, NURŞAH; Baysal B., EROL B., TOKUÇ A. G. , EKER N., Senay R.
  • Publication
    Outcome of ewing sarcoma in children, twenty years experience from a single center in Turkey
    (2017-09-01) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; TRUE, ÖMER; EKER N., YILMAZ B., TOKUÇ A. G., ŞENAY R. E., BERK B., DOĞRU Ö.
    Background/Objectives: Ewing sarcoma (ES) is the second common primary bone malignancy in pediatric patients. Usually, these tumors occur in bone but sometimes they can olsa orginate in soft tissue. These tumors are agressive and treatment involves multidurgs chemotherapy, radiotherapy and surgery. The aim of this study was to determine outcomes of Ewing sarcoma in pediatric patients who was treated in our instution. Design/Methods: This is a retrospective study of 75 pediatric patients with Ewing Sarcoma treated in between 1996 to 2016. Results: During a 20-year period, 75 patients were identified with Ewing Sarcoma in hospital database and their records were analyzed retrospectively. Of the 75 patients, 45 (60%) were males, 30 (40%) were females. The mean age was 10 years (ranging from 1year to 17 years). All of the patients had received the same chemotherapy protocol at presentation. This protocol involved ifosfamide, etoposide, vincristine, doxorubicine, cyclophosphamide and actinomycin. After 3 cycles of chemotherapy, surgery had been performed for most of the patients. Radiotherapy had been performed for the patients who had more than 10% viable cells after pathological examinations. For these patients, chemotherapy had been changed and continued during and after radiotherapy. The second chemotherapy protocol invoved vincristine, cyclophosphamide and topotecan. At the presentation, 22 (29 %) patients had metastatic disease. During the follow up 16 (23 %) patients had relapsed. The 5-year event free survival and overall survival were 46 % and 58,5 %. Metastatic disease at presentation was the significant factor on overall survival. Conclusions: The management of a child or adolescent with Ewing sarcoma is best carried out in a specialized center under the care of a multidisciplinary team, in order to obtain the best outcome for the patient. Early diagnosis is very important because metastatic disease at presentation reduces the overall survival.
  • Publication
    Central nervous system tumors
    (2017-09-01) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; TRUE, ÖMER; YILMAZ B., EKER N., TOKUÇ A. G., DOĞRU Ö., ŞENAY R. E., BERK B.
    Background/Objectives: Central nervous system (CNS) tumors are the most common solid tumors in childhood. Our instution is the one of the major referral center for pediatric brain tumors in Turkey. We aimed to analyzed children with brain tumors who were diagnosed and treated at our center in this study. Design/Methods: This is a retrospective study of 96 pediatric patients with brain tumors treated in between 2009 to 2017. Sixteen patients were lost to follow-up and 80 patients were included in the analysis. Demographic informations, histologic subtypes, stage at diagnosis, treatment modalities and outcomes were evaluated, retrospectively. Results: Of the 80 patients, 42 (52.5%) were males, 38.5 (47.5%) were females. The mean age was 6.8 ± 4.6 years (ranging from 0.17 years to 15.5 years). The mean duration of follow up was 30 months. Mean survival time was 71.4 months (95% CI: 61.8 - 80.9). The most common localization was the infratentorial area (38.8%). Among all of the patients, gliomas are the most common histologic form (54 %) and 51,3% had grade IV stage for WHO. Five-year overall survival (OS) is 68 %. The most important factor for OS was tumor total resectabity. Total resectable patients OS was 81% vs gross total resection (GTR) was 49.5% vs partial resection was only 28% within 5 years. The children with diffuse infiltrative pontine glioma (DIPG) and atypical teratoid/rhabdoid tumor (AT/RT) had the worst prognosis and these patients died in the first year of their treatment. Conclusions: In developing countries, as the use of molecular studies could not be routinely performed in clinical practice. Brain tumors are relatively common cancers among children.usually the first and the most important step in therapy. Patients with the most complete resection have significantly longer survival despite all of the technological advances.
