Tez Koleksiyonu / Thesis Collection
Permanent URI for this community
Browse
Browsing Tez Koleksiyonu / Thesis Collection by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 39665
Results Per Page
Sort Options
Publication Metadata only Detection of grain boundaries in SEM images using type-2 fuzzy logic(02.05.2023) Kurt, Nesibe Celile; Kentli, Aykut; Marmara Üniversitesi; Fen Bilimleri Enstitüsü; Makine Mühendisliği Anabilim Dalı; Makine Mühendisliği Bilim DalıKenar algılama günümüzde görüntü işleme, görüntülerde örüntü tanıma ve bilgisayar görüşü alanlarında oldukça yaygın olarak kullanılan bir metottur. Görüntü işlemede kullanılan veri miktarını önemli ölçüde azaltarak görüntülerin analizini basitleştirmek için kullanılır. Kenar algılamanın temel çalışma yöntemi şu şekildedir: Bir görüntüdeki her bir piksel için çevresindeki komşu piksellerle karşılaştırma yapılır ve farklı/koyu tonda olan pikseller tespit edilir. Böylelikle görüntüdeki kenarların tespiti gerçekleşmiş olur.Görüntü işleme alanında kullanılan Tip-1 bulanık mantık sistemleri, nöral ağlar, PSO(Particle Swarm Optimization) ile genetik algoritmalar, aralık değerli bulanık operatörler, Sobel operatörü ile birleştirilmiş aralıklı tip-2 bulanık sistemler, aralıklı tip-2 bulanık sistemler ve morfolojik gradyan, aralıklı tip-2 bulanık mantığa dayalı geliştirilmiş Canny yöntemi gibi çeşitli kenar algılama yöntemleri bulunmaktadır.Fakat tüm bu yöntemlerin içerisinde bulanık mantık kolay uygulanabilirliği sebebiyle kenar algılamada yaygın olarak kullanılan bir metottur. Bulanık mantık kenar algılama algoritmasının amacı, kenar piksellerinin her iki tarafındaki komşu pikseller arasındaki geçişi analiz etmektir. Tip-1 bulanık mantık sistemlerinin kullanıldığı çalışmalarda sonuçlar her ne kadar başarılı olsa da, tip-2 bulanık mantık sistemleri ile belirsizliklerin daha başarılı bir şekilde modellenebilmesinden dolayı elde edilen sonuçlar çok daha iyidir.Bu çalışmada görüntülerdeki gürültü ve belirsizlikleri tip-2 bulanık mantık sisteminden yararlanılarak SEM görüntülerindeki tane sınırlarının algılanması ele alınmıştır.Publication Metadata only Evaluation of end-to-end supply chain ERP platforms adoption : textile retail industry example using a hybrid tam/toe model(02/02/2022) Bahayou, Walid; Yurtkoru, E. Serra; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İşletme (İngilizce) Anabilim Dalı; İşletme (İngilizce) Bilim DalıTeknolojik yeniliklerin ve dijitalleşmenin yeni küresel trendi, tedarik zinciri dahil tüm sektörleri etkiledi. Dijitalleşmenin artması nedeniyle geleneksel tedarik zinciri, dijital bir tedarik zincirine dönüştü. Tüketici talebine hızlı bir şekilde yanıt vermeye olanak sağlayan Uçtan Uca Kurumsal Kaynak Planlama (Uçtan Uca KKP) Tedarik Zinciri Platformları da, tedarik zinciri inovasyon araçları arasında yerini aldı. Ancak tedarik zinciri dünyası bu KKP'yi benimsemekte çeşitli zorluklarla karşılaştı.Bu çalışma, tekstil perakende endüstrisinde Uçtan Uca KKP tedarik zinciri platformlarının benimsenmesini incelemektedir. Bu platformların benimsenmesini etkileyen faktörleri incelemek için Teknoloji Kabul Modeli (TKM) ve Teknoloji-Organizasyon-Çevre modeli (TOÇ)'nin birleştirildiği bir hibrit model olarak kullanılmıştır. Modelde TKM'nin algılanan yararlılık ve kolay kullanım kavramları aracı değişkenler olarak kullanılırken, TOÇ kavramları dışsal değişkenler olarak kullanılmıştır. Hipotezleri test etmek için, tekstil perakende tedarik zinciri paydaşlarına bir anket uygulanmıştır. Hipotezler SMART-PLS aracılığıyla kısmi en küçük kareler yapısal eşitlik modellemesiyle (PLS-YEM) ile test edilmiş ve sonuçlar tüm bulunan ilişkilerin teknik beceri ve eğitimin benimseme niyeti ve algılanan kolay kullanım üzerindeki doğrudan veya dolaylı etkisi dışında anlamlı olduğunu göstermiştir.Publication Metadata only Sanal gerçeklik tabanlı risk analizi uygulamaları : deneysel bir çalışma ofis örneği(03.07.2023) Demir, Öznur; Mertoğlu, Bülent; Tepe, Serap; Marmara Üniversitesi; Fen Bilimleri Enstitüsü; İş Güvenliği Anabilim Dalı; İş Güvenliği Bilim DalıEğitimde sıklıkla kullanılması kabul edilen çözüm yollarını bugüne kadar değiştirmemekte ısrar etmek ve bu konuda kapalı olmak gelecekte daha çoğalacağı öngörülen eğitim ihtiyaç ve isteklerini karşılamaya yetemeyeceği ortadadır. Çalışmanın amacı ülkemizdeki iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin iyileştirilmesi adına gerçek yaşam temelli eğitim materyalleri geliştirerek analitik düşünme, problem çözme, yaratıcılık, girişimcilik gibi eğitim-öğretim programlarının çıktıları arasında olması gereken becerilerin bireye kazandırılmasını sağlamaktır. Çalışma ile sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik tabanlı simülasyon üreterek iş sağlığı ve güvenliği eğitimi alacak özellikle risk analizi eğitimi ile muhatap olacak bireylere çoklu sistem ile yeni ve özgün bir öğrenme ortamı oluşturulması, bireyin öğrenme düzeyinin iyileştirilmesi ve nihai hedef olan bütünsel öğrenmenin gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.Risk analizi simülasyonu ile ürünün İş Sağlığı ve Güvenliği çalışanlarının hizmetine sunulması, kullanımının yaygınlaştırılması ve bu alandaki ilgiyi arttırmak hedeflenmektedir, bu doğrultuda faydalı model oluşturmak ve prototip üretmek amaçlanmaktadır.Çalışma yaparak ve yaşayarak öğrenme modelini baz alarak, bireyin tüm öğrenme sürecinde pasif halden aktif hale gelmesine imkân vermek üzere tasarlanması, uygulanması, geliştirilmesi ve değerlendirilmesini kapsadığından bu çalışmanın dijitalleşme ile farklı bir çağa gözlerini açan yeni neslin eğitim değişim beklentilerine cevap vermede etkili olacağı düşünülmektedir.Publication Metadata only Oyun temelli oryantiring uygulamalarının üniversite öğrencilerinin bilgisayarca düşünme becerilerine etkisinin incelenmesi(03/07/2023) Aktaş, Ayşe Kübra; İnan, Mehmet; Marmara Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı; Beden Eğitimi ve Spor Bilim DalıBu çalışmada oyun temelli oryantiring uygulamalarının bilgisayarca düşünme becerilerine etkisi incelenmiştir. Araştırma nicel bir çalışma olup, modeli ön test – son test, deney kontrol gruplu model olarak belirlenmiştir. Çalışmada, deney ve kontrol grupları uygun örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Araştırmanın evrenini üniversite öğrencileri, örneklemini ise Bartın Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinde öğrenim görmekte olan Rekreasyon bölümü 3. sınıf normal öğretim ve ikinci öğretim öğrencileri oluşturmuştur. Veriler katılımcılardan gönüllülük esasına göre toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu”, uygulama öncesi ve sonrasında ise parkur performansının ölçüldüğü oryantiring parkuru (Elektronik Kontrol Sistemi ile) ve bu araştırmada kullanım izinleri alınmış olan “Bilgisayarca Düşünme Testi” ölçeği uygulanmıştır. Araştırmacı tarafından araştırmanın deney grubuna 8 haftalık oyun temelli oryantiring etkinlikleri ile hazırlanmış dersler uygulanmış, kontrol grubuna ise bu süre zarfınca Yüksek Öğretim Kurumunun belirlediği program dahilindeki oryantiring dersi işlenmiştir. Katılımcılardan toplanan veriler uygun bilgisayarlı istatistik programında analiz edilmiştir. Araştırmada, oyun temelli oryantiring etkinliklerinin üniversite öğrencilerindeki bilgisayarca düşünme becerilerine etkisi, bilgisayarca düşünme becerileri ölçeğinin alt boyutlarına ve çeşitli demografik özelliklere göre incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre; oyun temelli oryantiring uygulamalarının öğrencilerin bilgisayarca düşünme becerilerini (BDB), BDB alt boyutlarından olan eleştirel düşünme, problem çözme, algoritmik düşünme becerilerinde deney grubu lehine anlamlılık olduğu, öğrencilerin deneyim yılı, teknolojiyi kullanma sürelerinde, BDB alt boyutlarından iş birlikli öğrenme ve yaratıcılık becerilerinde ise anlamlı farklılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Publication Metadata only İlköğretim matematik öğretmen adaylarının problem kurmaya yönelik öğretim sürecindeki performanslarının ve algılarının incelenmesi(03/07/2023) Bağce, Zeynep; Pusmaz, Alaattin; Marmara Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Anabilim Dalı; Matematik Öğretmenliği Bilim DalıProblem kurma, matematikte oldukça önemli bir yere sahiptir. Problem kurma, herhangi bir durumdan veya hâlihazırdaki bir problemden yola çıkarak yeni bir problem oluşturma eylemine denir. Öğretmen adayları problem kurmayı öğretimde etkili bir araç olarak kullanmayı öğrenmelidir. Bunun için öncelikle problem kurma konusunda bilgili ve deneyimli olmaları gerekir. Bu sebeple öğretmen adayları problem kurma öğretimi sürecinden geçmelidir. Bu araştırmanın amacı, problem kurma öğretiminin matematik öğretmen adaylarının problem kurma ile ilgili algılarını, kurdukları problemlerin yapılarını ve tasarladıkları problem kurma görevlerini nasıl etkilediğini incelemektir. Araştırmanın yöntemi öğretmen adaylarının kurdukları problem ve problem kurma görevlerini, sürece yönelik algılarını derinlemesine incelemek amacıyla durum çalışmasıdır. Araştırmanın verilerini, öğretmen adaylarının oluşturdukları etkinlikler, sekiz haftalık problem kurma öğretimi boyunca kayda alınan videolar ile uygulama öncesi ve sonrası yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerin ses kayıtları oluşturmaktadır. Araştırmanın bulgularına göre, öğretmen adayları genellikle matematiksel açıdan zengin, çözülebilir problem kurmuşlardır. Araştırmanın dikkat çeken bir bulgusu ise öğretmen adaylarının daha çok zor ve orijinal problem kurma çabası içinde olmalarıdır. Ancak nadiren de olsa öğretmen adayları etkinliğin istediği verilerden çok uzak problem kurarak yönergeye uymamışlar ve imla ve ifade bozukluğuna dayalı çözülemez problemler kurmuşlardır. Öğretmen adaylarının problem kurmaya yönelik algılarına ilişkin bulgulardan bazıları ise ‘problem kurmak zordur’, ‘öğrencinin konuyu öğrenmesine yardımcı olur’, ‘öğretmen problem kurma becerisine sahip olmalıdır’ şeklindedir. Araştırmanın bir diğer bulgusu, problem kurma görevleridir. Öğretmen adayları problem kurma görevlerini daha çok gerçek yaşam bağlamında ve sözel olarak kelimelerle yazmayı tercih etmişlerdir.Publication Metadata only Karşılaştırmalı hukukta ve Türk hukukunda yasama bağışıklıkları(04.07.2023) Demirkıran, Eyüp Kaan; İnceoğlu, Sibel; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Kamu Hukuku Anabilim Dalı; Kamu Hukuku Bilim DalıYasama dokunulmazlığı ve yasama sorumsuzluğundan oluşan yasama bağışıklıkları en çok tartışılan konulardan biri olmayı sürdürmektedir. Yasama sorumsuzluğu milletvekillerinin mecliste veya meclis çalışmaları esnasında kullandıkları oyları ve yaptıkları açıklamaları korumaktadır. Yasama dokunulmazlığı ise bunun dışında milletvekilinin işlediği bir suç iddiası sebebiyle tutuklanamayacağını, yargılanamayacağını veya çeşitli işlemlere tâbi tutulamayacağını içerir. Çeşitli ülke örneklerinde yasama bağışıklıklarının kapsamı açısından farklı düzenleme biçimleri söz konusu olmaktadır. Bu çalışmada yasama bağışıklıklarının tarihsel gelişimi öncelikle oldukça ayrıntılı şekilde ortaya konmuştur. Daha sonra kurumun teorik temelleri, demokrasi ilkesi, hukuk devleti ilkesi ve temel haklar ile ilişkisi kapsamlı ve sistematik bir biçimde açıklanmaya çalışılmıştır. Gerçekten yasama bağışıklıkları bir yandan demokrasi ilkesi açısından önem arz eder; zira milletvekillerinin çeşitli engellemelerle karşılaşmadan görevlerini yapmasına hizmet etmektedir. Öte yandan başta yolsuzluklar olmak üzere çoğu zaman hukuk devleti ile yaşadığı gerilim özelinde yasama bağışıklıkları eleştirilmektedir. Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyelerine tanınan dokunulmazlık ve sorumsuzluklar irdelendikten sonra çeşitli ulusal düzenlemelerde tercih edilen düzenleme şekilleri açıklanmıştır. Bunlardan sonra ise ülkemizde konunun nasıl düzenlendiği mercek altına alınmıştır. İlk anayasal düzenleme olan Kanun-i Esasi’den bu yana 1924 Anayasası ve 1961 Anayasası’nda, yani anayasal tarihimiz boyunca kurumun nasıl düzenlendiği ve anlaşıldığını da içerir biçimde bir inceleme gerçekleştirilmiştir. 1982 Anayasası uygulaması ve düzenlemelerine çalışmanın sonunda çeşitli öneriler getirilmiştir.Publication Metadata only Türk matbuatında kûfi yazı(04.07.2023) Göktepe, Erdem; Özkafa, Fatih; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı; İslam Tarihi ve Sanatları Bilim DalıHat sanatında icra edilen Arap yazısı ve kökeni konusunda farklı görüşler ileri sürülmektedir. Arap yazısının kaynağına dair olarak Kuzey Arabistan’da Ârâmîce konuşan Nabâtîlerin kullandığı yuvarlak karakterli yazıdan türediği ve yaygınlaşmasında Fenikelilerin yoğun ticari faaliyetlerinin etkisi olduğu görüşü öne çıkmaktadır. Asr-ı saadette gayri resmî işlerde kullanılan bu yazı türüne “Şami” adı verilmiştir. Bununla birlikte o zamanlar resmî yazışmalarda köşeli bir karaktere sahip olan “Ma‘kılî” yazı bir diğer adı ile “Hicazi” yazı kullanılmıştır. Düz ve köşeli hatları olan Ma‘kılî yazı, resmî işlerde ve Mushaf yazımında zorlukla yazılabildiği için bir takım çalışmalar yapma yoluna gidilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda Şamî yazının yuvarlak hatları ile Hicazi yazının düz hatları birleştirilerek İslamiyet’in ilk yıllarında kullanılan yeni bir yazı türü elde edilmiştir. Küfe şehri fethedildikten sonra Mushaf yazımının burada devam etmesi ve Mushafların diğer Müslüman ülkelere gönderilmesi sonucunda yeni yazının adı “Kûfi” olarak yaygınlık kazanmıştır. X. yüzyıla kadar özellikle Mushaf yazımında görülen Kûfi yazı, sonraki yüzyıllarda mimari tezyinatta da sıklıkla kullanılmıştır.Kûfî yazı, Anadolu’da ilk olarak Selçuklu mimari ve yazılı eserleriyle belirmeye başlamıştır. Osmanlı tarihi içinde kûfî yazı ile ilgili araştırmalar incelendiğinde, Timur’un Anadolu seferinden dönerken beraberinde Herat’a getirdiği Osmanlı sanatkârlarından bahsedilmektedir. Sanatkârlar bir süre sonra Osmanlı Devleti’nin baş şehri Bursa’ya döndüklerinde ilk olarak burada inşa ettikleri mimari yapılarda uygulamaya başlamalarıyla birlikte Osmanlı devletinde ilk Kûfi yazı örnekleriyle karşılaşılmaktadır.Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Kûfi yazı Bursa, Edirne, İznik mimarisi ve çinilerinde görülürken, yönetim merkezinin İstanbul’a taşınmasından sonra mimârî alanda giderek azalmıştır. Bu dönemde yetişen Şeyh Hamdullah ve takipçileriyle birlikte Osmanlı hat sanatında “Celi Sülüs” yazı türü yaygınlaşmış, sanat ve mimari alanında en sık kullanılan yazı türü haline gelmiştir.Osmanlı Devleti’nde 16. yy. ile 19. yy. sonlarına kadar Kûfi yazı kullanımı sınırlı kalmıştır. Kûfi yazı kullanımı 1863 senesinde yapımı tamamlanan Kağıthane Sadabad Camii mihrap yazısı ile üç asır aradan sonra tekrar görülmeye başlamıştır. 19. yy. son döneminde yazar, matbaacı ve sanatkâr olan Ebüzziyâ Mehmed Tevfik Bey Kûfi yazıyı, mimarî, tezyinât, tekstil, mobilya, yayıncılık gibi farklı alanlarda uygulayarak, o devirde matbaacılık ve hat sanatında yeni gelişmelere öncülük etmiştir. Bu çalışmada 19. ve 20. yy. arasında Osmanlı Devleti bünyesinde yaşamış ve çalışmalarında Kûfi yazı kullanan kişilerin biyografileri ve Kûfi yazı türünde yaptıkları eserler incelenecektir. Osmanlı devletinin son yüzyılında uygulanan Kûfi yazı kaynağı araştırılacaktır. 19. yüzyılda Osmanlı devletinde Kûfi yazı, başta matbaa olmak üzere halıcılık, ambalaj, paket sanayi ve tüketim ürünleri gibi birçok alanda kullanılmıştır. Halı, diploma, pul, kâğıt para, kitap mührü, firma logoları, fotoğraf kapakları, banka senetleri, tütün kutuları, eğitim kurumu belgeleri ve çeşitli kurumların evrakları Kûfi yazı kullanımına dair karşılaştığımız alanlardan bir kaçıdır.Bu araştırmanın sonucunda, Osmanlı imlasının geçerli olduğu matbuat tarihinde Kûfi yazının hangi alanlarda ve hangi amaçlarla kullanıldığı sorusuna cevap bulunmuştur.Kûfi yazı Osmanlı imlasının geçerli olduğu devrede basın ve yayıncılık alanında birçok kitap, gazete, mecmua ve takvimin kapağında başlık yazısı olarak kullanılmıştır. Tüketim ürünlerinde ise, birçok tütün kutusu, tütün kağıdı, fotoğraf kartı, posta kartı, reklam afişleri, amblem, logo ve armalarda kullanılmıştır. Kûfi yazı, Osmanlı imlasının geçerli olduğu devrede birçok resmi evraklarda da