  • Publication
    Pelvik ve alt ekstemite yerleşimli ewing sarkomlu olgularımızda tedavi sonuçlarımız
    (2017-04-23) ÖZGEN, ZERRİN; EROL, BÜLENT; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; EKER, NURŞAH; Özgen Z., Erol B., Tokuç A. G. , Alan Ö., Eker N., Gül D.
  • Publication
    Çocukluk çağı kanserlerinde epstein-barr virüs enfeksiyonunun rolü
    (2023-04-09) EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; ARAS S., EKER N., YILMAZ B., TOKUÇ A. G.
    Giriş-Amaç: Epstein-Barr virüsü (EBV), human herpes virüs grubunda yer alan ve maligniteler ile ilişkisi gösterilen ilk virüstür. Çocukluk çağında ilk altı yaşta %90 oranında seropozitiflik saptanır. Tükürük ve boğaz salgıları ile yakın temasla, kan yoluyla ve bunlarla kontamine eşyalarla bulaşır. Çoğu kişi, enfeksiyonu asemptomatik geçirir ve virüs konakçıda ömür boyu kalır. Enfeksiyöz mononükleoz (EMN) gibi kendini sınırlayan benign bir hastalık kliniği beklenmekte iken epitel-lenfoid hücre kökenli malignitelere de neden olabilmektedir. Çocukluk çağında, EBV ilişkili kanserler arasında NonHodgkin lenfoma(NHL), Hodgkin Lenfoma(HL) ve Nazofarengeal Karsinom(NFK) yer almaktadır. Bu çalışmada kliniğimizde NFK, HL ve NHL tanısı ile izlenmekte olan hastaların EBV durumları ve hastalık prognozu ile ilişkileri incelenmiştir. Yöntem: 2011-2021 yılları arasında merkezimizde Non-Hodgkin lenfoma, Hodgkin Lenfoma ve Nazofarengeal Karsinom tanısı alan olguların dosya verileri retrospektif olarak incelenmiştir. Bulgular: Yüz yirmi dört olgu geriye dönük olarak incelendi. Kız:Erkek oranı 2/5(n=35:89)idi. Median yaş: 13 yaş idi. Ortalama izlem süresi 147 aydı. Olguların %48’i(n=60) NHL,%42’si (n= 53)HL,%8’i(n=11) NFK olgusundan oluşuyordu. Olguların %21’sinde(n=26) tanı anı primer tümör dokusu patolojik incelemesinde EBER pozitif saptandı. EBER pozitif saptanan olguların %34’ünde(n=9) tanı anında EBV PCR pozitifliği mevcuttu. Nüks ya da progresyon saptanan 5 olgunun 2’si NFK,3’ü HL idi. Nüks olan NFK olgularının hepsinde nüks/progresyon anında tedavi ile negatifleşen EBV titrelerinin tekrar yükseldiği saptandı. Remisyonda izlenen olgularda ise yeniden pozitif EBV PCR titresi saptanmadı. Eber pozitif olan olguların % 19’unda(n=5) relaps meydana gelmiştir. Bu hastalardan 4’ü tedavi sırasında kaybedilmiştir. Relaps olan bir NFK olgumuz ise tedavi sonrası yeniden remisyona girmiştir. Eber pozitif olan olguların %65’i(n=17) remisyonda izlenmekte, 2 hastanın tedavisi ise devam etmektedir. Sonuç: Çocukluk çağında sık görülen EBV enfeksiyonları maligniteye yatkınlık yaratabilmektedir. Özellikle nazofarenks karsinomu olguları EBV enfeksiyonu ile ilişkilendirilmiş olup hastalığın prognozunu belirlemede etkisi vardır. Biz bu çalışma ile başta nazofarenks karsinomu olmak üzere tüm EBV ilişkili kanser olgularında EBV PCR takiplerinin düzenli yapılması gerekliliğini vurgulamak istedik
  • Publication
    Polisomnografi aracılığıyla tanı alan bir nöroblastom olgusu
    (2019-10-11) ERGENEKON, ALMALA PINAR; ERDEM ERALP, ELA; GÖKDEMİR, YASEMİN; EKER, NURŞAH; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; KARADAĞ, BÜLENT TANER; YILMAZ YEĞİT C., ERGENEKON A. P., ERDEM ERALP E., GÖKDEMİR Y., EKER N., TOKUÇ A. G., KARADAĞ B. T.