kullanılmıştır. Bu ürünlerin başlıcaları Türkiye Cumhuriyeti pasoları, tapu kağıtları, kağıt para, pul, antetli kağıt ve eğitim için düzenlenen evraklardır.Publication Metadata only Uluslararası ticaret ve ekonominin evrileceği yeni dünya ; kripto ve metaverse evrenleri incelemesi(04.07.2023) Kılınçarslan, Burak; Terzi, Nuray; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İktisat Anabilim Dalı; Uluslararası Ticaret ve Para Yönetimi Bilim DalıKripto ve Metaverse evrenlerinin incelenmesi, uluslararası ticarette ve küresel ekonomide önemli bir evrim potansiyelini ortaya koymaktadır. Bu alanda Türkiye’de akademik literatür için daha önce kapsamlı bir çalışma yapılmamış olması da bu evrime tanıklık edilmesi açısından kısıtlı bir birikimi ortaya koymakta, konu ile ilgili atıl noktalar bırakmaktadır. Bu da konu ile alakalı daha detaylı çalışmaların yapılması ihtiyacını ortaya koymuştur. Kripto para birimlerinin yükselişiyle birlikte, yeni bir parasal varlık ortaya koyulmuş olup, çeşitlilik sağlanmış, bu sayede; işletmelerin daha düşük ücretlerödemesi mümkün hale gelmiş ve artan hız ile sınır ötesi işlemler yapmaları için yeni fırsatlar ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda, Metaverse platformlarının geliştirilmesi, ticaret için yeni yollar açarak, sanal pazar yerlerinin oluşturulmasına, dijital mal ve hizmetlerin alışverişinin yapılmasına izin vermektedir.Bu doğrultuda, Kripto para birimleri regüle edilmediği için birim değerleri yüksek değişkenlik göstermekte ve önemli fiyat dalgalanmalarına maruz kalabilmektedir, bu da onları hem bireyler hem de işletmeler için riskli bir yatırım haline getirmektedir. Ek olarak, kripto para birimi alanındaki düzenleyici gözetim eksikliği, kara para aklama, dolandırıcılık ve diğer yasa dışı faaliyetler hakkında endişelere yol açmaktadır. Benzer şekilde, Metaverse henüz gelişiminin ilk aşamalarında bulunmakta ve bu sanal dünyaların nasıl yönetilip düzenleneceğine dair sorular bulunmaktadır. Veri gizliliği ve güvenliği gibi konuların yanı sıra sanal varlıkların çalınma veya saldırıya uğrama olasılığı hakkında da endişeler bulunmaktadır. Bununla birlikte, genel olarak, Kripto ve Meta evren evrenlerinin incelenmesi, bu yeni teknolojilerin uluslararası ticareti ve küresel ekonomiyi önemli şekillerde dönüştürme potansiyeline sahip olduğunu gösterecektir. Bu teknolojiler gelişmeye ve olgunlaşmaya devam ederken, bu ürünlerin sorumlu ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını sağlamak için hükümetlerin, işletmelerin ve bireylerin birlikte çalışması önemli olacaktır. Bir başlangıç anlamına gelen bu sürece tanıklık etmek bu noktada önem kazanacak, literatüre yeni bir inceleme katılması ilerleyen süreçte yapılabilecek potansiyel çalışmalar için motivasyon kaynağı ve dayanak noktası olacaktır. Blockchain teknolojisi, kripto para birimlerinin ve meta evrenin yükselişinin arkasındaki önemli bir itici güç olarak görülmüş ve ele alınmıştır. Hem kripto hem de metaverse platformlarının etkin bir şekilde çalışması için gerekli olan işlemleri kaydetmenin güvenli ve şeffaf bir yolunu sağlamaktadır. Blockchain ayrıca, aracılara ihtiyaç duymadan güvenli ve verimli sınır ötesi işlemler sağlayarak uluslararası ticareti dönüştürme potansiyeline sahiptir. Dünya blok zincirinin faydalarını benimsemeye başladıkça, henüz hayal bile edilemeyen heyecan verici yeni kullanım durumlarının ortaya çıkmasıyla;kripto ve metaverse alanlarında daha fazla yenilik görülmesi beklenebilecektir. Sonuç olarak, kripto para birimlerinin, Blockchain teknolojisinin ve Metaverse'in ortaya çıkışı, küresel ekonomide ve uluslararası ticarette önemli değişikliklere yol açarak, önümüzdeki yıllarda yeni fırsatların ve zorlukların önünü açmaktadır. Bu bağlamda bireylerin, işletmelerin ve hükümetlerin sürekli gelişen dijital ortamda gelişmek için bilgi sahibi olmaları ve bu değişikliklere uyum sağlamaları gerekmektedir.Publication Metadata only Gebelerin çocukluk çağı olumsuz yaşantılarının cinsel mit inançlarına ve doğum korkusuna etkisi(05.07.2023) Aslan, Meserret; Bayrı Bingöl, Fadime; Marmara Üniversitesi; Sağlık Bilimleri Enstitüsü; Ebelik Anabilim Dalı; Ebelik Bilim DalıÖZETTezin başlığı : Gebelerin Çocukluk Çağı Olumsuz Yaşantılarının Cinsel Mit İnançlarına ve Doğum Korkusuna EtkisiÖğrencinin Adı Soyadı : Meserret ASLANDanışmanın Adı Soyadı : Doç. Dr. Fadime BAYRI BİNGÖLProgramın Adı : Ebelik Yüksek Lisans ProgramıAmaç : Bu çalışma, çocukluk çağı olumsuz yaşantıları olan gebelerin cinsel mit inançlarına ve doğum korkusuna etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür.Gereç ve Yöntem : Bu çalışma, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı bir araştırma olarak, Mart-Nisan tarihleri arasında Ankara’da bir kamu hastanesinde 301 kadın ile yürütülmüştür. Veriler Kişisel Bilgi Formu, Çocukluk Çağı Olumsuz Yaşantılar Ölçeği, Cinsel Mitler Ölçeği ve Wijma Doğum Beklentisi/ Deneyimi Ölçeği A Versiyonu ile toplanmıştır. Araştırmada veriler, bilgisayar ortamında SPSS 22.0 istatistik programı aracılığıyla değerlendirilmiştir.Bulgular : Araştırma kapsamına alınan kadınların yaş ortalaması 27,99±4,698, eğitim yılı ortalaması 12,39±3181 yıl olduğu belirlendi. Çocukluk çağı olumsuz yaşantısı olan gebelerin doğum korkusu düzeyi daha yüksek bulunmuştur (p=0,000, t= 5,918). Cinsel Mitler Ölçeği ve Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği A Versiyonu kullanılarak yapılan regresyon