  • Publication
    Pediatrik optik gliom olgularının görme keskinlikleri ile elektofizyolojik ve radyolojik bulgularının değerlendirilmesi
    (2022-04-23) DERİCİOĞLU, VOLKAN; EKER, NURŞAH; BUĞDAYCI, ONUR; YARGI, BERRU; KURŞUN, MELTEM; SEVİK, MEHMET ORKUN; TOKUÇ, AYŞE GÜLNUR; ŞAHİN, ÖZLEM; Dericioğlu V., Eker N., Buğdayci O., Yargi B., Kurşun M., Sevik M. O. , Tokuç A. G. , Şahin Ö.
    Amaç:Optik gliom nedeniyle takip edilen pediatrik hastaların en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EİDGK, logMAR), flaş görsel uyarılmış potansiyeller (fVEP) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) sonuçlarının karşılaştırılması.Yöntem:Marmara Üniversitesi Göz Hastalıkları, Pediatrik Onkoloji ve Radyoloji bölümlerince takip edilen 22 pediatrik optik gliom hastasının 38 gözü çalışmaya dahil edildi. Hastaların başlangıç ve son takipteki EİDGK’leri, MRG’deki optik sinir kalınlıkları (OSK), kontrast tutulumları, sinyal değişimleri ve fVEP’te P2 dalgasının amplitüd ve latansları değerlendirildi.Bulgular:Hastaların yaş ortalamaları 12±5.7 yıl ve kız/erkek oranı 13/9 idi. Ortalama takip süresi 63.95±24.5 ay olarak bulundu. Gözlerin ilk ve son EİDGK’leri sırasıyla, ortanca (1.ve 3. çeyrekler aralığı) 0.2 (0-2.18) ve 0.2 (0-2.3) logMAR (p=0.586); MRG’de ölçülen ortalama OSK’leri sırasıyla, 6.51±6.03 ve 6.31±7.84 mm (p=0.650); fVEP P2 dalga ortalama amplitüdleri sırasıyla, 16.68±14.21 ve 17.93±11.96 mV (p=0.577) ve ortalama latansları sırasıyla, 149.38±50.30 ve 133.39±29.78 ms (p=0.009) olarak saptandı. Son logMAR EİDGK ile OSK (r=0.434, p=0.015), P2 amplitüdü (r=-0.432, p=0.014)) ve P2 latansı (r=0.614, p<0.001) arasında anlamlı orta düzeyde korelasyon olduğu görüldü. fVEP P2 dalga parametreleri ile OSK arasında korelasyon saptanmadı (p>0.05). P2 latansı ile MRG’de görülen sinyal (r=0.426, p=0.013) ve kontrast tutulumu (r=0.386, p=0.027) değişiklikleri arasında anlamlı korelasyon olduğu görüldü.Sonuç:Optik gliom hastalarında fVEP P2 dalga amplitüdleri ve latansları EİDGK ile ilişkili gözükmektedir. Ayrıca, P2 dalga latansının MRG’de görülen sinyal ve kontast tutulumu değişiklikleri ile de ilişkili olduğu görülmektedir. Bu bulgular, özellikle preverbal yaştaki optik gliom hastalarının değerlendirilmesinde ve hastalık ilerlemesinin takibinde fVEP’in kulanılabileceğini göstermektedir.