analizinde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (F=6,326; p=0,012<0.05).Sonuçlar: Çocukluk çoğu olumsuz yaşantılar arttıkça doğum korkusunun da arttığı, cinsel mit inançlarınınsa bu durumdan etkilenmediği belirlendi. Cinsel mit inançları arttıkça da doğum korkusunun arttığı belirlendi. Bu nedenle gebelik süresince, kadınların doğum korkularını etkileyebilecek faktörler taranmalı, uygun ebelik bakımı planlanmalıdır. Doğum korkusu yüksek olan gebelerin erken dönemde saptanıp nitelikli desteğin verilmesi, kadınların ve dolayısıyla gelecek nesillerin psikolojik ve fizyolojik sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.Publication Metadata only In silico characterization of the klebsiella pneumoniae tetrahydrodipicolinate n-succinyl transferase enzyme and identification of potential inhibitors(05/07/2023) Nematipour, Seda; Asğ Erdem, Safiye; Mutlu, Özal; Marmara Üniversitesi; Fen Bilimleri Enstitüsü; Kimya Anabilim Dalı; Organik Kimya Bilim DalıKLEBSIELLA PNEUMONIAE TETRAHİDRODİPİKOLİNAT N-SÜKSİNİLTRANSFERAZ ENZİMİNİN İN SİLİKO KARAKTERİZASYONU VE POTANSİYEL İNHİBİTÖRLERİN TESPİTİAntimikrobiyal direnç (AMR), acil tedavi geliştirilmesi gereken küresel bir sağlık sorunudur. Bitkilere ve bakterilere özgü lizin biyosentez yolağının inhibe edilmesi memelilerde en az yan etkiye neden olacağı için yeni antibiyotik tasarımı açısından uygundur. İlaç geliştirilmesi için gereken süre ve maliyet gözönüne alındığında ilaç yeniden hedefleme yöntemlerinin kullanımı ve geliştirilmesi gelecek vadeden bir stratejidir. Bu tez çalışmasında dirençli bir bakteri türü olan Klebsiella Pneumoniae lizin biyosentez yolağının inhibisyonu çalışılmıştır. Bu yolakta önemli olan tetrahidrodipikolinat N-süksiniltransferaz (DapD) enzimi hedef olarak seçilmiştir. Enzimin bilinen bir üç boyutlu yapısı bulunmadığından dolayı bir homoloji modeli oluşturumuş ve valide edilmiştir. Bu model yüksek hacimli sanal tarama yöntemi kullanılarak 5903 adet onaylı ve deneysel ilaç molekülleri içeren bir ilaç kütüphanesine karşı taranmıştır. 6 tanesi onaylanmış olmak üzere 18 potansiyel yeniden hedefleme adayı keşfedildi. Enzimin koenzim A ile 150 ns moleküler dinamik simülasyonu ve doking sonuçlarına göre en iyi iki ligand ile 150 ns moleküler dinamik simülasyonları yapıldı. Ligandlar ile enzimin aktif bölgesi arasındaki etkileşimler analiz edildi ve değerlendirdi. Bu in siliko çalışma sonucunda, alendronat ve alfa-fosforibosilpirofosforik asit, Klebsiella pneumoniae enfeksiyonlarına yönelik umut verici aday antibakteriyel bileşikler olarak tespit edilmişitr. Bu iki bileşiği daha ileri deneysel testler için önermekteyiz.Publication Metadata only Effect of using different bonding systems on shear bond strength of a repair composite to a feldspathic ceramic(05/11/2019) Pourabbas Kiadeei, Seyed Esmaeil; Gözneli, Rifat; Marmara Üniversitesi; Sağlık Bilimleri Enstitüsü; Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı; Diş Hekimliği Bilim DalıBu çalışmada, farklı tipte bonding sistemlerinin feldspatik seramik tamirindekullanımındaki bağlanma dayanımına etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Materyal ve metot: Kırk beş alümina ile güçlendirilmiş feldspatik seramik diskhazırlandı ve rastgele 3 gruba ayrıldı; Grup A: Silansız adeziv+ekstra silan uygulaması(iki aşamalı), Grup B: Silan içeren tek aşamalı (Single Bond Universal), Group C:Silan içeren tek aşamalı (Universal Bond). Disk yüzey uygulamaları seramik atmanınağız içindeki tamir adımlarını taklit ederek şu şekilde yapıldı: (1) elmas frez ileseramik yüzeyin aşındırılması, (2) %37’lik ortofosforik asit ile yüzey temizleme, (3)adeziv uygulanması, (4) ışık polimerize kompozit rezin uygulanması. 5000 termaldöngüden sonra, numuneler Universal test cihazına yerleştirilip ve başarısızlığauğrayana kadar 0,5 mm/dak hızda makaslama kuvveti uygulandı. Kopma paternleritaramalı elektron mikroskobu kullanılarak incelendi. İstatistiksel analiz, tek yönlüANOVA ve Tukey'in post-hoc testleri kullanılarak yapıldı.Bulgular: Ortalama makaslama bağlanma dayanımı en yüksek değeri Grup C'de(8.07±3.05) bulundu. Grup A ve B için ortalama değerler sırasıyla 7.67±2.75 MPa ve3.07±1.23 MPa idi. Grup C ve A'nın makaslama bağlanma dayanımı değerleri GrupB'den anlamlı miktarda yüksek değerlerine sahipti (p<0.001). Grup A ve C arasındaistatistiksel olarak anlamlı fark bulunamadı (p>0.05). Kopma paterni Grup B' detamamen adeziv tipte görülürken, Grup A ve C'deki kopma paterni sırasıyla % 86.7ve % 66.7 idi.Sonuç: İki aşamalı uygulamanın silan içeren Tokuyama universal bond sistemi ilebağlanma dayanımı açısından hiçbir farkı olmaması ve Single bond universalsisteminin diğer iki sistemden daha az bağlanma dayanımına sahip olması sebebiyle,bağlanma dayanımının uygulama tipiyle ilişkili olmadığı sonucuna varılabilir.Anahtar kelimeler: Feldspatik seramik, tamir, makaslama bağlanma dayanımı.Publication Metadata only Türkiye ve Fransa’da hazırlanan Fransızca ders kitaplarının kültür aktarımı açısından karşılaştırılması(09/06/2023) Esen, Bern; Taş, Yaprak Türkan Yücelsin; Marmara Üniversitesi; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı; Uluslararası ve Karşılaştırmalı Eğitim Bilim DalıÖZET Dil ve kültürün ayrılmaz bir bütün oluşturduğu çeşitli araştırmalarla vurgulanmıştır. Bu bütünsel bağlantı günümüz ders kitaplarına da yansıtılmak istenmiştir. Yabancı dil ders kitapları dilsel edinimi sağlarken kültürel bilgiyi de aktaran taşıyıcı rolü üstlenmiştir. Hedef dilin kültürünü aktaran ders kitaplarıyla öğrencinin kendi kültürüyle karşılaştırması, bunun bir sonucu olarak da kültürlerarası farkındalığa ulaşması beklenir. Bu bağlamda ders kitaplarında hedef kültürün ve kültürlerarası farkındalığı destekleyecek öğelere yer verilmesinin önemli olduğu ifade edilebilir. Fakat yabancı dille birlikte sunulan kültürel öğelerin ders kitaplarına nasıl aktarılacağı tartışılan bir konudur. Kültürel öğeleri ortaya koyarken Türkiye’de yabancı dil olarak Fransızca öğretiminde kullanılan ulusal kitaplarla Fransız yayınevi tarafından hazırlanmış uluslararası nitelikteki kitapların kültürel benzerlik ve farklılıklarına dikkat çekilmiştir. Bu bağlamda araştırmamızın amacı Fransızca öğretimine yönelik Fransız yayınevi Hachette tarafından hazırlanmış uluslararası kitap niteliğinde olan Le Nouveau Taxi A1 ile Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanmış ulusal bir kitap olan Le Nouveau Bien Sûr A1.1 ve A1.2’yi Fransız kültürü ve kültürlerarası farkındalık açısından değerlendirilip kültürel öğeleri belirlemek ve bu bağlamda farklı yayınevlerine ait kitaplardaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koymaktır. Her iki yayınevine ait kültürel öğeler Avrupa Ortak Başvuru Metni’nde (AOBM) yer alan kültürel içerik ölçütleri temel alınarak tablolarla verilmiştir. Tablolar betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Kitapların karşılaştırmasında ise tablolardaki bulgular dikkate alınmıştır. Araştırmada her iki yayınevine ait kitapta da kültürel öğelerin yeterli oranda gösterildiği sonucuna ulaşılmıştır. Her iki yayınevine ait kitapta da AOBM’deki Bildirimsel Bilgi’nin alt başlığı olan sosyokültürel bilgi, dünya bilgisi ve kültürlerarası farkındalık başlıklarına ait kültürel öğelere rastlanmaktadır. En fazla değerler, inanışlar ve davranışlar alt başlığı altında yer verilen öğelere rastlanırken en az sosyal adetler alt başlığındaki kültürel öğelere yer verilmiştir. Ayrıca kitaplarda beden dili alt başlığına ait kültürel öğeye yer verilmediği dikkatimizi çekmektedir.Publication Metadata only İşçinin işyerindeki düzenlemelere ve talimatlara uyma borcu(13.06.2023) Yıldırım Arı, İdil; Özkaraca, Ercüment; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Özel Hukuk Anabilim Dalı; Özel Hukuk Bilim DalıGünümüzde işyerlerinde düzenin sağlanması ve iş barışının korunması, işletmelerde oldukça önemli bir yere sahiptir. Her ne kadar teoride işin yürütümündeki öneme ağırlık verilse de, uygulamada işyerinde kurulu bir düzenin, huzurun ve barışın olmaması doğrudan doğruya işin yapılmasını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle işyerlerinde işin yürütümünü, işyerinin düzenini, güvenliğini, huzur ve barışı sağlayacak olan işverendir. Bu kapsamda işverenler, belirli sınırlar içinde söz hakkı ve yaptırım gücüne sahiptirler. Yönetim hakkı olarak isimlendirilen işverenin talimat verme hakkı yani, otorite gücü, işçinin de bu talimatlara uyma yükümlülüğünü ortaya çıkarmaktadır. Bu çalışmada işçilerin işyerinde internet kullanımına, elektronik posta iletileri göndermesi ve almasına, işyerinde yapılan telefon görüşmelerine ve mesajlaşmalarına, kamera, GPS araçları, akıllı cihazlara indirilen mobil uygulamalar, bileklik ve Radyo Frekansı ile Tanıma Teknoloji (RFID) aracılığıyla takip edilmesine, tütün ürünleri, alkollü içecek tüketimi ve uyarıcı madde kullanımına, giyim, aksesuar tercihleri, dini inanışlarına göre kıyafet ve aksesuarları işyerinde kullanıp kullanamayacağına, işyerine giriş ve çıkışlarında üstlerinin ve eşyalarının aranmasına, çalışanların işyerinde mesai saatleri içerisindeki beyanlarına, sosyal medya paylaşımlarına, hediye kabulüne, işçilerin işyeri arkadaşlıklarına ve duygusal birlikteliklerine dair talimatları karşılaştırmalı hukuktaki, örnekleri dikkate alınarak açıklamaya çalışacağız.Publication Metadata only The environmental impact of green fuels versus fossil fuels (how green is green) evidence from Brics countries(14.04.2023) Murandu, Ralph Tinashe; Eriş Dereli, Bilge; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İktisat Anabilim Dalı; Uluslararası İktisat Bilim DalıYenilenebilir enerji kullanımı, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere birçok ülkede son on yılda önemli bir artış göstererek yaygın bir ilgi alanı haline gelmiştir. Farklı ülkelerin yenilenebilir enerji kullanım oranları, fosil yakıtlara kıyasla daha fazla arttıkça, ülkelerin hem fosil hem de yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimi konusunda kendi bölgelerinde yatırım yapmaları gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu durum, yenilenebilir enerji bileşenlerinin üreticileri ve bu kaynakları daha önceden benimsemiş olan ülkeler arasında ciddi bölünmelere neden olmuştur. Bu tez, panel veri yöntemi kullanarak BRICS ülkelerinde 1990-2015 döneminde yenilenebilir yakıtların ve fosil yakıtların etkisi arasındaki farkı ve bu etkinin önemini incelemektedir. Ekonometrik model, uygun panel veri teknikleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular, özellikle fosil yakıtların çevre üzerinde BRICS ülkelerinde daha büyük bir etkisi olduğunu ve bu nedenle mevcut politikaların genellikle fosil yakıtlara karşı olduğunu göstermektedir. BRICS ülkeleri için en büyük zorluk, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmanın ekonomik büyüme üzerindeki yüksek maliyetidir. Diğer bulgular, iiiGSYİH büyümesinin, enflasyonun, madencilik ve çiftçiliğin kirlilikle mücadelede daha az önemli olduğunu, yenilenebilir enerjinin kilit bileşen olduğunu ancak BRICS ekonomilerinin büyümesini olumsuz etkilemeden uygulanması gerektiğini göstermektedirPublication Metadata only Fethinden Büveyhîler'e kadar Hemedan şehri(14.06.2023) Korkmaz, Faruk; Kelpetin, Mahmut; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı; İslam Tarihi Bilim DalıHemedan, İranʼın batısında Cibâl bölgesinin merkezî noktasında yer alan ve tarihi, milâttan önceki asırlara kadar uzanan kadim bir şehirdir. İslâm öncesi dönemde birçok krallığın başkenti olan bu şehir, Hz. Ömer döneminde Nihâvend Savaşı’ndan sonra İslâm topraklarına dahil edilmiştir. Bu nedenle zengin bir medeniyete sahip olmuştur. Stratejik konumunun önemi halifelerin bu şehre özel ilgi göstermelerini sağlamıştır. Zira Hemedan hem önemli uluslararası anayolların kavşağında bulunuyor hem de İran’ın çoğu şehrine kolaylıkla ulaşmayı temin ediyordu. Bu sayede bir üs vazifesi görmüştür. İncelediğimiz dönem içerisinde Hemedan ülke genelini etkileyen iktidar mücadeleleri ve isyanlar gibi siyasî yönden mühim olayların vuku bulduğu bir mekân olmuştur. Emevîler ve Abbâsîler zamanında merkezden atanan valiler tarafından yönetilmiştir. Devlet başkanları bölgeyi sıklıkla ziyaret etmişler, bilhassa ticarî alandaki kıymetinden dolayı her daim güvenli bir kent olmasına ehemmiyet göstermişlerdir.Hemedan sosyo-kültürel, etnik, dinî, ekonomik ve ilmî açılardan da İran’ın önde gelen şehirlerinden birisi olmuştur. Şehir, Farslar, Araplar ve Türkler gibi farklı milletlerin barış içinde bir arada yaşayabildiği kozmopolit bir yapıya sahiptir. Şehirde dinî hareketlerin çeşitlilik arz etmesi ulaştığı uygarlık seviyesini ortaya koymaktadır. Farklı yönlere ayrılan güzergâhlar sayesinde bölgedeki iktisadî yaşam canlılık kazanmış ve çeşitli ticarî ürünlerin imalâtı yapılarak İpek yolunda pazarlanmıştır. Bu nedenle, Hemedanʼın tarihi incelemeleri, farklı medeniyetlerin ve ırkların aydınlatılması ve şehirle ilgili eksikliklerin giderilmesi açısından büyük faydalar sağlayacaktır.Publication Metadata only Supporting the establishment of participation banking by public sector and a performance analysis of the results : the case of Türkiye(14.06.2023) Parlakyiğit, Sami Kerim; Tunay, Kaşif Batu; Marmara Üniversitesi; İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü; İslam Ekonomisi ve Finansı Anabilim DalıBankacılık sisteminin temeli faiz üzerine kurulmuştur. Bu durum bazı kişilerin bankacılık uygulamalarına katılmasına engel olmaktadır. Özellikle İslam inancına göre faiz üzerinden kazanç sağlanması yasaktır. Bu noktada oluşan açığın kapatılması için arayışlara girilmiş ve faizsiz bankacılık adı altında İslami Bankalar kurulmuştur. İslami bankaların işleyiş şekline göre müşteriler kâr ve zarara ortak olmaktadır. Bu sayede İslami finans sistemi ile insanlar ellerinde tuttukları fonları piyasaya sürmektedir. Türkiye’de İslami finans ilk olarak özel finans kuruluşları adı altında faaliyete geçmiş sonrasında katılım bankaları olarak devam etmiştir. Bu araştırmada bankacılık sistemi bir bütün olarak ele alınmış, mevduat bankaları ve katılım bankalarının kavramsal çerçevesinin çizilmesinin ardından, bir yazın araştırması yapılmıştır. Ayrıca katılım bankalarının Türkiye’de ve dünyada tarihsel gelişim süreçleri incelenmiştir. Özellikle dünyadaki önemli İslami bankacılık uygulamaları ve ülkemiz özelinde katılım bankalarının seyri üzerinde durulmuştur. Çalışma kamu katılım bankalarının sektöre etkilerini ve performanslarını temel aldığından, finans teorisinde ve spesifik olarak bankaların finansal analizinde yaygın olarak kullanılan CAMEL yöntemine dayalı performans analizleri yapılmıştır. Türkiye’de faaliyet gösteren kamu ve özel katılım bankalarının sektör payı, şube ve personel verilerinin incelenmesinin ardından, sermaye yeterlilikleri, aktif kalitesi, yönetim kalitesi, karlılık oranları ve likidite oranları karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Araştırmanın kapsamında yer alan kamu ve özel katılım bankalarının 2017 ve 2022 dönemi verileri TKBB, BDDK ve araştırmaya dahil olan bankaların internet sitesinde yayınlanan yıllık finansal raporlarından derlenmiştir.Araştırmanın sonucunda, incelenen dönemde özel sermayeli ve kamu sermayeli katılım bankalarının performansları genel olarak pozitif bir eğilim sergilemiştir. Kamu katılım bankalarının sektöre dahil olmasının sektörün gelişimini hızlandırdığı gözlemlenmiştir. Fakat likit aktifler gibi bazı alanlarda kamu katılım bankalarının performansları yetersiz görülmüştür. Bu durumun kamu tarafından desteklenerek kurulan katılım bankalarının yönetimindeki risk algısının özel bankalara kıyasla daha dar olmasından ileri geldiği sonucuna varılmıştır. Bankacılık sektöründe kamu katılım bankaları faaliyete geç başlamış olsa da hızlı bir şekilde geliştiği söylenebilir. Ayrıca teknolojinin gelişmesi ve yeni ürünlerin ve hizmetlerin ürün yelpazesine eklenmesi ile sektörün işlevselliğinin artması söz konusudur.Publication Metadata only Right to self-determination and secession : the Biafran case(15/06/2023) Okorie, Vivian Adannaya; Üşenmez, Özgür; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Anabilim Dalı; Uluslararası İlişkiler Bilim DalıKENDI KENDİNİ TAYIN VE AYRILMA HAKKI: BIAFRAN ÖRNEĞİ1945 Birleşmiş Milletler Şartı'na göre kendi kaderini tayin etme, bölüm 1, madde (1) açıkça kabul edilmiş bir temel haktır ve “Tüm ezilen, marjinalize edilmiş ve ayrımcılığa uğrayan halklar, sosyal, dini, kültürel, siyasi ve sosyal haklarını isteyerek belirleme hakkına sahiptir. ekonomik gelişmeler”; özellikle söz konusu halklar, toprağın yerli halkları olarak yok olma ve yok olma tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarında veya bu halkların din hakları, siyaset hakları, ekonomik ve sosyal hakları reddedildiğinde. Ancak bir kıta olarak Afrika, Biafra örneğinde olduğu gibi, yıllar boyunca bu halkların, toprakların veya bölgelerin kendi kaderini tayin etme ve ayrılma taleplerini sınırlayan belirsizliklerden kaynaklanan çok sayıda iç savaşla karşı karşıya kaldı. Nijerya ile Biafra arasındaki fiili savaşın başladığı 1967'den önce, Doğulular ve Kuzeyliler arasında Nijerya'nın birliğini tehdit eden ve böylece Doğu bölgesindeki halklara karşı kitlesel katliamlara ve reddetmelere yol açan, aynı fikirde olan siyasi çekişmeler ve çatışmalar yaşandı. (Ndi Gbo, Ndi-Igbo) 1914'teki güçlü İngiliz birleşmesinden önce bölgelerinin en eski sakinleriydi. failleri kovuşturmak ve Aburi'de imzalanan tek taraflı bir liderlik sağlayacak anlaşmaları uygulamak, Doğulular kendi kendini yönetebilmek için sıraya giriyor ve bölgedeki faaliyetleri öngörmek ve yerli halk olarak topraklarındaki dış tehditleri azaltmaya yardımcı olmak için kendi hükümetini kurdu. Nijerya hükümeti ve muadili İngiltere tarafından Nijerya toprak bütünlüğüne bir tehdit olarak kabul edildi, bu nedenle diyalog olmaksızın askerler tarafından acımasız güç kullanımıyla karşılık verildi ve çoğu açlıktan, hastalıklardan ölen üç milyondan fazla yerli Biafranlının ölümüyle sonuçlandı. mermiler. Nijerya hükümetine göre, Biafranlılar azınlık gruplarıdır ve evrensel kendi kaderini tayin hakkı veya uluslararası kabul görmüş ayrılma hakkı talebi için uygun değildirler. Biafrans, Nijerya'da tacize uğradıklarına, katledildiklerine ve reddedildiklerine karşı çıkıp karşı çıkarken, bu nedenle kendi kaderini tayin etme ve ayrılmaya uygunlukları tartışmasız bir şekilde çok önemlidir ve Birleşmiş Milletler ve Afrika Şartları kendi kaderini tayin etme ve ayrılma yasasına göre uygunluklarını garanti eder. Nijerya'nın Birleşmiş Milletler Şartı'nın bir üyesi ve imzacısı olarak katıldığı, kendi kaderini tayin hakkıyla ilgili Afrika Şartı Yasası tarafından yasalaştırıldığı gibi, ezilenlerin. Bu nedenle bu tez, Biafran'ın kendi kaderini tayin ve ayrılıkçı haklar talebinin 1967'den 1970'e kadar ilgili siyasi çatışmaları dikkate alarak BM ve uluslararası hukuk kapsamındaki uygunluğunu belirlemeyi ve kendi kaderini tayin talebini meşrulaştırabilecek koşulları tespit etmeyi amaçlamaktadır. 1967 öncesi ve 1967-1970 Nijerya/Biafra savaşı sırasında önemli roller oynayan Britanya ve diğer bölgesel faktörlerin rolünün ana hatlarını çizmek ve halihazırda ilan edilmiş olan Biafra bağımsızlığının sürdürülmesine engel olmak.Publication Metadata only Cumhurbaşkanlığı kararnameleri : kanuni idare ilkesi ve Latin Amerika başkanlık kararnameleri ile karşılaştırmalı incelenmesi(19.10.2022) Coşkun, Mücahit İsmail; Şirin, Tolga; Marmara Üniversitesi; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Kamu Hukuku Anabilim DalıDemokratik hukuk devletlerinde kural koyma yetkisi meclislere yani yasama organına ait bir yetki olarak görülmektedir. Buna karşılık, yürütme (başkan veya hükümet) ise kanunları uygulamak ile görevli organ olarak varlık göstermektedir. Ancak 16 Nisan 2017 tarihinde halk oyuna sunulan Anayasa değişiklerinin kabulü ile güç dengesi yürütme lehine değişmeye başlamıştır. Anayasa değişiklikleri ile beraber Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak isimlendirilen başkanlık sistemi modeline geçilmiştir. Bu hükümet sisteminin kural koyma yetkisi bakımından en önemli unsurunu ise Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK) oluşturmaktadır. Bu çalışmada Cumhurbaşkanlığı kararnameleri adı verilen hukuki işlemler, anayasal dayanağı, kapsamı, hukuki niteliği, norm türü ve diğer birçok kural bakımından incelenmektedir. Öncelikle,CBK’ların düzenleme alanı ile doğrudan bağlantılı olan kanuni idare ilkesi genel çerçevede ele alınacaktır. Sonrasında ise kararname kavramı üzerinde durulacak ve kanundan farklı yönleri incelenecektir. İkinci bölümde ise CBK’ları anlamlandırmak ve yorumlamak üzere Latin Amerika anayasalarında yer alan başkanlık kararnamelerine değinilerek söz konusu anayasalar bağlamında karşılaştırma ve sınıflandırma yapılacaktır. Bu aşamadan sonra ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yer alan CBK’lara ilişkin kurallara yer verilecektir. Çalışmanın üçüncü ve son kısmında ise, CBK’lar, Latin Amerika ülkeleri anayasalarında yer alan kararnameler ile karşılaştırılarak değerlendirilecektir. Sonrasında CBK’ların niteliği ve kapsamı konusundaki birtakım tartışmalı noktalar, kanuni idare ilkesinin kapsam ve sınırları dahilinde değerlendirilecektir. Sonuç olarak çalışma, CBK’ların, bir yönüyle benzer anayasal düzenlemeler ile karşılaştırılmasını, bir yönüyle de kanuni idare ilkesi çerçevesinde değerlendirilmesini kapsayacaktır.Item Metadata only Müşterek pazar ve pamuklu endüstrimiz(Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1962) Yozgat, Osman; yokItem Metadata only Kara iştirak teorisi(Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1964) Lavkan, Adnan H.; yok